25 Aralık 2021 Cumartesi

Ashabıma sebbetmeyin. Nefsimi elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin ederim ki, şayet sizden biri, Uhud dağı kadar çok altın infak etse, ashabımdan birinin bir müdd hatta onun yarısı kadarki infakına, sevapta yetişemez

 



حَدّثَنَا مُحَمّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ. ثَنَا جَرِيرٌ. ح وَحَدًّثَنَا عَلِىُّ بْنُ مَحَمّدٍ ثَنَا وَكِيعٌ ح وثَنَا أبُو كُريْبٍ. ثَنَا أبُو مُعَاوِيَةَ. جَمِيعاً عَنِ اﻻٔعْمَشِ، عَنْ أبِي صَالِحٍ، عَنْ أبِي هُرَيْرَةَ؛ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّهِ ( صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) «ﻻَ تَسُبُّوا أصْحَابِي. فوَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ! لَوْ أنَّ أحَدَكُمْ أنْفَقَ مِثْلَ أُحُدٍ ذَهَباً مَا أدْرَكَ مُدَّ أحَدِهِمْ وﻻَ نَصِيفَهُ».

في الزوائد: إسناده صحيح.




Hazreti Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) anlatıyor: 
"Resulullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) buyurdular ki: 
"Ashabıma sebbetmeyin. Nefsimi elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin ederim ki, şayet sizden biri, Uhud dağı kadar çok altın infak etse, ashabımdan birinin bir müdd hatta onun yarısı kadarki infakına, sevapta yetişemez."

Açıklama:

1- Hadis, Ashab'ın diğer Müslümanlara üstünlüğünü ifade etmede mühim bir nassdır. Ancak, Resulullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)'ın muhatabı kimlerdir hususu bazı açıklamaları gerekli kılmıştır. Çünkü, Aleyhissalâtu Vesselâm efendimizi mü'min olarak görüp mü'min olarak ölen herkese şerefbahş olan sahabi ünvanı verilmektedir. 
Şarih Sindî, muhataplar hakkındaki yorumları şöyle özetler: 

1) Kendisinden sonra gelecek olan mü'minlerdir.

2) Asr-ı saaadette yaşadığı halde sahabe olma şerefini kazanamamış Müslümanlardır. Böylelerine muhadram da denir. Hadis, gelecekteki Müslümanların da bu gruba dahil olacağına delalet eder.

3) Bir kısım alimler, muhatabın bazı sahabiler olduğunu söylemiştir. Nitekim, rivayette geldiğine göre, Hazreti Halid İbnu Velid ile Hazreti Abdurrahman İbnu Avf (radıyallahu anhümâ) bozuşurlar. Bu sebeple Halid, Abdurrahman'a sebbeder. Durum Aleyhissalâtu Vesselâm'a intikal edince, sadedinde olduğumuz hadis-i şerif sudur eder. Abdurrahman'ın ilk İslam'a girenlerden, Halid'in de muahharan İslam'la şereflenenlerden olduğu gözönüne alınınca, Aleyhissalâtu Vesselâm'ın "Benim ashabım" tabiriyle ilkleri kastettiği anlaşılır.

4) Sübkî, Resulullah'ın "Benim ashabım" sözüyle Mekke Fethi'nden önce İslam'a girenleri kastettiğini söyler. Nitekim bu görüşü destekleyen bir ayette "Sizden Mekke'nin fethinden önce bağışta bulunan ve cihad edenler, diğerleriyle bir olmaz. Onların derecesi daha sonra bağışta bulunan ve cihad edenlerden daha büyüktür..." (Hadid 10) buyrulmuştur.

Alimlerimizin hadislerden çıkardığı her bir mananın muteber olduğu bir durum vardır. Zaten Aleyhissalâtu Vesselâm, cevamiu'lkelimle mümtaz kılınmıştır. Öyleyse burada da hem yaşadığı devrin şartlarına uyan, hem de muahhar devirlere uyan manaların hepsinin murad olduğuna hükmedeceğiz. Bu durumda bize göre, hadis ulemasının sahabi tarifine uyan bir zatın bir veya yarım müdd miktarındaki bir infakı, sahabi olmayan bir kimsenin Uhud dağı azametinde altın infakından daha makbuldür, Allah indinde daha sevaplıdır. Bu anlayış, Ehl-i Sünnet ulemasının, "en ami bir sahabenin, ilim, velayet vesair hususlarda en yüce mertebede olan bir başkasından daha üstün olduğuna dair prensibine de muvafıktır. Sahabi bu dinin müessisi olması sebebiyle "sebep olan, yapan gibidir" sırrınca, arkadan kıyamete kadar gelecek ümmetin sevabına da aynen iştirak etmektedir. Bu sebeple Allah yolunda, Uhud dağı miktarınca altın bağışlayan kimse ami bir sahabiye yetişemez. Çünkü bu kimsenin sevabı, sahabinin defterine de işlemektedir. Ayrıca, meselenin bir başka yönü, sahabenin doğrudan doğruya, Resulullah'tan tefeyyüz etmenin imtiyazına sahip olmasıdır."

Daha önce bu hususlar açıklandı.

2- Şunu da belirtelim ki, Ashab arasında cereyan eden bazı elim hadiseler, bize Ashab'tan birine sebbetme ruhsatı tanımaz. Ehl-i Sünnet alimleri Ashab'a sebbetmenin büyük günah olduğu hususunda tereddüt etmemiştir. Çünkü onlar müçtehiddir. Dinin selameti, Allah'ın rızası için yaptıkları içtihadda farklı neticelere vardılar. Siyaset araya girince lihikmetin aralarında elim hadiseler husule geldi. Bu hal mü'minlerin onlardan bir kısmına sebbini caiz kılmaz. Cumhur, sahabeden birine sebbedenin ta'zir cezasına çarptırılacağına hükmetmiştir. Malikîlerden bazıları ise "ölüm cezasına çarptırılacağını" söylemiştir. 
Şu halde Ashab'ın tamamı ulemayı kirama göre, bu ümmet-i merhumenin müşterek mefahirlerinden biridir. Onlara olan sevgi ve hürmet de İslam'ın şeairindendir. Cenab-ı Hak samimi Müslümanları herhangi bir sahabiye sebbetme dalaletinden muhafaza buyursun. Amin!

3- Hadiste geçen müd, muhtelif seferler açıklandı. Kısaca açıklamak gerekirse, iki avuçluk bir miktar olup, 260 dirhem kadardır. Bir dirhem yaklaşık 3.2 gramdır.


Kaynak
İbnu Mace Sünen (161) - Hds :(6028)







20 Aralık 2021 Pazartesi

Sizin adınıza en çok korktuğum şey küçük şirktir



عن محمود بن لبيد -رضي الله عنه- مرفوعاً: "أَخْوَفُ ما أخاف عليكم: الشرك الأصغر، فسئل عنه، فقال: الرياء".
[صحيح.] - [رواه أحمد.]
المزيــد ...

Mahmûd b. Lebîd'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: 
«Sizin adınıza en çok korktuğum şey küçük şirktir. Onun ne olduğu sorulduğunda, o riyâdır.» buyurmuştur.
[Sahih Hadis] - [Ahmed rivayet etmiştir]


Şerh

Bu hadiste Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- bizim için en çok korktuğu şeyin küçük şirk olduğunu haber vermiştir. 
Bunun sebebi Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ümmetine olan şefkat ve rahmetinin kemali ve onların ahvalini düzeltecek hususlarda hırslı olmasıdır. 
Küçük şirk olan riyanın sebeplerinin kuvvetli oluşunu bilmesi ve gerekçelerinin çok olmasıdır. Belki de müslümanlar, farkında olmadan girerek onlara zarar vermesi sebebiyle onları uyarmış ve sakındırmıştır.








15 Aralık 2021 Çarşamba

Kâfir, Müslümana mirasçı olmaz, Müslüman da kâfire mirasçı olmaz, hadisi şerifi

عن أسامة بن زيد- رضي الله عنه- مرفوعاً: «قلت ُيا رسول الله، أتنزل غدا في دارك بمكة؟ قال: وهل ترك لنا عقيل من رِبَاعٍ؟ ثم قال: لا يَرِثُ الكافر المسلم، ولا المسلم الكافر

[صحيح.] - [متفق عليه.]


Usame b. Zeyd -radıyallahu anh- merfu olarak rivayet ediyor: 

"Ey Allah’ın Rasûlü! Yarın, Mekke’deki evinde mi konaklayacaksın? dedim." 
Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: 
«Akîl, bize herhangi bir yer bıraktı mı ki?» dedi ve sonra şöyle buyurdu: 
«Kâfir, Müslümana mirasçı olmaz, Müslüman da kâfire mirasçı olmaz.»
[Sahih Hadis] - [Muttefekun Aleyh]


Şerh

Mekke’nin fethi günü geldiği zaman, 
Usâme b. Zeyd -radıyallahu anh- Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’e; 

“Fetih gününün sabahı evinde konaklayacak mısın? diye sordu. 

Bunun üzerine Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: 

«Akîl, bize herhangi bir yer bıraktı mı ki?» dedi. 

Bu, Ebu Tâlib’in şirk üzere ölmesi sebebiyle idi. O, öldüğünde geride dört erkek evlat bıraktı. 
Ali ve Cafer, Ebu Tâlip vefat etmeden önce Müslüman oldular ve (Müslüman oldukları için müşrik olarak ölen) babalarına mirasçı olamadılar. 
Akîl ve Talip ise kavimlerinin dini üzere kaldılar. Tâlip, Bedir savaşında öldürüldü. Ev Akîl’e kaldı. O da evi sattı. 

Sonra Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-, 
Müslümanla kâfir arasındaki hükmü açıkladı ve şöyle dedi: 

«Müslüman, kâfire mirasçı olmaz, kâfir de müslümana mirasçı olmaz.» 

Çünkü miras; sıla, akrabalık ve fayda üzerine kuruludur. Mirasçı ile miras bırakanın dinleri farklı ise bu fayda ve akrabalık bağı kesiktir. 
Çünkü din; en kuvvetli bağdır. Sapasağlam bir kulptur. Bu bağ kaybedilirse bu bağ ile birlikte akrabalık dâhil bütün bağlar kaybedilir. 
İki taraf arasındaki miras bağı da kopar. Çünkü din bağı; soy ve akrabalık bağından daha kuvvetli bir bağdır.


7 Aralık 2021 Salı

Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder




وعن أبي مالك الحارث بن عاصم الأشعري رضي الله عنه قال‏:‏ قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ‏:‏ ‏ "‏الطهور شطر الإيمان، والحمد لله تملأ الميزان، وسبحان الله والحمد لله تملآن -أو تملأ- ما بين السماوات والأرض، والصلاة نور، والصدقة برهان، والصبر ضياء، والقرآن حجة لك أو عليك‏.‏ كل الناس يغدو، فبائع نفسه فمعتقها، أو موبقها‏"‏ ‏(‏‏(‏رواه مسلم‏)‏‏)‏‏.‏




Ebû Mâlik Hâris İbni Âsım el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mizânı, subhanallah ve elhamdülillah sözleri ise yer ile gökler arasını sevap ile doldurur. Namaz nurdur; sadaka burhandır; sabır ziyâdır. Kur’an senin ya lehinde ya da aleyhinde delildir. Herkes sabahtan (pazara çıkar) nefsini satar; kimi onu âzâd kimi de helâk eder.”

Müslim,Tahâret 1. Ayrıca bk.Tirmizî, Daavât 86

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı