Günahın zararı nasıl giderilir?




Günahın zararı nasıl giderilir?

Bazen de kişi bu sıkıntıdan kurtulmak için günahını unutmak ister, kendisini dünya meşgalelerine vurur, hatta yeni yeni günahlar işler. Peygamber Efendimiz buna işaretle, günahın şarap içmek gibi sarhoşluk verdiğini, yani kişiyi gaflete ve umursamazlığa sürüklediğini bildirmektedir. Çünkü günahın kalpte bıraktığı iz, verdiği zarar, zamanla kalbi duygusuzlaştırır. Zaten günahın asıl zararı da budur.

Bu sebepledir ki Resulullah (s.a.v): “Bir günah işlediğiniz zaman, onu yok edecek bir hayır amel yapın.” buyurmaktadır. Nitekim Peygamberimiz kendisine başvurup, “Ben günah işledim” diyen kişiye “Annene iyilik yap. O da yoksa teyzene iyilik yap” diye tavsiyede bulunmuştur. Abdest almanın, beş vakit namaz kılmanın, nafile namaz kılmanın, günah kirlerini gidereceğini bildiren hadisi şerifler vardır.

Bu hadisi şerifler bize şunu düşündürmektedir: Demek ki insan günah sebebiyle kendisi hakkında fena düşüncelere ve vesveselere kapıldığı zaman, hemen bir iyilik veya ibadet yapmalıdır ki kalbine iyiliğin sevinci ile birlikte yeni bir ümit doğsun. Böylece günah Allah ile kul arasına giren bir ümitsizlik perdesine sebep olmasın.

Yine İslâm’da günahını itiraf etmek tavsiye edilmez. Aksine Peygamberimiz “Allah’ın örttüğü bir günahı açığa vurmamak gerektiğini” bildirmiştir. Kişi günahını açığa vurdukça bunu benimser, arsızlaşır. Öyleyse tamamen vazgeçebileceğini zannetmese bile kişi en azından günahını gizli tutmalıdır ki, bir gün olup vazgeçmeyi ümit edebilsin.

Tövbeyi asla ertelememeli

Bunun yanında, Müslümanlar tövbeyi asla ertelememelidir. Velev ki tövbeye sadık kalmak mümkün olmasa bile yine de tövbe edilmelidir. Hz. Ebu Bekir’den rivayet edilen bir hadiste Resulullah buyurdular ki: “İstiğfar eden kimse, günde yetmiş kere de tövbesinden dönse günahta ısrar etmiş sayılmaz.”
(Tirmizi, Daavât 119)

Elbette burada kastedilen istiğfar, samimiyetle pişmanlık duyup affedilmeyi istemektir. Kişi samimiyetle pişman ise zayıflığı sebebiyle tekrar günaha dönüyor olsa da Allah affeder. Ancak kişinin günahını ehemmiyetsiz görerek devam ederken, dilinin ucuyla “tövbe, estağfirullah” deyip geçmesi, gerçek manada tövbe değildir.

Bilhassa bile bile ve isteyerek haram lokma ve kul hakkı yemeye devam etmek, kişinin tövbesinin kabul olmasına mani olabilir. Çünkü haram lokma ile beslenen vücut, salih ameller işlemeye yönelemez. Maneviyatı zayıfladığı için buna kuvvet bulamaz. Ayrıca Allahu Teâlâ kul haklarını affetmeyeceğini, bunların bizzat hak sahiplerine ödenmesi icap ettiğini bildirmektedir.

Bununla birlikte, yine de kişinin tövbeden yüz çevirmesindense tövbe ve istiğfara devam etmesinden fayda umulur. Ne de olsa insan inandığı ve diliyle söylediği sözden etkilenir. Diliyle affedilmeyi talep etmeye devam eden kişinin, sonunda affedilmek için hatadan vazgeçmeye azmetmesi umulur. Bu sebepledir ki Peygamber Efendimiz, hiçbir şart koşmadan tövbe ve istiğfar etmemizi tembih etmektedir.


Gülistan dergisinden... 

Yorum Gönder

0 Yorumlar