FATİHA SURESİ
Fatihanın nüzul sebebi hakkında alimler ihtilafa düştüler. Çoğuna göre Kur'an'dan ilk nazil olan sûrelerden biri olarak Mekke'de nazil olmuştur.
1- Ebû Osman Said b. Muhammed b. Ahmed ez-Zahid, dedesinden, o Ebû Amr el-Hıyerî'den, o İbrahim b. el-Haris ve Ali b. Sehl b. el-Muğire'den, onlar da Yahya b. Ebî .Bükeyr'den, o İsrail'den, o Ebû İshak'tan, o da Ebû Meysere'den bize haber verdi:
-"Rasulullah (s.a.v.) ortaya çıktığında kendisine 'Ya Muhammed" diye nida eden bir münadiyi işitti. Sesi işitince korka korka yürüdü. Varaka b. Nevfel de kendisine dedi ki:
-"Nida eden sesi işittiğinde sana ne dediğini işitinceye kadar sağlamca dur." Yine Rasulullah (s.a.v.) görünce -"Ya Muhammed" diye aynı sesi duydu ve
-"emrine hazırım" buyurdu. Seslenen dedi ki:
-"Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahidlik ederim de." Sonra aynı ses O'na Fatiha Sûresi'ni sonuna kadar okudu."
2- Şu haber de Ali b, Ebî Talib'in rivayetidir.
Ebû İshak Ahmed b. Muhammed el-Müfessir, Hasan b. Cafer el-Müfessir'den, o Ebu'l-Hasan b. Muhammed b. Mahmud el-Mervezî'den, o Abdullah b. Mahmud es-Sadi'den, o Ebû Yahya el-Kasrî'den, o Mervan b. Muaviye'den, o A'la b. el-Müseyyib'den, o Fudayl b. Amr'dan, o da Ali b. Ebî Talib'den Ali'nin şöyle dediğini bize haber verdi:
-"Fatiha-i Kitab, Arş'ın altındaki bir hazineden Mekke'de nazil oldu."
3- Bir önceki isnada göre Sa'di'den, o Amr b. Salih'ten, o babasından, o Kelbî'den, o Ebû Salih'ten, o da İbn Abbas'tan şöyle dediğini bize haber verdi:
-"Peygamber (s.a.v.) Mekke'de kaim oldu da "Bismillahi’r-Rahmani’r-Rahim, el-hamdu lillahi Rabbi’l-âlemin" dedi. Bunun üzerine Kureyş: "Allah, ağzını kapatsın" veya bunun gibi birşey söyledi.
Bu haberi Hasan ve Katade söyledi.
4- Mücahid'e göre de Fatiha Medine'de nazil olmuştur.
Hüseyn b. Fadl dedi ki:
"Her alim yanılabilir. Bu da Mücahid'in bir yanılmasidır. Zira o bu sözde yalnız kalmışur. Alimler aksini söylüyorlar. Fatiha'nın Mekke'de nazil olduğuna kesin olarak hüküm verilecek delillerden biri de "Andolsun biz sana tekrarlanan yediyi ve yüce Kur’an’ı verdik." âyeti veya Fatiha'dır."
5- Muhammed b. Abdirrahman en-Nahvî, Muhammed b. Ahmed b. Ali el-Hıyerî'den, o Ahmed b. Ali b. el-Müsenna'dan, o Yahya b. Eyyub'dan, o İsmail b. Cafer'den, o el-A'la'dan, o babasından, o da Ebû Hureyre'nin şöyle dediğni bize haber verdi:
-"Ubeyy İbn Ka'b, kendisine Ümmü'I-Kur'an'ı okuduğu esnada Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
-"Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki Allah bunun bir mislini, ne Tevrat'da, ne İncil'de, ne Zebur'da, ne de Kur'an'da indirmiştir. Şüphesiz o bana verilen Seb'ul-Mesani (namazın her rekatında tekrar tekrar okunan yedi âyet) ve büyük Kur'an'dır."
el-Hicr Sûresi ittifakla Mekke'de nazil olmuştur. Bu âyet de bu sûrenin içindedir. Dolayısıyla Allah Teala Peygamberine Mekke'de bulunurken Fatiha'yı vermekle ihsan edip, sonra da onu Medine'de indirmiştir. Rasulullah (s.a.v.)'ın Fatiha'yı okumaksızın, namaz kılarak Mekke'de on küsur sene yaşadığını söylememiz mümkün değildir. Bu iddia akılların kabul edemeyeceği şeyler cümlesindendir.
Bu sûrenin nüzûlu hakkında âlimler üç görüş zikretmişlerdir:
Birinci görüş: Bu sûre mekkîdır.
1- Salebi, senedi ile, Hz. Ali’nin şöyle dedlğini rivayet etmiştir.
"Fatiha sûresi, Arşın altındaki hazinelerden inmiştir."
Sa'lebî bunun peşi sıra. âlimlerin çoğunun bu görüşte olduğunu söylemiştir.
2- Yine Sa'lebî, senedi ile. Amr b. Şurahbil’in şöyle dediğini rivayet etmiştir.
"Kur'ân’dan ilk nazil olan Fatiha Sûresı'dir."
3- (Vahyin başlangıcında) Hz. Peygamber (s.as.), Hz- Hatîce (r.a.)’ye gizlice şöyle dedi:
"Bana bir şeyin karışmasından (yani aklıma bir halel gelmesinden) endişeleniyorum." Bunun üzerine, Hz. Hatice,
"O nedir?" dedi. Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle dedi:
"Yalnız kaldığımda, "oku" diye bir ses duyuyorum." Sonra Hz. Peygamber Varaka b. Nevfel'e gitti ve bu durumu ondan sordu da, O, Peygamber (s.a.s.)'e şöyle dedi:
"Sana ses geldiğinde dur." Böylece Cebrail (a.s.), Hz. Rasûl'e geldi ve O’na “Bismillahirrahmanirrahim, el-hamdulillahi Rabbi’l-‘alemîn” dedi.
4- Sa'lebî, senedi ile birlikte, Ebu Sâlih'den, O'nun da İbn Abbas (r.a.)dan rivayet ettiğine göre, İbn Abbas (ra.) şöyle demiştir:
“Hz. Peygamber (s.a.s.) kalktı ve hemen “Bismillahirrahmanirrahim” dedi. Bunun üzerine Kureyşlıler,
"Allah ağzını kırsın" dediler.”
İkinci görüş: Bu sûre. Medîne'de nazil olmuştur.
1- Sa'lebî senedi iıe birlikte, Mücâhid'den, şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Fatiha Sûresi, Medîne'de nazil oldu."
2- El-Hüseyin b. El-Fadl şöyle demiştir: "Her âlimin bir hatası olur. Bu da Mücâhid’in hatasıdır Zira âlimler bu görüşün aksini söylemiştir." Buna iki şey delâlet eder,
Birincisi: Hicr Sûresi, ittifakla Mekkîdir. Fatiha Sûresi'ni gösteren ayeti de Hicr Sûresi'ndedir. (Ayet, 87). Bu da gösterir ki, Allah Teâlâ, Peygamberımız (s.a.s.)'e bu sûreyi Hicr Sûresi'nden önce vermiştir.
İkincisi: Hz. Peygamber (s.a.s.)'in, Fatiha Sûresi olmaksızın, Mekke'de on küsur sene kaldığını söylemek doğruluktan uzak bir görüştür,
Üçüncü görüş: Bazı âlimler, bu sûrenin bir kere Mekke'de, bir kere de Medîne'de nazil olduğunu söylemişlerdir. Buna göre Fatiha Sûresi hem Mekkî, hem de Medenîdir. Bundan dolayı Cenâb-ı Allah, onu "Mesânî" diye isimlendirmiştir. Çünkü, bu sûreyi iki defa indirmiştir. Bu durum da ancak bu sûrenin ne kadar şerefli olduğunu gösterir.
Fatiha Nerede İndi?
Bu sûre Mekke'de mi inmiştir yoksa Medine'de mi inmiştir hususunda mü-fessirler farklı görüşlere sahiptir. İbn Abbas, Katâde, Ebu'l-Aliye er-Riyahi -ki adı Rufey'dir- ve başkaları: Bu sûre Mekke'de inmiştir, derler. Ebû Hurey-re, Mücâhid, Atâ b. Yesâr, ez-Zührî ve başkaları, Medine'de inmiştir, derler.
Yarısı Mekke'de, yarısı da Medine'de indiği de söylenmiştir. Bu görüşü Ebu'1-Leys Nasr b. Muhammed b. İbrahim es-Semerkandî kendi tefsirinde nakletmektedir. Birincisi ise daha sahihtir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Andolsun ki biz sana tekrarlanan yediyi ve şu büyük Kur'ân'ı verdik." (el-Hicr, 15/87) (Bu âyetin yer aldığı) Hicr sûresinin Mekke'de indiği ise ic-ma ile kabul edilmiştir. Yine namazın Mekke'de farz kılındığı hususunda bir görüş ayrılığı yoktur. İslâm tarihi boyunca "elhamdülillahi rabbi'l âlemin (diye başlayan Fatiha sûresi)" okunmaksızın bir namaz kılındığına dair bir haber nakledilmemektedir. Buna da Hz. Peygamber'in: "Fâtihatü'l-Kitab okunmadıkça hiçbir namaz olmaz" buyruğu delildir. Bu ifade, hükmü haber vermektedir. Yoksa olan bir şeyin haberi değildir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Kur'ân'dan İlk Nazil Olan Buyruklar: Kadı İbnü't-Tayyib Kur'ân-ı Ke-rim'den ilk olarak hangi buyrukların nazil olduğu hususunda görüş ayrılıklarını nakletmektedir. İlk nazil olan sûrenin "el-Müddessir" olduğu söylendiği gibi, İkra sûresi olduğu da söylenmiştir, Fatiha sûresi olduğu da söylenmiştir. Beyhaki, "Delailü'n-Nübüvve" adlı eserinde Ebu Meysere Amr b. Şe-rahbil'den şunu nakletmektedir: Rasulullah (s.a) Hz. Hadice'ye şöyle dedi: "Yalnız kaldığımda bir ses işittim. Allah'a yemin ederim bunun hoşa gitmeyen bir iş olacağından korktum." Hz. Hadice şöyle dedi: Bundan Allah'a sığınırım. Allah, sana böyle birşey yapılmasına izin vermez. Allah'a yemin ederim sen şüphesiz emaneti yerine getirirsin, akrabalık bağına riâyet edersin ve doğru söz söyleyen bir kimsesin.
Rasulullah (s.a)'ın bulunmadığı bir sırada Ebu Bekir (r.a) eve gelir ve Hz. Hadice, Hz. Peygamber'in kendisine neler söylediğini ona anlatır ve devamla şöyle der: Ey Atik, Muhammed ile Varaka b. Nevfel'in yanına git. Rasulullah (s.a) yanlarına girdiğinde Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber'in elinden tutar ve şöyle der: Seninle birlikte Varaka'ya gidelim. Hz. Peygamber ona: "Sana durumu kim haber verdi?" diye sorunca Hz. Ebu Bekir: Hadice dedi. İkisi birlikte Varaka'nın yanına gittiler ve durumu ona anlattılar. Bu arada Hz. Peygamber şöyle dedi: "Yalnız kaldığım sırada arkamdan ya Muhammed, ya Muhammed diye birisinin seslendiğini işitiyorum, ben de kaçmaya koyuluyorum." Varaka: Hayır, böyle yapma, dedi. Bu sesi işittiğin takdirde, sana ne söyleyeceğini işitmek üzere yerinde dur, sonra yanıma gel bana durumu bildir. Hz. Peygamber yalnız kaldığı sırada ona: Ya Muhammed, diye seslenildi. Bil ki: "Rahman ve rahîm olan Allah'ın adıyla, hamd alemlerin rabbi Allah'a mahsustur..." buyruğunu "sapanlarınkine değil" buyruğuna kadar yani sûrenin sonuna kadar inzal buyurdu. "La ilahe illellah" de. Daha sonra Hz. Peygamber Varaka'ya gitti ve bu durumu ona anlatınca Varaka ona şöyle dedi: Sana müjdeler olsun, sana müjdeler olsun. Ben tanıklık ederim ki Meryem oğlu İsa'nın geleceğini müjdelediği kişi sensin. Musa'ya gelen Namus (vahy)'ın benzeri sana da gelmiştir. Sen Rasûl bir peygambersin. Bundan sonra sana cihad emri verilecektir. Bu emir sana geldiği takdirde ben hayatta olursam şüphesiz seninle birlikte senin yanında cihad ederim. Varaka vefat ettiğinde Rasulullah (s.a) şöyle buyurdu: "Andolsun o keşişi, cennette üzerinde ipek elbiseler bulunduğu halde gördüm. Çünkü, 9 bana iman etti ve beni tasdik etti." Hz. Peygamber bu sözleriyle Varaka'yı kastediyor. el-Beyha-ki (Allah ondan razı olsun) der ki, bu (hadisin senedi) munkaü'dır. Eğer gerçekten mahfuz bir rivayet ise bunun Hz. Peygamber'e: "Yaratan Rabbinin adıyla oku" (el-Alak, 96/1) buyruğu ile "Ey örtülerine sarılıp bürünmüş olan" (el-Müddessir, 74/1 )buyruğunun nüzulünden sonra meydana gelmiş bir olaya dair bir haber olma ihtimali vardır.
3- Fâtiha'yı İndiren Melek:
İbn Atiyye der ki: Bazı ilim adamları, Hz. Cebrail'in el-Hamd (Fatiha) sûresini indirmediğini sanmışlardır. Buna sebep ise Müslim tarafından kaydedilen İbn Abbas'tan şöyle dediğine dair rivayettir: Hz. Cebrail Peygamber (s.a)'ın yanında oturuyor iken üst taraftan bir ses işitti. Başını kaldırdı ve şöyle dedi: Bu, şu ana kadar açılmamış ve bugün açılan semadaki bir kapıdır. O kapıdan bir melek indi, bunun hakkında da şöyle dedi: Bu, şu güne kadar nazil olmamış ve ilk olarak bugün yeryüzüne nazil olan bir melektir. Bu melek selam verip şöyle dedi: Senden önce hiçbir peygambere verilmemiş ve sana verilen iki nurun müjdesini sana getiriyorum. Bunlar, Fâtihatü'1-Kİ-tab ile Bakara sûresinin son âyetleridir. Bu sûrelerden okuduğun her bir harfin mutlaka karşılığı sana verilecektir.
İbn Atiyye der ki: Ancak bu durum sözü geçen ilim adamının zannettiği gibi değildir. Bu hadis-i şerif, Hz. Cebrail'in Peygamber (s.a)'e sözü geçen melekten daha önce gelmiş olduğunu, o meleğin gelişini ve onunla birlikte nazil olacak olanı haber vermek üzere geldiğini göstermektedir. Buna göre Hz. Cebrail, bu sûrenin indirilişinde ortak hareket etmiş olur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Derim ki: Hadisin zahiri Hz. Cebrail'in Peygamber (s.a)'e bu konuda herhangi bir bilgi vermediğini göstermektedir. Bizler bu âyetin nüzulünün Mekke'de olduğunu önceden açıklamış bulunuyoruz. Hz. Cebrail, yüce Allah'ın şu buyruğu sebebiyle bu sûreyi indirmiş bulunmaktadır: "Onu emin olan ruh indirmiştir." (eş-Şuara, 26/93) İşte bu buyruk, Hz. Cebrail'in bu sûreyi indirdiğini göstermektedir. Çünkü bu âyet-i kerime, bütün Kur'ân-ı Kerim'in Hz. Cebrail tarafından indirilmiş olmasını gerektirir. Böylelikle Hz. Cebrail bu sûrenin okunuşunu Mekke'de indirmiş olup. Medine'de de bunun sevabını belirtmek üzere sözü geçen melek tarafından indirilmiş olur. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
Bu sûrenin Mekkî ve Medenî olduğu Hz. Cebrail tarafından iki defa indirildiği de söylenmiştir. Bunu es-Sa'lebi nakletmiştir. Ancak bizim sözünü ettiğimiz şekil daha uygundur. Çünkü Kur'ân-ı Kerim ile Sünnet-i seniyyede-ki haberlerin arası böylece telif edilmektedir. Hamdimiz Allah'adır, minnet duygularımız O'nadır.
Hz. Muhammed'in peygamberliğinin ilk yıllarında Mekke'de nazil olduğu hususunda ittifak vardır. Kaynaklarda nüzul sebebiyle ilgili özel bir olay yoktur. Mushafın baş tarafına konmak üzere vahyedilmiştir; Kur'an'in hem bir mukaddimesi hem de özeti gibidir. Ayrıca her müminin kıldığı namazın bütün rek'atlarında rabbi ile konuşurcasına okuması ve bu sayede O'na yaklaşması murat edilmiştir.