Fir'avn'un yazdığı suda boğulma hükmü


Said b. Cübeyr (radıyallahu anh)' ın anlattığına göre;

Fir'avn altı yüz yirmi yıl yaşadı ve dörtyüz yılını hükümdarlıkla geçirdi, ömründe bir kere olsun hasta olmadı. Bir kere hasta olsaydı veya aç kalsaydı herhalde ilahlık davasında bulunmazdı. 

Tefsir-i Cebir'de İmam Razi'nin anlattığına göre, bir gün İblis, Fir'avn'ın kapısını çalar. 
Fir'avn: 
- Kim o? diye seslenir. 
İblis: 
- Eğer sen tanrı olsan benim kim olduğumu bilirdin, der. 
Bu sözün kime ait olduğunu anlayan Fir'avn: 
- Bu kubbe altında senden ve benden daha kötü kimse var mıdır? diye sorar. 
İblis: 
- Evet, vardır, der. 
Fir'avn: 
- Kimdir o? 
İblis: 
- Hasudlar, çekememezlik hastalığına mübtela olanlar senden ve benden fenadırlar. Zaten ben de hased yüzünden buhale düştüm, der. 

İbni Abbas (radıyallahu anh) diyor ki; sahirlerin mağlup olup iman ettiklerini gören Fir'avn perişan halde adamları ile oradan ayrıldı. (Ancak kendisi müsaade etmeden sahirler iman ettiği için onların sağlı sollu el ve ayaklarını keseceğini söyledi). 
Musa (aleyhisselam) o zaman dört mucize gösterdi. Bunlardan biri bir süre kıtlık, diğeri bolluk, üçüncüsü nurlu eli, dördüncüsü de asası idi. Fir'avn iman etmeyince, 
Musa (aleyhisselam): 
- Ya Rab, bu adam işi azıttı, halkı da azdırıyor. Bunlara bir bela gönder ki, diğerlerine ibret dersi olsun, dedi. 
Allah Teala da onların üzerine çekirge, bit ve kurbağa yağdırdı. Nil nehrini kızıl kan haline çevirdi. Bundan sonra taun hastalığını gönderdi. Bu hastalıktan yetmişbin zayiat verdiler. 
Bu defa Musa (aleyhisselam)'a başvurarak ondan eman ve yardım dilediler. 

Nakledildiğine göre, Musa (aleyhisselam), Allah Teala'ya: 
- Buna bu kadar mühlet vermendeki hikmet nedir? diye sordu. 
Allah Teala: 
- Onun bazı iyi halleri vardır, onların mükafatını dünyada ona tattırmak için müsaade ettim, buyurdu. 
Musa (aleyhisselam): 
- Allah'ım, onun bu iyi halleri nelerdir? diye sorunca, 
Allah Teala: 
- İnsanlar arasında adaletle hükmetmesi ile şehirleri adalet ölçülerine göre onarmasıdır. Bunun İçin ona mühlet verdim. Aynı zamanda onun Beni inkarından Bana bir zarar yoktur, buyurdu. 

Bir gün Cebrail (aleyhisselam) insan suretinde Fir'avn'a gelerek kölesinden şikayet etti ve dedi ki: 
«- Benim ona bu kadar ihsanım olduğu halde o bana karşı nankörlük ederek bana isyan etti. Benim adımı kendisine taktı ve herkesi kendisine kul köle etti». 
Fir'avn: 
- Ne kötü bir insan, dedi. 
Cebrail (aleyhisselam): 
- Bu adamın cezası nedir? diye sordu. 
Fir'avn: 
- Onu suda boğmak lazım, dedi. 
Cebrail (aleyhisselam): 
- O halde bu hükmünü bana yazılı olarak ver, diye rica etti. Fir'avn da bu hükmünü yazdı verdi ve melek de alıp gitti.

ENVARÜ'L-AŞIKIN 144-145

Yorum Gönder

0 Yorumlar