30 Ocak 2019 Çarşamba

Peygamberi Bakış Açısı Nedir?Şefaati ehlü’l kebâir-i ümmeti açıklaması


Sultânü’l ârifin Beyazid-i Bestâmi Hazretleri Der ki:

“Âlimlerin bu insanlara bakışları ilim gözüyledir. Evliyaların nazarı hakîkat gözüyledir. İlim gö­züyle halka bakan, bu insanların kabahatlerini gö­rür. Kabahatleri hep onlara yükler ve onları kaba­hatli bulursa onlara buğz eder, onlara karşı hep kinleşir. Eğer onların eline teslim olunursa, onların hepsini birden cehenneme doldurur. Bu ilim gözüyle baktığı vakittir” diyor.

Evliyalar hakîkat gözüyle bak­tığı zaman halkı mazur görür, mazurdurlar der. Ma­zur olduğu vakitte; biz bile mazur kimse gördüğümüzde zararı yok mazurdur, kendine malik değildir deyiveririz. Mazur olduğunda şefkat olunur, kalbine merhamet ge­lir. Evliyaların nazarı bütün bu halkı mazur görerek onlara şefkat etme­lerini gerektirir.
Sırf ilim gözüyle bakan kimseler halkı kabahatli görür, onlara şiddet gösterir ve onlardan intikam al­mak ister ve onları cezâlandırmak isterler. Bu pey­gamberde var mı? Peygamber’in sıfatı böyle mi? Eğer (A.S.V.)’ın sıfatı öyle olsa idi,

 «Şefaati ehlü’l kebâir-i ümmeti»[1] demeyecekti.

«Ümmetimin kebâire sahibi olan ferdlerine şefaat edeceğim» diyor.

Eğer peygamberin bakışı da bizim bu günahkâr diye saydığımız kimselere bakışımız gibi olsaydı, bırak ce­hennemin dibine kaynatsınlar diyecekti. O peygam­berin hadîs-i şerîfi yazılmayacaktı.
«Şefaati ehlü’l kebâir-i ümmeti», bu hadis Hakk değil mi? Efendimiz ümmetlerime şefaat edeceğim buyuruyor.

Kime şefaat edecek?

 “Ağır günah, kebire günah, büyük günah sahiplerine şe­faat edeceğim, onları kayıracağım, ya Rabbi! Cehenneme atma bunları diyerek, bağışla diyerek duracağım” diyor.
Peygamberin Allah’ın huzurun­da şefaat dilemesi o manadadır. Bizde o sıfat var mı? Biz ne kadar darılırız; yolda, sokakta gezen­lere, kendimize darılırız. Onlar elimize verilse, hepsini akıntıya atacağız. Yok, o değil. Niçin Allah Azze ve Celle Peygambere, Estaizübillah,

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ

 «Ve inneke lealâ hulukin aziymin»[2] dedi? Allah-û Zülcelâl,

«Hiç şüphesiz ey Habibim, senin şânın hakkı için, pek azim bir ahlâk-ı seniyye üzerinesin » diyor.

Peygam­ber ahlakı bu, peygamber kılıçtan geçirecek olsay­dı, Mekke-i Mükerreme’nin fethi gününde hepsini kı­lıçtan geçirecekti.

“Ne ümit ediyorsunuz ey Kureyş böyle?”

Ku­reyşliler, Harem-i şerifte toplanıp hem acâletten, hem utanmaktan, hem korkmaktan başlarını nereye saklayacaklarını bilemeden yer bizi yutsa da görünmesek diyorlardı. Peygamber-i zîşanın bir işaretine bakıyordu. Kılıç ile mimbere çıkıp makama teşrif ettiklerinde,

Ne ümit ediyorsunuz Ey Kureyş? Ben­den size ne muamele edeceğimi bekliyorsunuz?” dedi,

Allah söyletiyor on­lara.
“Ehlü’l kerîm, kerim olan bir kardeşimizsin, senden lütf-u kerem­den,  aftan başka bir şey ümit etmeyiz” dedirtti Allah Azze ve Celle.

Onlar öyle söylediği vakit, öyle zannettiği vakit onları yalana çıkartması peygamberin şanından değildir.

“Ben de Yusuf’un kar­deşlerine söylediğini size söylerim.”

قَالَ لاَ تَثْرَيبَ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ يَغْفِرُ اللّهُ

Estaîzübillâh: «…Kale la tesribe aleykumül yevm yağfirullah»[3] dediği gibi. 

Size serzenişte de bulunmam. Yani sizin yap­tığınız kabahatleri sizin yüzünüze vurarak sizi azarlamam. Allah sizi affeylesin, herkes affolunmuştur, herkes hürdür” dedi.

O peygamberin ahlâkı budur. Hepsinin başını orada almak elinden gelmez miydi?

O peygamber ki:

«Kavmımın bana verdiği eziyeti, zahmeti hiçbir kavım kendi peygamberine çektirmedi. Bütün enbiyaların içerisin­de zahmet çeken, ezâya, cefâya uğrayan ben oldum» diyor.

Böyleyken Peygamber (A.S.V.) burada intikama durmadı, hepinizi affettim dedi. Bunların hepsi benim ümmetimdir dedi.

Demek ki pey­gamberde ilim gözünün o sertliği yokmuş. Peygamberinki evliyalarda olan nazardır. Evliyaların nazarı peygamberden almadır. Sonra biz, “evliyalar mazur görür” dedik. Onu nereden icat et­tin? Derlerse, onu da gene Peygamberimizin söz­lerinden, peygamberimizin hal-û şanından bildiriyo­ruz.

Uhud gazasında Peygamber (A.S.V.) Efendimize, Sahâbe-i Kiramlar açılıp düşman hücum ettiğinde yağmur gibi taş ve ok yağdırıyorlardı. Zırhın demiri mübarek vech-i şerifine battı, dudağı yırtılıp kan yere damlıyordu. Dişi şehit oldu. Allah Azze ve Celle, Cebrâil (A.S.)’a,

 «Çabuk! Ya Cibril acele yetiş, Habîbimin o kanından o damla yere düşmesin! Düşer­se yere yeşilliği, bir şeyin oradan çık­masını haram ederim» dedi.
Cebrâil (A.S.) ellibin senelik makamından, bir boyluk mesafeden yere düşmeden onu almak için süratle indi.
Cibril; «o derecede süratle hareket ettim» diyor.
Peygamberi (A.S.V.) kıbleye karşı elleri açık gördü.
“Ya Cibril, Habibimi nasıl gördün?”
“Ya Rabbe’l izzeti ve’l-azameti ve’l Ceberut, nasıl gördüğüm Sana malum; münacatta gördüm”
“Ne diyordu peygamber?”
“Allah’ım! Beni bilmeyen kavmime sen hidayet ver. Ya Rabbi bilseler yapmazlar” dedi.
Cenabı peygamber, bilmiyorlar diye mazur say­dı.
Sizde öyle deyin! Gönlünüzdekini yapmıyorlarsa, yanlış yolda iseler, isyan ediyorlar, zina ediyorlar, şunu yapıyorlar, bunu yapıyorlarsa, de ki,
 “Bilmiyor­lar, bilmiş olsalar yapmayacaklar” de. Mazur gör.
İşte o da şeriattan, o da Pey­gamberimizden delîli, hücceti. Onu da getirdik. Peygamber ma­zur gördü, evliyalar onun için hepsini mazur görür. Peygamber (A.S.V.),
“Ya Rabbi bilmezler, bilmiyorlar, bilseler yapmaya­caklar” diyordu, onun üzerine Cenabı Rabbül âlemin bütün ümmeti mazur saydı. Allâhu zülcelâl yalnız o kavmi değil, bütün ümmeti de mazur saydı. Allahu zülcelâl;
“Bilmeyenleri mazur sayıyorum, sen şefaat et, ben kabul ederim” dedi.


Kaynaklar
[1] Hadîs-i Şerif: Ravi: Hz. Cabir r.a.. Hadis no: 5090 ve Ravi: Ebu Said. Hadis no: 4521 Kütübü sitte
[2] Kalem Suresi:4
[3]Yusuf Suresi: 92

2 yorum:

  1. “Allah’ım! Beni bilmeyen kavmime sen hidayet ver. Ya Rabbi bilseler yapmazlar” diyen bir Peygamberin ümmeti olduğumuz için ne kadar çok sevinmeliyiz anlatamam... O insanlık için, ümmeti için böyle düşünürken bizler... Kanayan yara asıl o işte... Sohbet için Allah razı olsun. Yazının sonunda olmasını düşündüğüm bir kelimeyi de ben yazayım sohbet tamamlanmış olsun...El-fatiha...Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah Razı olsun fatihayı da okudum amiiin.. Allah cümlemizi cahillikle gafletiyle imtihan eylemesin..

      Sil


Boşanma Hakkında Detaylı Bilgiler