62. Bahari, C.8, s.71’de, Kitabu'd-Daavat, 'Gecenin Yarısında Dua* babında hadisini şöyle rivayet etmiştir:
Abdulaziz ibnu Abdullah, Malik'ten, o îbnu Şihab'dan, o da Ebu Abdullah el-E'azz'dan ve Ebu Seleme ibni Abdurrahman'dan, onlar da Ebu Hureyre Radıyallahü Anh'den Resulullah Aleyhis-selam'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir:
-"Şanı pek yüce olan Rabbimiz, her gece, gecenin son üçte biri kaldığında dünya göğüne iner ve buyurur: "Kim Bana dua eder, duasını kabul edeyim? Kim Benden ister, istediğini vereyim? Kim Benden bağışlanma diler, kendisini bağışlayayım?[46]
63. Yine Buharı Kitabu's-Salat'ın son kısmında, Kitabu't-Tevhid'de, c.9, s.143'te
"Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar" mealindeki ayetle ilgili babda, burada rivayet edilene veya benzerlerine çok yakın bir hadis rivayet etmiştir.[47]
İmam Malik de, el-Muvatta'da Buhari'nin rivayet ettiği lafızla bu hadisi rivayet etmiştir.[48]
64. Müslim, bu hadisi Sahih'inde değişik rivayetler halinde vermiştir: Birincisi:
Buharî'nin yukarıda geçen rivayeti gibidir. Ancak orada "iner" manasına "yetenezzelu" kelimesi değil "yenzilu" kelimesi geçmektedir ki, Buharî'nin nüshalarından birinde de böyledir. [49]
ikincisi:
65. Ebu Hureyre RadıyallahüAnh'den rivayet edildiğine göre Resulullah Aleyhisselâm şöyle buyurmuştur:
"Gecenin üçte biri geçtikten sonra AHahü Teala dünya göğüne iner ve: "Ben her şeyin hakimiyim, Ben her şeyin hakimiyim, kim Bana dua eder, duasını kabul edeyim? Kim Benden ister, istediğini vereyim? Kim Benden bağışlama diler, kendisini bağışlayayım?" diye buyurur. Fecr vaktine kadar bu hal üzere devam eder.[50]
66. Üçüncü Rivayet:
Gecenin yarısı veya üçte ikisi geçtikten sonra Allahu Teala dünya göğüne iner ve: "Sabah vakti girinciye kadar Kendisine verilecek bir isteyici yok mu? Duası kabul edilecek bir dua edici yok mu? Günahı bağışlanacak bir bağışlanma dileyen yok mu. üiye buyurur.[51]
67. Dördüncü Rivayet:
"Allahü Teala dünya göğüne iner ve: "Kim Bana dua eder duasını kabul edeyim? Kim Benden ister istediğini vereyim? diye buyurur"; sonra da: "Fakir ve mazlum olmayana kim borç verir?" der.[52]
68. Beşinci Rivayette Şöyle Bir Fazlalık Vardır:
"Sonra şanı pek yüce olan Allah ellerini açarak: "Mazlum ve fakir olmayana kim borç verir?" diye buyurur.[53]
69. Altıncı Rivayet
"Allah, gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet verdikten sonra dünya göğüne iner ve: "Bağışlama dileyen yok mu, tevbe eden yok mu, dua eden yok mu?" diye buyurur ve fecr vaktine kadar böyle devam eder.[54]
70 Ebu Davud da, bu hadisi c.l,s.364'te 'Gecenin Hangi Vakti Üstündür.babında ve C.4, s.l83'te 'Rü'yet (Allah'ı görme)' babında Buharî'nin rivayetinde geçen lafızla rivayet etmiştir'[55]
71. Tirmizi de, C.l, s.90'da, Rabb Azze ve Celle'nin Her Gece Dünya Göğüne inmesi babında bu hadisi aşağıdaki İn fi ?! a rivayet etmiştir:
"Gecenin ilk üçte biri geçtiğinde Allah dünya göğüne inerek: "Ben hükümdarım, kim Bana dua eder, duasını kabul edeyim, kim Benden ister, istediğini vereyim, kim Benden bağışlanma diler, kendisini bağışlayayım", diye buyurur ve şafak sökünceye kadar bu hal üzere devam eder.[56]
Ebu İsa et-Tirmizî bu hadisin hasen, sahih olduğunu söylenmiştir. [57]
Hadislerin Şerhi
Nevevî bu hadislerin şerhinde şöyle diyor: Bu hadis sıfat hadisle-rindendir. Ve bunun hakkında âlimlerin iki meşhur görüşü vardır ki bu görüşlerin açıklaması Kitabu'l-îman'da geçmiştir. Burada da Özetleyecek olursak: Birincisi, selefin çoğunun ve bazı kelamcıların görüşüdür. Bu görüşe göre, burada zikredilen fiillerin zahirî manasının Allah hakkında sözkonusu olmadığı doğrudur. Bizimle ilgili olarak kastedilen de, bu kelimelerin bilinen zahirî manası değildir. Allahü Teala'yı mahlukata ait sıfatlardan, intikal ve hareketten ve yaratıklara ait diğer özelliklerden münezzeh bilmekle beraber, bunların te'vili hakkında sözetmekten de kaçınırız.
İkinci görüş ise kelamcılarm çoğunun ve seleften bazı cemaatlerin görüşüdür ki bu görüş, burada Malik ve Evzaî tarafından beyan edilmiştir. Buna göre Allah hakkında muhal olan fiiller durumlarına göre te'vil edilirler. Bu eses çerçevesinde yukarıda geçen hadis iki şekilde te'vil edilmiştir:
Birincisi: Melik ibnu Enes Radıyâllahu Anh'ın ve daha başkalarının te'vili. Buna göre Allah'ın inmesinden maksat, O'nun rahmetinin, emrinin veya meleklerinin inmesidir".
ikinci te'vile göre, buradaki inme, istiare (mecaz) manadadır. Bunun da anlamı, Allah'ın dua edenleri, icabet ve lütuf ile karşılamasıdır.
Hadisin değişik rivayetlerinde "gecenin son üçte biri kaldığında" olduğu söyleniyor. Yine Kadı Iyaz: inişin, gecenin ilk üçte biri geçtiğinde, "kim dua eder.." diye çağırışın da, son üçte biri kaldığında olmasının muhtemel olduğunu söylüyor.
Nevevî Açıklamasına devam ederek şöyle diyor: Bana göre de muhtemeldir ki, Resulullah Aleyhisselâm'a bir keresinde iki durumdan biri haber verilmiş, O da bunu bildirmiş, başka bir vakitte de ikincisi haber verilmiş ve O da, onu bildirmiş olabilir. Ebu Hu-reyre her iki rivayeti de ezberlemiş ve nakletmiştir. Ebu Saîd, el-Hudrî de, gecenin ilk üçte birine dair rivayeti duymuş ve onu bildirmiştir. Müslim'in son rivayetinde geçtiği üzere Ebu Saîd, el-Hudrî bu rivayeti Ebu Hureyre ile birlikte nakletmiştir. Zahir olan budur.
Bu açıklamada Kadı lyaz'ın ilk üçte bire dair rivayeti zayıf bulmasına red vardır. Nasıl zayıf sayabilir ki, Müslim, Sahih'inde zayıf olmayan bir senetle Ebu Hureyre ve Ebu Saîd el-Hudrî Radıyallahu Anh'dan rivayet ediyor?
"Fecr vaktine kadar bu hal üzere devam eder" sözü rahmet ve ihsan vaktinin fecr vaktine kadar uzadığına delildir. Bunda, fecr vaktine kadar olan bu vaktin herhangi bir ânında dua ve istiğfara teşvik vardır. Aynı zamanda gecenin son vaktinde kılınan namaz, yapılan dua ve istiğfar v.s. ibadetlerin ilk vaktinde yapılandan daha faziletli olduğuna dikkat çekilmektedir.
Hadiste geçen borçtan kasıt, ister sadaka, ister namaz, ister oruç ister zikir ve daha başka iyi ameller olsun, genel manada ibadet ve taattir. Allahü Teala kullarına olan güzel muamelesi dolayısıyla ve onları iyiliğe teşvik için bunları borç olarak isimlendirmiştir. Borç, borç alanın bildiği bir şeyden olur. Borç alanla veren arasında bir ünsiyet ve sevgi teşekkül eder. Borç talebinde bulununca, kendine bu taleb arzedilen, kendinin borç vermeye ehil görülmesine sevindiği için borç verir.
"Sonra Hak Teala ellerini açar" denirken rahmetinin yayılmasına, ihsanının bolluğuna ve nimetinin artırılmasına işaret ediliyor. [58]
[46] Buhari: Daavat: 14
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 133.
[47] Buhari: Tevhid: 36
[48] Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 134.
[49] Müslim: Salâtu'l-müsafirîn : 168
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 134.
[50] Müslim: Salatu'l-Müsafirin: 169
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 135.
[51] Müslim: Salatu'l-Müsafîrin: 170
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 135.
[52] Müslim: Salâtu'l-Müsafırin: 171
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 136.
[53] Müslim: Salâtu'l-Müaafırtn: 171
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 136.
[54] Müslim: Salâtu'1-Müsafirin: 172
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 136.
[55] Ebu Davud: Tatavvu: 21-Sünnet: 19
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 137.
[56] Tirmizt: Salât: 211; Daavât:78
[57] Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 137
[58] Nevevî'nin Sahih-i Müslim Şerhi, Kastallanî'nin hamişi C.4, s.26
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 138-139.
Esselamünaleyküm, Merhabalar.
YanıtlaSilBu hadisi şerifte kulun dua ile Cenab-ı Allah'tan herhangi bir şey istemesi halinde, "Yüce Allah'ın kuluna icabetmek üzere dünya göğüne inmesi" cümlesi aklımı karıştırdı.
Her zaman her yerde hazır ve nazır olduğunu mekanlardan münezzeh olduğunu, hatta O'nun bize şah damarımızdan bile yakın olduğunu bildiğimiz Yüce Mevlamızın devamlı kaldığı bir mekanı var da, kulun duasına icabetmek için dünya göğüne mi iniyor? Haşa o bir melek değildir ki, dünya göğüne insin... vs. gibi sorular oluştu aklımda.
Herşeyin doğrusunu Allah bilir. Gayret bizden, tevfik ve hidayet Allah'ü Teala (c.c.)dandır.
Selam ve dualarımla.