Dervişlik, sofilik, İman ve Kulluk makamı



Sallu ala seyyidina Muhammed Ya Rabbi Habibi'nin şefaatini nasib eyle,


On iki hak tarikat vardır hepsini takip eden güzel kolları vardır. Diğer tarikatlara mensub olan dervişler de bizim kardeşlerimizdir. Benim yakın çevremde de çok yakın ve ahretliğim diye hitap ettiğim ama başka tarikata bağlı bir derviş kardeşim var. Onu çok severim çünkü aramızda daima Hakk ve Tarîkat sohbetleri vardır..


Bu can kardeşim bana telefon etti ve


-Yüreğim daraldı bana gel hastayım. dedi ve nasıl abdestimi tazeleyip kendimi yanına attım anlamadım bile...






Çok kötü görünüyordu yüzü zayıflamış, ağlamaktan gözleri çukura kaçmış ruh gibi bir görüntü..!





Bana söylediği söz benim içimi nasıl yaktığını anlatamam..




-"Allah'a kul olamıyorum ve hatalarım kusurlarım aklıma geliyor sanki eriyip bittim o hale geldim ki yüreğimi taşıyamadım kendimi kaybedeceğimi sandım, bayılmak üzereyim.. telefona sarıldım, biliyorum ki senle Allah dostluğumuz var...


Gözlerinden dökülen yaşalar sanki benim içime aktı ve içimin sıcak sıcak yandığını hissettim. Ve Gerçekten taşıması ağır bir yük işte o yüzden bu dünya mümine cehennem, kafire cennet, bu dünyada bir düşünün


Allah aşkı bile taşınmıyor...


Sır taşınmıyor, günah ve hata yükü taşınmıyor,


bu dünyada imanı taşımak ayni peygamber efendimizin (s.a.v)'de buyurduğu gibi

-"Öyle birgün gelecek ki, iman elinde kor bir ateş gibi ne tutabileceksin, nede atabileceksin!"


Bu yolun yolcusu olmak zor, ne dünyadan tamamen kopabiliyorsun, ne de ahirete tam anlamıyla yönelebiliyorsun.


Bu çizgiyi yakalamak hele maddi sıkıntıları da yüklendin mi işte o da tuzu biberi oluyor...çek çekebilirsen bu yükleri ama Allah'a kul olabilmek, o hali yakalamak mesele...


Ahmed er Rufai ve daha nice Allah dostlarının tasavvuf kitaplarında okumuştum....






Tasavvuf; hüzün hırkası, sıdk tacı, tevekkül elbisesine bürünmektir. İnsanın kalbi haşyet, bedeni edep, nefsi..., benliği yokluk ve dili zikir örtüsü ile örtündüğü takdirde tasavvuf yolunda bulunmuştur.






Mükemmel Sofi her halde Hz.Peygamber (sav) tabi olan ve kulluk derecesini, en yüksek derecede benimseyen kimsedir. Kul ancak Allah'tan gayrı herşeyin kulluğundan kurtulduğu ve hürriyet makamına ulaştığı vakit, mükemmel bir kul olabilir.






Tasavvuf bir edeptir. Bu da Peygamber (sav)'in sünnetine tabi olmak ile kazanılır. Derviş olmak için cemiyet hayatından uzaklaşmak gerekmez.


Müridler, dünyevi meşguliyetlerini terk etmeksizin helal ve harama dikkat ederek gafletten uzak kalmak suretiyle, Hakk yolund ailerleyebilir. Bütün iş, kalbi temizlemek ve temiz tutmaktır. Kerametlere rağbet etme. Çünki veliler bundan kaçınmışlardır. Müritler için ne bir noksanlıktır, ne de Allah'ın kapısından ayrılma. Kalbini Resulullah'a yönelt, şeyhin ve mürşidin vasıtasıyla O'nun yüce kapısından yardım iste...






Karşılıksız, garazsız şeyhine hizmet et. Ona karşı son derece edepli ve terbiyeli ol. Gıyabında dahi onun şerefini koru. Kendini onun hizmetine ver, evinde hizmeti arttır. Huzurunda az konuş. Ona tazim ve vakarla bak. Ona sakın küçümseyici bakışlarla bakmayasın. Kardeşlerine öğüt ver. Kalplerini kazanmaya çalış. İnsanların arasını bul. İnsanları allah'a yöneltmeye bak. Sadakatla ve ihlasla dervişlerin yolundan gitmelerini sağla. (Ahmed er Rufai)



ve niceleri mesele Allah'a kulluk yapabilmek asıl sır bu KULLUK makamı..




Efendimiz s.av. bir tepenin üstündeydi.

Yanında Cebrail. A.s vardı.Efendimiz s.a.v Cebrail a.s’a

-"Ey Cebrail İki aydır Muhammedin evinde sıcak yemek pişmedi,

yemek için ateş yakılmadı" dedi.O bunu deyince gökten bir binanın yıkılmasına ve çığlığa benzer bir ses geldi ve bir melek indi.

Cebrail a.s

-"Ey Muhammed!Bu inen melek dünya yaratıldığı günden bu yana yeryüzüne inmiş değil"Dedi Efendimiz(s.a.v)

-"Bu hangi melektir?" diye sorunca

Cebrail a.s:

-"Bu İsrafildir" dedi.

İsrafil a.s efendimize

-"Ey Muhammed Allah cc beni sana yolladı.Yanımda yerin (Yeraltı ve yerüstü) tüm hazinelerinin anahtarı var.Dilersen bunları sana sunayım ve kıyamete kadar Kral peygamber olarak kal.Dilersen de Kul peygamber kal!" dedi.

Efendimiz s.a.v. Cebrail a.s’a baktı.

Cebrail a.s

-"Mütevazi ol" dedi. Efendimiz s.a.v de

-"Ben kul peygamber olmayı tercih ederim" dedi ve yerin hazinelerinin anahtarlarını kabul etmedi.

Orada Hz.Cebrail (a.s) kanatlarını yere doğru indiriyor mütevazi ol işareti yapıp kopya veriyor)

onun hayatını bir düşünün ne sıkıntılara katlandı hiç birzaman peygamberlik makamını kullanmadı ve her zaman şöyle derdi.

-" BEN RAHMET İÇİN GÖDERİLDİM.....ve dua ederdi....kendi nefsine gelen sıkıntılara katlanır ne zaman ibadetine ve dine bir zeval gelecek o zaman kızar ve beddua ederdi Bi'ri Maune olayındaki gibi..(kısaca altta yaptığı beddua anlatayım)

Rasûlullah (s.a.s.) kendisine bu acı haberin ulaştığı gece sabah namazının ikinci rekatında rukûdan doğrulunca:


-"Allah'ım! Onların durumlarını sana havale ediyorum. Ey Allah'ım! Onların yıllarını Yusuf Peygamber'in kıtlık yılları gibi çetin yap, başlarına darlık getir. " diye beddua etmiş ve buna beş vakit namazlarında bir ay müddetle devam etmişti. Cemaatin de arkasında "âmîn" dediği Rasûlullah (s.a.s.)'in bu duası kabul olmuştur.






Bu yazıyı yazmamda ki amacım tamamen Allah Rızası içindir belki manevi sıkılıp bunalan bir kardeşim okurda rahatlar ve


-"Allah Razı Olsun İtikadıma yön verdin sıkıntımı alıp kalbimi ferahlattın derde dua eder ... inanın başka maksadım yok...


Allah'a emanet olun!


Çok manalı Fuzuli'nin sözü Tefekkür etmek lazım....






“Ey kuşa benzeyen gönül! Aşkın fezâsında gâfil gezme ki bu sahranın yollarında çok avcı vardır”Fuzûlî

1 yorum: