12 Kasım 2020 Perşembe

Hubeyb idam edilecek her müslüman için iki rekat namaz kılma adetini ilk başlatan kimse

 


قُتِلَ أنْ يُؤْتَوا بشَيءٍ مِنْهُ يُعْرَفُ، وَكانَ قَتَلَ رَجُلاً مِنْ عُظَمَائِهمْ، فَبَعَثَ الله لعاصِمٍ مِثْلَ الظُّلَّةِ مِنَ الدَّبْرِ فَحَمَتْه مِنْ رُسُلِهِمْ، فَلَمْ يَقْدِروا أنْ يَقْطَعُوا مِنْهُ شَيْئاً.

1510: Ebu Hureyre (Allah Ondan razı olsun) şöyle demiştir: Uhud savaşından sonra Adal ve Kare kabileleri peygamberimize adamlar gönderip İslamı kabul ettiklerini ve İslam mürşidlerine ihtiyaçları bulunduğunu bildirmeleri üzerine Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) onlara on kişi gönderip başlarına da Asım ibni Sabit'i komutan tayin etti. 

Bunlar Usfan ile Mekke arasında bulunan Hudat denilen yere ulaştıklarında, bunların hareketi müşrikler tarafından Huzeyl kabilesinin bir kolu olan Lihyan oğuları kabilesine haber verilmişti. Lihyan oğulları yüze yakın okçudan oluşan bir grupla onları takibe aldılar. Asım ve on arkadaşı takibe alındıklarını farkedince, kendilerini savunabilecekleri yüksekçe bir yere sığındılar ama düşmanlar onları çepeçevre kuşatmışlardı ve:

" İnin aşağı, elinizdeki silahları bırakıp teslim olun, hiçbirinizi öldürmeyeceğiz, söz veriyoruz" dediler. Bunun üzerine Asım:

" Arkadaşlar ben bir kafirin sözüne güvenerek aşağı inmem" dedi. "Allah’ım durumumuzu peygambere bildir" diye dua etti. Bunun üzerine düşmanlar Asım'ı ve beraberindeki altı kişiyi oklarıyla şehid ettiler. Bunlardan Hubeyb, Zeyd ibni Desine ve Abdullah ibni Tarık verilen söze güvenerek teslim oldular. 

Müşrikler de bu üç kişiyi ellerine geçirince yay telleriyle ellerini bağlamaya kalkışınca Abdullah ibni Tarık, "Bu bize yapılan ilk kalleşliktir, size asla teslim olmayacağım. Bu şehidler buna güzel örnektir" diye direndi. Onu zorla sürükleyip götürmek istedilerse de şiddetle karşı koyduğu için onu da şehid ettiler. Hubeyb ve Zeyd ibni Desine'yi götürüp Bedir Savaşından sonra Mekke'de sattılar. 

Bedir savaşında Hubeyb tarafından babası öldürülmüş olan Haris ibni Amir ibni Nevfel ibni Abdimenaf'ın oğulları Hubeyb'i satın aldılar. Kendisini öldürmeye karar verdikleri güne kadar onların elinde esir olarak kaldı. 

Bu esirlik günlerinde Hubeyb kasık traşı olmak için Haris'in kızlarından birinden emanet bir ustura istedi. O da verdi. Bir ara annesinin gafletinden yararlanan küçük çocuk, Hubeyb'in yanına sokuldu. Hubeyb'in elinde ustura olduğu halde çocuğu dizine oturttuğunu görünce, kadın son derece telaşlanıp korkmuştu. Kadının telaş ve korkusunu sezen Hubeyb ona: "Çocuğunu öldüreceğimden mi endişeleniyorsun? Korkma ben bunu yapmam" dedi.

Kadın şöyle anlatıyor: "Allah'a andolsun ki hayatımda Hubeyb'ten daha iyi bir esir görmedim. Vallahi ben onu zincire bağlı olduğu ve Mekke'de hiçbir meyvenin bulunmadığı bir zamanda salkımla üzüm yerken gördüm. Bu Allah tarafından Hubeyb'e verilen bir rızıktı."

Haris'in oğulları onu öldürmek için Harem bölgesinin dışına Hıll denilen (Ten'im)'e çıkardıklarında Hubeyb onlara, "Müsaade edin de iki rekat namaz kılayım" dedi. Bıraktılar. Hubeyb iki rekat namaz kıldı ve sonra, "Allah'a yemin ederim ki ölümden korktuğumu zannetmeyeceğinizi bilsem bu namazı daha da

uzatırdım" dedi ve: "Allah'ım! Bunların hepsini say (herbirini tek tek perişan et.) Canlarını al, hiçbirini sağ bırakma" diye dua edip şu beyitleri okudu:

Müslüman olarak öldürüldükten sonra nasıl ölürsem öleyim asla dert etmem

Bu ölüm O'nun zâtı(nın rızası) yolundadır, dilerse O

Parçalanmış vücudumun uzuvların eklemleri üzerine bereket verir.

Böylece Hubeyb idam edilecek her müslüman için iki rekat namaz kılma adetini ilk başlatan kimse oldu.

Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) düşman tarafından kuşatıldıkları an bu on kişinin başına gelenleri vahyi ilahi ile ashabına haber vermişti. Asım ibni Sabit'in şehid olduğunu haber alan Kureyş'in ileri gelenleri Bedir savaşında kendilerinden Ukbe ibni Ebi Muayt'ı öldürmüş olması hasebiyle, vücudundan onu tanıtıcı bir parça kesip getirsinler diye adam göndermişlerdi. Bunun üzerine Allah, Asım'ı korumak için bir arı sürüsü gönderdi. Bu arılar gönderilen adamları cesede yaklaştırmadılar. Bu yüzden cesetten bir parça kesemediler. (Buhari, Cihad, 170)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı