Hz. Muhammed’e (s.a.s.) Kur’an-ı Kerim’in İndirilmesi - 1
YUSUF SÛRESİ 1 – Elif, Lâm, Râ. Bunlar, [hakkı  açıklayan, Hak’tan geldiği] âşikâr olan kitabın âyetleridir.
2 – Düşünüp mânasını anlamanız için Biz, onu Arapça bir  Kur’ân olarak indirdik.
Arapça olmasından maksat, Kur’ân’ın nâzil olduğu çevrenin  dili olarak, arap toplumunun bahanelerini ortadan kaldırmaktı. Elbette ilahî  mesaj, insanların konuştukları dillerden biri ile gelme durumunda idi. Evrensel  de olsa her hareketin mutlaka ilk çekirdeğinin bir yerde oluşturulması gerekir.  Bu âyet, Kur’ân adının ancak Arapça olan aslî şekline denilip, onun  tercümelerinin Kur’ân olmasına imkân ve ihtimal bulunmadığına kesin bir  delildir. 
3 – Biz, bu Kur’ân’ı sana vahyetmekle, geçmiĹź ĂĽmmetlerin  birtakım haberlerini en gĂĽzel Ĺźekilde beyan ediyoruz. Ĺžu bir gerçek ki daha önce  senin bundan hiç haberin yoktu. 
RA’D SĂ›RESİ 1 – Elif, Lâm, MĂ®m, Râ. İşte bunlar sana  indirilen kitabın âyetleridir. Sana Rabbin tarafından indirilen Kur’ân haktır,  gerçektir, ama insanların çoÄźu buna inanmazlar. 37 – Böylece biz Kur’ân’ı Arapça bir hĂĽkĂĽm ve hikmet olarak  indirdik. Ĺžayet, sana gelen bunca ilimden sonra o muhaliflerin keyiflerine  uyacak olursan, Allah’ın cezasından seni koruyacak ne bir dost, ne bir hâmi  bulabilirsin. [11,1; 41,41-42; 31,2] İBRĂ‚HİM SĂ›RESİ 1-3 – Elif, Lâm, Râ. Bu, Rab’lerinin  izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, azĂ®z ve hamĂ®d (ĂĽstĂĽn kudret sahibi  ve her iĹźi övgĂĽye lâyık olan) Allah’ın yoluna, göklerde ve yerdeki her Ĺźeyin  sahibinin yoluna çıkarman için sana indirdiÄźimiz bir kitaptır. Kendilerini  bekleyen o çetin azaptan ötĂĽrĂĽ vay o inkârcıların hallerine! Vay onlara ki,  âhirete inanmalarına raÄźmen, bile bile dĂĽnyayı âhirete tercih ederler. İnsanları  Allah yolundan çevirir de o yolu eÄźri bĂĽÄźrĂĽ göstermek isterler. İşte onlar  haktan, doÄźru yoldan çok uzak bir sapıklık içindedirler. [2,257; 57,9] Kâfirler, Allah’ın rızasına tâbi olmayıp, Allah’ın dininin  kendilerine tâbi olmasını isterler. Bu din, bĂĽtĂĽn örf, âdet, gelenek ve  alışkanlıklarını doÄźrulasın, ama hoĹźlanmadıkları bir tek inanç ve ibadeti bile  Ĺźart koĹźmasın isterler. Ancak bu hale getirdikten sonra dini kabul etmeye  giderler. HİCR SĂ›RESİ 9 – Hiç şüphe yok ki o zikri, Kur’ân’ı Biz  indirdik, onu koruyacak olan da Biz’iz. [5,67] Kur’ân mesajı öyle dikkatli, titiz bir Ĺźekilde korunmuĹźtur ki  bugĂĽn dĂĽnyanın her tarafında en yaygın kitap olan bu eser, bir harf farkı  olmaksızın binlerce yıldan beri okunmaktadır. Matbaa, kaydetme, ulaşım  imkânlarına raÄźmen yirminci asırda yaĹźamış ĂĽnlĂĽ Ĺźahısların eserlerinde bile  farklılıklar bulunması, bu iĹźin baĹźlı başına mĂ»cize olduÄźunu gösterir. 87 – Ĺžu kesin ki biz sana Seb-i mesânĂ® ile Ĺźu yĂĽce Kur’ân’ı  verdik. Seb-i mesânĂ®: Fatiha sĂ»residir. NAHL SĂ›RESİ 1 – Allah’ın emri ha geldi ha gelecek!  Artık onun gelmesini çabuklaĹźtırmak istemeyin. Allah mĂĽĹźriklerin koĹźtuÄźu  ortaklardan mĂĽnezzehtir, yĂĽcedir. [21,1; 54,1] 2 – Allah melekleri, Kendi tarafından bir vahiy ile  kullarından dilediÄźi kimselere, “Benden baĹźka tanrı yoktur. Bana karşı gelmekten  sakının!” diye uyarmak ĂĽzere gönderir. [42,52; 6,124; 22,75; 21,25] 43 – Senden önce de, gönderdiÄźimiz elçiler, kendilerine  vahyettiÄźimiz bir kısım adamlardan baĹźka bir varlık deÄźildiler. EÄźer bu konuları  bilmiyorsanız ilim adamlarına sorunuz. 44 – Evet, belgeler, mĂ»cizeler ve kitaplarla gönderdik  onları. Sana da ey ResulĂĽm bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni insanlara  açıklayasın. Umulur ki düşünĂĽp anlarlar. [17,93-94; 25,20; 21,8; 18,110] Bu âyetteki Zikir: Kur’ân-ı Kerim veya SĂĽnnet-i Nebeviye  olarak tefsir edilir. İkinci tefsir daha az yaygın olmakla beraber daha  tutarlıdır. Zira indirilen Kur’ân’ı Hz. Peygamberin (a.s.m.) açıklaması, yine  ona indirilen bu Zikir sayesinde olmaktadır. Bu âyet, Kur’ân’ın SĂĽnnet ile  açıklanması gerektiÄźine en kuvvetli delillerdendir. “Dinin tek kaynağı  Kur’ân’dır” diyenler şöyle derler:  a) Peygamberin görevi sadece tebliÄźdir.  b) BugĂĽn için sadece Kitap gereklidir, zira Peygamberin  açıklaması olarak rivayet edilen bilgiler gerekliliÄźini yitirmiĹźtir.  c) Peygambere mal edilen rivayetler gĂĽvenilir yolla  ulaĹźmamıştır.  Bunların her üçü de batıldır. Zira,  a) Allah’ın muradı sırf mesajı ulaĹźtırmak olsaydı onu melekle  veya baĹźka bir tarzda gönderirdi. İnsanlardan bir resul ile gönderdiÄźine göre,  birçok âyette açıkça bildirdiÄźi ĂĽzere, ona açıklama ve uygulama görevi  vermiĹźtir.  b) Hz. Peygamberin Kur’ân’ı tebliÄź vazifesinden baĹźka tebyin  (açıklama) ve tatbik görevi de vardır.  c)Kur’ân’ın birçok hĂĽkmĂĽnĂĽ hatta namaz ve zekât gibi en kesin  emirlerini SĂĽnnetin açıklaması olmaksızın uygulamak mĂĽmkĂĽn deÄźildir.  d) Hz. Peygamberden sahih surette nakledilen çok hadis  vardır. Bunları inkâr edenin tarihi de inkâr etmesi gerekir. 64 – Ey ResulĂĽm, sana bu kitabı indirmemiz, sırf onların,  hakkında ihtilaf ettikleri gerçekleri açıklaman ve sırf iman edecek kimselere  hidâyet ve rahmet olması içindir. 89 – GĂĽn gelir, her ĂĽmmetten kendilerine birer Ĺźahit  getiririz. Seni de ĂĽmmetin ĂĽzerine bir Ĺźahit olarak getirip dinleriz. Ey  ResulĂĽm! İşte sana bu kutlu kitabı indirdik ki her Ĺźeyi açıklasın, doÄźru yolu  göstersin, Allah’a teslimiyetle itaat edecek olanlara, rahmetin ve mĂĽjdenin ta  kendisi olsun. [7,6; 5,109; 4,41] Kur’ân-ı Kerim hidâyet ve dalâletin, âhiretteki kurtuluĹź veya  azabın sebeplerini bildirmiĹź, dinin hĂĽkĂĽmlerini ayrıntılı veya mĂĽcmel olarak  ihtiva etmiĹźtir. MĂĽcmel (çok özlĂĽ) hĂĽkĂĽmleri ise, Hz. Peygamber sallallahu  aleyhi ve sellem’in sĂĽnneti açıklamıştır. 102 – Söyle onlara: “İman edenlere tam bir sebat vermek ve  Allah’a teslimiyet gösterecek mĂĽslĂĽmanlara bir hidâyet ve mĂĽjde olmak ĂĽzere  Kur’ân’ı, Rabbin tarafından gerçek olarak getiren, Ruhu’l-kudĂĽstĂĽr. İSRĂ‚ SĂ›RESİ 105 – Biz Kur’ân’ı hak olarak indirdik. O  da hakkın ve gerçeÄźin ta kendisi olarak indi. Seni de ey ResulĂĽm, sadece  rahmetle mĂĽjdelemen ve inanmayanları ise azapla uyarman için gönderdik.  [4,166] 106 – Hem o vahyi, insanların zihinlerine sindire sindire  okuman için zaman zaman gelen Kur’ân dersleri halinde indirdik [16,101-102;  25,32] KEHF SĂ›RESİ 1 – Hamd O Allah’a mahsustur ki kuluna  kitabı indirdi ve onun içine tutarsız hiçbir Ĺźey koymadı. BAKARA SĂ›RESİ 99 – Biz sana apaçık âyetler indirdik.  Onları yoldan çıkan sapıklardan baĹźkası inkâr etmez. 136 – Deyiniz ki: “Biz Allah’a, bize indirilen Kur’ân’a, Keza  İbrâhim’e, İsmâil’e, İshak’a, Yâkub’a ve onun torunlarına indirilene Ve  yine  MĂ»sâ’ya, ĂŽsâ’ya, HĂĽlasa bĂĽtĂĽn peygamberlere Rab’leri tarafından verilen  kitaplara iman ettik. Onlar arasında asla bir ayrım yapmayız. Biz yalnız O’na teslim olan mĂĽslĂĽmanlarız.” [4,150; 2,285]  {KM, Tekvin 56 ve 59. bölĂĽmler; YuĹźa 3,12} 159 – İnsanlar için biz kitapta açıkladıktan sonra, indirmiĹź  olduÄźumuz aĹźikâr delilleri ve hidâyeti gizleyenler var ya, iĹźte onlara Allah  lânet ettiÄźi gibi, Lânet edebilecek herkes de lânet eder. TĂ‚ HĂ‚ SĂ›RESİ 1-2 â€“ Tâ Hâ. Kur’ân’ı sana, meĹźakkat  çekip, bedbaht olasın diye indirmedik. Tâ hâ: kesin mânasını yalnız Allah’ın bildiÄźi huruf-i  mukattaa’dan olmakla beraber, bu hususta yapılan baĹźlıca tefsirler: 1. Hz.  Peygamberin isimlerindendir. 2. YĂĽce Allah’ın isimlerindendir. 3. Yemindir. 4.  “Ey insan!” demektir. 3-4 – YĂĽce gökleri ve yeri yaratan tarafından, onu, Yaratana  saygı duyanı uyaran, irĹźad eden, buyruklar halinde tedricen indirdik. 99 – İşte böylece sana geçmiĹź mĂĽhim olaylardan bir kısmını  anlatıyoruz. Tarafımızdan sana da bir zikir verdik. [41,41; 15,9; 21,50] Zikr: Tevhid ve tebliÄź tarihindeki birçok ibretli hadiseyi,  peygamberlerin örnek davranışlarını, halklarını eÄźiten irĹźadlarını, birçok  mĂ»cizeyi hatırlatarak Hz. Peygambere de bu özelliklerin verildiÄźine delâlet eden  Kur’ân-ı Kerimdir. Kur’ân’ın, bunların yanında insanı eÄźiten, yetiĹźtiren,  uyaran, yönlendiren ilahĂ® direktifler (buyruklar) ihtiva ettiÄźini de ifade  eder. 113 – İşte böylece bu kitabı Arapça bir Kur’ân olarak  indirdik ve onda uyarı ve tehditlerimizi farklı ĂĽsluplarla anlattık. Ta ki  insanlar Allah’a karşı gelmekten korunsunlar ve ta ki o, kendilerine bir ibret  ve uyanış versin. İbret verecek Ĺźey, Kur’ân veya yapılan tehditler olabilir. ENBİYĂ‚ SĂ›RESİ 50 – İşte bu da sana indirdiÄźimiz kutlu  bir mesajdır. Hal böyle iken siz onu inkâr mı edeceksiniz? HAC SĂ›RESİ 16 – İşte Biz Kur’ân’ı, böyle açık âyetler  halinde indirdik. Gerçek Ĺźu ki Allah, dilediÄźi kimseyi doÄźru yola iletir. NUR SĂ›RESİ 1 – Bu, indirdiÄźimiz ve uygulanmasını  gerekli kıldığımız bir sĂ»redir. İyice belleyip dersinizi alırsınız diye onun  içinde açık seçik âyetler indirdik. 46 – Gerçekten Biz hĂĽkĂĽmlerimizi açıklayan âyetler indirdik.  Allah dilediÄźi kimseyi doÄźru yola hidâyet eder. NEML SĂ›RESİ 6 – Fakat sana gelince, ey resulĂĽm! Hiç  şüphe yok ki Kur’ân sana; her iĹźi hikmet dolu olan, her Ĺźeyi mĂĽkemmel olarak  bilen Allah tarafından verilmektedir. [6,115] ANKEBĂ›T SĂ›RESİ 47 – Biz, iĹźte sana da bu kitabı  indirdik.  Daha önce kitap verdiÄźimiz kimseler buna da iman ederlerdi.  Ĺžunlardan da ona iman edenler vardır. Bizim âyetlerimizi kâfirlerden baĹźkası  inkâr etmez. Daha önce kitap verilenlerden Hz. Peygamber (a.s.)’dan önceki  dönemde yaĹźamış Ehl-i kitap, “ve min haĂĽlai” (Ĺźunlardan da) kısmından maksat ise  Hz. Peygamberin çaÄźdaşı olan Ehl-i kitap kasdedilmektedir.  48 – Ey ResulĂĽm! Sen vahyimizden önce kitap okuyan veya yazı  yazan bir insan deÄźildin; eÄźer böyle olsaydı, batıl iddia peĹźinde olanlar şüphe  edebilirlerdi. [7,157; 5,6] Hz. Peygamber (a.s.)’ın ĂĽmmĂ®liÄźin yaygın olduÄźu bir topluma  mensup olduÄźu bilinmektedir. Kendisinin de ĂĽmmĂ®, yani öğrenim görmemiĹź, okur  yazar olmayan bir zat olduÄźu, tarihĂ® bir gerçektir. Halbuki Kur’ân-ı Kerimde çok  çeĹźitli bilim dallarına ait bilgiler, ilmĂ® prensipler, neticeler, atıflar veya  iĹźaretler vardır. Sadece Yahudi ve Hıristiyan dinlerine ve kutsal kitaplarına  dair bilgileri gözönĂĽnde bulunduracak olursak bĂĽyĂĽk bir yekĂĽn teĹźkil eder. Bu  konulara girmek, hele hele o alanın ilim adamları arasındaki ihtilaflı konularda  görĂĽĹź bildirmek, eleĹźtiri yapmak, karar verip hĂĽkme baÄźlamak, bilgi sahiplerinin  bile yanaĹźamayacağı bir iĹźtir.  Ĺžu halde Kur’ândaki bu bilgilere bir merci lâzımdır. Kur’ânı  tebliÄź eden ve kırk yıllık ömrĂĽnĂĽ kendi hemĹźehrilerinin arasında geçiren Hz.  Muhammed’in; okul, öğretmen görmediÄźi, hatta yazma bile bilmediÄźi kesindir. Zira  Kur’ân, sayısız muhaliflere karşı bu âyeti bildirmiĹź, hiçbir dĂĽĹźman çıkıp da  onun yazı bildiÄźini ileri sĂĽrememiĹźtir. Ă–yleyse Kur’ân’ın her Ĺźeyi bilen Allah  Teâla tarafından gönderildiÄźi kesinlik kazanmaktadır. 49 – (Şüpheye en ufak yer yok) O, kendilerine ilim nasib  edilenlerin kalplerini aydınlatan parlak âyetlerdir.  Evet, Bizim âyetlerimizi zalimlerden baĹźkası inkâr etmez.  [10,96-97] 50 – Onlar diyorlar ki: “Ona Rabbinden âyetler (mĂ»cizeler)  indirilseydi ya!  De ki: “Âyetler sadece Allah’ın nezdindedir. Sizin keyfinize göre deÄźil, kendi hikmeti gerektirdiÄźinde  Peygamberine verir. Ben ancak gerçek durumu bildiren, uyaran bir elçiyim.”  [17,59] 51 – Hem kendilerine okunan bu kitabı indirmemiz onlara kâfi  gelmiyor mu?  Kaynak : Kuran Meali - Prof.Dr. Suat  Yıldırım  | 

				
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder