Allah'ın İyî Amellerin Karşılığını Kat Kat Vermedeki Cömertliği Konusu



"Kim Bir İyiliğe Veya Bir Kötülüğe Niyet Ederse" hadisi


Bu hadisi, Buharî, Kitabu'r-Rikak, c.8,s.lO3!de rivayet etmiştir,


Abdulvaris'in Ca'da Ebu Osman'dan, onun Reca el-Ataridl'den, onun da îbnu Abbas'dan bildirdiğine göre Resulullah Aleyhis-selâm Rabbinden rivayetle şöyle buyurmuştur:


Allahu Teala iyilikleri ve kötülükleri yazmış, sonra bunları açıklamıştır. Kim bir iyiliğe niyet eder de onu yapmazsa Allah onu kendi katında tam bir iyilik olarak yazar. Kim de iyiyliğe niyet eder ve iyiliği işlerse Allah, karşılığında on katından yediyüz katına ka­dar hatta daha da fazla sevap yazar. Kim de bir kötülüğe niyet eder de yapmazsa Allah onu kendi katında tam bir iyilik olarak yazar. Kim kötülüğe niyet eder ve işlerse Allah onu sadece bir kötülük olarak yazar. [13]


37. Buharî bu hadisi aynı şekilde Kitabu't-Tevhid, de, c.9 s. 144'de "Allah'ın Kelamını Değiştirmek İstiyorlar" ayetiyle ilgili babda rivayet etmiştir.


Oradaki rivayetinde aynı senedle Ebu Hureyre Radıyallahü Anh'ın bildirdiğini kaydetmektedir.


"Allahü Teala buyurur ki: Kulum bir kötülük yapmak iste­diğinde onu işleyinceye kadar yazmayınız; İşlediğinde de aynıyla yazınız. Onu benim için terkederse bir iyilik olarak yazınız. Kulum bir iyilik yapmak istediğinde onu bir iyilik olarak yazınız, işlediği zaman da on katından yediyüz katma kadar sevap yazınız.[14] (Bazı rivayetlerde 'çok çok fazla1 ibaresi ziyade edilmiştir.[15]



38. Bu hadisi Müslim, Sahih'inde

"Allah Teala Nefsin Düşüncesini ve Kalbe Gelen Fikirleri Bağışlamıştır" baş­lıklı babda Ebu Hureyre Radıyallahü Anh'a ulaşan se­nedle rivayet etmiştir. C.8, Kastallanî'nin Hamişi s.486,


Ebu Hureyre Radıyallahü Anh'dan Resulullah Aleyhisselâm'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:


"Allahü Teala buyurdu ki 'Kulum bir kötülük düşündüğünd onu yazmayın. İşlediğinde bir kötülük olarak yazın. Bir iyili düşünür de onu yapmaz sa, bir iyilik olarak yazın, yaparsa on kal sevap yazın' dedi.[16]



39. Müslim'in ikinci bir rivayeti de ebu Hureyre'ye day* nan senedle şöyledir.


Ebu Hureyre'den Resulullah Aleyhisselâm'ın şöyle dediği rivc yet edilmiştir.


"Allah Azze ve Celle buyurdu ki, Kulum bir iyilik düşünür de yapmazsa onu kendisi için bir iyilik olarak yazarım. O îyiliği yaptığında, on kattan yediyüz kata kadar sevap yazarım. Bir kötülük düşünür de yapmazsa, bundan dolayı aleyhine birşey yaz­mam. Kötülüğü işlerse sadece bir kötülük olarak yazarım.[17]


40. Müslim bir başka rivayetinde de senedi zikrettikten sonra şöyle kaydediyor:


Ebu Hureyre bize bazı hadisler bildirdi. Resulullah Aleyhis-selâm, Allah Azze ve Celle'nin şöyle buyurduğunu söyledi.


"Kulum bir iyilik yapmaya niyet ederse işlemediği taktirde bunu kendisi için bir iyilik olarak yazarım. İşlediği zaman ise on kat se­vap yazarım. Bir kötülük işlemeye niyet eder de, işlemezse onun bu niyetini bağışlarım. İşlediği takdirde aynıyla günah yazarım".

Re­sulullah Aleyhisselâm buyurdu ki, Melekler '

"Ey Rabbimiz, şu ku­lun bir kötülük işlemek istiyor1 dediler. Allah o kulunu melekler­den daha iyi görmekle birlikte O'nu gözetleyin, eğer kötülüğü işlerse, aynıyla günah yazın, eğer terkederse bunu kendisi için bir iyilik olarak yazın, çünkü onu Benim korkumdan terketmiştir", diye buyurur.[18]


41. Yine Sahih-i Müslim'de, aynı senedle şöyle bir ri­vayet yerahmşür: Resulullah Aleyhisselâm buyurdu ki:


"İçinizden biri, Müslümanlığını güzel yaparsa (yani iyi Müslü­man olursa) Allah'a kavuşuncaya kadar, işlediği her iyilik için on kattan yediyüz kata kadar sevap yazılır, işlediği her kötülük için de aynıyla günah yazılır.[19]

42. Müslim, ibnu Abbas Radiyallahü Anh'a dayanan bir senedle de şöyle bir rivayette bulunmuştur:


İbnu Abbas Radıyallahü Anh, Resulullah Aleyhisselâm'm Rabbinden rivayetle şöyle buyurduğunu bildirmiştir.


"Allahü Teala iyilikleri ve kötülükleri yazmış, sonra bunları açıklamıştır. Kim bir iyilik düşünür de yapmazsa Allah onu tam bir iyilik olarak yazar, eğer düşünür ve yaparsa Allah kendi katın­da onun için on kattan yediyüz kata kadar hatta daha fazla sevap yazar. Bir kötülük yapmayı düşünür de yapmazsa Allah onu bir iyilik olarak yazar. Düşünür ve yaparsa, o zaman da Allah yalnız bir kötülük -günah- yazar".


Bir başka rivayetinde: "Yahut Allah yazılanı siler. Helak olmayı hakedenden başkası da Allah katında helake uğratılmaz" ibaresi ziyade edilmiştir. [20]


Aşağıdaki hadisi de et-Tirmizî Sahih'inde C.2, s,180'de "En'am Suresi" babında rivayet etmiştir.


Ebu Hureyre Radıyallahü Anh Resulullah Aleyhisselâm'ın şöyle buyurduğunu bildirmiştir.


"Sözü hak olan Allah Azze ve Celle buyurdu ki 'kulum bir iyilik düşündüğünde onu kendisi için bir iyilik olarak yazın. Şayet düşündüğünü yerine getirirse on kat sevap yazınız. Bir kötülük düşündüğünde hemen yazmayın. Şayet yaparsa aynıyla günah yazın. Eğer terkederse, (yapmasza da, demiş olabilir,buradaki şüphe ravidendir) bunu kendisi için bir iyilik olarak yazın1. Sonra Resulullah Aleyhisselâm 'kim bir iyilik yaparsa ona on kat sevap vardır' mealindeki ayeti kerimeyi okudu.[21]


Ebu îsa et-Tirmizî Rahmetullahi Aleyh bu hadisin hasen, sahih olduğunu söylemiştir.[22]


44. Bu hadisi en-Nesâî de, Kastallanî'de geçtiği üzere fKunut ve Rekaik' kitablarında rivayet etmiştir.


Ibau Mace de, Sünen'inde ebu Zer Radıyallahü Anh'dan bu manada bir hadis-i şerif rivayet etmiştir. İbnu Mace'nin rivayeti şöyledir: '


Ebu Zer radıyallahü Anh Resulullah Aleyhisselâm'in şöyle bu­yurduğunu rivayet etmiştir.


"Allahü Teala buyurur ki, kim bir iyilik yaparsa ona on kat veya daha fazla sevap vardır. Kim de bir kötülük işlerse, kötülüğün ce­zası aynıyla kötülüktür, yahut o kötülüğü bağışlarım. Kim Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Kim Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bin kulaç yaklaşırım. Kim Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim. Kim Bana yeryüzünü dolduracak kadar günahla gelirse Ben onu aynı, o kadar bağışlama ile karşılarım.[23]


36-44. Hadislerin Şerhi (Hadisi No: 36-44)


el-Mazirî der ki; Kadı Ebu Bekr ibnu Tayyîb'in görüşüne göre, kalben bir kötülüğe azmeden ve bu azmini iyice kuvvetlendiren, inanç ve azim itibariyle günah işlemiş olur.


Hadislerde geçen mesele ise, kötülük düşüncesini nefsine iyice yerleştirmemiş olanlar hakkındadır. Kalpte yerleşmeyen fikir ve niyetler 'hem' (düşünce) olarak adlandırılır, hem ve azim birbirin­den ayrılır. Bu Kadı Ebu Bekr Rahmetullahi Aleyh'in görüşüdür. Fakih ve muhaddislerin çoğu ona muhalefet etmişler ve hadisin zahirî manasım esas almışlardır.


Kadı Iyaz Rahmetullahi Aleyh şöyle der: 'Selefin geneli ve ilim erbabının çoğu, kalbin işlediği günahlardan Ötürü de kişinin sorumlu tutulacağına delalet eden hadisler dolayısıyla Kadı Ebu Bekr'iiı serdettiği görüşe kail olmuşlardır. Ancak onlar şöyle demişlerdir: Kötülüğe azmetme, bir günah olarak yazılır, ama yapılması istenen kötülük nisbetinde bir günah olarak yazılmaz. Çünkü o düşünceyi taşıyan kötülüğü henüz işlemiş değildir. Ken­disini bundan alıkoyan da, Allah korkusu ve O'na yönelme değil, başka bir sebep olmuştur. Ancak kötülüğe ısrar ve azim, bizzat bir kötülüktür. Onun için kötülük olarak yazılır. İşlediği zaman ise ikinci bir kötülük olarak yazılır. Ancak yapmak istediği kötülükten Allah korkusu dolayısıyla vazgeçerse hadiste de belirtildiği üzere bu, onun hakkında bir iyilik olarak yazılır. Nitekim hadiste de: "Onu benim korkumdan terke tm iş tir" denilirken kulun, fenalığı Allah korkusundan dolayı terketmesi, kötülükler emreden nefse karşı gelmesi, hevasına isyan etmesi hususuna dikkat çekiliyor. Yazılmayan düşünceler ise, kalbe yerleşmeyen, niyet ve azimle işlenilmesine karar verilmeyen düşüncelerdir.


Kötülüğü Allah korkusuyla değil de insanların korkusundan terkeden için sevab yazılıp yazılmayacağı hususunda, bazı ke-lamcılar muhtalif görüşler beyan etmişler ve-böylesi için sevab yazılmaz, çünkü; kötülüğü utancından dolayı terketmiştir, demişlerdir. Bu görüş ise zayıftır.


Kişinin kalben azmettiği fenalıklardan dolayı hesaba çekileceği üzerinde nasslar sabit olmuştur. Ayet-i kerime'de: "îman edenle] arasında fenalıkların yayılmasını arzulayanlar var ya, onlar için dünyada da ahirette de acıklı bir azab vardır" buyuruluyor. Yint bir başka ayet-i kerimede: "Zanlann çoğundan kaçının, çünkü baz: zanlar vardır ki günahtır" deniliyor. Bu konuda ayetler çoktur.


Hasedin, Müslümanları küçümsemenin, kötülüğü arzula manın ve bunun gibi kalbe taalluk eden bazı işlerin haramlığı hu susunda kesin şer'î nasslar bulunduğu gibi, ümmetin de icma vardır. En doğru olanını ise ancak Allah bilir..


"Helak olmayı hakedenden başkası Allah katında helak( uğratılmaz" ibaresinin açıklamasında Kadı İvaz şöyle diyor 'Allahü Teala'nm rahmet ve keremi bütün kullarını kuşatmıştır Kötülüğü işlemeyenin, bu niyetini iyiliğe çeviriyor. İşleyen içiı misliyle günah yazıyor. İyilik düşünen için, işlemese de seva yazıyor. İşlediğinde on kattan yediyüz katma kadar sevab yazıyor.


Artık kim bu keremden mahrum kalırsa, kötülükler tek tek, iyilikler kat kat yazıldığı halde; kötülükleri iyiliklerinden fazla gelirs bu, helaki haketmiş, mahrumiyet içinde bir insandır. Çünkü iyili yapmayı aklına bile getirmemiştir. Kötülüklerden de hiç geri durmamış, bu yüzden kötülükleri iyice artmış ve galib gelmiştir'.


İmam Ebu Cafer et-Tahavî: 'Bu hadislerde, hafaza meleklerinin sadece zahirî- amelleri yazdığını ileri sürenlerin görüşlerinin ak­sine, bu meleklerin kalbe ait âmelleri de yazdığına delalet vardır1 diyor.


"Yediyüz kata, hatta daha fazlasına kadar sevab yazılır" sözüyle ilgili olarak âlimlerin geçerli olan görüşlerine göre; sevabın ye­diyüz katla sınırlı olmadığı ifade edilmiştir. Ebu'l-Hasen el-Maverdî ise sözün, bu hadisin rivayetindeki bir galat olduğunu ile­ri sürmüştür.


Bu babda yeralan hadisler, Allahü Teala'mn bu Ümmete ne ka­dar büyük ihsanda bulunduğunu, bu Ümmeti ne derece şereflendirdiğini ve kendinden önceki Ümmetlere karşılık bu Ümmetin yükünü ne derece hafiflettiğini ortaya koymaktadır. Bu-, aradaki hadisler aynı zamanda sahabenin şeriat esaslarına uyma­da birbirleriyle nasıl yarış ettiklerini de açıklıyor.


Ebu İshak ez-Züccac diyor ki: 'Bakara suresinin son kısmında yeralan "Ey Rabbimiz, unutur veya hata edersek, bizi hesaba çekme...ilh." duası Allahü Teala'mn Peygambere ve Mü'minlere öğrettiği bir duadır. Peygamber Aleyhisselâm'dan, sahabeden son­ra gelenlerin de okuması için, bu duaya kitabında yer vermiştir. Bu ezberlenmesi ve sık sık okunması gereken bir duadır'.


Bununla "Konuşmaz veya yapmazlarsa Allahü Teala benim Ümmetimin kalbine gelen fena düşünceleri mağfiret etmiştir" hadisine işaret ediyor. (Nevevî'nin şerhi'nden).


Allahü Teala: "Kim bir iyilik getirirse ona on kat sevab yazılır" buyuruyor. Burada bahis edilen iyilik işlenmiş olan iyiliktir. Kat kat sevab, işlenen iyiliğedir. İşlenmeden önce tek sevab vardır.


Allahü Teala'nm azim olmadan da, sadece iyilik düşüncesine sevab yazması muhtemeldir.


Sevab sadece iradeye de yazılır, çünkü irade işlemeye sebeptir. Hayır istenmesi de bir hayırdır. Çünkü 'hayır kalb amellerinden-dir1 denilmiştir.


Kişinin iyilik yapmaktan vazgeçmesi de, bir engel dolayısıyla veya engel olmaksızın olabilir. Sevab da terketme sebebine göre değişir. Dıştan gelen bir engel dolayısıyla terkedilmiş olabilir, ama kişinin iyilik düşüncesi devam ederse sevab çok olur. Terketme se­bebi kişinin kendi fikri olursa, o zaman da sevab bir öncekinden daha az olur.


İyilik düşüncesinden tamamıyla.vazgeçmesi halinde ise, bir se­vab yazılmaz. Bilhassa düşündüğünün tam aksini yaparsa sevabdan tamamen mahrum kalır. Bir dirhem sadaka vermeyi düşünürken, bu bir dirhemi caiz olmayan bir şeye harcamak gibi.


Yapılan iyiliğe verilecek sevabın derecesi de, kişinin ihlasmın, azimetindeki sadakatinin, kalb huzurunun ve sağladığı faydanın dercesine göre değişir.


Kötülük düşünüp terkedenin durumuna gelince;


Kadı el-Bakülanî ve daha başkaları diyor ki; 'kişi kötülüğe kal­ben azmeder ve bu azmini nefsine yerleştirirse, günah işlemiş olur. Hadiste sözü edilen af ise kötülüğü sadece hatırına getirip az­metmeyen içindir.'


Maverdî diyor ki: 'Onun bu görüşüne fakihlerden, muhaddis-lerden ve kelamcılardan birçokları muhalefet etmişlerdir'. Ma­verdî bu konuda imam Şafii'nin açıklamasını naklediyor. Bu açıklamaya Ebu Hureyre'nin Sahih-i Müslim'de geçen hadisinin zahirî de delalet etmektedir. Orada: "Ben, işlemediği sürece o kötülüğü bağışlarım" deniyor. Burada kastedilen amel, düşünülen kötülüğün bir âza ile icra edilmesidir.1


Kadı Iyaz'da selefin genelinin el-Bakıllanî'nin beyan ettiği görüşe kail olduklarım söylemiştir. Çünkü onlar, kulun kalb amel­lerinden dolayı hesaba çekileceği üzerinde ittifak etmişlerdir. An­cak şöyle demişlerdir: 'Kötülüğe azmetmekten dolayı mücerred olarak bir fenalık yazılır. Yani yapmak istediği fenalığın günahı •yazılmaz. Tıpkı bir fenaliğın işlenmesini emredip sonra onun işlenmesine sebep olmayan "gibi. Bu, kötülükle emretmesinden do­layı günah işlemiş olur, ancak herhangi bir kötülük yapmış ol­manın günahını hak etmez.1


Sonuç olarak anlaşıldığına göre; âlimlerin çoğu, kesin azmet­mekten kulun hesaba çekileceğine kanidirler. Ancak aralarında bazı görüş ayrılıkları da vardır. Bazılarına göre, üzüntü, keder ve düşünce ile dünyada cezalandırılır. Bazılarına göre de, kıyamet gününde azab edilmek suretiyle değil de hesaba çekilmek suretiyle cezalandırılırlar. Kişinin düşüncesinden dolayı hesaba çekilme­yeceği görüşünde olan âlimler de, Mekke hareminde kötülük dü­şünmeyi, azmetmek olmasa bile bundan istisna etmişlerdir. Çün­kü bu konuda Cenabı Allah şöyle buyuruyor: "Kim orada taşkın­lık, haksızlık arzularsa, ona acıklı azabdan tattırırız". Zira Ha­rem, düşünce itibariyle de ta'zim edilmesi gereken bir yerdir. Ora­da kötülük arzulayan, hürmet Ölçüsünü aşarak vacib olana muha­lefet etmiş olur. Bu yüzdendir ki, Harem'de kötülük işlenmem başka yerlerde kötülük işlenmesinden çok daha fena sayılmıştır.


Harem'in önemini küçümseyerek kötülük işlemeyi düşünen is­yankar olur, Allah'ın emirlerini basite alarak Allah'a isyan et­meyi düşünen ise, kafir olur. Affedilen kötülük düşüncesi, emri küçümseme kastıyla olmayan düşüncedir.


"Yahut Allah o kötülüğü siler" yani tevbe, istiğfar veya ona keffaret olacak bir iyilik dolayısıyla siler. Ayet-i kerime'de de: "İyilikler fenalıkları giderir" buyuruluyor. Bir başka ayette de: "Nehyolunduklarmızm büyüklerinden kaçınırsanız, seyyiat-1 arınıza karşılık olarak küçük ayak sürçmelerinizi'bağışlarız ve sizi hoş bir mekana sokarız" buyuruluyor.


Kötülük düşüncesinde olduğu gibi, bazıları, Mekke Harem'inde işlenen fenalıkları da oranın büyüklüğü dolayısıyla müstesna tut­muşlardır. [24]




[13] Buharî: Rikak: 31
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 105-106.
[14] Müslim; İmân: 203
[15] Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 106-107.
[16] Müslim: imân: 203
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 107.
[17] Müslim: imân: 204
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 107-108.
[18] Müslim: İman: 205
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 108-109.
[19] Müslim: îmân: 205
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 109.
[20] Müslim: îman: 207
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 109-110.
[21] Tirmizî: Tefsir, En'am Suresi: 10
[22] Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 110-111.
[23] îbnu Mâce : Edeb : 58
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 111-112.
[24] Nevevî'nin Sahih-i Müslim Şerhi, Kastallanî'nin hamişi'ne göre C.l, s.49l
Buhari, Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâî, Muvatta’dan Kudsi Hadisler, Madve Yayınları: 112-116.

Yorum Gönder

0 Yorumlar