31 Temmuz 2015 Cuma






 -  08:58
 
  Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Müslüman veya mü'min bir kul abdest alır ve yüzünü yıkarsa, gözleri ile bakarak işlediği her günah abdest suyu veya suyun son damlası ile yüzünden çıkar. İki elini yıkadığında, elleriyle tutarak işlediği her günah abdest suyu veya suyun son damlası  ile ellerinden çıkar. Ayaklarını yıkadığı zaman, ayaklarıyla yürüyerek işlediği her günah abdest suyu veya suyun son damlası  ile ayaklarından çıkar. Neticede o mü'min kul günahlardan temizlenmiş olur."
       Müslim, Tahâret 32. Ayrıca bk. Tirmizî, Tahâret 2

Bu bir lanetleşmedir..! Rabbimizin sahipliği ve şahitligi karşısında.. tüm müminleri davet ediyorum artık vaktidir..


Bu bir lanetleşmedir..! Rabbimizin sahipliği ve şahitligi karşısında.. tüm müminleri davet ediyorum artık vaktidir..
Eğer bu millet, Allah'ın adalet terazisinde, siz ülkemize sivil polis çocuk yaşlı demeden sinsice saldıran tüm zalimler karşısında suçlu ve haksız ise, Rabbimizin laneti ve azabı bizim üzerimize olsun
Yok eğer bu millet size yeterince hoşgörülü ve barıştan yana davrandı ve siz bozgun çıkarıp kan döküyorsanız, Rabbimizin laneti ve azabı siz zalimlerin üzerine olsun...
Hakkı bize göster Rabbimiz..
Kim ne hakediyorsa ona onu ver Rabbimiz..
Ya Kahhar..Ya Zuntikam..
Ya Cabbar..Ya Mütekebbir..
SENIN VE MELEKLERININ VE TÜM LANET EDENLERIN LANETI ZALIMLER ÜZERİNE OLSUN EN YAKIN ZAMANDA..
SAHIDIZ YA RABBI.. SAHIDIZ YA RABBI..

30 Temmuz 2015 Perşembe

Senin katına sözlerin en güzeli ulaşır, o sözleri bize de ilham et Ya Vedud..Ya Veli..Ya Mevla..




Suskun Yüreğim
MODERATÖRDUALAR
- 22:44

Göklerin ve yerin ve bu ikisinin arasında bulunanların Rabbi..Rabbimiz..Senden haberdar olmak nasıl büyük bir onurdur öyle..Nefsimizin,şeytanın ve yarattıklarının şerrinden Sana sığınırız, Sana kaçarız..
Öğrettin ki bize, Senin katına sözlerin en güzeli ulaşır, o sözleri bize de ilham et Ya Vedud..Ya Veli..Ya Mevla..
Amin

Allah'ın ismi, kısaltma yapılabilir mi?,Rasulumuze Selam vermek harflerle olur mu?



Allah'ın ismi, kısaltma yapılabilir mi?
Dua, kelimeler yerine sadece harflerle yapılabilir mi?
Rasulumuze Selam vermek harflerle olur mu?
R.A. nedir açılımı ve anlamı?
RaziAllahu anh..Allah ondan razı/hoşnut olsun..anlamı bu, hem Rabbimizin o yüce ismi var içinde, hem de dua var..!
S.A.V nedir açılımı? SallAllahu aleyhi ve sellem..
Nedir anlamı? Allahın selamı onun üzerine olsun..
Şimdi soru şu?
Iman eden biri, Rabbini böyle mi zikreder?
Iman eden biri, Rabbine dua ederken böyle mi Kısaltmalarla dua eder?
Iman eden biri, Rasulune farz olan o Selamı böyle mi verir?
Iman eden biri, sayfa dolusu yazısını kısaltmaz da, Rabbinin ismini harfe, O'na duayı ve Rasulune selamı harfe mi indirir?
O'nun sonsuz yüce ismini tek bir harfin içine nasıl bırakırlar?
Allah Rasulu ve ashabında görülmüş bir şey değildir bu..!
Ya ne yapmalı?
Aynen açmalı sözü orjinal haliyle bırakmalı.. peki anlamını bilmiyorsak? Anlamını bilmeden dua olur mu?
Anlamını bilmeden Selam olur mu?

27 Temmuz 2015 Pazartesi

SİZ HİÇ YETİM BAŞI OKŞADINIZ MI?





SİZ HİÇ YETİM BAŞI OKŞADINIZ MI?

Yetimler toplumun emanetidirler. Yetimlere karşı alakasız kalmak, onları sevgisizliğin, güçsüzlüğün ve yalnızlığın kaderine terk etmek, topyekun herkesi sorumlu kılar. İslam’ın yetimlere karşı topluma tevdi ettiği bu görev pasif değil haddi zatında devletten ferde kadar uzanan, aksatılmadan her daim yürütülmesi gereken bir görevdir. Nitekim bu hususta Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Müslüman toplum içinde en hayırlı aile yuvası, içinde bir yetimin barındırıldığı ve ona iyi davranıldığı yuvadır. Müslüman toplum içinde en kötü aile yuvası, bir yetimin barındırıldığı esnada ona kötü davranıldığı yuvadır.” (İbn Mace)

Uhud’ta şehit düşen bir sahabenin küçük oğlu, aynı gün akşamüstü Rasulullah Efendimiz’e “Babam nerede?” diye sorunca Rasulullah (s.a.v) “Baban şehit düştü” dedi. Şehit çocuğu ağlamaya başlayınca Efendimiz (s.a.v) dayanamadı, onun başını okşayarak kucağına aldı ve “İstemez misin, ben baban, Ayşe de annen olsun?” dedi ve yetimin başını tekrar okşadı. Bu küçük sahabi yıllar sonra şöyle demiştir: “Şu anda saçlarım ağardığı halde Rasulullah’ın (s.a.v) elinin başıma değdiği yerler hala siyah kalmıştır. (Buhari)

Yetim hakkı yiyenler hakkında Yüce Rabbimiz, “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.” (Nisa, 10)


Abdullah b. Cafer (r.a), Rasulullah’ın (s.a.v) kendileriyle yakından ilgilendiğini gösteren şu tatlı hatırayı nakletmektedir: “İyi hatırlıyorum, ben ve Hz. Abbas’ın iki oğlu Kusem ile Ubeydullah sokakta oynuyorduk. Allah Rasulü (s.a.v) bir binekle yanımıza geldi. Beni göstererek, ‘Şunu bana kaldırın!’ dedi ve beni ön tarafına oturttu. Kusem’i de göstererek, ‘Şunu da kaldırın!’ dedi. Onu da terkisine aldı. Sonra üç defa başımı okşadı ve her okşayışında, ‘Allahım! Cafer’in evlatlarına sen sahip çık!’ diye dua buyurdu.” (Ahmed Hanbel) Rasulullah (s.a.v) yetimleri korumasına alanlara cennet müjdesini vermiştir: “Kim Müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak, yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir günah (şirk) işlemediği takdirde, Yüce Allah onu mutlaka cennete koyar.” (Tirmizi)

Siz varsınız diye bunlar oluyor,
iyiki varsınız.
Bağışlarınızla gece ve gündüz
GÖNÜLLER YAPMAYA GİDİYORUZ
Beşir Derneği
Hayrınıza Vesile

#yetimyaz4042yegönderbeşirderneği
Etiketini her yayınımızın Altına Koya bilir miyiz Kurbanlar.
Seyidlerimiz Buna Özel özen gösteriyorlar Kampanya Seyidlerimizin Destegi ile başladi
Paylaşalım Paylaştıralım InşÆllah.

KIYAFETLERİN ÜZERİNDE YAZAN KELİMELERDEN BAZILARI VE ANLAMLARI



KIYAFETLERİN ÜZERİNDE YAZAN KELİMELERDEN BAZILARI VE ANLAMLARI:

🚫 Vixen -- Ahlaksız Kadın
🚫 Nude -- Çıplak / Çıplaklık
🚫 Whore - Hayat Kadını ( fahişe )
🚫 Sow -- Dişi Domuz
🚫 Pig --- Domuz
🚫 Hussy - Edepsiz Kız / Aşifte
🚫 Vice -- Ahlâksızlık / Rezalet
🚫 Chorus girl - Oryantal Dansçı
🚫 Lusts - Şehvetler / Tutkular
🚫 Dram -- İçki bardağı / Bir yudumluk içki
🚫 Adulterer - Zinakâr erkek / Aldatan Erkek
🚫 Eccentricity - Acayiplik / Gariplik
🚫 Adultery - Zina / Eş aldatma
🚫 Charm -- Sihirbazların sığınma terimi
🚫 Baseborn - Zina Çocuğu
🚫 Bawdy -- Müstehcen/ Açık Saçık
🚫 Tippler -- İçkici
🚫 Sister for sale -- Satılık kızkardeş
🚫 Gay and Pround ( Gap) - Eşcinsel ve Onurlu
🚫 Atheist -- Ateist / Dinsiz
🚫 Mason -- Masonluk
🚫 Theocracy - Allah a şirk koşmak


Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?








"Resulullah (sav) buyurdular ki: "Gıybetin ne olduğunu biliyor musunuz?" "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" dediler. Bunun üzerine: "Birinizin, kardeşini hoşlanmayacağı şeyle anmasıdır!" açıklamasını yaptı. Orada bulunan bir adam: "Ya benim söylediğim onda varsa, (Bu da mı gıybettir?) dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun. Eğer söylediğin onda yoksa bir de bühtanda (iftirada) bulundun demektir."" Ebu Hüreyre | Ebu Davud, Edeb 40, (4874); Tirmizi, Birr 23, (1935); Müslim, Birr 70 (2589)

Bir tevekkül iliştir kalbime ey Rabbim!



Bir tevekkül iliştir kalbime ey Rabbim!

Ilık bahar rüzgârları gibi ferahlatsın yaralarımı. Sürüklesin sonbaharı, eylülü hatta hüznü bile. Ben ikindi vaktinin yorgun tutsağıyım. Uzayan gölgemle birlikte kısalan ömrüm, kızıllaşan gökyüzüne dalmış sönük gözlerim var. Muhtaçlığımı, acizliğimi katıp duama bir tutam tevekkül istiyorum Rabbim; bakışlarıma, yitiklerime, kaybedişlerime. Bir tevekkül istiyorum Rabbim; gözlerimin kapandığı yer umut, açıldığı yer Allahu Ekber!

Bir tevekkül iliştir kalbime ey Rabbim!

Suskunluğumun adı olsun. Ayaza çekmiş gecelerimin sızılarını sustursun önce. Dindirsin bütün hesaplarımı, kavgalarımı, anlamsız gürültülerimi. Sakin ve suskun bir teslimiyette bulayım âlemin huzurunu. Biliyorum, sessizlik gecenin üzerinde bir yük değildir sadece. Her kalem kâğıtlara önce sessizliği yazar ve her sessizlik önce aşka bular kendini. Meryem suskunluğuna bulanmış aşk-ı tevekkül istiyorum senden ey Rabbim. Yalnızca senden ve yalnızca senin aşkını istiyorum. Bir inşirah, bir genişlik, bir tevekkül… Kalemimin ilk hecesi sükût, son hecesi Nûn…

Bir tevekkül iliştir kalbime ey Rabbim!

Tebessümler bıraksın yüzümde. Baharı bekleyen tohumlarım filizlensin kalbimin otağında. Ufak bir çocuk saflığıyla bürünsün duam ellerime. Gözyaşlarım beklediğim muştularımı beslesin. Bir tevekkül bahşet ey Rabbim gönlüme, duama, sabrıma. Yeni bir dirilişi müjdeleyen bir bahar örülsün hayatıma. Gözyaşlarımın dilini bilen sensin, tut kelimelerimin niyazını, tut ellerimi, tut beni ey Rabbim ve bir tevekkül kondur yüreğime…

Bir tevekkül iliştir kalbime ey Rabbim!

Armağanım olsun. Yağmur damlası gibi usulca ıslatsın çatlamış ruhumu. Bütün dayanaklarımı ve bütün tutamaklarımı bırakıp ardımda senin sağlam ipine sarılayım sımsıkı. Seni bulayım hep aramaklarımda. Titresin kalbim ismini her duyduğumda. Şah damarı yakınlığında değsin alnım secdeye. Atmasına izin verdiğin kalbim senin aşkınla atsın. Senin isminle başlasın başlamaklarım. Ben aceleye meyyal gönlümle hicretini tamamlayamayan bir muhacirim. Ellerim boş, boynum düşük, dizlerim titrek.

Bir tevekkül istiyorum Rabbim;
sana giden yollarımı açan, yüreğime bir fetih, hasretlerime bir vuslat… Fazlından bir tevekkül istiyorum ey Rabbim beni sana bağlayan, yalnız sana, sadece sana.
(Alıntıdır)

26 Temmuz 2015 Pazar

MESNEVÎ'NİN İLK 18 BEYTİ



MESNEVÎ'NİN İLK 18 BEYTİ

1. Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned 

Dinle, bu ney neler hikâyet eder,
ayrılıklardan nasıl şikâyet eder.

2. Kez neyistân tâ merâ bübrîdeend
Ez nefîrem merd ü zen nâlîdeend 

Beni kamışlıktan kestiklerinden beri feryâdımdan
erkek ve kadın müteessir olmakta ve inlemektedir.

3. Sîne hâhem şerha şerha ez firâk
Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk 

İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyle
şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim.

4. Herkesî kû dûr mand ez asl-ı hiş
Bâz cûyed rûzgâr-ı vasl-ı hîş 

Aslından vatanından uzaklaşmış olan kimse, orada geçirmiş olduğu zamanı tekrar arar.

5. Men beher cem’iyyetî nâlân şüdem
Cüft-i bedhâlân ü hoşhâlân şüdem 

Ben her cemiyette, her mecliste inledim durdum. Bedhâl (kötü huylu) olanlarla da, hoşhâl (iyi huylu) olanlarla da düşüp kalktım.

6. Herkesî ez zann-i hod şüd yâr-i men
Vez derûn-i men necüst esrâr-i men 

Herkes kendi anlayışına göre benim yârim oldu. İçimdeki
esrârı araştırmadı.

7. Sırr-ı men ez nâle-i men dûr nist
Lîk çeşm-i gûşrâ an nûr nîst
Benim sırrım feryâdımdan uzak değildir. Lâkin her gözde onu görecek nûr, her kulakda onu işitecek kudret yoktur.

8. Ten zi cân ü cân zi ten mestûr nîst
Lîk kes râ dîd-i cân destûr nîst 

Beden ruhdan, ruh bedenden gizli değildir. Lâkin herkesin rûhu
görmesine ruhsat yoktur.

9. Âteşest în bang-i nây ü nîst bâd
Her ki în âteş nedâred nîst bâd 

Şu neyin sesi âteşdir; havâ değildir. Her kimde bu âteş yoksa, o kimse yok olsun.

10. Âteş-i ıskest ke’nder ney fütâd
Cûşiş-i ışkest ke’nder mey fütâd 

Neydeki âteş ile meydeki kabarış, hep aşk eseridir.

11. Ney harîf-i herki ez yârî bürîd
Perdehâyeş perdehây-i mâ dirîd 

Ney, yârinden ayrılmış olanın arkadaşıdır. Onun makam perdeleri,
bizim nûrânî ve zulmânî perdelerimizi yânî, vuslata mânî olan perdelerimizi yırtmıştır.

12. Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd
Hem çü ney dem sâz ü müştâkî ki dîd 

Ney gibi hem zehir, hem panzehir; hem demsâz, hem müştâk bir
şeyi kim görmüştür

13. Ney hadîs-i râh-i pür mîküned
Kıssahây-i ışk-ı mecnûn mîküned 

Ney, kanlı bir yoldan bahseder, Mecnûnâne aşkları hikâye eder.

14. Mahrem-î în hûş cüz bîhûş nist
Mer zebânrâ müşterî cüz gûş nîst 

Dile kulakdan başka müşteri olmadığı gibi, mâneviyâtı idrâk
etmeye de bîhûş olandan başka mahrem yoktur

15. Der gam-î mâ rûzhâ bîgâh şüd
  Rûzhâ bâ sûzhâ hemrâh şüd 

Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. O günler, mahrûmiyyetten ve ayrılıktan hâssıl olan ateşlerle arkadaş oldu –yânî, ateşlerle,
yanmalarla geçti - .

16. Rûzhâ ger reft gû rev bâk nîst
Tû bimân ey ânki çün tû pâk nist 

Günler geçip gittiyse varsın geçsin. Ey pâk ve mübârek olan
insân-ı kâmil; hemen sen vâr ol!..

17. Herki cüz mâhî zi âbeş sîr şüd
Herki bîrûzîst rûzeş dîr şüd 

Balıktan başkası onun suyuna kandı. Nasibsiz olanın da
rızkı gecikti.

18. Der neyâbed hâl-i puhte hîç hâm
Pes sühan kûtâh bâyed vesselâm 

Ham ervâh olanlar, pişkin ve yetişkin zevâtın hâlinden anlamazlar.
O halde sözü kısa kesmek gerektir vesselâm.

Nefsinin yakasına mikrofon takıp, buralarda "Rabbim"..diye duaya koyulan kimseler var ya..



Nefsinin yakasına mikrofon takıp, buralarda "Rabbim"..diye duaya koyulan kimseler var ya, şeytanın tuzağında bocalamaktadir..
Toplu dualar hariç hiçbir Rasul,hiç bir alim kişisel dualarını ortaya sermemislerdir..
Hele o "Rabbim seni çok seviyorum" diye yazanların durumu gerçekten vahimdir..Git kardeşim seccadene otur ne diliyorsan ne hissediyorsan yalnızca Onunla paylaş..paylaş ki, nefsin ve şeytan paylaşmasın sende kalan samimiyet kırıntılarini..yoksa sana birşey kalmaz oradan..!
Bu arada sen sevdigin kişiye toplum içinde bağırarak" seni çok seviyorum" diyor musun gercekten?

Her günahta küfre giden bir yol vardır..


Evet günah kalbe işleyip, siyahlandıra siyahlandıra tâ nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir manevî yılan olarak kalbi ısırıyor.
Meselâ: Utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicab ettiği zaman(başkalarının haberi olmasından utandığı zaman), melaike ve ruhaniyatın vücudu ona çok ağır geliyor. Küçük bir emare ile onları inkâr etmek arzu ediyor.
Hem meselâ: Cehennem azabını intac eden(sebep veren) büyük bir günahı işleyen bir adam, Cehennem'in tehdidatını işittikçe istiğfar ile ona karşı siper almazsa, bütün ruhuyla Cehennem'in ademini(yokluğunu) arzu ettiğinden, küçük bir emare ve bir şübhe, Cehennem'in inkârına cesaret veriyor.
Hem meselâ: Farz namazını kılmayan ve vazife-i ubudiyeti yerine getirmeyen bir adamın küçük bir âmirinden küçük bir vazifesizlik yüzünden aldığı tekdirden müteessir olan(azarlamasından üzülen ) o adam, Sultan-ı Ezel ve Ebed'in mükerrer emirlerine karşı farzında yaptığı bir tenbellik, büyük bir sıkıntı veriyor ve o sıkıntıdan arzu ediyor ve manen diyor ki: "Keşke o vazife-i ubudiyeti bulunmasa idi." Ve bu arzudan bir manevî adavet-i İlahiyeyi işmam eden bir inkâr arzusu uyanır. Bir şübhe, vücud-u İlahiyeye dair kalbe gelse, kat'î bir delil gibi ona yapışmaya meyleder. Büyük bir helâket kapısı ona açılır. O bedbaht bilmiyor ki: İnkâr vasıtasıyla, gayet cüz'î bir sıkıntı vazife-i ubudiyetten gelmeye mukabil, inkârda milyonlar ile o sıkıntıdan daha müdhiş manevî sıkıntılara kendini hedef eder. Sineğin ısırmasından kaçıp, yılanın ısırmasını kabul eder. Ve hâkeza.. bu üç misale kıyas edilsin...

Bediüzzaman Said Nursi

Sabah namazı ezan okunduktan sonra ne zamana kadar süresi var en son nezamana kadar kılınır?



Sabah namazı ezan okunduktan sonra ne zamana kadar süresi var en son nezamana kadar kılınır?

Sabah namazının vakti imsak ile girer, güneşin doğması ile biter. Ancak hanifilere göre hafif ışıyıncaya kadar bırakmak, şafilere göre ise erken karanlık iken kılmak faziletlidir. Tam namaz kılarken ve namaz bitmeden güneş doğarsa hanifilere göre namaz bozulur. Kerahet vakti çıktıktan sonra yeniden kılmak gerekir. Zamanında sabah namazını kılamayan bir kişi güneş doğduktan ve kerahet vakti çıktıktan sonra öğlen namazı girmeden kılarsa hem sünnetini hemde farzını beraber kaza eder.
Bir kişi imsak girer girmez ezan okunmadan namazını kılmak isterse
Erkekse kendi ezanını okuyup kametini getirip namazını kılar
Kadınlar bundan sorumlu değildir
Kadının ezan okuması kamet getirmesi uygun değildir
Toplu kılınan namazlarda
Erkekler hem kadına hemde erkeklere imamlık yaparlar
Diyanetin aldığı karar gereği
Ramazande ezan imsak girer girmez okunur
Harici 11 ayda ise güneş vakdine 45/50 dk kala okunur

Sen ey riyakâr nefsim! "Dine hizmet ettim" diye gururlanma.


İkinci Fıkra:
Sen ey mağrur(gururlu) nefsim! Üzüm ağacına benzersin. Fahrlenme! (Övünme) Salkımları o ağaç kendi takmamış, başkası onları ona takmış.
Üçüncü Fıkra:
Sen ey riyakâr nefsim! "Dine hizmet ettim" diye gururlanma.
ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﻟَﻴُﺆَﻳِّﺪُ ﻫَﺬَﺍ ﺍﻟﺪِّﻳﻦَ ﺑِﺎﻟﺮَّﺟُﻞِ
ﺍﻟْﻔَﺎﺟِﺮِ
sırrınca: Müzekkâ(temizlenmiş) olmadığın için, belki sen kendini o recül-i fâcir (günahkar)bilmelisin. Hizmetini, ubudiyetini (ibadetini) geçen nimetlerin şükrü ve vazife-i fıtrat ve farîza-i hilkat ve netice-i san'at bil, ucb ve riyadan kurtul!.

Sözler - 473

25 Temmuz 2015 Cumartesi

Dostluk Ve Kardeşliğin Fazileti




‫اوگگش صاری‬‎‎AYETLER
- 13:21

Dostluk Ve Kardeşliğin Fazileti (3)
Bu husustaki ayetler:
1-Allahü Teala, insanlara bahşettiği en büyük ni’metlerden olan ülfet (Dostluk kaynaşma) ve ünsiyet (Alışkanlık) nimetini beyan etmek üzere:
<<Eğer yeryüzünde olan (her) şey’i infak(ihtiyaç sahiplerine yardım)etsen,onların kalblerini te’lif (Barıştırmak)edip aralarını bulamazdın. Lakin Allahü Teala aralarını bulup kaynaştırdı>>(8-Enfal:63)

2-<<O’nun ni’meti sayesinde kardeş oldunuz>>(3-Al-i İmran:103)

3-Ayrılığı yermek ve ondan men’etmek üzere:
<<Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın ve ayrılmayın,tefrikaya (Ayrılık bozuşma) düşmeyin. Allah’ın size verdiği ni’metleri hatırlayın. Düşman olduğunuz hâlde,İslamiyet sayesinde aranızı buldu, kalblerinizi birbirine bağladı.

O’nun ni’meti sayesinde kardeş oldunuz. Siz ateş çukurunun kenerında idiniz,Allah sizi oraya düşmekten kurtardı.Bunun gibi Allahü Teala size delillerini açıklar, umulur ki bu sayede hidayete ulaşırsınız>>(3-Al-i İmran:103) buyurmuştur.
İhya 2 cilt say 393.

Avucunda küçük taşların zikir ve tesbih etmesi


Bu parça altun ve elmas ile yazılsa liyakatı var
Evet sâbıkan bahsi geçmiş: Avucunda küçük taşların zikir ve tesbih etmesi;
ﻭَﻣَﺎ ﺭَﻣَﻴْﺖَ ﺍِﺫْ
ﺭَﻣَﻴْﺖَ
sırrıyla aynı avucunda, küçücük taş ve toprak, düşmana top ve gülle hükmünde onları inhizama sevketmesi;
ﻭَ ﺍﻧْﺸَﻖَّ
ﺍﻟْﻘَﻤَﺮُ
nassı ile aynı avucunun parmağıyla Kamer'i iki parça etmesi; ve aynı el, çeşme gibi on parmağından suyun akması ve bir orduya içirmesi; ve aynı el, hastalara ve yaralılara şifa olması, elbette o mübarek el, ne kadar hârika bir mu'cize-i kudret-i İlahiye olduğunu gösterir. Güya ahbab içinde o elin avucu küçük bir zikirhane-i Sübhanîdir ki, küçücük taşlar dahi içine girse, zikir ve tesbih ederler. Ve a'daya (düşmana) karşı küçücük bir cephane-i Rabbanîdir ki; içine taş ve toprak girse, gülle ve bomba olur. Ve yaralılar ve hastalara karşı küçücük bir eczahane-i Rahmanîdir ki, hangi derde temas etse derman olur. Ve celal ile kalktığı vakit, Kamer'i parçalayıp Kab-ı Kavseyn şeklini verir; ve cemal ile döndüğü vakit, âb-ı kevser akıtan on musluklu bir çeşme-i rahmet hükmüne girer. Acaba böyle bir zâtın bir tek eli, böyle acib mu'cizata mazhar ve medar olsa; o zâtın Hâlık-ı Kâinat yanında ne kadar makbul olduğu ve davasında ne kadar sadık bulunduğu ve o el ile biat edenler, ne kadar bahtiyar olacakları, bedahet derecesinde anlaşılmaz mı?..

Mektubat - 140

Küfür,Şirk,Münafık kavramlarının kök anlamları nereden geliyor?


Kur'an'da çok önemli bir yer tutan, Küfür,Şirk,Münafık kavramlarının kök anlamları nereden geliyor?
Küfür; küffar kelimesinden gelir, küffar ise Arapça'da toprağa tohum ekip üzerini örten, yani çiftçi Türkçedeki.. Peki dini anlamına nasıl dönüştürmüs Rabbimiz?
Küfür, Hakkı gerçeği örtmek..
Kafir,gerçeği örten,gerçeğin kendisine örtülü olduğu kişi..

Şirk; ortaklık demek..Şirket diye kullanılır Türkçede de.. ticari bir tanımlamayı Rabbimiz Kitabında O'na ortak koşulan,ilah edinilen kimseler ya da şeyler diye dönüştürmüstür..

Münafik; ilk bakışta iki yüzlü..Bu kavram araplarda vahşi hayvanların inleri yuvaları için kullanılır, iki çıkışlı iki kapılı in,yuva..Rabbimiz Munafik kimselerin iki ayrı hayat sürdüklerini,müminlerin yanında başka, onların yanından uzaklastiklarinda gerçek yüzlerinin başka olduğunu anlatmıştır bizlere..Rabbimizin sözü örneklemesi ne de güzeldir..Elhamdulillah

24 Temmuz 2015 Cuma

Mimar Sinan’ın türbesindeki sır




Mimar Sinan’ın türbesindeki sır

Burada ifâde etmelidir ki Sü­ley­mâ­ni­ye’yi, hamamı, kütüphanesi, imâreti, medresesiyle koca bir şehir hüviyetinde inşâ eden Mîmarbaşı Sinan, âdeta 2. Bâyezîd Hân-ı Velî’nin yıllar önce kendi mîmârîmizle alâkalı bir kerâmet ve firâsetinin tezâhürü olmuştur. O firâset neticesinde Sü­ley­mâ­ni­ye gibi nice inkişaflar yaşanmıştır.

Bu inkişaflarla Kânûnî devrinde Osmanlı mülkünün her köşesine imâretler, külliyeler, sebiller, hanlar, hamamlar, saraylar, kütüphâneler vb. îmar faâliyetlerinde bulunan Koca Sinan, hizmetlerini2. Selîm Han devrinde de devam ettirdi. Onun bunca eserleri, fânî ömrüne nasıl sığdırabildiği bir meçhûldür. Zira o, dört yüz senede yapılamayanları bir ömre sığdırmıştır.

Şâir, asırların omuzlarında duran Sü­ley­mâ­ni­ye’nin, âdeta yüceliklere kanatlanmaya müheyyâ hâline bakıp gayr-i ihtiyârî seslenir:

Sen en yakınısın, bilirsin elbet:
Kaç misli eseri vardır yaşının!
Fakat söyle: Nasıl sığmış yaptığı,
Bir insan ömrüne Mîmarbaşı’nın?


KUŞBAKIŞI BAKILDIĞINDA TÜRBE İMZA YERİNDE DURUYOR
Bütün bu liyâkatine ve hak edişine rağmen Koca Sinan’ın, muazzam Sü­ley­mâ­ni­ye âbidesine zâhirî bir imza koymaması, eserdeki gâye ve niyetindeki ulvîliğin bir nişânesidir. O, kabrini, muhteşem bir 

tâ­rihî vesîkanın en alt köşesine atılan mütevâzı bir imzâ kabîlinden, Sü­ley­mâ­ni­ye külliyesinin dışında ve ona yakın bir yerde inşâ ederek tevâzuunu da eseri gibi ebedîleştirmiştir.

Şâir, bu yüce duyguların tesiri altında şunları söyler:

Âbidesi hesaplardan taşarken
Mîmârı, kendini çekmiş ortadan…
Başarı burdadır, tevâzû burda:;
Eser ululuktan, imzâ noktadan!
Bakıp, bize örnek olsunlar diye
Yolladığı iki kahramanına
«Allâh’ım diyorum, lâyık adaşlar
Gönder Sinan’ına, Süleyman’ına!»

Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları

23 Temmuz 2015 Perşembe

SADECE SEVMEK DEĞİL EN ÇOK ONU (S.A.V.) SEVMEK




Ravza-i MutahharaHADİSİ ŞERİFLER
- 18:09

SADECE SEVMEK DEĞİL EN ÇOK ONU (S.A.V.) SEVMEK :
Hz. Ömer (ra) bir gün Allah'ın sevgilisine, "Sen'i nefsim hariç her şeyden üstün seviyorum ya Rasûlallah", demişti. Allah Rasûlü (sav) "Olmadı ya Ömer. Beni nefsinden de üstün sevmedikçe imanda kemâle eremezsin" buyurmuştu. Bunun üzerine Hz. Ömer (ra) "Vallahi Seni şu anda nefsimden de fazla seviyorum ya Rasûlallah" deyince "Şimdi oldu ya Ömer" buyurarak, gerçek imanın zirvesine işaret etmişlerdir.

22 Temmuz 2015 Çarşamba

Allahü teâlâ sana her gün soruyor




Allahü teâlâ sana her gün soruyor:
Başkaları için neye bu kadar uğraşıyorsun? Görmüyor musun ki,
Tepeden tırnağa kadar benim
iyiliklerim ile, İhsânlarım ile örtülüsün?

Fakat sen bunu duymuyorsun.

Çocuk oyuna dalıp etrafını görmediği gibi
Dünyâ zevkleri, nefsin arzûları seni sağır ve kör eylemiş!

Hüccetü’l İslam İmam-ı Gazâli Hazretleri (rahmetullahi aleyh)

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Ya Rabbi! Sen benim Rabbimsin. Sana inandım ve güvendim. Sana sığındım




Enes BDUALAR
- 16:22

"Ya Rabbi! Sen benim Rabbimsin. Sana inandım ve güvendim. Sana sığındım. Ellerimi açtım ve yüzümü sana döndürdüm. Kapına geldim, beni kulluğuna kabul et. Adem aleyhisselamdam bugüne kadar gelmiş tüm peygamberlere, kitaplara, meleklere ve ahiret gününe iman ettim. Bu güne kadar işlemiş olduğum tüm günahlarımdan pişman oldum. Bunları bir daha yapmamaya söz veriyorum. Günahlarımı affet, beni bağışla, beni kulluğundan ayırma, ellerimi boş çevirme, kapından kovma Ya Rabbi Beni kötü alışkanlıklarımdan terk etmeyi nasip et. Şeytana uydurma. Bana dayanmak için güç ver. Cehennem azabından koru, beni cennetine dahil et. Cennetinde Peygamber efendimize komşu olmayı ihsan et." 

16 Temmuz 2015 Perşembe

TESBİH NAMAZI NASIL KILINIR



بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

TESBİH NAMAZI NASIL KILINIR
Günahların afvına vesîle olan tesbih namazı 4 rek'atlı bir namazdır.
Bu namazı kılabilmek için aşağıdaki tesbihi ezber bilmek gerekir.

Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber.
Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym
Tesbih Namazının Kılınışı
1.Rekat
Kalben tesbih namazı kılmaya niyet edilir.
(Allâhü Ekber) diyerek namaza başlanır.
Sübhâneke'den sonra
15 kere tesbih
Fatiha ve sûre'den sonra
10 kere tesbih
Rüku tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Rükûdan doğrulunca
10 kere tesbih
Secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Secdeden doğrulunca
10 kere tesbih
2.secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih okunur.
Böylece birinci rek'at kılınmış olur.

İkinci rek'ate kalkılır.

2.Rekat
Fatiha'dan önce
15 kere tesbih
Fatiha ve sûre'den sonra 10 kere tesbih
Rüku tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Rükûdan doğrulunca
10 kere tesbih
Secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Secdeden doğrulunca
10 kere tesbih
2.secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih okunur.
İkinci rek'atte oturulduğunda, Et-tehiyyâtü, Allâhümme salli ve Allâhümme bârik duaları okunur.
Üçüncü rekata kalkılır.

3.Rekat
Sübhâneke'den sonra
15 kere tesbih
Fatiha ve sûre'den sonra
10 kere tesbih
Rüku tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Rükûdan doğrulunca
10 kere tesbih
Secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Secdeden doğrulunca
10 kere tesbih
2.secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih okunur.
Böylece üçüncü rek'at kılınmış olur.

Dördüncü rek'ate kalkılır.

4.Rekat
Fatiha'dan önce
15 kere tesbih
Fatiha ve sûre'den sonra 10 kere tesbih
Rüku tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Rükûdan doğrulunca
10 kere tesbih
Secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih
Secdeden doğrulunca
10 kere tesbih
2.secde tesbihinden sonra
10 kere tesbih okunur.
Dördüncü rek'atte oturulduğunda, Et-tehiyyâtü, Allâhümme salli, +Allâhümme bârik, Rabbena Atina ve Rabbenağfirli duaları okunur.
Önce sağa, sonra sola dönülerek; Es-selamü aleyküm ve rahmetüllah denir. Namaz tamamlanır.
Tesbih namazında beher rek'atte okunan tesbih adedi 75'dir. Dört rek'atte 300 tesbih okunmuş olur.

Dua edilir.
Tesbih Namazını Cemmat ile Kılmak
Tesbih namazı herkesin ferden kılabilmesi zor olduğu için, imamın önce kendi başına tekbir alıp, sağa sola selam verip, sonra tekrar tekbir alıp cemaatle birlikte namaza durup tesbih namazı kıldırdığı görülmektedir.
Öncelikle şu belirtilmeli ki; Teravih namazından başka nafile namazlar için cemaat teşkili meşru görülmemektedir...
Nafile namazların münferiden kılınması daha faziletlidir. Aslolan hüküm bu olmakla beraber, bazı şart ve kayıtlara bağlı olarak istisnai bir hüküm de mevcut bulunmaktadır. Şöyle ki: Herkesin tek başına başaramayacağı tesbih namazını, davetleşmek ve haberleşmek suretiyle olmaksızın, oturmakta olan birkaç kişi, aralarından birini imamlığa geçirip kendileride ona uyarak kılsalar caizdir. Fakat, namaza başladıktan sonra selam verip namazı bozmak, (Amellerinizi iptal etmeyiniz) emr-i İlahisine aykırı düşer.
Kaynak:
Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, 1320

Mektubat - 31 Aşkın ağlamaları, bir nevi talebdir




Şefkat pek geniştir. Bir zât, şefkat ettiği evlâdı münasebetiyle bütün yavrulara, hattâ zîruhlara şefkatini ihata eder ve Rahîm isminin ihatasına bir nevi âyinedarlık gösterir.
Halbuki aşk, mahbubuna hasr-ı nazar edip, herşey'i mahbubuna feda eder; yahut mahbubunu i'lâ ve sena etmek için, başkalarını tenzil ve manen zemmeder ve hürmetlerini kırar.
 Meselâ biri demiş: 
"Güneş mahbubumun hüsnünü görüp utanıyor, görmemek için bulut perdesini başına çekiyor." Hey âşık efendi! Ne hakkın var, sekiz ism-i a'zamın bir sahife-i nuranîsi olan Güneş'i böyle utandırıyorsun?
Hem şefkat hâlistir, mukabele istemiyor; safi ve ivazsızdır. Hattâ en âdi mertebede olan hayvanatın yavrularına karşı fedakârane ivazsız şefkatleri buna delildir. Halbuki aşk ücret ister ve mukabele taleb eder. Aşkın ağlamaları, bir nevi talebdir, bir ücret istemektir.

Demek suver-i Kur'aniyenin en parlağı olan Sure-i Yusuf'un en parlak nuru olan Hazret-i Yakub'un (A.S.) şefkati, ism-i Rahman ve Rahîm'i gösterir ve şefkat yolu, rahmet yolu olduğunu bildirir

Mektubat - 31

Salih evlat yetiştiren bunun faydasını öldükten sonra da görür mü?




Fatma NurHADİSİ ŞERİFLER
- 03:14


İlk olarak Fatma Nur paylaştı:

Sual: Salih evlat yetiştiren bunun faydasını öldükten sonra da görür mü?
CEVAP
Elbette görür. Müminlerin ihlasla yaptıkları iyi işlerin sevapları kıyamete kadar onların amel defterlerine yazılır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İnsan ölünce amel defteri kapanır. Ancak şu üçü bundan müstesnadır: Sadaka-i cariye, faydalı ilim ve kendisine dua eden salih evlat bırakan.) [Buhari]
(Öldükten sonra sevabı kesilmeyen iyi işlerden biri de, salih evlat yetiştirmektir. Ana-babası öldükten sonra böyle evladın ettiği dualar, ana-babasına ulaşır.) [Müslim]
(Şu yedi şeyi yapan, öldükten sonra da devamlı sevap kazanır:
1- [Dine uygun] ilmi bir eser yazan,
2- Bir çeşme yapan,
3- Bir su kuyusu açan,
4- Bir hurma ağacı diken,
5- Bir mescid bina eden,
6- Bir Mushaf yazan,
7- Öldükten sonra kendisine dua edecek salih bir evlat yetiştiren.) [Beyheki, Ebu Davud]

14 Temmuz 2015 Salı

Kıyamet Günüde Bakara ile Âl-i İmrân Sureleri




Metin yiğit
MODERATÖRHADİSİ ŞERİFLER
- 11:46

“Kıyamet gününde, Kur’an-ı Kerîm ile Onun buyruklarını tutup yasaklarından kaçan mü’minler ortaya getirilecekler. Kur’an’ın önünde en uzun iki sûresi, Bakara ile Âl-i İmrân bulunacak. O sırada bu iki sûre, iki bulut gibi görünecek veya aralarında bir nur bulunan iki siyah gölgeliği andıracaklar, yahut bu iki sûre, kıyamet gününde sahiplerini savunmak üzere saf bağlayıp kanat germiş iki kuş sürüsü gibi gelecekler.” (Müslim, Müsâfirîn 253; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an 5).

12 Temmuz 2015 Pazar

Ben Allah'ın Resulünden daha güzel bir kimse görmedim..




SERDEN GEÇERHADİSİ ŞERİFLER
- 14:10


Hazret-i Enes (radıyallahu anh) demiştir ki:


- "Ben Allah'ın Resulünden daha güzel bir kimse görmedim. Mübarek yüzünde sanki güneşin nurları parlardı. O güzel yüzünde parlayan letafet nurları, gülümsedikçe lâtif dişlerinden saçılan berraklık parıltıları, karşısında bulunan duvarlara yansırdı."

9 Temmuz 2015 Perşembe

Süleymaniye Camiisinde kapıların girişine yerleştirilen kırmızı taşların hikayesi




GÜLŞAH AYDIN
İLGİNÇ GERÇEKLER
- 15:41

Süleymaniye’nin avlusunda bir köşede oturmuş o müthiş mimari eserini izlerken dalıp gittiğim sırada Camii’nin bahçesinde topladı gençleri yanına amca ;
”bu kırmızı taşı görüyor musunuz?” dedi ve başladı anlatmaya Süleymaniye Camiisinde kapıların girişine yerleştirilen kırmızı taşların hikayesini;

Vaktiyle camii inşa edilirken Alman kralı tarafından, mihraba konulmak üzere hediye olarak gönderilmiş bu taş, amma Mimar Sinan akıllı adam mihraba konulması üzre böyle bir taş hediye edilmesinden şüphelenmiş ve zarar vermeden taşın ikiye kesilmesini istemiş! şüphesinde de haklı çıkmış çünkü Alman kralı yolladığı taşın ortasına haç işareti koydurtmuş eğer sinan bundan şüphelenmeseymiş yıllarca bir haca doğru farkına varmadan secde edecekmişiz…

amca mesajı alttan alttan verdi ”siz siz olun Allah’a iman etmeyen kimseye güvenmeyin!” diyerek.

Allah Mimar Sinan’dan razı olsun, Allah gençlerin önüne ışık yakan amcalardan razı olsun ...
Alıntı 

Allah Teala Hazretleri uyumaz, zaten O'na uyku da yakışmaz. Kıstı (tartıyı, rızkı) indirir ve kaldırır..




SERDEN GEÇERHADİSİ ŞERİFLER
- 17:17

Allah...
Resulullah (sav) aramızda ayağa kalkıp şu beş cümleyi söyledi: "Allah Teala Hazretleri uyumaz, zaten O'na uyku da yakışmaz. Kıstı (tartıyı, rızkı) indirir ve kaldırır. Geceleyin yapılan amel, gündüzleyin yapılandan önce; gündüzleyin yapılan amel de geceleyin yapılan amelden önce Allah'a yükseltilir. O'nun hicabı nurdur. Eğer o perdeyi açacak olsa, vechinin sübuhatı, başarının ihata ettiği bütün mahlukatını yakardı."
Ravi: Ebu Musa
Kaynak: Müslim, İman 293 (179)

Öfkelenince Sünnet olan nedir?




SERDEN GEÇER
HADİSİ ŞERİFLER
- 18:01

Urve İbnu Muhammed es'Sadi'nin yanına girdik. Bir zat kendisine konuştu ve Urve'yi kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve: "Babam, dedem Atiye (ra)'den anlatır ki, o, Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini nakletmiştir:
 "Öfke şeytandandır, şetyan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın."
Ravi: Ebu Vail
Kaynak: Ebu Davud, Edeb 4, (4784)

7 Temmuz 2015 Salı

Oruçlunun mükafatı hakkında hadisi şerif




SERDEN GEÇER
HADİSİ ŞERİFLER
- 17:54

Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ademoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı Hakk'ın bu husustaki sünneti şudur:) Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yediyüz misline kadar çıkar. Allah Teâla Hazretleri (bir hadis-i kudside) şöyle buyurmuştur: "Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükâfaatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti."

"Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (halüf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.''

Ey Allah'ın Resûlü dedim, insanlar neden yaratıldı?




SERDEN GEÇERHADİSİ ŞERİFLER
- 17:45


Peygamberimin İzinden (HADİSİ ŞERİFLER) topluluğunda ilk olarak SERDEN GEÇER paylaştı:

Yine Sa'd İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü dedim, insanlar neden yaratıldı?"

"Sudan!" buyurdular.

"Ya cennet?" dedim, o neden inşa edildi?"

"Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferandır. Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz."

Aleyhissalâtu vesselâm sözlerine şöyle devam buyurdular: "Üç kişi vardır duaları reddedilmez (mutlaka kabul edilir):

-Âdil imâm (devlet başkanı).

-İftarını yaptığı zaman oruçlu.

-Zulme uğrayanın duası.

Allah, (mazlumun) duasını bulutların fevkine çıkarır ve onlara sema kapıları açılır ve Allah Teâla Hazretleri:

"İzzetime yemin olsun! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim!" buyurur."

Tirmizi, Cennet 2, (2528).

Rüya Hakkında Hadisi şerif



Rüya hakkında...
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Zaman yaklaşınca, mü'minin rüyası, neredeyse yalan söylemeyecek. Esasen mü'minin rüyası, peygamberliğin kırk altı cüzünden bir cüzdür." Buharî'nin rivayetinde şu ziyade var: "Peygamberlikten cüz olan şey yalan olamaz."

Buharî, Ta'bir 26; Müslim, Rüya 8, (2263); Tirmizî, Rüya 1, (2271); Ebu Dâvud, Edeb 96, (5019).

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Belkıs'ın iman etmesi ve Hz.Süleyman




Hz.Süleymanın haberdarı olan Hüdhüd kuşu ona bir gün şöyle haber getirir:
- Ben bugün şu ana kadar hiçbirimizin varlığından haberimiz olmadığı Sebe'yi gördüm onun kraliçesini gördüm. Büyüük mülkleri, geniş topraklar var. Ancak bunlar bu kadar dünyalığa rağmen Allah'ı bırakıp güneşe secde ediyorlar. Ne yaptıklarının farkında değiller.

Hz.Süleyman bu durumdan rahatsız olur. Hemen o kraliçeye ve kendi gibi Allah'a ortak koşan yöneticilerine bir mektup yazarak, hak yola, islama çağrıyor, yoksa ordularını sevk edeceğine değiniyor ve herşeyden önce ülkesine davet ediyordu. Kraliçe ülkesini akıllıca yönetiyor, acele kararların altına imza atmıyordu. Her şeyi ile mükemmeldi, sadece aklı ona Allah'ı bilmek ve sadece Allah'a ibadet etmek konusunda ihanet etmişti. Mektubu okuyunca öfkeye kapılmadı. Kendi başına bir karar almadı. Vezirlerine bu mektubu okuttu.

Bu mektup öyle sıradan bir mektup değildi. Zamanın en büyük kralından ve insanları Allah'a davet eden bir peygamberden gelmekteydi. Vezirler, güçlerinden, askerlerinden, teknojilerinin üstünlüğünden bahsetmeyue başladılar. Ancak bu konuda Kraliçe ikna olmayıp diğer yok olan krallıkları hatırlatıp, ülkenin ve halkının sonu olabileceğinide belirterek:

- Ben süleyman'a çok kıymetli hediyeler göndereceğim. Eğer bu hediyeleri kabul ederse, o gerçekten bir kraldır ve bu takdirde durmayın hemen ona savaş açın. Yok eğer hediyeleri kabul etmezse, bu takdirde o bir peygamberdir, o zaman hemen ona tabi olun!

Kraliçe, denemek içinHz.Süleyman' hediyeler gönderir. ancak Hz.Süleyman hediyelerine rağbet etmez, yüz çevirir.
- Beni dünya malı ile etkilyeceğinizi mi sanıyorsunuz? Mallarınız da, şirkiniz da sizin olsun. Bana Allah tarfından verilen çok daha hayırlıdır. Durum ciddidir. Mesele davet ve itaat meselesidir, alışveriş meselesi değil.

Hz.Süleyman daha sonra orduları ile üzerlerine söyler. Heyet gelip durumu kraliçelerine anlatırlar. Analtılanları dinleyen Kraliçe ve halkı Hz.süleyman'a itaat ederler ve Hz.Süleyman'ı ziyaret etmek üzere Kraliçe yola koyulur.

Hz.Süleymanonalrın itaat etmiş oldukalrına çok sevinir ve Allah'a hamd ü senalar eder. Kraliçeye Allah'ın mücizelerinden birini göstermek isterki bu mucize ile Kraliçe Allah'ın güç ve kuvvetine, Hz.Süleyman'a vermiş olduğu nimetlere daha fazla delalet etsin. Bunun için, kraliçenin kuvvetli ve emin ellere teslim ettiği tahtını, o gelmeden önce getirmek istedi. Bu isteği yerine geldi ve mucize gerçekleşmiş oldu. Bu arada tahtın bazı detayda kalan özelliklerininde değişmesin emretti, emri yerine getirildi.

Hz.Süleyman insanlardan ve cinlerden olan ustalara camdan büyük bir saray yapmalarını emretti, onlarda yaptılar, altından su akıttılar. Durumu bilmeyen herkes her tarafın su olduğunu sanırdı. Oysa su ile nehrin arasında cam vardı. Kraliçe Belkis onu gördüğünde, hiç kuşkusuz onu su zannedip, eteklerini sıyıracaktı. İşte o zaman da hatası ortaya çıkacak, bakışının kusurlu olduğu ve dış görünüşün kendisini aldattığını idrak edecekti. Bu yöntem bin delil getirmekten daha tesirliydi.

Evet, öyle de oldu. Belkis, onca aklı ve zekasına rağmen beklenen hataya düştü. Salonun döşemesinin cam değil akan bir su olduğunu sanarak eteklerini topladı ve öylece suya adım atmak istedi. Bu arada Hz.Süleyman kendisini hemen uyardı:
- Bu, pürüzsüz bir camdır sadece...
O anda kraliçenin gözündeki perde kalktı ve dış görünüşe aldanma hususundaki cehaletini anladı. Güneşe ibadet atmekle hata yaptığını idrak etti ve:
- Süleyman'la beraber alemlerin rabbi olan Allah'a teslim oldum, dedi. 

5 Temmuz 2015 Pazar

Mendub Ne demektir ve Mendub Oruçlar


Peygamberimin İzinden


D. karasuTartışma - Dün 13:51


İlk olarak D. karasu paylaştı:


Mendub Oruçlar

Zilhicce ayının dokuzuncu gününde, yani arefe gününde oruç tutmak mendubtur. Bu oruç, hac ibadetini eda etmekte olmayan kimseler için mendubtur. Hac ibadetini eda etmekte olanların bu oruç karşısın-daki durumlarıyla ilgili olarak mezheblerin detaylı görüşleri aşağıda anlatılmıştır.

Her haftanın Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutmak mendubtur. Bu iki günde oruç tutmanın vücûda yarar sağlayacağı, açıkça bilinen bir husustur.

Her halükarda Şevval ayından altı gün oruç tutmak üç mezheb imamına göre şartsız olarak mendubtur. Ancak Malikiler bu görüşe muhaliftirler. Şafii ve Hanbelilere göre. en faziletlisi, bu altı günlük orucu aralıksız olarak peşpeşe tutmaktır. Malikilerle Hanefilerin buna ilişkin görüşleri aşağıda anlatılmıştır.


Haram aylara gelince bunlar dört aydır ki bunların üçü: Zilkade, Zilhicce ve Muharrem ayları peşpeşedir. Receb ayı ise bu aylardan olmakla birlikte bunlarla bir arada değildir. Bu aylarda oruç tutmak üç mezheb imamına göre mendubtur. Ancak Hanefiler bu görüşte değildirler.

İslamın Şartları ile ilgili Hadisi Şerif


Peygamberimin İzinden


D. karasuHADİSİ ŞERİFLER - 18:08


İlk olarak D. karasu paylaştı:

Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştu: "İslam beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduguna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Kabe'ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak"" Abdullah İbnu Ömer İbni'l-Hattab | Buhari, İman 1; Müslim, İman 22 (...); Nesai, İman 13, (9, 107-108); Tirmizi, İman 3, (2612)

Zinanın dünyada da ve ahirette üç zararı vardır




Murat ükünçGÜZEL SÖZLER
- 09:27

Zinanın dünyada üç zararı vardır:
1- Güzelliği ve parlaklığı giderir,
2- Fakirliğe yol açar,
3- Ömrün kısalmasına sebep olur.
Âhiretteki üç zararı:
1- Allahü teâlâ gazap eder.
2- Sorgu suali, hesabı çetin geçer.
3- Cehennem ateşinde azap çekmeye sebep olur.) [Taberani]

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı