28 Kasım 2012 Çarşamba
26 Kasım 2012 Pazartesi
Gülşah Anaokulunda bir öğrencimizin Kur'an'a geçiş töreninden resimler..
Mikail'in yanında kursumuzun en küçüklerinden Ecrin ile beraber uyum içindeler :) |
Tuğba, Beyza, Hilal, Zeynep ve Miraç kardeşler..(Miraç kursumuzun en küçük öğrencisi) Böyle göründüklerine bakmayın birde oyun odasında oynarlarken görün onları..
Ömer ve İrem amca çocukları birbirlerine çok bağlılar alttaki resimde de görüldüğü gibi hiç ayrılmazlar..
Rümeysa, Ömer ve İrem amca çocukları..çok sevimliler
Eda ve Şeyda çok tatlısınız canım..
Berra süzülüşüne hayranım..
Eda ve Şeyda çok tatlı ve başarılı iki öğrencimiz
Küçük Ceyda'mız misafirimiz Şeyda'nın teyzesinin kızı..
Talha'm kendisi gibi Ankara türkülerini bize sevdiren öğrencimiz çok şekerdir..:) yanında Nurefsa ve kuzeni Eslem tam bir ikili herşeyi beraber yaparlar onlarda benim canlarım..
Hilal'imizin konuşması bile tam değil ama süper zeka ve kabiliyette.. Konuştuğu zaman bizlerin yüzünde güller açar..
Melek Öğretmenimiz çok başarılı ve merhametlidir onu da çok severim Ve Zeynep her halinde bir asalet vardır. Çok sevdiğimiz bir öğrencimiz..
Sümeyye'miz kursa geldiğinde hiç konuşmazdı şimdi susturamıyoruz o da gözümüzün nurudur bizim..
Tabağı bitiren gösterir aferini alır alışkanlık oldu çocuklarımız evde de gösterdiklerini annelerden duyuyoruz..
Tuğba'mız bizim güler yüzlü kızımız onu da çok seviyoruz..
Neşeli ve akıllı öğrencilerimiz inşaallah yakında videolarda öğrendiklerini sizlerle paylaşıcam..
Berra'cım pembe gülüm benim |
Allah’a yemin ederim ki bu topluluk ise (arkasındakileri kastediyor) gaflet içerisinde gecelemişler, sonra da uyumuşlardır
Ebu Erîke şöyle anlatmaktadır:
-Hz. Ali’nin peşinde sabah namazını kıldım. Hz. Ali sağ tarafına selam verdiğinde epey durdu. Sanki Hz. Ali’nin üzerinde bir musibet vardı. Bu duruş güneş mescidin duvarına vuruncaya kadar devam etti. Güneş bir mızrak kadar yükseldi. Hz. Ali iki rekâtı kıldıktan sonra elini evirdi, çevirdi ve şöyle buyurdu:
-Allah’a yemin ederim ki, Rasûlullah’ın ashabını gördüm fakat ben bugün onlara benzer bir şey görmüyorum. Onlar benzi uçmuş, tozlu-topraklı, gözlerinin arasında keçinin dizi gibi kararmış noktalar bulunduğu halde sabahlarlardı. Bütün gece Allah’a secde ve kıyam ederler, Allah’ın kitabını okurlar ve alınları ile ayakları arasında uyuklar, istirahat ederlerdi. Sabah olup Allah’ı zikrettiklerinde de rüzgârlı günde sallanan ağaç dalları gibi sallanırlardı. Gözleri yaşarır, elbiselerini ıslatacak kadar ağlarlardı. Allah’a yemin ederim ki bu topluluk ise (arkasındakileri kastediyor) gaflet içerisinde gecelemişler, sonra da uyumuşlardır”.
Bu sözlerden sonra Allah’ın düşmanı, fasık ve bağî olan Abdurrahman b. Mülcem kendisini şehid edinceye kadar Hz. Ali’nin yüzünün güldüğünü kimse görmedi
Bu sözlerden sonra Allah’ın düşmanı, fasık ve bağî olan Abdurrahman b. Mülcem kendisini şehid edinceye kadar Hz. Ali’nin yüzünün güldüğünü kimse görmedi
kaynak
Bidaye, (İbn Ebi Dünya), 8/6; Ebu Nuaym, Hilye, 1/76; Kenz’ül-Ummal, (el-Askeri, Dineveri, İbn Asakir), 8/21925 Kasım 2012 Pazar
Siz oruç, namaz ve içtihad bakımından Hz. Muhammed’in ashabından daha fazlasını yapsanız da, onlar sizden daha hayırlıydılar
- İbn Mes’ud şöyle demiştir:
-“Siz oruç, namaz ve içtihad bakımından Hz. Muhammed’in ashabından daha fazlasını yapsanız da, onlar sizden daha hayırlıydılar”. Dinleyenler
-“Ey Ebu Abdurrahman! (Bu tabir İbn Mes’ud’un künyesidir) Niçin böyle?” diye sorduklarında, İbn Mes’ud şöyle cevap verdi:
-“Onlar dünya hususunda daha zahid idiler, ahirete ise daha fazla rağbet ediyorlardı”
kaynak
Ebu Nuaym, Hilye, 1/136
Bu ümmetin en hayırlısı..
İbn Ömer şöyle demiştir:
-“Takip edecek olanlar, ölen kimselerin yolunu takip etsinler ki bunlar Hz. Muhammed’in ashabıdırlar. Onlar bu ümmetin en hayırlısıdırlar. Kalb bakımından en doğruları, ilim bakımından en derinleri, tekellüf (zahmete katlanma) bakımından en azlarıdır. Onlar öyle bir kavimdir ki Allah onları peygamberinin sohbetine almış ve onları dinini insanlara nakletmek için seçmiştir. Binaenaleyh ahlâk ve gidişatınızı onların ahlâk ve gidişatlarına benzetin. Onlar Muhammed’in arkadaşları idiler ve andolsun ki onlar doğru yoldaydılar”
Kaynak
Ebu Nuaym, Hilye, 1/305
23 Kasım 2012 Cuma
21 Kasım 2012 Çarşamba
Bazen bir resim veya karikatür söylenmesi gereken birçok gerçekleri bir karede anlatır..
Bazen bir resim veya karikatür söylenmesi gereken birçok gerçekleri bir karede anlatır..
Tarih boyunca din (kutsal toprakları ele geçirme hırsı) savaşları olmuştur kıyamete kadar da bitmeyecek gibi..
Nerde bir savaş var arkasında silah endüstrisi canavarları var (Adları batsın süper devletlermiş hıhh!!!)
..ama cennete açılan büyük bir kapı var Gazze'de kolay kolay da kapanacak gibi görünmüyor..
Amerika bile "İsrail saldırı altında" diyor. Silahlar da ki adaleti herkes biliyor herkes..
Allah Sevgili Peygamber Efendimiz'in şefaatlerini ümmetlerinin üzerlerine eylesin..
Yazılar bana aittir kaynak göstermeden yayınlamayın..
Emine Kaya
Tarih boyunca din (kutsal toprakları ele geçirme hırsı) savaşları olmuştur kıyamete kadar da bitmeyecek gibi..
Nerde bir savaş var arkasında silah endüstrisi canavarları var (Adları batsın süper devletlermiş hıhh!!!)
..ama cennete açılan büyük bir kapı var Gazze'de kolay kolay da kapanacak gibi görünmüyor..
Amerika bile "İsrail saldırı altında" diyor. Silahlar da ki adaleti herkes biliyor herkes..
Allah Sevgili Peygamber Efendimiz'in şefaatlerini ümmetlerinin üzerlerine eylesin..
Yazılar bana aittir kaynak göstermeden yayınlamayın..
Emine Kaya
18 Kasım 2012 Pazar
17 Kasım 2012 Cumartesi
13 Kasım 2012 Salı
Nehyolunan Câhiliyet
Nehyolunan Câhiliyet Da'vâsi (38)
30-.......Câbir (Ra) şöyle diyordu: Biz Peygamber'in beraberinde gazveye (Mureysî seferine) çıkmıştık. Muhacirlerden birtakım insanlar da toplanmış, Peygamber'in beraberinde sefer etmişti. Hattâ Muhacirler (Ensâr'dan) çok oldular. Muhacirlerden şakacı bir kimse vardı. Bu zât Ensâr'dan birisinin kıçına (şaka olarak) vurmuştu. En-sârî bundan aşırı derecede öfkelendi. Nihayet (kavga başladı) iki taraf da kendi kabilelerini imdada çağırdılar. Ensâr'dan olan kimse:
— Ey Medîneliler, imdadıma koşunuz! diye feryâd etti. Muhacir şakacı da:
— Ey Muhacirler, imdadıma geliniz! diye bağırdı. Bu sesler üzerine Peygamber (Sav) çıktı ve:
— "Câhiliyet ahâlîsinin çığlığı ile bağırmak ne oluyor?" buyurdu. Sonra da:
— "Onların işi nedir (neden câhiliyet âdetiyle çağırışıyorlar)?" diye sordu.
Bir Muhâcir'in Ensâr'dan birisine şaka ile vurduğu kendisine haber verildi.
Râvî dedi ki: Bunun üzerine Peygamber:'
— "O Câhiliyet çığlığını bırakınız! Soyunu çağırmak (onunla hakk kazanmak) kötü bir şeydir" buyurdu.
(Münafıkların başı olan) Abdullah ibn Ubeyy ibn Selûl de:
— Şunlar bizim Medine halkı üzerine Muhâcirler'i ayaklandırmak mı istiyorlar? Yemîn olsun eğer biz Medine'ye dönüp varırsak, Medîne'nin en azîz olanı (gûyâ kendisi), onlardan en zelîl olanı (gûyâ Peygamber'i) elbette ve muhakkak Medine'den çıkaracaktır, dedi.
Bunun üzerine Umer, İbn Übeyy için:
— Ey Allah'ın Elçisi! Şu habîsi öldürmez miyiz? dedi. Peygamber:
— "İnsanlar 'Muhammed kendi sahâbîlerini öldürtür oldu'diye dedikodu etmesin!" buyurdu [39].
Kaynak
[38] Câhiliyet da'vâsı, Câhiliyet çağrısı demektir ki, Arab'ın kendi kabîlesinden im-dâd İçin: Ey Fulân oğulları, yetişiniz! diye bağırmasıdır. Bu çığlığı işiten kabîle halkı toplanarak yardım isteyene zâlim olsa bile yardım ederlerdi. İslâm böyle zorbalıkla, kavim-kabîle kuvvetiyle hakk alma da'vâsını kaldırıp, medenî bir adalet nizâmı ortaya koymuştur.
[39] Hadîsin başlığa uygunluğu "Bu Câhiliyet da'vâsı ne oluyor?" sözündedir.
Hadîste bildirilen Abdullah ibn Ubeyy'in o kötü sözü Kur'ân'da da nakledilmiştir: "Onlar 'Eğer Medine'ye dönersek, and olsun en şerefli ve kuvvetli olan, oradan en hakir olanı muhakkak çıkaracaktır' diyorlardı. Hâlbuki şeref, kuvvet ve galibiyet Allah'ındır, Peygamberinindir, müzminlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler" (el-Munâfıkûn: 8).
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)