وَاذْكُرْ رَبَّكَ ف۪ي نَفْسِكَ تَضَرُّعًا وَخ۪يفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالْاٰصَالِ وَلَا تَكُنْ مِنَ الْغَافِل۪ينَ
Veżkur rabbeke fî nefsike tedarru’an veḣîfeten vedûne-lcehri mine-lkavli bilġuduvvi vel-âsâli velâ tekun mine-lġâfilîn(e)
Meâli şerifi: Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma.
(yalvararak)تَضَرُّعًا (içinden)ف۪ي نَفْسِكَ(Rabbini)رَبَّكَ(ve zikret)وَاذْكُرْ
(bir sesle)مِنَ الْقَوْلِ(yüksek)الْجَهْرِ(Ve olmayan) وَدُونَ(ve korkarak)وَخ۪يفَةً
(gafillerden)مِنَ الْغَافِل۪ينَ(olma)وَلَا تَكُنْ(ve akşam)وَالْاٰصَالِ(sabah)بِالْغُدُوِّ
AYETLERİN TEFSİRİ SAFVETÜ'T-TEFASIR
Ey Rasûlüm, sabah akşam yalvararak, korkarak, yüksek olmayan bir sesle rabbini içinden zikret. Gafillerden olma.
Ey, namazda veya hutbede okunduğu zaman Kur’an’ı dinleyen kişi, sen onu dinlediğin zaman onun âyetlerinden öğüt al. Nihâyet bir gün Allah'a döneceğini unutma. Sen Allah'a boyun eğerek huşu içinde kusurundan dolayı seni cezalandıracağından korkarak, dilinle gizlice yalvararak onu an. Onu özellikle sabahleyin ve geceleyin an. Kur'an okunduğunda onun üstün öğretilerinden ibret almayan gafillerden olma.
وَاذْكُرْ رَبَّكَ ف۪ي نَفْسِكَ:Rabbini, O'nun azamet ve celalini görüyormuşsun gibi gizlice an.
تَضَرُّعًا وَخ۪يفَةً:Yalvarıp yakararak ve O'ndan korkarak (تَضَرُّعًا yalvara yalvara)
وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ:Gizli ile açık arasında orta bir sesle onu,
بِالْغُدُوِّ وَالْاٰصَالِ:sabah akşam an.
وَلَا تَكُنْ مِنَ الْغَافِل۪ينَAllah'ı anmaktan gafil olma.
TABERİ TEFSİRİ
Ey Rasûlüm, sabah akşam yalvararak, korkarak, yüksek olmayan bir sesle rabbini içinden zikret. Gafillerden olma.
Ey, namazda veya hutbede okunduğu zaman Kur’an’ı dinleyen kişi, sen onu dinlediğin zaman onun âyetlerinden öğüt al. Nihâyet bir gün Allah'a döneceğini unutma. Sen Allah'a boyun eğerek huşu içinde kusurundan dolayı seni cezalandıracağından korkarak, dilinle gizlice yalvararak onu an. Onu özellikle sabahleyin ve geceleyin an. Kur'an okunduğunda onun üstün öğretilerinden ibret almayan gafillerden olma.
Âyet-i kerime, Resûlüllah'ı ve dolayısıyle bütün mü’minleri, Allahü teâlâyı sabah akşam ve devamlı olarak zikretmeleri için teşvik ediyor. Allahü teâlâyı zikirden gafil olmamaları gerektiğini beyan buyuruyor. Sabah ve akşam, güneşin doğması ve batması sebebiyle dünya hayatında, dolayısıyle insan hayatında önemli değişikliklerin meydana geldiği anlardır. İşte bu anlarda insanların rablerini anmaları istenmekte, gafilce yaşayıp evrensel olayların cereyanına ve onlardaki hikmetlere karşı kayıtsız kalınmaması hususunda dikkatimiz çekilmektedir.
Âyet-i kerime’de kulun, gizlice sabah akşam rabbini içinden anması ve okunan Kur'andan öğüt ve ibret alması emredilmektedir. Bu hususta Ebû Hureyre (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir.
"Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Kulum beni nasıl zannederse ben öyleyim. O beni andığı zaman ben onunla beraberim. Eğer beni içinden anarsa ben de onu içimden ananın. Eğer beni bir topluluğun içinde anarsa ben de onu, o topluluktan daha hayırlı bir topluluğun içinde anarım. Eğer kulum bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşacak olursa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Eğer o bana yürüyerek gelecek olursa ben ona koşarak varırım.
Âyet-i kerime’de kulun, gizlice sabah akşam rabbini içinden anması ve okunan Kur'andan öğüt ve ibret alması emredilmektedir. Bu hususta Ebû Hureyre (radıyallahü anh) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir.
"Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Kulum beni nasıl zannederse ben öyleyim. O beni andığı zaman ben onunla beraberim. Eğer beni içinden anarsa ben de onu içimden ananın. Eğer beni bir topluluğun içinde anarsa ben de onu, o topluluktan daha hayırlı bir topluluğun içinde anarım. Eğer kulum bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir arşın yaklaşırım. O bana bir arşın yaklaşacak olursa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Eğer o bana yürüyerek gelecek olursa ben ona koşarak varırım.
Buhari, K. et-Tevhid bab: 15/Tirmizi, K. ed-Da'vât b. 13. Hadis No: 3603.