31 Temmuz 2013 Çarşamba

Sıkıntılarınızı Allah bilsin yeter. Başkalarının lafları sizi yıldırmasın. Yaptığınız işi Allah rızası için yapın,Gavs-ı Sânî Hz.(k.s.)


"Sıkıntılarınızı Allah bilsin yeter. Başkalarının lafları sizi yıldırmasın.
Yaptığınız işi Allah rızası için yapın"
"Hizmet ederken, size iftira eden, hakaret edenler olacaktır. Sevdiğinizin hatrına sabredin.
Ömür 60-70 yıldır, ahiret ise ebedül ebeddir."
Gavs-ı Sânî Hz.(k.s.)

30 Temmuz 2013 Salı

29 Temmuz 2013 Pazartesi

Mustafa Armağan'dan müthiş bir yazı mutlaka okuyun..




hilmi kemal

Tartışma  -  21:20
Siyonistler kendilerine Filistin’den toprak satması için bir değil, tam beş kez ikna girişiminde bulundular. Hepsinde yüz geri edilince anladılar ki, o başta kaldıkça Ortadoğu’ya “huzur” gelmeyecek(!). Siyon Yurdu’na giden altın yol, Abdülhamid’siz açılacaktır.

Yahudi diasporasının Abdülhamid’e güttüğü kin o kadar derin ve köklüdür ki, Guantanamo’da aylarca esir kalan İbrahim Şen, geçen yıl “Vakit” gazetesinin kendisiyle yaptığı söyleşide ilginç itiraflarda bulunmuştu.

Meğer Guantanamo’daki sorgulara İsrailli hahamlar da katılıyormuş. Hatta bu Guantanamo mahkûmu, sorgulardan birisinde Yasef isimli bir Yahudi komutanın vücuduna elektrik verirken kendisine, “Türk terörist, merak etme az kaldı. Irak, İran ve Suriye’den sonra sıra Türkiye’ye de gelecek. Kadınlarınız hizmetçilerimiz, erkekleriniz de kölelerimiz olacak. İstanbul’a geldiğimizde ilk olarak dedeniz Abdülhamid’in mezarını ateşe vereceğiz.” dediğini aktarıyordu.

II. Abdülhamid 24 Nisan 1909’da tahttan indirildi, vefat ettiği 10 Şubat 1918’de ise Jön Türklere devrettiği, yüzölçümü neredeyse 5 milyon kilometrekareye ulaşan koca imparatorluk kayıplara karışmış sayılırdı. “Hürriyet kahramanı” Enver Paşa’nın ülkeden kaçmadan evvel, yaveri Mersinli Cemal Paşa’ya yaptığı şu acı itiraf, İttihatçıların nasıl büyük bir oyuna geldiklerini geç de olsa fark ettiklerini göstermektedir:

“Turan yapacaktık, viran olduk. Bizim en büyük günahımız, Sultan Hamid’i anlayamamaktır. Yazık Paşam, çok yazık! Siyonistlere alet olduk ve onların hıyanetine uğradık!”

Ona kızanların öfkesini anlıyoruz. Osmanlı’nın postunu pahalıya deldirmişti emperyalizme. Acısız bir ameliyatla gövdeyi paylaşacaklarını düşünenler, bu paylaşımın onun gayretleriyle ertelenmesi ve Birinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca Avrupalının ölümüyle sonuçlanması karşısında öfkelenmelerinden daha doğal bir şey olamazdı. Dinmeyen öfkelerinin sebebi budur. Tabii Kızıl Sultan iftirasının da...

İyi güzel, anlıyoruz İngiliz’in, Fransız’ın, Yahudi’nin, Ermeni’nin, Masonun şunun bunun hıncını. Peki bizim içeridekilere ne oluyor? Onlar da mı ülkeyi erkenden bölüp parçalatmadığına kızıyorlardı yoksa?

Ortadoğu’da haritaları yeniden çizme tartışmalarının yapıldığı şu günlerde dikkatle okumamız gereken bir kitap gibidir Abdülhamid’in 33 yıllık iktidarı.

Ben bu direnişe, “sessiz Çanakkale” diyorum. Şehitsiz, gazisiz, topsuz, tüfeksiz Çanakkale... Yok, yok, bir şehidi var bu sessiz Çanakkale’nin. Hem de hakkı yenmiş, garip bir şehidi: O şehid, Abdülhamid’in ta kendisidir. Rahmet onun üzerine yağsın...

Mustafa Armağan



Türklükle Övüneceksen Eğer..







hilmi kemal

Tartışma  -  21:31


Türklükle Övüneceksen Eğer ;


* 400 çadırla Osmanlı'yı Kuran OSMAN BEY ile övün !


* Sırf Peygamber efendimizin hadisi şerifine nail olabilmek için '' Ya Ben İstanbul'u alırım Yada İstanbul Beni Alır '' diyen FATİH SULTAN MEHMET ile övün !!


* Ona görülen Bir rüya üzerine (rüyada Hz. ali efendimiz diyorki Resulullahın Yavuza selamı var Kalkıp gelsin haremeyn hizmeti ona verildi deniyordu ) Mısır'da halifeliği alan YAVUZ SULTAN SELİM ile övün !!


* Zulme karşı 40 yeni çerisiyle Çin'de kanlı bir destan yazan KÜRŞAD ile övün !!


* Abdestsiz musluğa dair gitmeyen ve yatağının altında her zaman bir tuğla bulundurup uyanınca teyemmüm yapan ABDULHAMİD HAN ile övün !!


* 7 cihana korku saran,tek bir sözü ile Fransa'da dansı yasaklatan, Osmanlı devletine en şaşalı dönemi yaşatan Türklerin kanuni avrupalıların ise büyük diye hitap ettikleri KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN ile övün !!


* 250 kg topu Çanakkale'de tek başına İman gücü ile kaldırıp savaş gemisini vuran ( savaş sonrası bu topu kaldıramamıştır ) ve boğazların geçilmesini önleyen SEYİT ONBAŞI ile övün !!


* Allah için İslamiyeti yaymak için Bu ülke için canını hiç düşünmeden veren YİĞİT KAHRAMANLARIMIZ İLE övün !!


Nübüvvet beşerde zaruriyedir





Çetin Dag

Tartışma
  -  22:22
Risale-i Nur (Genel) topluluğunda ilk olarak Çetin Dag paylaştı:
Nübüvvet beşerde zaruriyedir
Karıncayı emirsiz, arıyı yâsupsuz bırakmayan kudret-i ezeliye, elbette,
Beşeri de bırakmaz şeriatsiz, nebîsiz. Sırr-ı nizam-ı âlem böyle ister elbette.
Lemeât-Risale-i Nur

Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın. (Albert Camus)




Timur Osmanoğlu

Tartışma
  -  03:32

26
5

Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.

(Albert Camus)

Külliyemde inşa ettirmiş olduğum imarethanede şehit askerlerimizin aileleri ve şehrin fukaraları yemek yiyeceklerdir




Timur Osmanoğlu

Tartışma  -  20 Tem 2013
"Külliyemde inşa ettirmiş olduğum imarethanede şehit askerlerimizin aileleri ve şehrin fukaraları yemek yiyeceklerdir.

Yemek yemeye ve almaya teşrif etmeyen olursa,
görevli zatlar yemekleri hava aydınlanmadan,
kimsenin sokaklarda olmadığı zamanlarda, kapalı kaplarla evlerine götüreceklerdir.''

[Fatih Sultan Mehmed]

28 Temmuz 2013 Pazar

Heybeti, zekası ve nezaketi karşısında beni bir titreme aldı.




hilmi kemal

Tartışma  -  23 Tem 2013
'Fransız kralı ile görüştüm, aşağı buldum.
Japon imparatoru ile görüştüm, basit buldum.
İngiliz kralı ile görüştüm, kendi ayarımda buldum.
Ne zaman ki , Osmanlı Sultanı Abdulhamit Han ile görüştüm;
Heybeti, zekası ve nezaketi karşısında beni bir titreme aldı.'

[ II.Wilhem ]

Lozan Antlaşması'nda Türkiye'nin kaybettikleri



'İslamiyeti ayaklar altında çiğneteceğim'Bugün üzerinden tam 90 yıl geçen ve zafer olarak bildiğimiz Lozan Antlaşması'nda Türkiye'nin kaybettikleri...

24 Temmuz 2013 Çarşamba - 12:01


Lozan Antlaşması... Kimilerine göre Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıkmış bir milletin tapusu, kimilerine göreyse büyük hezimet.

'Hayati bir mani olmadıkça sulh yapmak mecburiyetindeydik' diyerek İsmet İnönü'nün imzaladığı Lozan'ın maddeleri

Sınırları daraltılmış yeni Türkiye'nin kuruluş tapusu Lozan'ın bugün 90'ıncı yıldönümü. Sevr Anlaşması'nda parçalanan Anadolu topraklarının Lozan'da canlandığı yönünde haberler yapılsa da Osmanlı'nın imzalamak zorunda kaldığı Sevr'in maddelerinin Lozan'da yer aldığı dikkat çekiyor.

Günümüzde Türkiye için en büyük problemlere yol açan Musul, Kerkük bölgesinin kaybı, Kıbrıs sorunu, ekonomik problemler Lozan'da belirlendi.

HİLAFET PAZARLIĞI YAPILDI MI?

Diğer bir iddia da Lozan Anlaşmasının yazılmamış maddeleri arasında kapalı kapılar ardından İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon'un hilafetin kaldırılması ve Türkiye'nin maddi ve manevi İslam coğrafyası ile bağlarının kopartılması konusunda baskıları.

İngiliz heyetinin başkanı Lord Gurzon, Lozan'da İsmet Paşa'nın müşaviri sıfatını haiz bulunan Hayim Naum efendiyi çağırarak "daha önceki taahhütlere uygun olarak hilafet ilga edilmediği takdirde sulhun gerçekleşemeyeceği"ni söylemiştir.

İSLAMİYETİ AYAKLAR ALTINDA ÇİĞNETECEĞİM

Necip Fazıl tarafından çıkarılan Büyük Doğu Dergisinin 1950 yılındaki arşivinde İstanbul Hahambaşı Hayim Naum'un Lozan görüşmeleri sırasında yabancı diplomatlara “Siz Türkiye’nin mülkî tamamiyetini kabul ediniz. Onlara ben İslâmiyeti ve İslâmî temsilciliklerini, ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüt ediyorum.” demişti.

KAYBEDİLENLER

MUSUL KERKÜK, SÜLEYMANİYE KAYBEDİLDİ

Irak sınırı anlaşmazlık çıkardı. Musul-Kerkük, Süleymaniye Lozan'da kararlaştırılmayıp ertelense de 1926 yılında İngilizler'e bırakıldı.

İsmet İnönü Lozan hakkında yıllar sonra verdiği demeçte "İngilizlerin istediğini hallettim, yani verdim tavizi orada" demişti.

SURİYE SINIRI FRANSA KONTROLÜNDE

Mondros Anlaşması'na göre Fransa'nın işgal ettiği topraklar geri alınamadı. 1921 yılındaki yapılan anlaşma aynen kabul edildi. Hatay sınırlarımız dışında bırakıldı. 1938 yılındaki görüşmelerle Türk Cumhuriyeti olarak bağımsızlığını kazanarak 1939'da Türkiye'ye katıldı.

YUNANİSTAN TAZMİNAT VERMEDİ

Türkiye Yunanistan'ın savaş sırasında verdiği zararlara karşı tazminat talep edemedi. Batı Trakya Yunanistan'a bırakıldı. (Madde 1)

MISIR, LİBYA VE SUDAN VERİLDİ

17. ve 22. maddelerle Mısır, Libya ve Sudan üzerindeki bütün haklardan vazgeçildi.

ONİKİADA BIRAKILDI

Oniki ada İtalya'ya bırakıldı. Ege Denizi'nde Bozcaada ve İmroz Türkiye'ye verildi.

BOĞAZLAR SORUNU

Çanakkale Boğazı'nda, Marmara Denizi'nde ve Karadeniz Boğazı'nda, denizden ve havadan, barış zamanında olduğu gibi savaş zamanında da, geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) serbestliği ilkesini kabul ve ilan etmekte görüş birliğine varıldı. (Madde 1-6) Türkiye bu maddeyle kıyıdan neredeyse 10 km alana asker sokmamaya söz verdi.

Benim hayatımı boş verin..




hilmi kemal

Tartışma  -  24 Tem 2013
Sultan Vahdettin, 1.Dünya savaşı akabinde
İstanbul’un işgalinde, kendi güvenliği amacıyla bırakılmış 700 kişilik orduyu
Ayasofya çevresinemevzilendirmiş ve şu emri vermiştir:

“Benim hayatımı boş verin, eğer işgalciler İstanbul’un fetih sembolü olan Ayasofya’ya çan takmaya gelirlerse;
benden emir beklemeden ateş açın ve son nefesinize kadar Ayasofya Camii için savaşın.”

Kaynak:İsmail Çolak-”Son Osmanlı Vahdeddin”-Sayfa 42

Osmanlı zamanında kapılar'da 2 tokmak bulunurdu





hilmi kemal

Tartışma  -  26 Tem 2013


"Osmanlı zamanında kapılar'da 2 tokmak bulunurdu, biri büyük biri ufak.

Ufak tokmağa vurulunca ev sahibi anlardı ki kapıyı çalan bir bayandır ve kapıyı evin hanımı açar..

Büyük tokmağa vurulunca anlaşılırdı ki kapıyı çalan bir erkektir,kapıyı evin erkeği açardı.

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Bir asker için mutluluk denen bir şey varsa, Türk'lerle omuz omuza savaşmaktır diyebilirim.





hilmi kemal

Tartışma  -  21:29


Otto Liman von Sanders

"Bir asker için mutluluk denen bir şey varsa, Türk'lerle omuz omuza savaşmaktır diyebilirim.

Fakir insanlardı; buğday kırığından yapılmış çorba, en önemli yemekleriydi. Sağlıksız su içerlerdi.

Çamur barınaklarında yatarlardı; fakat en modern silah ve araçlarla donanmış düşmanlarına karşı aslanlar gibi savaşırlardı.

Bu insanların kalplerinde sadece ve sadece ulvî bir vatan sevgisi vardır. ölmeğe (Şehâdete) onlar kadar gülümseyerek giden bir millet ferdi daha görmedim."


(Yılmaz Öztuna'nın Büyük Türk Tarihi Ansiklopedisinin9.cildinden)

Allah katında en aziz kişi intikam almaya gücü yettiği halde affedendir






hilmi kemal

Tartışma  -  21:05


"Allah katında en aziz kişi intikam almaya gücü yettiği halde affedendir."

[ Hadis-i Şerif ]

Sultan Alparslan, Malazgirtte Romen Diojen'i esir alır..

Ve ona sorar, "ben mağlub olup senin esirin olsaydım ne yapardın?.."

Romen Diojen er meydanına gelip yenilse de yiğitliğinin hakkını vermiş biri olarak, "- Öldürürdüm.." der...

Ve Alparslan ben seni özgür bırakıyorum, zira Allah'a söz verdim, eğer galib olursam affedeceğim..

Her Müslüman sadaka vermelidir, Eliyle iş görür, çalışır. Böylece hem kendine faydalı olur ve hem de sadaka verir.




hilmi kemal

HADİSİ ŞERİFLER
  -  21:21


Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular:
“Her Müslüman sadaka vermelidir.”
Ashâb-ı Kirâm’dan bir zât:

“Şayed bulamazsa ne münâsib görürsünüz?” dedi.

Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.):

“Eliyle iş görür, çalışır. Böylece hem kendine faydalı olur ve hem de sadaka verir.”

“Eğer çalışmaya gücü yetmezse ne yapmayı münâsib görürsünüz?” dedi.

“Güçlük içindeki ihtiyaç sahibine yardım eder.” buyurdu.

“Buna da güç yetiremezse ne yapmayı lâyık görürsünüz?” dedi.

Resûlullâh (s.a.v.):

“İyiliği veya hayrı emreder.” buyurdu.

“Eğer bu kadarını da yapamıyacak olursa neyi münâsib görürsünüz?” diye sordu.

Peygamber (s.a.v.):

“Fenâlık yapmakdan kendini tutar. Bu da bir çeşit sadakadır.” buyurdu.

(Buhârî ve Müslim)(Riyazussalihin)

Sadaka sadece mala mahsus değildir. Belki her şeyin kendi cinsinden bir sadakası vardır. Mesela; Evin sadakası ondan müsafirler için bir oda ayırmak, bedenin sadakası mazluma yardım etmektir. Her iyilik bir sadakadır. Güzel bir söz, fakir ve garip Müslüman’ın gönlünü almak, bunların hepsi birer sadakadır.

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdular:

– Her Müslüman üzerinde her gün bir sadaka vardır.

– Yâ Resûlullah buna kimin gücü yeter, dediler.

Buyurdu ki:

– Yoldan ezâ (veren bir mânia)yı kaldırman sadakadır, Müslümanı yola irşad etmen, yolunu göstermen sadakadır, Müslüman hastayı ziyaret etmen sadakadır, müslümanın cenazesini takib (ve teşyi’) etmen sadakadır, Müslümanın selâmına (ve aleyküm selâm ile) cevap vermen sadakadır. (H. Ş. Müsned-i İbn-i Râhûye)

İlim ehlinin sadakası da; ilmi lâyık olana vermek, ilmî meseleleri delilleriyle öğretmek, nasihat etmektir.

Alıntı... Fazilet Takvimi...

Siz Türkler GERÇEK KİMLİĞİNİZE döndüğünüzde


hilmi kemal adlı kullanıcının profil fotoğrafı
Siz Türkler GERÇEK KİMLİĞİNİZE döndüğünüzde, AVRUPA'nın MEDENİYETİ ve REFAHI yıkılır.

- Alman Ord. Prof. Fritz Neumark

Devletin hiçbir evrakına abdestsiz imza atmadım..




hilmi kemal

Tartışma  -  16:01
Önemli bir evrakın imzası için geceleyin Sultan Abdülhamid'in kapısını çaldım. Bekledim, kapı açılmayınca tekrar çaldım yine açan olmadı. Sultanımıza birşey mi oldu diye telaşlanmaya başladım ki o an Sultan elinde bir havlu ile kapıyı açtı, şöyle dedi:
''Kusura bakmayın beklettim, Geleceğinizi biliyordum kapıyı çaldığınızda ben çoktan uyanmıştım. Kapıyı açamadım çünkü abdest alıyordum, ben bugüne kadar devletin hiçbir evrakına abdestsiz imza atmadım..
[Ma'beyn Başkatibi Esad Bey]

Osmanlı'da neden heykel yoktu?





hilmi kemal

Tartışma  -  16:01
Osmanlı heykel dikmek yerine ebedî abideler dikmeyi seçti. Muhitini baştan başa çeşmelerle, kubbelerle, sebillerle, köprülerle, hanlarla, kervansaraylarla, aşhaneler, bimarhanelerle süsleyip, bunların bekası için vakıflar vücuda getirdi.
Onun nazarında ebedileşmenin ölçüsü faydasız bir heykel yontmak değil, bir mâbede imza atmak, ya da insanlığın hayrına hizmet edecek bir medreseye kubbe çakmaktı.
Özenle yontup her birini sanat şaheserine dönüştürdüğü mezar taşlarında bile ebediyet emelînin yansımaları açıkça görülür.
Öte yandan bugün müzelerde zevkle seyrettiğimiz şaheser beşiklerde insana verdiği değerin ölçüsü saklıdır...
Şu tespiti yapmakta mahzur yok: Osmanlı, “Beşikten mezara ilim” emrine uygun olarak, san’atı beşikten mezara kadar bütün hayata yaymış, san’atla kendi hayat ve ebediyet telâkkisini yansıtmıştır.
Bu idrak olmasaydı, hâlâ kullanılabilir durumda bunca tarihî eser bize miras kalır mıydı?
Aslında Osmanlı’nın hayatı san’attır.
Resmin alternatifi hat, ebru, çeşmibülbül, tezhip...
Heykelin alternatifi, mezar taşları, vitray, vs...
Kaynak; Yavuz Bahadıroğlu- Biz Osmanlıyız

Harf devriminin amacı..





hilmi kemal

Tartışma  -  17:02
Yeni nesiller  eski yazıyı öğrenemeyecekler,yeni yazı ile çıkan eserleri biz denetleyecektik.
Din eserleri eski yazı ile yazıldığından okunmayacak,
dinin toplum üzerinde etkisi azalacaktı
                         
                    İsmet İnönü .hatıralar c. 2 sf .223

Ben’im adıma yemin ettikten sonra sözünden dönen kişi

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم◇ღ ღ ღ سبحان الله وبحمده ღ ღسبحان الله العظيم ღ لا إله إلا الله محمد رسول الله

Rasûlullah (sav) buyurdular: “Allâh Teâlâ şöyle buyurdu:
Ben kıyâmet günü şu üç (grup) insanın düşmanıyım:
Ben’im adıma yemin ettikten sonra sözünden dönen kişi, hür bir insanı köle diye satıp parasını yiyen kişi, ücretle bir işçi tutup işini gördüren ve işçinin ücretini vermeyen kişi.”

(Buhârî, Büyû 106, İcâre 10)

Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey..

قوله تعالى "...وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَن ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا" ٢٨- الكهف


Riyâ (Gösteriş) ve Gizli Arzular

Sahâbeden Şeddâd bin Evs bir gün ağladı.
Kendisine:
"-Seni ağlatan nedir?" diye sordular.
Şöyle buyurdu:
"-Rasûlullah Efendimiz'den işittiğim bir hadis beni ağlattı. Efendimiz (sav)'in bir gün:
Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Allah'a şirk koşmaları ve gizli şehvettir buyurduğunu işittim ve:
Yâ Rasûlallâh! Ümmetin Sen'den sonra şirke düşecek mi?
diye sordum:
Evet! Ama onlar Güneş'e, Ay'a, taşa ve puta tapmayacaklar.
Ancak amellerinde gösteriş yapacaklar.
Gizli şehvete gelince, onlardan biri oruçlu olarak sabahlayacak, karşısına nefsânî arzularından biri çıkınca onun peşine takılarak orucunu terkedecek. buyurdular."

(Heysemî, III, 201. Krş. İbn-i Mâce, Zühd, 21; Hâkim, IV, 366/7940; Ebû Nuaym, Hilye, 1,268)

Aciklama
Gizli şehvete yani gizli ve kuvvetli arzulara, in-sanın kaçınması gereken bütün günahlar dâhildir. Meselâ kişi güzel bir kadın görür, gözünü ondan çevirir ancak ona kalbiyle bakmaya devam eder.

İnsanlara karşı, mâsiyetleri ve nefsânî arzuları terketmiş gibi görünür, ancak kalbinde bunların arzu-su hâlâ mevcuttur. Yalnız kaldığında günahları gizlice işler.
Diğer bir îzâha göre riyâ, insanın gösteriş yapa-rak açıkça amel işlemesidir. Gizli şehvet ise yaptığı amelleri insanların görüp bilmesini arzulamasıdır.

ALLAH'u TeaLa Gökyüzünün Ve Yeryüzünün Konuşmasına İzin Verseydi..



ALLAH'u TeaLa Gökyüzünün Ve Yeryüzünün Konuşmasına İzin Verseydi ; Şüphesiz OnLar Ramazan Ayında Oruç TutanLarı CennetLe MüjdeLerdi . .

. . . [ Hadis-i Şerif Sahih-i MüsLim ]

25 Temmuz 2013 Perşembe

Madem insan bekàya âşıktır





Çetin Dag

Herkese açık olarak paylaşıldı  -  19 Tem 2013
Madem insan bekàya âşıktır; elbette bütün kemâlâtı, lezzetleri, bekàya tâbidir. Ve madem bekà Bâkî-i Zülcelâle mahsustur. Ve madem Bâkînin esmâsı bâkiyedir. Ve madem Bâkînin âyineleri Bâkînin rengini, hükmünü alır ve bir nevi bekàya mazhar olur. Elbette insana en lâzım iş, en mühim vazife, o Bâkîye karşı alâka peydâ etmektir ve esmâsına yapışmaktır. Çünkü Bâkî yoluna sarf olunan herşey bir nevi bekàya mazhar olur.
                                                                                                         Risale-i Nur

Kur’ân’ı bize dünyada bir dost, Dua




Çetin Dag

Herkese açık olarak paylaşıldı  -  22 Tem 2013
Allahım!
Kur’ân’ı bize dünyada bir dost, kabirde ünsiyetli bir yoldaş, kıyamette bir şefaatçi, sırat üzerinde bir nur, Cehennem ateşine karşı bir siper ve örtü, Cennette bir refik, bütün hayırlara bir delil ve imam kıl.
Allahım! Kalblerimizi ve kabirlerimizi iman ve Kur’ân nuruyla nurlandır. Üzerine Kur’ân indirilen zâtın-Rahmân-ı Hannân’ın salât ve selâmı onun ve âlinin üzerine olsun-hakkı ve hürmeti için, bize Kur’ân’ın burhanlarını aydınlat.
Âmin.

O geceden mahrum kılınan kimse, bütün hayırlardan mahrum kılınmıştır (kadir gecesi)



Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu

“Muhakkak bu Ramazan ayı size ulaştı.
Bu ayda bin aydan hayırlı bir gece (Kadir Gecesi) vardır.
O geceden mahrum kılınan kimse, bütün hayırlardan mahrum kılınmıştır.”

(Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)

23 Temmuz 2013 Salı

Müslüman Anne Adaylarına 9 Ay Yapılacaklar Listesi




Anıl özargıt

İLGİNÇ GERÇEKLER
  -  Dün 19:06

1-Hep abdestli olmaya çalış. özellikle yemek yerken.

2-Bütün günahlardan korunmaya bak.

3-Elinden geldiğince müstehap olan şeyleri yapmaya çalış.

4-Geceleri aynaya bakma.

5-Sinirlenme! Huzurlu ve sakin ol.

6-Kur'ân dinlemeye ve okumaya çalış.

7-Namazlardan sonra tesbihatı ihmal etme.

8- Hamilelik boyunca 1 kere de olsa kuran hatim et.

9-Her gün salavât getir.

10-Bebek hareket ettiği her an elini karnının üzerine koy ve salavât getir ve ihlâs süresini oku.

11-Allahı çok düşün.

12-İnsanlara yardım et.

13-Mü'min insanların yüzüne bak.

14-Gıybetten ve yalandan uzak dur.

15-Namazını vaktinde kıl.

16-Devamlı allah, allah diye zikirde bulun.

17-Eğer evladının sabırlı olmasını istiyorsan elini karnının üzerüne koy ve asr süresini oku.

18-Evladına hayırlı bir isim koy ve daha karnındayken elini karnının üzerine koy ve ismiyle ona hitap et. unutma çocuğun anne baba üzerindeki hakkı anne ve babanın ona hayırlı bir isim vermeleridir.

19-Enbiya süresini oku, evladının salih bir evlat olması için dua et.

20-Eğer anne ve babanın çocukla çok iyi bir ilişkisi, bağı, diyolağu olmasını istiyorsan çocuk doğmadan anne ve baba evlatlarıyla konuşmalılar ve çocuk doğduktan sonra bu seslere aşina olacaktır.

21-Hamilelik esnasında düzenli beslenme ve temizliğe çok önem verilmelidir.

22-Elini karnının üzerine koy ve bol bol salâvat getir.

17 Temmuz 2013 Çarşamba

GÖNENLİ MEHMED EFENDİ HAZRETLERİ’NİN TALEBELERİNE TAVSİYE BUYURDUĞU SALAVAT-I ŞERİFE




Bismilahirrahmanirrahiym*Allahümme salli ala seyyidina ve mevlana muhammedin şeceratil aslin nuraniyyeti ve lem’atil kabdatir rahmaniyyeti ve efdalil halikatil insaniyyeti ve eşrafis suveril cismaniyyeti ve menbeıl esraril ilahiyyeti ve hazainil ulumil ıstıfaiyyeti sahıbil kabdatil asliyyeti ver rutbetil aliyyeti vel behcetis seniyyeti meninderacetin nebiyyune tahte livaihi fehüm minhü ve ileyhi ve salli ve sellim aleyhi ve ala alihi ve sahbihi adede ma halakte ve rezakte ve emette ve ahyeyte ila yevmin teb’asü men efneyte ve salli ve sellim aleyhi ve aleyhim teslimen kesiran kesira*

Fazileti: Bu salavat-ı şerife aynı zamanda zamanın büyük velisi ve kutbu olan Ahmed Bedevi Hazretleri tertiplemiştir.En büyük salavatlardan olduğu hususunda alimlerin ittifakı vardır.Çok yüce esrarı ihtiva eden bu salavatı sabah ve akşamları üçer defa okumak, Efendimiz Aleyhisselam’ın ruhaniyyetini celbe cesile olur.Ayrıca maddi ve manevi sıkıntıların giderilmesini sağlar.

DELAİL-İ HAYRATI YETMİŞ BİN DEFA OKUMAYA DENKTİR




Allahümme salli ala seyyidina ve Mevlana muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ve ehli beytihi salaten ta’dilu cemiya salevati ehli mehabbetike ve sellim ve barik ala seyyidina ve Mevlana muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ve ehli beytihi selamen ya’dilu selamehüm*

Manası: Allah’ım Efendimiz ve seyyidimiz Muhammed’e ve onu aline ve ashabına, Senin sevgine layık olanların getirdiği topyekün salevatlara denk olacak şekilde salat eyle ve yine Efendimiz ve seyidimiz Muhammed’e ve onun aline ve ashabına bu zatların selamları miktarınca selam eyle.

Fazileti: Bu salavatın bir defa okunması Delail-i Şerifi yetmiş bin defa okumaya denktir. Manevi makamları geçip Efendimiz(s.a.v.)’e ulaşmak istersen bu salavatı vird edinmelisin. Salavat getirmenin fazileti hakkında İmam-ı Şarani Hazretleri şöyle buyuruyorlar: “-Büyük veli Aliyyül Havass’ın şöyle konuştuğunu duymuştum:”Allah’tan bir şey isteyeceğiniz zaman, Allah Resulü(s.a.v.)’in adıyla o şeyi isteyiniz ve şöyle dua ediniz: “Ey Allah’ım! Sevgili Peygamber’in Muhammed Mustafa(s.a.v.) hürmetine senden şunu isterim.” Şeklinde dileğinizi arz ediniz. Çünkü Allah’ın bir meleği vardır ki, bu isteğinizi anında Efendimiz (s.a.v.)’e bildirir ve O’na: “Filanca kişi, şu haceti için senin Allah katında aracı olmanı istemektedir.” der. Hazreti Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in dua ve istekleri Allah Teala tarafından geri çevrilmez.”

EMİR BUHARİ HAZRETLERİ’NİN MUSİBETLERE KARŞI OKUDUĞU SALAVAT



Allahümme salli ala muhammedin ve alihi ve sahbihi ve sellim* Ya ıddeti ınde şiddeti* Ve ya ğavsi ınde kürbeti* Ve ya harisi ınde külli musiybeti* Ve ya hafizıy ınde külli beliyyeti* ve salli ala muhammedin ve alihi ve ala cemiy’ıl mürseliyn* Velhamdülillahi rabbil alemiyn.*

Bu duanın sırları: Emir Buhari Hazretleri buyuruyorlar ki: “-Her kim bu duayı sabah okursa semadan yağmur yağıp sel olsa akşama kadar ona bir zarar veremez.Yine akşamleyin okursa sabaha kadar kendisine hiçbir zarar ve musibet dokunmaz.Yetmiş melek her zaman o kimseyi koruma altında bulundurur. Gerek semavi ve gerekse yeryüzü afetlerinden ve şerli insanların her türlü kötülüğünden emin olursun.” Bu salavatın deprem tehlikesinden korunmak için okunması ve vird edinilmesi tavsiye ediliyor.

HAZRETİ PEYGAMBER (S.A.V.)’İN MÜBAREK İSİMLERİNİ OKUMANIN FAZİLETİ


Allahümme salli ve sellim ve barik ala men ismühü seyyidina Muhammed ahmed, hamid, mahmud, ahyed, vahiyd, mah, haşir, akıb, taha, yasin, tahir, mütahhir, tayyib, seyyid, resul, nebiyy, resulür rahmeh, kayyim, cami’u, muktefin, mukfin, resulül mülahım, resulür rahah, kamil, ikliyl, müddessir, müzzemmil, abdüllah, habiybüllah, safiyüllah, neciyüllah, keliymüllah, hatemül enbiya, hatemür resul, muhyi, münci, müzekkir, nasır, mansur, nebiyyür rahmeh, nebiyyüt tevbeh, hariysun aleyküm, sa’lum, şehiyr, şehiyd, meşhud, beşiyr, mübeşşir, neziyr, münzir, nur, sirac, mısbah, hüda, mehdiyy, müniyr, daın, meduvv, müciyb, mücab, hafiyy, afüvv, veliyy, hakk, kaviyy, emiyn, me’mun, keriym, mükerrem, mekiyn, metiyn, mübiyn, mü’mil, vüsul, zu kuvveh, zu hurmeh, zu mekaneh, zu ızz, zu fadl, müta’ mütıy’un, kademü sıdkın, rahmeh, büşra, ğavs, ğays, ğıyas, nı’metüllah, hediyyetüllah, el urvetül vüska, sıratullah, sıratun müstekiym, zikrullah, seyfüllah, hızbüllah, en necmüs sakıb, Mustafa, mücteba, müntekıy, ümmiyy, muhtar, eciyr, cebbar, ebül kasim, ebüt tahir, ebüt tayyib, ebu İbrahim, müşeffa’, şefiy’, Salıh, muslıh, müheymin, sadık, müsaddak, sıdk, seyyidül mürseliyn, imamül müttekıyn, kaidül ızzil muhacceliyn, haliylür rahman, berr, meberr, veciyh, nesıyh, nasıh, vekiyl, mütevekkil, şefıyk, mükiymüs sünneh, mukaddes, ruhül kuds, kef, müktefin, balığ, mübellağ, şafin, vasıl, mevsul, sabık, saık, had, mühted, mükaddem, aziyz, Fadıl, müfaddal, fatıh, miftah, miftahul cenneh, alemül iyman, ılmül yekıyn, deliylül hayrat, müsehhıhül hasenat, mükıylül aserat, sufuhun aniz zillat, sahıbüş şefaah, sahıbül mekam, sahıbül kadem, mahsusun bil ızz, mahsusun bil mecd, mahsusun biş şeraf, sahıbüs seyf, sahıbül fadiyleh, sahıbül izar, sahıbül hucceh, sahibus sültan, sahıbür rida’, sahibud deracetir refiy’ah, sahıbüt tac, sahıbül mağfir, sahıbül liva’, sahıbül mı’rac, sahıbül kadıyb, sahıbül bürak, sahıbül alameh, sahıbül bürhan, sahibül beyan, fesiyhül lisan, mütahhirul cenan, rauf, rahıym, iznü hayr, sahıyhül İslam, seyyidül kevneyn, aynün neıym, aynül ğurr, sa’düllah, sa’dül huluk, hatıybül ümem, alemül hüda, kaşifül kerb, rafiur ruteb, ızzül arab, sahıbül ferac, sallellahü aleyhi ve ala alihi ve sahbihi ve selleme tesliymen kesiyra*

Fazileti: İşlerinde bir sıkıntıya düçar olan kimse bu sıkıntıdan ne surette kurtulacağına dair üzüntü içinde ise Hazreti Peygamber (s.a.v.)’in isimleri okuyup onun dergahına tevessül ederse bi iznillah bu müşkilat ve sıkıntıdan kurtulur.

Bu isimler okunurken uygulanacak kaideler şunlardır:

Cuma günü sabah namazını kıldıktan sonra kıbleye dönük olarak dizleri üstünde oturup bir Ayet el-Kürsi, üç ihlas ve bir defa da Fatiha Suresi’ni okuduktan sonra Allah Resulü(s.a.v.)’nün isimlerini okumaya başlar.Ve her ismi şerifi okuduktan sonra sallellahü aleyhi ve sellem der.(K.Havas)

KEVSER HAVUZUNDAN KANA KANA İÇMEK İSTEYENLERİN OKUYACAĞI SALAVAT


Hasan-ı Basri(r.a.) buyuruyor. 
-Resulüllah Efendimiz Aleyhisselam’ın Kevser havuzundan kana kana su içmek isteyen kimse şu salavat-ı şerifeyi çokça okusun:

Allahümme salli ala muhammedin ve ala alihi ve ashabihi ve evladihi ve ezvacihi ve zürriyyetihi ve ehli beytihi ve asharihi ve ensarihi ve eşyaıhi ve muhıbbihi ve ümmetihi ve aleyna meahüm ecmeıyne ya erhamer rahımiyn*

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı