Vaizlerde olması gereken Edep


İmam-ı Şa’ranî Hazretleri[1] buyurdu,

“Hiçbir zaman cemaate bir söz söylemek üzere oturmadım ki, o asırda o beldede bu vazifeyi asaleten uhdesinde tutan mutasarrıftan destur talep etmeyeyim.”

Bu da bütün vaizlere olması gereken edeptir. Kim bir yerde bir şey konuşacak olursa o vazife üzerinde asaleten bulunan oradaki ümmeti Muhammediyeyi irşada zahir ve maneviyatında himayeye müvekkel olan bir veliyullah bulunur.
Edep, o makamda oturan kimseden derhal destur talep etmektir. O desturu verdikten sonra onun söylediği kelâmı hazır olan cemaatin kalbine nakşetmesi o zatın vazifesidir. Bizim vazifemiz yok. Santral nasıl fişi takar gibi oradan fişi takar o cereyan artık kalplere gelir, kalpten kalbe gider. Buradan gelen yine oraya çarpıp döner, kalpten çıkan söz kalbe girer. O olmadıktan sonra işimiz havadır.

İşte o, imamı Şaranî Hazretlerinin bize talim etmiş olduğu mükemmel bir edeptir. Evvela söyleyen kimsenin tevazu makamına ermesi lazımdır. Ne kadar aşağıya tenezzül ederse o kadar aşağıya füyuzat iner. Sular dağın tepesine doğru yürümez en aşağıda olan vadilere doğru akar gider. Yukarıdakiler mahrum kalır ama aşağıdakiler o feyzi alır.

Onun için ilk oturan kimse o feyzi üzerine çekebilmek için edeple oturması lazımdır. Kendinden söylemeye başlayan kimse kendine bırakılır. Kendi kendisindeki ile iktifa eden kimse ihtiyaç arz etmeyen kimsedir. Kendini yeterli gören kimseye başka yerden bir imdat verilmez.

Lakin imdat arayan kimseye talip olan kimseye boyuna verir. Her taraftan onun için ilk edep burada kendimizi boş bilerek, hiçbir şey bilmeyici muhtaç sıfatında olup onlardan bize gönderilecek füyuzatı içmek ve içirtmektir, maksadımız odur.

Biz, bilici olarak oturduğumuz vakitte onlardan bir imdat bize gelmez, o yolu keserler. Aman bize bir imdat diyerek münacat edip yalvaran kimselere o imdat boyuna yetişir.

“Eşhedüenlâ ilâheillalah vahdehu lâ şerikeleh ve eşhedü enne seyyidenâ Muhammeden abduhu ve habibuhu ve resulûhu (S.A.V), Mevlânâ hadiynâ kelimeteyni şehadeten indeke ya rasullullah.” 


[1] İmam-ı Şa’ranî Hazretleri: (Mısır, 1493–1565) Evliyanın büyüklerindendir. Saçını uzattığı için şa’ranî lakabıyla tanınırdı. Mizan-ı Şar’anî adlı eseri çok meşhurdur. Allah sırrını takdis etsin.

Yorum Gönder

0 Yorumlar