30 Kasım 2011 Çarşamba

Samanyolu Yıldızlarından Hz. HAtice (r.a)


Hanımlar, islamı yaşarken kendimize kimi model alıyoruz ve krıterlerimiz nedir?  Bence herkese ışık tutacak olan  Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde yaşayan hanım sahabeleri incelemek gerekir.
Önce ilk iman eden müminlerin ilk annesinin hayatını kısaca birdaha okumak istedim ve bulduğum detaylar şunlar:

* Eşine hatta benim acizane düşüncem  ümmete  malıyla herşeyiyle destek olan Hz.Hatice ve Efendimizin ifadesiyle;

-Vallahi, Allah bana ondan daha hayırlısını zevce ola­rak vermedi. İnsanlar beni inkâr ettiğinde o bana inandı, insanlar beni yalanladığında o beni doğruladı, insanlar beni mahrum bıraktığında malıyla beni o destekledi. Diğer hanımlarımdan değil de, sadece ondan Allah bana çocuklar ihsan etti.»

Kırk yaşından sonra doğum yaptı  bu da beni hep düşündürmüştür. Bu yaşlarda çocuk yetiştirmek hem sabır hemde vücud sıhhati  gerektiren bir durum. Bu gün birçok kadının doğum yapmaktan korktuğu ve korkutulduğu bir yaş
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde ki önemli meselerden biri de insanlar doğurup sorumluluk almak yerine eğitilmiş hayvan alıp bununla yetinebiliyorlar. Ama bizim bir amacımız daha var islamı gelecek nesillere de aktarmak ve nesillerimizi temiz tutabilmek..

Ve Hz. Aişe'nin de dediği gibi;
- Allah Resulü'nün hiç bir hanımını Hz.Hatice kadar kıskanmadım. Çünkü Resulüllah, ona sonsuz saygı ve sevgi dyardı. Hatta onun hatıralarına bile saygıda asla kusur etmezdi. Sebebini sorunca da:
- "O benim çocuklarımın anasıydı. Herkes beni yalanlarken, o beni doğruladı ve benim en büyük destekçim, yardımcım oldu."  buyururdu.

Hz. Ali, Peygamber (s.a.v)'i şöyle söylerken duydum,der:
-" Dünya kadınlarının en hayırlısı; Hatice binti Huveylid ve Meryem binti İmrand'dır der.(1)

* Hz. Hatice zengin ve asil bir kadınken düşman kuşatması altında yaşamaya razı olur. Fakir bir insan olmayı göze almış ve bundan dolayı asla şikayet etmemiştir. 


* Cebrail (a.s) Efendimizin evine gelir,ve der ki:
-"Ya Rasulüllah!biz melekler Hatice'ye selam ederiz..Allah c.c Haticeye selam söylüyor..sonrasında Hz Peygamber,
-"Ey Hatice Allah (c.c) sana selam söylüyor,Cebrail'de sana selam söylüyor"der
..Hatice annemiz"Allahumme entesselamü ve minkesselam,tebarekte ya zel celali vel ikram"der.
İşte kıyamete kadar ümmeti Muhammedin namazlarından sonra bu tespihat okunur ve Hz.Hatice annemzi yad ederiz. Onun açmış olduğu dua kapısından bizlerde isteriz.
* Onun gibi hayır menbağı olabilmeyi Rabbim nasib eylesin.
Hz. Hatice'yi bir sayfaya sığdıramayız ama benim ifadelerimin acizliği bu..
Onun hayatını derinliklerine dalarak öğrenmeyi Rabb'im nasib eder inşaallah. Hz. Hatice gibi yıldızlaşbilmek dileğiyle
Allah yar ve yardımcımız olsun..




kaynaklar
(1) Kadınlık Aleminin Yıldızları Hanım Sahabeler Havva Ergene Işık sf:265 

27 Kasım 2011 Pazar

Hz. Ebû Bekir (R.a.)'ın Ailesi

Hz. Ebû Bekir (R.a.)'ın Ailesi


Hz. Ebû Bekir (R.a.) cahiliyye devrinde Abduluzza b. Âmir b. Lüey'in  Kuteyle ile evlenmiş ve ondan Abdullah ile Esma adındaki çocukları olmuştur. Yine cahiliyye döneminde Um Rûman ile evlenmiştir. Onun asıl adı; Âmir b. Amîre kızı Da'd olup Kinânehdir. Hz. Ebû Bekir'in ondan Abdurrahman ve Aişe adında iki çocuğu olmuştur. İslâm geldikten sonra meys kızı Esma ile evlenmiştir. Esma, daha önce Talib'in oğlu Cafer'in hanımı idi. Muhammed adındaki oğlu ondandır. Yine İslâm döneminde Ensar'dan Harice b. Zeyd'in kızı Habibe ile evlenmiş ve vefatından sonra ondan Um Gülsüm adında, bir kızı olmuştur.[209] Hutbe ve öğütlerinden bazıları şöyledir:
“Rasûlüllah vahy ile korunuyordu. Benim ise beni yalnız bırakayan bir şeytanım vardır.”
“Hayır işlerinde acele edin, çünkü arkanızdan acele gelen ecelinizdir.”
“Cihadı terkeden, zillete düşer. Amelin sırrı sabırdır.”
“Şikâyetçi olup ağladığım nice günler oldu. Zaman geldi ki, adığım günlere ağladım.”
“Nefesi aldığım zaman veremeyecekmiş, verdiğim zaman alama çakmış kadar kendime yakın bilirim ölümü"
“Hiç kimseye imandan sonra sağlıktan daha üstün bir nimet veril­miştir.”
“Kendinize kabir hazırlamayın. Kendinizi kabre hazırlayın."
"Kabre hazırlıksız giden, denize kayıksız açılmış gibidir"
“Allah için söylenmeyen bir sözde hayır yoktur..."
“Herhangi bir yericinin yermesinden korktuğu için hakkı söylemekten çekinen kimsede hayır yoktur..."
“Allah için infak edilmeyen malda hayr yoktur."
“Cehli hilmini aşan kimsede de hayr yoktur.” [210]
“Bu ümmetin evveli ne ile ıslah olmuşsa, sonunun işleri de ancak onunla ıslah olunur.” [211]
“Hayatta olanlar yeni elbiseye ölüden daha çok muhtaçtır. Çünkü" ölünün kefeni irin ve pis akıntılar içindir.”[212]
Hz. Ebû Bekir (R.a.) vefat edeceği zaman, kızı Hz. Aişe (R.anha)'ya şunu söyledi: "Müslümanların işlerini idare etmek görevi bize veril­diğinden bu yana onların ne bir dinarlarını, ne de bir dirhemlerini yemedik, fakat yemeklerinin artıklarından ve elbiselerinin en kaba olanlarından giyindik. Yanımızda müslümanlara ganimet olarak düşen mallardan yalnızca şu köle, şu deve ve şu kumaş parçası vardır. Ben öldükten sonra bunların hepsini Ömer'e gönderiver.” [213]
Hz. Ebû Bekir (R.a.) helalinden yemeye dikkat ederdi. Bir gün Hz. Ebû Bekir (R.a.) kölesinin getirdiği bir sütten içti ve hemen kölesine dönerek:
"Bunu nereden aldın?" diye sordu. Köle:
"Kehanette bulundum, yani gaybden bazı haberler verdim de ücret olarak bu sütü aldım." dedi. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir (R.a.), içtiği sütü midesinden çıkarmak için boğazına parmak saldı ve boğulacak şekilde istifra ederek, çıkarmağa çalıştı, sonra da:
"Allah'ım, midemde kalp damarlarıma karışan kıs­mından sana sığınırım" dedi. [214]
Dikkat edilirse, Hz. Ebû Bekir (R.a.)'in hassasiyetlerinden birisi de helal lokma hassasiyetidir. Sahabenin kavgası helal lokma kavgası idi. Helal lokma hususunda hassasiyet sahibi olmayanlar, Ashâb-i Kirâm'ın yolunda sayılmazlar.
Hz. Ebû Bekir (R.a.) hastalandığında çevresindekiler, ona:
"Tabip Fıkhu's Sahabe çağırmayalım mı?" diye sorunca, o şu cevabı verdi:
"Tabip yanıma geldi, bana: "Ben istediğimi yapacağım" dedi." Çevresindekiler onun mak­sadını anladılar ve seslerini çıkarmadılar. Daha sonra da Hz. Ebû Bekir (R.a.) son söz olarak
"Allah'ım! Müslüman olarak canımı al ve beni salihler arasına kat" deyip vefat etti. Ebû Bekir (R.a.) cenazesi gece­leyin defnedildi. Rasûlüllah (sav)'in mescidinde Ömer b. Hattab (R.a.) onun cenaze namazını kıldırdı ve dört defa tekbir aldı. Rasûlüllah (sav)'in üzerinde taşındığı tahta konuldu. Kabrine oğlu Abdurrahman, Ömer, Osman ve Talha Hazretleri indiler. Başı Peygamber (sav)'in omuzları hizasına kondu. Kabrini Rasûlüllah (sav) kabri gibi düzgün yaptılar. [215] Dünyada en büyük mutluluk; müslümanca yaşayıp ve müslümanca ölmektir. Hz. Ebû Bekir (R.a.)'ın sık sık tekrarladığı dualarından birsi de şu idi:
"Allah'ım! Benim en hayırlı günüm, sana kavuştuğum gün olsun!”

[209] El-Kâmil Fi't Tarih Tercümesi/İbnü'l Esir, C:2, Sh:385, İst/1991
[210] Hîlyetü'l Evliya ve Tabakatü'l Asfiya/Ebu Nuaym El-Isfehani:l/37, Kahire/1375
[211] Kavlî Fi'l Mer'eti/Şeyhulislam Mustafa Sabri, Sh:79, Beyrut/1993
[212] El-Kâmil Fi't Tarih Tercümesi/İbnü'l Esir, C:2, Sh:384, İst/1991
[213] El-Kâmil Fi't Tarih Tercümesi/İbnü'l Esir, C:2, Sh:384-387, İst/1991
[214] İhyau Ulûmi'd Din/İmam Gazali/TenAhmed Serdaroglu, C:2, Sh:238-239, İst/1973.
[215] El-Kâmil Fi't Tarih Tercümesi/İbnü'l Esir, C:2, Sh:384-387, İst/1991.

26 Kasım 2011 Cumartesi

Allah Nerdedir?


Selamünaleyküm

Allah nerdedir diye bir soruyla her zaman karşılaşabiliriz nitekim peygamber efendimiz (sav) dahi bu soruları sormuş ve cevanı vermiştir. 

*Rasulullah (s.a.v.) huzuruna bir cariye getirildi. Rasulullah (s.a.v.) ona:
-“Allah nerede ? “ dedi ,

Cariye işaret parmağını kaldırarak 
-“Allah semanın üzerindedir.” dedi.
Sonra Rasulullah (s.a.v.) cariyeye 
-“Ben kimim “ dedi. Cariye 
-“Sen Allah Resulüsün “ dedi 
Rasulullah (s.a.v.)
-“O’nu azat edin o mümine biridir.” dedi. (Müslim ve diğerleri )

Açıklama: Rasulullah (s.a.v.) açıkça cariyenin “Allah semanın üzerindedir “sözünü reddetmeyip, doğrulamış ve cariye hakkında “O mümine biridir. “ demiştir.

* Zeynep annemiz Rasulullah’ın zevcelerine övünerek söylediği şu söz: 
-“Sizi hısımlarınız, Beni  de yedi kat gökteki Allah evlendirdi.” (İmam Buhari)

Açıklama: Rasulullah’ın zevcesi açık bir dille Allah’ın yedi kat gökte olduğunu beyan etmektedir.

Mülk,16-   Fatır,10-    Ali İmran,55-    Nisa,158-   Nahl, 50-    Mearic,4-   Bakara, 255-ayetleri incelemnizi tavsiye ederim.

Herşeyden önce Rabbim gönlümüzdedir ve hep O'nun muhabbeti ile dolu olmaya gayret edelim inşaallah.  Hz. Musa ve çobanın hikayesini duymuşunuzdur.


Allah Hz. Musa'yı uyarır !
-" Ben seni vasl edesin fasl edesin diye gödermedim" yani birleştir ama ayırma sen kulumu benden ayırdın buyurmuştur. 
O nedenle aşağıda yazdıklarım Rabbimizden ayrılık değilde buluşma ve kavuşma olsun inşaallah.

hikayeyi bilmeyenler için yazmayı tercih ettim okuyalım inşaallah!

Musa yolda bir coban gordu. Coban soyle dua eduyordu:
"Ey kerem sahibi Allah! Nerdesin ki sana kul, kurban olayim! Carigini dikeyim, saçını tarayayim! Elbiseni yikayayim, bitlerini kirayim. Ulu Allah, sana sut ikram edeyim. Elinizi opeyim, ayaginizi ovayim. Butun turkulerim, nagmelerim senin icindir. Butun kecilerimsana kurban olsun."
O çoban bu cesit sacma sapan seyler soleyip duruyordu.
Musa;
"Kiminle konusuyorsun?" diye sordu.
Coban;
"Bizi Yaradanla, bu yeri, göğü yaradanla," diye cevap verince, Musa dedi ki:
"Vah vah! Sen sersemlemissin. Daha Musluman olmadan kafir oldun. Bu ne sacma soz, bu ne kufur, bu ne olmayacak sey? Agzina pamuk tika. Carik sana yakisir. Bir gunese bu cesit seylerin ne luzumu var? sen bunlari kime soyluyorsun? amcana, dayina mi? Buyuyup gelismekte olan sut icer, ayaga muhtac olan carik giyer."
Coban;
"Ya Musa, agzimi bagladin, simdi pismanliktan canimi yaktin," dedi. Elbisesini yirtip yana yana bir ah cekti, basini alip cole dogru yola dustu.
Bu arada Allahˊtan Musaˊya soyle bir vahiy geldi:
"Kulumuzu bizden ayirdin. Sen birlestirmeye mi geldin ayirmaya mi? Ben herkese bir karakter,bir yapi verdim. Onun icin ovgu olan sozler, sana kotuluktur. Ona gore baldir sana gore zehirdir.
bilmezmisinki biz soze bakmayiz, gonle bakariz, oze bakariz."



 Birde Abdulkadir Geylani Hz.lerinin Gunyet'üt Talibin adlı kitapta şöyle yazar
sayfa:180
Allah-ü Teala, her gece dünya semasına iner. Ama, nasıl isterse ve ne mânâda isterse öyle..

Bu arada, kullarından dilediği; asi, mücrim, hatalı kulların bağışlar.
Allah her manada yücedir. Hemde yücelerin yücesidir. Ondan başka ilah yoktur. Güzel isimler O'nundur.

Üstte anlatılan, iniş; rahmet, sevap inişi mânâsına değildir. Nitekim Mu'tezile ve Eş'ariye'nin iddiası budur.
Ubade bin Samit r.a Resaulallah s.a. efendimizin şöyle buyurduğunu anlattı:
- Gecenin son üçte biri kaldığı zaman; Yüce Mukaddes Allah, dünya semasına iner. Şöyle buyurur:
-İsteyen yok mu ki, dilediği verilsin; bağışlanmasını dileyen yok mu ki, bağışlansın; sıkıntıda olan biri yok mudur ki, onun sıkıntısını alayım.
Bu durum sabah namazı kılınıncaya kadar sürer. Sabah namzından sonra, Yüce Rabbimiz yükselir.."    
 Ubade bin Samit'ten gelen bir başka rivayette ise, Resaulallah s.a. efendimizin şöyle buyurmuştur:
-"Yüce Mukaddes Allah, gecenin son üçte biri kaldığı zaman dünya semasına iner ve şöyle buyurur:
-"Kullarımdan kimse yok mu ki, bana duâ ede; onun duâsını kabul edeyim.
Nefsini körleten kimse yok mu ki, onu bağışlayayım.
Rızkı dar olan kimse yok mu ki, onun rızkını bol edeyim.
Güç durumda kalan biri yok mu ki, onun güçlüğünü çözeyim.
Sabah yeri aydınlanıncaya kadar, bu durum böyle devam eder. Sonra yüce Rab, kürsüsüne yükselir."

Üstte anlatılan hadis-i şerif, şu sahabelerden değişik lafızlarla gelmiştir: Ebu Hüreyre, Cabir,Hazret-i Ali, Abdullah bin Mes'ud, Ebu Derda, İbn-i Abbas, Hazret-i Âişe.. Allah onlardan razı olsun. 
Bunların hepsi de, rivayetlerini Resulullah S.A. efendimizden duymuş olduklarını anlatarak yapmışlardır.
Bu mânâdan olarak, gecenin sonunda kılınan namazın, faziletine kaildirler.
Hazret-i Ebu Bekir'den gelen bir rivayette, Resulullah S.A. efendimizin şöyle buyurduğu anlatılmıştır:
-Aziz Celil Allah Şaban ayının yarısında dünya semasına iner. Hemen her nefsi bağışlar.Ancak şu kimseler hariç: Kalbinde kin ve buğuz olan, Aziz Celil Allah'a şirk koşan.."
Ebu Hüreyre r.a şöyle anlattı:
Resulullah S.A. efendimizin  şöyle buyurduğunu dinledim: 
-Aziz Celil Allah gecenin yarısı geçtikten sonra, dünya semasına iner ve şöyle buyurur:
- Bağışlanmak isteyen yok mu ki, bağışlayayım? İsteyen yok mu ki, istediğini vereyim? Tevbe etmek isteyen yok mu ki, tevbesini kabul edeyim?.
Taa, tan yeri ağarıncaya kadar bu hitap devam eder.."

İshak b. Raheviye'ye şöyle soruldu:
- Allah-ü Teâlâ'nın dünya semasına indiği mânâsındaki hadis-i şeriflere ne dersin? Bunu böyle anlatıyorlar. Bu durumda Cenab-ı Allah hareket ediyor. Yükseliyor..   
Sorana şöyle dedi:
- Sen şöyle demek istiyorsun.
- Allah inmeye ve yükselmeye kadirdir. Ama haraket etmez..
O kimse:
- Evet, görüşüm budur.
Deyince şöyle sordu:
- Bu durumda inmesini ve yükselmesini kabul ediyorsun da,hareket etmesini neden kabul etmiyorsun?
Yahya bin Muin şöyle dedi:
-Cühemî taifesi, şayet sana sorarsa ki:
- Allah nasıl iniyor?
O zaman onlara şöyle sor:
-Peki nasıl yükseliyor?.
Fudayl bin İyaz şöyle dedi:
-Cühemî sana derse ki:
-Rabbın nüzulünü inişini inkar ediyorum..
Bu durumda onlara şöyle dersin:
-Ben Rabbın dilediğini yaptığına inanıyorum.
Şüreyk bin Abdillah'a şöyle soruldu:
-Yanınızda bir takım kimseler var ki, bu hadis-i şerifleri inkâr ediyorlar, ne dersin?.
Şöyle dedi: 
-Bu hadis-i şerifleri bize anlatanlar, bize namazı, orucu, zekâtı ve haccı, Resulullah S.A. efendimizden haber verenlerden başkaları değildir. Biz dahi, Aziz Celil Allah'ı ancak bu türlü hadis-i şeriflerle bildik. 

Allah'a emanet olun dilerim yazdıklarımız aydınlatıcıdır.
 

24 Kasım 2011 Perşembe

Allah'ın Kullarından, Kendisine Dua Etmelerini, Umutlu Olmalarını İstemesi Konusu "Rabbimiz, Dünya Göğüne İner* hadisi:




62. Bahari, C.8, s.71’de, Kitabu'd-Daavat, 'Gecenin Yarı­sında Dua* babında hadisini şöyle rivayet etmiştir:


Abdulaziz ibnu Abdullah, Malik'ten, o îbnu Şihab'dan, o da Ebu Abdullah el-E'azz'dan ve Ebu Seleme ibni Abdurrahman'dan, on­lar da Ebu Hureyre Radıyallahü Anh'den Resulullah Aleyhis-selam'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir:


-"Şanı pek yüce olan Rabbimiz, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında dünya göğüne iner ve buyurur: "Kim Bana dua eder, duasını kabul edeyim? Kim Benden ister, istediğini vereyim? Kim Benden bağışlanma diler, kendisini bağışlayayım?[46]



63. Yine Buharı Kitabu's-Salat'ın son kısmında, Kitabu't-Tevhid'de, c.9, s.143'te


"Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar" mealindeki ayetle il­gili babda, burada rivayet edilene veya benzerlerine çok yakın bir hadis rivayet etmiştir.[47]


İmam Malik de, el-Muvatta'da Buhari'nin rivayet ettiği lafızla bu hadisi rivayet etmiştir.[48]


64. Müslim, bu hadisi Sahih'inde değişik rivayetler ha­linde vermiştir: Birincisi:


Buharî'nin yukarıda geçen rivayeti gibidir. Ancak orada "iner" manasına "yetenezzelu" kelimesi değil "yenzilu" kelimesi geçmek­tedir ki, Buharî'nin nüshalarından birinde de böyledir. [49]



ikincisi:


65. Ebu Hureyre RadıyallahüAnh'den rivayet edildiğine göre Resulullah Aleyhisselâm şöyle buyurmuştur:


"Gecenin üçte biri geçtikten sonra AHahü Teala dünya göğüne iner ve: "Ben her şeyin hakimiyim, Ben her şeyin hakimiyim, kim Bana dua eder, duasını kabul edeyim? Kim Benden ister, istediğini vereyim? Kim Benden bağışlama diler, kendisini bağışlayayım?" diye buyurur. Fecr vaktine kadar bu hal üzere devam eder.[50]



66. Üçüncü Rivayet:


Gecenin yarısı veya üçte ikisi geçtikten sonra Allahu Teala dünya göğüne iner ve: "Sabah vakti girinciye kadar Kendisine ve­rilecek bir isteyici yok mu? Duası kabul edilecek bir dua edici yok mu? Günahı bağışlanacak bir bağışlanma dileyen yok mu. üiye buyurur.[51]



67. Dördüncü Rivayet:


"Allahü Teala dünya göğüne iner ve: "Kim Bana dua eder duasını kabul edeyim? Kim Benden ister istediğini vereyim? diye buyurur"; sonra da: "Fakir ve mazlum olmayana kim borç verir?" der.[52]


68. Beşinci Rivayette Şöyle Bir Fazlalık Vardır:


"Sonra şanı pek yüce olan Allah ellerini açarak: "Mazlum ve fa­kir olmayana kim borç verir?" diye buyurur.[53]


69. Altıncı Rivayet


"Allah, gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet verdikten sonra dünya göğüne iner ve: "Bağışlama dileyen yok mu, tevbe eden yok mu, dua eden yok mu?" diye buyurur ve fecr vaktine ka­dar böyle devam eder.[54]



70 Ebu Davud da, bu hadisi c.l,s.364'te 'Gecenin Hangi Vakti Üstündür.babında ve C.4, s.l83'te 'Rü'yet (Allah'ı görme)' babında Buharî'nin rivayetinde geçen lafızla ri­vayet etmiştir'[55]


71. Tirmizi de, C.l, s.90'da, Rabb Azze ve Celle'nin Her Gece Dünya Göğüne inmesi babında bu hadisi aşağıdaki İn fi ?! a rivayet etmiştir:


"Gecenin ilk üçte biri geçtiğinde Allah dünya göğüne inerek: "Ben hükümdarım, kim Bana dua eder, duasını kabul edeyim, kim Benden ister, istediğini vereyim, kim Benden bağışlanma di­ler, kendisini bağışlayayım", diye buyurur ve şafak sökünceye ka­dar bu hal üzere devam eder.[56]


Ebu İsa et-Tirmizî bu hadisin hasen, sahih olduğunu söylenmiştir. [57]



Hadislerin Şerhi


Nevevî bu hadislerin şerhinde şöyle diyor: Bu hadis sıfat hadisle-rindendir. Ve bunun hakkında âlimlerin iki meşhur görüşü var­dır ki bu görüşlerin açıklaması Kitabu'l-îman'da geçmiştir. Bura­da da Özetleyecek olursak: Birincisi, selefin çoğunun ve bazı kelamcıların görüşüdür. Bu görüşe göre, burada zikredilen fiillerin za­hirî manasının Allah hakkında sözkonusu olmadığı doğrudur. Bi­zimle ilgili olarak kastedilen de, bu kelimelerin bilinen zahirî ma­nası değildir. Allahü Teala'yı mahlukata ait sıfatlardan, intikal ve hareketten ve yaratıklara ait diğer özelliklerden münezzeh bilmek­le beraber, bunların te'vili hakkında sözetmekten de kaçınırız.


İkinci görüş ise kelamcılarm çoğunun ve seleften bazı cemaatle­rin görüşüdür ki bu görüş, burada Malik ve Evzaî tarafından be­yan edilmiştir. Buna göre Allah hakkında muhal olan fiiller du­rumlarına göre te'vil edilirler. Bu eses çerçevesinde yukarıda geçen hadis iki şekilde te'vil edilmiştir:


Birincisi: Melik ibnu Enes Radıyâllahu Anh'ın ve daha başkala­rının te'vili. Buna göre Allah'ın inmesinden maksat, O'nun rah­metinin, emrinin veya meleklerinin inmesidir".


ikinci te'vile göre, buradaki inme, istiare (mecaz) manadadır. Bunun da anlamı, Allah'ın dua edenleri, icabet ve lütuf ile karşılamasıdır.


Hadisin değişik rivayetlerinde "gecenin son üçte biri kaldığında" olduğu söyleniyor. Yine Kadı Iyaz: inişin, gecenin ilk üçte biri geçtiğinde, "kim dua eder.." diye çağırışın da, son üçte biri kaldığında olmasının muhtemel olduğunu söylüyor.


Nevevî Açıklamasına devam ederek şöyle diyor: Bana göre de muhtemeldir ki, Resulullah Aleyhisselâm'a bir keresinde iki du­rumdan biri haber verilmiş, O da bunu bildirmiş, başka bir vakitte de ikincisi haber verilmiş ve O da, onu bildirmiş olabilir. Ebu Hu-reyre her iki rivayeti de ezberlemiş ve nakletmiştir. Ebu Saîd, el-Hudrî de, gecenin ilk üçte birine dair rivayeti duymuş ve onu bil­dirmiştir. Müslim'in son rivayetinde geçtiği üzere Ebu Saîd, el-Hudrî bu rivayeti Ebu Hureyre ile birlikte nakletmiştir. Zahir olan budur.


Bu açıklamada Kadı lyaz'ın ilk üçte bire dair rivayeti zayıf bul­masına red vardır. Nasıl zayıf sayabilir ki, Müslim, Sahih'inde zayıf olmayan bir senetle Ebu Hureyre ve Ebu Saîd el-Hudrî Radıyallahu Anh'dan rivayet ediyor?


"Fecr vaktine kadar bu hal üzere devam eder" sözü rahmet ve ihsan vaktinin fecr vaktine kadar uzadığına delildir. Bunda, fecr vaktine kadar olan bu vaktin herhangi bir ânında dua ve istiğfara teşvik vardır. Aynı zamanda gecenin son vaktinde kılınan namaz, yapılan dua ve istiğfar v.s. ibadetlerin ilk vaktinde yapılandan daha faziletli olduğuna dikkat çekilmektedir.


Hadiste geçen borçtan kasıt, ister sadaka, ister namaz, ister oruç ister zikir ve daha başka iyi ameller olsun, genel manada iba­det ve taattir. Allahü Teala kullarına olan güzel muamelesi do­layısıyla ve onları iyiliğe teşvik için bunları borç olarak isimlendir­miştir. Borç, borç alanın bildiği bir şeyden olur. Borç alanla veren arasında bir ünsiyet ve sevgi teşekkül eder. Borç talebinde bulu­nunca, kendine bu taleb arzedilen, kendinin borç vermeye ehil görülmesine sevindiği için borç verir.


"Sonra Hak Teala ellerini açar" denirken rahmetinin yayılması­na, ihsanının bolluğuna ve nimetinin artırılmasına işaret ediliyor. [58]




[46] Buhari: Daavat: 14


Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 133.


[47] Buhari: Tevhid: 36


[48] Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 134.


[49] Müslim: Salâtu'l-müsafirîn : 168


Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 134.


[50] Müslim: Salatu'l-Müsafirin: 169


Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 135.


[51] Müslim: Salatu'l-Müsafîrin: 170


Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 135.


[52] Müslim: Salâtu'l-Müsafırin: 171


Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 136.


[53] Müslim: Salâtu'l-Müaafırtn: 171


Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 136.


[54] Müslim: Salâtu'1-Müsafirin: 172


Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 136.


[55] Ebu Davud: Tatavvu: 21-Sünnet: 19


Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 137.


[56] Tirmizt: Salât: 211; Daavât:78


[57] Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 137


[58] Nevevî'nin Sahih-i Müslim Şerhi, Kastallanî'nin hamişi C.4, s.26


Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 138-139.

23 Kasım 2011 Çarşamba

Dikiş Dersleri


Dikiş kursunda ilk senem olduğu için çok acemiyim ve tecrübesizim. Ama bu bir adımdır çok şükür başladım inşaallah başarılı olurum.
Dikişlerimi yayınlamayı düşünüyorum herhangi bir yanlışımda hiç tereddüt etmeden işin uzmanı olan arkadaşlarım müdahale edebilirler. Benimde güzel öğrenebilmem için yapılan düzeltmeler çok önemli ayrıca belirteyim.
Çok yavaş dikiyorum çünkü singer ve overlog makinalarına ilk defa oturdum herşeyin acemisiyim yaşım 44 ama hayat dolu bir insanım.
Rabbimin verdiği ömür sermayesini en tasarruflu nasıl kullanabilirim ve insanlara, sevdiklerime nasıl faydalı olabilirim, internete bile artı olmak var kopyalama ile internet çöplüğüne bir atık olmaktansa az - öz bana ait güzel bir günlük ve çocuklarıma bırakabileceğim çok özel bir blog olsun yani herzaman çalışmak lazım diye düşünüyorum. 

Bu arada ibadetlerimi de aksatmadan yola devam inşaallah her yaptığımızda Allah'ın rızası olunca hem daha zevkli hemde daha başalı olur insan..
Şimdi kursa gidiyorum gelince bismillah yayına başlıycam inşaallah!
Allah'a emanet olun.

Önce bir temel etek dikiyoruz kolay bir model ölçü almayı öğreniyoruz.
* Dikmeye karar verdiğimiz etek modelin etek boyunu alıyoruz,
* Kalça ölçümüzü alıyoruz çıkan sayıyı ikiye bölüyoruz.
* Ölçülerimize göre bir dikdörtgen olacak
etek boyu Örnek: 60 cm yapalım kalıp kağıdını boydan kullanalım..
Belimizin ölçü     :70cm
kalça                   :94cm
kalça düşüklüğü :20 

Farkı                  : 94-70=24 cm yarsını alıcaz 1/2=12(yarısı)

belli ikiye böldük  çıktı dikdörtgenin uzun tarafı 60 kısa tarafı 47,5 oldu. Yan ortayı bulmak için ikiye böldük yani 47,5 /2=23,5

*Dikdörtgeni de ikiye böldük dik açı yaparak etek ucuna kadar indik. Yani kalıbınızda dikdörtgenin kısa tarafını ikiye böler gibi etek ucuna kadar çizdik dikdörtgen boylamasına çizgiyle ikiye ayrıldı.
*20 cm etek düşüklüğünü çizdik.. 

Sırada pensleri yerleştirme işlemi var. 
yan pensler:3,5 + 3,5 =7 cm
ön pensler : ..              =2 cm
Arka pensler:..            =3 cm
                                    +-----
                                       12


* Başarılı bir çizim değil göz kararı ve sizlere örnek olması açısından çizdim hatalarım varsa bana yorum bırakırsanız ben de eksiğimi öğrenmiş olurum.
Acemi terziden sevgiler
devamı var..


20 Kasım 2011 Pazar

Herkes Hata Yapabilir !


Esselamünaleyküm ve rahmetulah ve berakatüh..

İnsanım ve hataya günaha düşen bir varlığım. Tabii ki hatamızı ve günahımızı farkedebilmek önemli, gafil de olabiliriz.
Düşündüm de, ilk ve en son gelen Peygamber Efendimiz (sav)'e kadar tüm peygamberler günahtan korunmuşlar ama küçük (zelle) hataya düşmekten  kendilerini kurtaramamışlar. 

Hz. Adem'in hatasını düşündüğümde, haram lokmanın sonucunda Allah'ın emrine muhalefet etmenin,  peygamber bile olsa cezadan kurtulamadığı, önemli ve  uyarıcı bir detay olarak görüyorum.
Hz. Adem'in günahında ki hikmeti düşündüğümde buna en güzel cevabı
Ebu'l-Hasen-i Şâzelî,  şöyle der:
"Ne hikmetli bir günah ki, kıyamete kadar gelecek insanlara tevbenin meşru kılınmasına sebep olmuştur." (Risa1e-i Hamidiye, s. 611)
Hz. Yunus (as) düşündüğümde vazifeden kaçışının yanlış olduğunu ve Allah-ü Teala'nın
"Ey Muhammedim Sen Rabbinin hükmüne kadar sabret. Balık sahibi Yunus gibi olma." (Kalem Sûresi, 48) 
hitabı  bir ders niteliğindedir. sorumluluğunuzdan kaçmayın uyarısı vardır.

Hz.Nuh (As) aklıma geldiğimde inanmamakta ısrarcı bir kavim, eş ve evlat görüyorum.
Demek ki bizlere de böyle bir imtihan isabet edebilir. Rivayetlere göre, Hz.Nuh  kavmine beddua etme hatasını yapmıştır, mahşer günü şefaat hakkı elinden alınmıştır.
 Peygamber oldukları halde hata yapan birçok peygamber ve nebi vardır.
O halde biz acizler de hata yapabiliriz. 
Hatta peygamber efendimiz (sav) İbnu Mektum yüzünden Abese suresi nazil olmuş ve "yapma" diye ikaz almıştır.
Netice olarak baktığımızda haram yemek, sorumsuz davranmak, beddua etmek, caiz olmadığı takdirde yalan söylemek...vb. Allah muhafaza buyursun.




Peki bu hataları affettirebilmek için neler yapdılar.
 Allah'a nasıl niyaz ettiler. Hz. Yunus balığın karnına hz.Yusuf kuyuya hapsedildi. Hz. Adem dünyaya atıldı.
Hindistan toprağında bulunan Serendib Dağı’nin üzerine indi.Hz. Havva Cidde'ye..
Hz. Nuh'un gözleri önünde kafir oğlu sularda kayboldu gitti. "Oğlum" dediği için (1)Allah-ü Teala'dan azar işitti.
Biz hatalarımızı nasıl örteceğiz, hangi ibadetle bilemiyorum.
Hz.Davud (as) günahına ağladı başını kırk yıl secdeden kaldırmadı secde yerinde ot bitti.


Bizim secdelerimizde eksik! kimi model olarak alıyoruz? eğer peygamber efendimiz bizim modelimiz ise eyvah!
diğer peygamberler bile onun gibi rahmet ve şefkat peygamberi olamadılar..
Aklıma Esseyyid Abdulkadir Geylani (ks) Hazretlerinin bir sözü geldi Gunyet'üt Talibin adlı eserinde:
-Aman el aman, feryad figan ile şeytandan Allah'a sığının ademoğlu uyur ama o uyumaz. Ancak Allah'ın yardımı ile onu yenebilirsiniz..
Dikkat buyurun! İblis laini Hz.Adem (as)'i kandırarak başladı, halâ da devam ediyor..
Bizleri ancak ve ancak Allah muhafaza edecek..
Bizler de Allaha kullukta yarışacağız inşaallah.. 
Sabredip de yorulanlardan değil de, rızayı kazananlardan olmak diliğiyle Allah'a emanet olun..


(1)"Ey Nuh! O kesinlikle senin ehlin (âilen)'den değildir. Çünkü o salih olmayan bir ameldir (liyakatsiz birisidir). Hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben, sana, cahillerden olmamanı öğütlüyorum." (Hud, 46)
Ardından da Hz. Nuh'un "Ey Rabbim! Ben bilmediğim bir şeyi istemiş olmaktan dolayı sana sığınırım. Sen beni bağışlamazsan, bana merhamet etmezsen ben hüsrana uğrayanlardan olurum." (Hud, 47) demesini öne sürmekte ve Allah-u Teala'nın sözünü Nuh'a yönelik hem bir yalanlama (O senin ehlinden değil şeklinde), hem de bir kınama olarak tefsir edilir. Hz. Nuh'un bağışlanma ve merhamet dilemesini de bir hata yaptığına delil olarak gösterilir.

Allah'ın Salih Kulları İçin Hazırladığı Nimetler" Konusu




52. "Salih Kullarım İçin Hiçbir Gözün Görmediği Nimet­ler Hazırladım" hadisi
Sahih-i Buharı 'Cennet Ehlinin Sıfatları babından, C.4, s. 118,

53. Yine Buharî, Kitabu't-Tefcir, C.6, s.ll5'te secde sure­sinin nüzul  sebebiyle  ilgili  olarak şu  hadisi  rivayet etmiştir;
"Aliyyu'bnu Abdullah Sufyan'dan, o da Ebu'z-Zenâd'dan, o da el A'reç'den, o da Ebu Hureyre Radıyallahü Anh'den Resulullah Aleyhisselâm'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir:

"Allah Tebareke ve Teala buyurdu ki, salih kullanın için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı hiçbir beşerin hatırına gelmeyen nimetler hazırladım". 
Ebu Hureyre: İsterseniz,
"Hiçbir nefis, kendisi için gözlerden neler gizlendiğini bilemez" ayatini okuyun, dedi.[1]

54. Buharı bu hadisi aynı babda, C.6, s. 116'da aşağı­daki lafızla rivayet etmiştir.
îshaku'bnu Nasr Ebu Usame'den, o da el-A'meş'ten, o da Ebu Salih'ten, o da Ebu Hureyre Radıyallahü Anh'den Resulullah Aleyhisselâm'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"...Daha önce görmediğiniz, sizin için sak­lanılmış olan hazineler, nimetler" Resulullah Aleyhisselâm daha sonra: "Hiçbir nefis yaptıklarına karşılık olarak kendisi için gözlerden neler gizlendiğini bilemez" ayetini okudu. [2]

aynı rivayetlerdi almadım..

59. Dördüncü Rivayetinde de Şöyle Bir Ziyade Vardın
Resulullah Aleyhisselam daha sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: "Yanları yataktan uzaklaşır (gece teheccüd namazını kılmak için yanlarını yataklardan ayırıp kalkarlar), korkarak ve umarak Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için gözlerden saklı tutulan nimetleri kimse bilemez.[3]

60. İmam Tirmizî de, C.2,.s.225'te, Vakıa Suresi" babın­da şöyle bir rivayette bulunmuştur.
Ebu Hureyre radıyallahü Anh'den rivayet edildiğine göre Resu­lullah Aleyhisselam şöyle buyurmuştur:
"Allah buyurur ki, salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği hiçbir beşerin hatırına gelmeyen nimet­ler hazırladım. isterseniz: "Yaptıklarına karşılık olarak onlar için gözlerden saklı tutulan nimetleri kimse bilemez" ayetini okuyun. Cennette bir ağaç vardır ki, binekli biri gölgesinde yüz yıl yol alsa yine gölgesinin kenarına varamaz, isterseniz: "Uzun bir gölge" ibaresinin geçtiği ayeti okuyun. Cennette bir kamçının kaplayacağı yer, dünya ve içindekilerden hayırlıdır, isterseniz: "Ateşten uzak­laştırılıp cennete sokulan kimse artık kurtulmuştur. Dünya hayatı zaten, sadece aldatıcı bir geçinmeden ibarettir" ayetini okuyun.[4]
Ebu İsa et-Tirmizî bu hadisin hasen, sahih olduğunu söyle­miştir.[5]

61. İbnu Mace'nin, Sünen'inde C.2, s.305'te "Cennetin Sıfata" babında şöyle bir rivayet vardır:
Ebu Hureyre Radıyallahü Anh Resulullah Aleyhisselâm'ın şöyle söylediğini bildirmiştir:
"Allah Azze ve Celle buyurur ki, salih kullarım için hiçbir gö­zün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı, hiçbir beşerin hatırına gelmeyen nimetler hazırladım". Ebu Hureyre Radıyallahü Anh dedi ki; bunlar Allah'ın sizi muttali kılmadığı şeylerdir, isterseniz: "Yaptıklarına karşılık olarak onlar için gözlerden saklı tutulan ni­metleri kimse bilemez" ayetini okuyun.[6]


1 Buhari Tefsir, Secde Suresi: 1
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 125-126.
2  Buharî: Tefsir, Secde Suresi: 1
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 126-127.
3  Müslim: Cennet: 5
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 129.
4 Tirmizi: Tefsir, Vakıa Suresi: 1.
5 Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 129-130.
6 İbnu Mace: Zuhd: 39
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 130-131.

19 Kasım 2011 Cumartesi

Ölümün Başlangıcı


Ölümün Başlangıcı


îbn-i Ebi Şeybe ve İmam Ahmed'in ... Hasan'dan rivayetlerine göre;
-Allah Adem ve zürriyetini [1] yarattığı zaman 
melekler;
«Yer bunları istiap (taşıyamaz)edemez.»derler
Allah (Azze ve Celle):                
«Ben içlerine ölümü bırakacağım.» buyurur
Melekler:
"Öyle ise hayat onlara hoş gelmez."
Allah (Azze ve Celle):
"Ben onların kalplerine emel yerleştireceğim." buyurur.
Ebu Nuaym'ın Hilye'de mücahit'den rivayetine göre: 
Adem aleyhisselam): 

Yere indiği zaman Rabbı ona şöyle buyurur: 

"Yıkılmak için yap, ölüm için doğur." [2]




[1] Adem'in (as) yaratılmasıyla genetik olarak zürriyetleri de yaratılmış olur. Mütercim
[2] İmam Celaleddin Es-Suyuti, Kabir Alemi, Kahraman Yayınları: 17.

Eyyubnebi'de Eyyübnebi Sabır Gününde Sabır Pilavı

Orada öyle bir ortam vardı ki herkes orda ve biz de ordaydık asker, polis, halk,  hükümet ve belediye ilahi grubu şenlikler yapılıyor herkes biraradaydık acaip bir ve yaşanacak bir duygu. Rabb'imi hissettim ve korumasını..Çünkü o kalabalığın içine  terörist rahat girebilir ve zarar verebilirdi Allah Fırsat vermesin onlara..
Aşağıda yayınlanan haberlerden de aldım çünkü benim gördüğüm insanlar ailesiyle beraber piknik yapıyorlar,  pilavlar yeniyordu...
BİZLERİ SOFRALARINA DAVET ETTİLER. Haberler izdiham diyor ben görmedim...
10 bin kişiye 'Sabır Pilavı'
Eyyüp Nebi beldesinde düzenlenen 'Dünya Sabır Günü' etkinlikleri kapsamında yaklaşık 10 bin kişiye 'Sabır Pilavı' ikram edildi.
ŞANLIURFA -Şanlıurfa'nın Eyyüp Nebi beldesinde geleneksel olarak düzenlenen 'Dünya Sabır Günü' etkinlikleri kapsamında yaklaşık 10 bin kişiye 'Sabır Pilavı' ikram edildi.

Benim çektiğim resimler biraz acemice inşaallah daha güzel çekeceğim.  Burası iki rekat ziyaret namzı kıldığım yer olan "sabır makamı" altta resmi var. Çok küçük bir yer kılıp hemen çıktım ki başkalarının ziyaret hakkını elinden almayalım..

Viranşehir ilçesinin Eyüp Nebi beldesinde bu yıl 8. kez düzenlenen 'Dünya Sabır Günü' etkinlikleri kapsamında yaklaşık 30 bin kişi 'Sabır Peygamberi' olarak bilinen Hz. Eyyüp'ün Hz.Elyasa ve Hz. Rahime'nin kabirlerini ziyaret etti.

Etkinliklere katılmak üzere beldeye gelen vatandaşlara pilav dağıtıldı. Yaklaşık 10 bin kişiye hazırlanan 'Sabır Pilavı' sırasında izdiham yaşandı. Sabır pilavı dağıtımı esnasında belde görevlileri yetersiz kalınca jandarma eşliğinde sabır pilavı dağıtıldı. Ama biz izdihamı hiç yaşamadık Allah razı olsun biz İstanbul'dan gittik diye çok ikramlar da bulundular hiç sıra beklemedik kendileri bizim yerimize sıraya girip pilavları alıp bizlere ikram ettiler.

Akşam namazından sonra da sabır çayı veriyorlar o da çok güzel bir etkinlik abdeste gidiyorsunuz İstanbul'lu olduğumu gören teyzeler sevgilerini çekinmeden gösteriyorlar..Gençler hep camide çok güzel bir manzara..


Yalnız herkes kendi dilini konuşuyordu..Bizimle de bozuk da olsa türkçe konuşabildiler.. Yerel bir tv kanalı da ordaydı hocalarımızla ve arkadaşlarımızla röportaj yaptılar.
Bazı vatandaşlar pilavı alabilmek için acele edince kısa süreli izdiham yaşandı. Ellerinde evlerinden getirdikleri tepsi ve tabakları görevlilere uzatan vatandaşlar arasında çıkan arbede jandarma birliğine ait askerlerin araya girmesiyle son buldu.
Hazırlanan Sabır Pilavı, için 1 ton et, 10 bin paket et 10 bin paket su ve 1,5 ton pirinç kullanıldı. Haber linki aşağıda..

Camileri tertemiz ve bakımlıydı resimlerde de gördüğünüz gibi..





Hz.Eyyüb'ün hanımı Hz.Rahme annemizin kabrine giderken çektiğim resimler ve halkın katılımını görüyorsunuz..(heryerde piknik yapıyorlardı)



Resmi bile Rabbim güzel çekmemi nasib eyledi. Küçücük bir sanduka ama çok feyili maneviyatlı bir mekan.
Bakanımız Faruk Çelik Viranşehir-Eyyubnebi'de "Eyyübnebi Sabır Günün"'de Sabır Pilavı dağıttı.Tabi ben kendisini görmedim yukarıda da anlattım gibi bize pilavlar ikram olarak geldiği için sıraya girmedik..


Bu namazlıklar hediyelik ve bedava seç beğen al hatıra ...

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı