KEHF SURESİ 18/110 AYET-İ KERİME, SAFVETÜ'T-TEFASiR ve NÜZUL SEBEBİ

 

ALLÂH-U TEÂLÂ KEHF SURESİ 18/110 AYET-İ KERİMEDE

قُلْ اِنَّمَٓا اَنَا۬ بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحٰٓى اِلَيَّ اَنَّمَٓا اِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَٓاءَ رَبِّه۪ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّه۪ٓ اَحَدًا

Kul innemâ enâ beşerun miślukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid(un)(s) femen kâne yercû likâe rabbihi felya’mel ‘amelen sâlihan velâ yuşrik bi’ibâdeti rabbihi ehadâ(n)

Meali: Her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, ahirete mahşere mizana inanıyorsa iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

 (sizin gibi)مِثْلُكُمْ(bir insanım)بَشَرٌ (bende) اَنَا۬  (şüphesiz) اِنَّمَٓا (de ki) قُلْ
     (ilahdır)اِلٰهٌ(ilahınız)اِلٰهُكُمْ (şüphesiz) اَنَّمَٓا(bana)  اِلَيَّ(vahyolunuyor)يُوحٰٓى
  (kavuşmayı) لِقَٓاءَ (arzu eder)  يَرْجُوا (ise)كَانَ (o halde kim)فَمَنْ (bir tek)وَاحِدٌۚ
   (ve asla)وَلَا  (iyi)صَالِحًا(işler)عَمَلً(yapsın)  فَلْيَعْمَلْ(Rabbine)رَبِّه۪
   (hiç kimseyi)اَحَدًا (Rabbine) رَبِّه۪ٓ(yaptığı ibadete)بِعِبَادَةِ(ortak etmesin)  يُشْرِكْ



عَمَلًا صَالِحًا anlamı: şeriata muvafık amel etmektir. Her erkek ve kadın Müslüman, fıkhı olarak 32 ve 22 farzı da itikatta küfre düşmemek için bilmek zorunda, yani 54 farz ile hem itikadını, hem de amellerini kabul edilmemekten korumak zorundadır.

Müşrikler, Allah'la beraber şirk koştukları için ayette وَلَا يُشْرِكْ buyuruluyor, yani ibadetlerinizi arındırın Allahu Teâlâ, kendi Zatı için halis olmayan ameli, ibadeti kabul buyurmaz. Ahirette ise, o amel sahibinin bir alacağı yoktur. Yeri ise cehennemdir.

Yine bir kimse, yaptığı amelle, Yüce Allah’ın (cc) rızası dışında bir şey dilerse, onun amelinin karşılığı, yorgunluk ve sıkıntı çekmekten başka bir şey değildir.
فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّه۪ٓ اَحَدًا ayetin anlamı: İlmihal bilgileri doğrultusunda şartları yerine getirerek yani şeriata muvafık amel ederse, bu ameller ondan kabul edilir.

SAFVETÜ'T-TEFASiR ve NÜZUL SEBEBİ

Mücahid der ki: Bir adam Rasulullah (s.a.v.)'a gelerek şöyle dedi: Ey Allah'ın Rasulü! Ben sadaka verir, akrabayı ziyaret ederim. Bunu sadece Allah için yaparım. Benim böyle yaptığım anlatılıp, ben bunlardan dolayı övülünce, bu beni sevindiriyor ve bundan hoşlanıyorum. Rasulullah (s.a.v.) sustu, hiçbir şey söylemedi. Daha sonra Yüce Allah:
فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّه۪ٓ اَحَدًا Artık, kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, amel-i salih işlesin ve Rabbine ibadete hiç kimseyi ortak etmesin" ayetini indirdi.

ÂYETİN TEFSİRİ

قُلْ اِنَّمَٓا اَنَا۬ بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحٰٓى اِلَيَّ اَنَّمَٓا اِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌۚ

Ey Muhammed! Onlara de ki: Ben ancak sizin gibi bir insanım. Ancak şu var ki, Allah bana vahiyle ikramda bulundu. Bana, kendisinin tek olduğunu, hiçbir ortağının bulunmadığını bildirmemi emretti.
فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَٓاءَ رَبِّه۪ Artık kim Allah'ın sevabını umar, azabından korkarsa,
فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا samimiyetle, sadece O'na kulluk etsin.
وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّه۪ٓ اَحَدًاGösteriş için amel etmesin, yaptığı amelle Allah'ın rızasından başkasını aramasın. Çünkü Allah, sadece kendi rızası için yapılan ameli kabul eder.

BİR NÜKTE
حبط  Lafzı, Kur'an' da çok yerde geçer. حبوط kelimesinin asıl manası, hayvanın, bir çeşit zehirli ot yediği zaman karnının şişerek neticede ölmesidir. Boşa giden amelleri nitelemek için kullanılan en uygun lafız budur. Zira bu ameller iyice büyür, ameli işleyenler de zannederler ki bu yaptıkları iyi ve kazançlı bir iştir: Neticede bunlar, yok olup gider.

2 yorum:

  1. Günümüzde 32 farzı bırakın, İslamın 5 şartını bile bilmiyor insanlar:( Paylaşımlarınız çok güzel, tebrik ediyorum.

    YanıtlaSil