Mimar Sinan’ın türbesindeki sır




Mimar Sinan’ın türbesindeki sır

Burada ifâde etmelidir ki Sü­ley­mâ­ni­ye’yi, hamamı, kütüphanesi, imâreti, medresesiyle koca bir şehir hüviyetinde inşâ eden Mîmarbaşı Sinan, âdeta 2. Bâyezîd Hân-ı Velî’nin yıllar önce kendi mîmârîmizle alâkalı bir kerâmet ve firâsetinin tezâhürü olmuştur. O firâset neticesinde Sü­ley­mâ­ni­ye gibi nice inkişaflar yaşanmıştır.

Bu inkişaflarla Kânûnî devrinde Osmanlı mülkünün her köşesine imâretler, külliyeler, sebiller, hanlar, hamamlar, saraylar, kütüphâneler vb. îmar faâliyetlerinde bulunan Koca Sinan, hizmetlerini2. Selîm Han devrinde de devam ettirdi. Onun bunca eserleri, fânî ömrüne nasıl sığdırabildiği bir meçhûldür. Zira o, dört yüz senede yapılamayanları bir ömre sığdırmıştır.

Şâir, asırların omuzlarında duran Sü­ley­mâ­ni­ye’nin, âdeta yüceliklere kanatlanmaya müheyyâ hâline bakıp gayr-i ihtiyârî seslenir:

Sen en yakınısın, bilirsin elbet:
Kaç misli eseri vardır yaşının!
Fakat söyle: Nasıl sığmış yaptığı,
Bir insan ömrüne Mîmarbaşı’nın?


KUŞBAKIŞI BAKILDIĞINDA TÜRBE İMZA YERİNDE DURUYOR
Bütün bu liyâkatine ve hak edişine rağmen Koca Sinan’ın, muazzam Sü­ley­mâ­ni­ye âbidesine zâhirî bir imza koymaması, eserdeki gâye ve niyetindeki ulvîliğin bir nişânesidir. O, kabrini, muhteşem bir 

tâ­rihî vesîkanın en alt köşesine atılan mütevâzı bir imzâ kabîlinden, Sü­ley­mâ­ni­ye külliyesinin dışında ve ona yakın bir yerde inşâ ederek tevâzuunu da eseri gibi ebedîleştirmiştir.

Şâir, bu yüce duyguların tesiri altında şunları söyler:

Âbidesi hesaplardan taşarken
Mîmârı, kendini çekmiş ortadan…
Başarı burdadır, tevâzû burda:;
Eser ululuktan, imzâ noktadan!
Bakıp, bize örnek olsunlar diye
Yolladığı iki kahramanına
«Allâh’ım diyorum, lâyık adaşlar
Gönder Sinan’ına, Süleyman’ına!»

Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları

Yorum Gönder

0 Yorumlar