Tavafa Hacerü'l-Esved'in biraz öncesinden başlamak sünnettir,Tavafı erkeklerin Baytulah'a yakın olarak yapması,


984- Tavafa Hacerü'l-Esved'in biraz öncesinden başlamak sünnettir. Bazıları bunun vacip, diğer bazıları da farz olduğunu söylemişlerdir. Çoğunluğun görüşü sünnet olması yönündedir.

İbn Ömer (Radıyâllahu Anh) anlatıyor: Rasûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem Mekke'ye gelip) Kâbe'yi tavaf ettiğinde Hacerü'l-Esved'den Hacerü'l-Esved'e (varıncaya) kadar ilk üç turda hızlıca kalan dört turda (şavt) ise normal yürürdü.

(Sünenu İbn Mâce, Bab:Babu'r-remli havle'l-beyti, 29, no:2950

985- Tavafı erkeklerin Baytulah'a yakın olarak yapması,

986- Kadınların izdiham olması durumunda Beytullah'tan uzak olarak ve gece yapmaları sünnettir.

(Molla Ali el-Kârî el-Mesleku'l-Mütekassit fi'l-Menseki'l-Mütevassit)

Mescit içerisinde yapıldığı sürece tavaf caiz olur.

İbn Hişâm (hac emirliği sırasında) Kadınların erkeklerle birlikte tavaf etmelerini men edince Atâ b. Ebi Rebâh (Radıyâllahu anh) ona şöyle demiştir. Peygamber Efendimiz (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem)in hanımları erkekler tavaftayken ya da tavaf etmişken sen, bu kadınları nasıl men edersin? Ben Atâ'ya sordum: "Kadınların, bu tavafları hicâb ayetinin inişinden sonra mı yoksa önce miydi?" Atâ: "Evet, ömrüme yeminle söylüyorum ben hicâb ayetinden sonra kadınların, erkeklerin beraberinde tavaf ettiklerine eriştim" dedi.

Kadınlar erkeklere nasıl karışırlar? diye sorduğumda Atâ: "Kadınlar erkeklere karışmazlardı" dedi. Hazreti Aişe (Radıyâllahu Anha) ile beraber tavaf ederken (Dikre isminde bir kadın) Hz. Aişe'ye (Radıyâllahu anha): "Ey müminlerin anası! Haydi yürü de Hacerü'l-Esved'e el sürüp istilâm edelim" dedi. Hz. Aişe (Radıyâllahu anha) ona: "Benden ayrıl" dedi ve (el sürerek yapılan) istilâmdan çekindi.

Hazreti Aişe (Radıyâllahu Anha) ve arkadaşları geceleyin tanınmayacak şekilde (veya örtülü olarak) çıkarlar ve erkekler tavaf ederken onlarda tavaf ederlerdi. Lâkin bu kadınlar Beytin içine girdiklerinde, oradan çıkacakları zamana kadar, erkekler Beyt'ten çıkarılmış olur, onlarda içeride ibadetle kaim olurlardı.

Yine Atâ: "Ben (Peygamber Efendimiz devrinde doğmuş olup Mekke Kadısı) Ubeyd b. Umeyr (Radıyâllahu anhuma) ile birlikte, Hazreti Aişe (Radıyâllahu anha) Muzdelife'de ki Sebîr  dağının içinde mücavir yani ikamet etmekte iken Hazreti Aişe (Radıyâllahu anha)nın yanına giderdim." dedi. Ona Hazreti Aişe (Radıyâllahu Anha)nın o günkü hicâbı neydi? diye sordum. Atâ: Âişe o gün keçeden yapılmış bir Türk çadırı içinde idi. Çadırın bir perdesi vardı. Hazreti Âişe (Radıyâllahu anha) ile bizim aramızda bundan başka bir şey yoktu. Ben Hazreti Âişe (Radıyâllahu Anha)nin üzerinde gül rengi ile boyanmış bir gömlek(elbise) gördüm."dedi.

(el-Buhârî, Bab: Tavafu'n-nisai maa'r-ricali, 63, no:1539)
     
Kaynak:4000 Maddede Cem Edilen SÜNNET MÜSTEHAB VE EDEPLER (1.CİLT), SÜNNET TAVAFLAR sa:325-326-327

Lütfen yorum bırakmayı unutmayın :)
   



        

Yorum Gönder

0 Yorumlar