Ebû Hureyre (ra)’den: Resûlüllah (as) şöyle buyurdu:
Aziz ve Celîl olan Allah şöyle buyuruyor: “Ben ortakların, ortaklıktan (şirk) en çok müstağnî olanıyım. Kim bir amel işler de o konuda Ben’den başkasını ortak ederse, Benim o işle bir ilgim olmaz; o iş ortak kıldığı şeye âit olur.”
kaynak
Bu hadisler ve değerlendirilmeleri için bkz. Aclûnî, Keşfül-hafâ, II, 340; Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 170. (M. Demirci).
Ebû Zer nakleder, Allah Taâlâ’dan rivâyet ederek Peygamber (as) şöyle buyurdu:
“Ey kullarım, Ben kendi zâtıma zulmü haram ettim, onu sizin aranızda haram kıldım; o halde birbirinize aslâ zulmetmeyin. Ey kullarım, Benim hidâyete erdirdiğim müstesnâ hepiniz dalâlettesiniz; o halde Ben’den hidâyete erdirilmenizi isteyiniz ki sizi hidâyete erdireyim. Ey kullarım, Benim yedirdiklerim müstesnâ hepiniz açsınız; o halde benden yiyecek isteyiniz ki size yiyecek vereyim. Ey kullarım, Benim giydirdiklerim müstesnâ hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyiniz ki sizi giydireyim. Ey kullarım, siz gece gündüz günah işlersiniz, Ben bütün günahları bağışlarım. Benden mağfiret dileyin ki sizi bağışlayayım. Ey kullarım, siz Bana hiçbir zarar veremeyeceğiniz gibi, Bana bir faydanız da olamaz. Ey kullarım, sizin önceki ve sonrakileriniz, insanlarınız ve cinleriniz, en müttakî kalbe sâhip kimseler olsaydınız bile,
Benim mülkümde herhangi bir fazlalık olmazdı.
Ey kullarım, sizin önceki ve sonrakileriniz, insanlarınız ve cinleriniz en kötü kalbe sâhip kimseler olsaydınız bile Benim mülkümde herhangi bir noksanlık olmazdı. Ey kullarım, sizin önceki ve sonrakileriniz, insanlarınız ve cinleriniz bir yerde hep birlikte ayağa kalkıp Ben’den istekte bulunsanız, herkesin istediği şeyi veririm de, bu Benim nezdimde ancak iğnenin denize daldırıldığı zaman eksilttiği şey kadar bir noksanlığa yol açar. Ey kullarım, bu saydıklarım sizlerin amelleriniz ve Benim onlara verdiğim karşılıklar. Kim bir iyilik bulursa Allah’a hamdetsin; kim bunun dışında bir şey bulursa ancak kendini kötülesin!”
عن أبي بكرة نفيع بن الحارث الثقفي -رضي الله عنه- أن النبي -صلى الله عليه وسلم- قال: «إذا التَقَى المسلمانِ بسَيْفَيْهِمَا فالقاتلُ والمقْتُولُ في النَّارِ». قلت: يا رسول الله، هذا القاتلُ فما بالُ المقتولِ؟ قال: «إنه كان حريصًا على قَتْلِ صَاحِبِهِ».
[صحيح.] - [متفق عليه.] المزيــد
Ebû Bekre Nufey` b. Hâris es-Sekafî «İki Müslüman, kılıçları ile (birbirlerini öldürmek için) karşı karşıya gelirlerse, ölen de öldürülen de ateştedir.» Dedim ki: "Ey Allah’ın Rasûlü! Bu kâtildir, peki öldürülen kimsenin durumu nedir (o neden ateştedir)?" Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: «O da onu öldürme hususunda istekli idi.» [Sahih Hadis] - [Muttefekun Aleyh]Şerh
İki Müslüman, kılıçları ile birbirlerini öldürmek ve ortadan kaldırmak için karşı karşıya gelirlerse, ikisi de Allah onları şayet affetmezse ateştedirler. Bu, öldürenin öldürmesi sebebi ile öldürülenin de karşısındakini öldürme isteği sebebiyledir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"Şayet biri diğerine haksızlıkla saldırganlıkta bulunacak olursa, artık haksızlıkla saldırganlıkta bulunanla Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın."