4 Aralık 2018 Salı

Besmele Nedir?, Besmelenin önemi Ayetlerde ve Hadislerde, Besmelenin Fazileti


Besmele ile başlayalım ilk sohbetimize inşallah besmele nedir? Besmelenin önemini öğrenelim önce ayetlere sonrada hadisi şeriflere bakalım. Arapça ve Türkçe karşılıkları aşağıda verilmiştir dikkat edelim lütfen!
BESMELE İLE İLGİLİ AYET-İ KERİMELER 
Hud / 41. (Nuh) dedi ki: “Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ın adıyladır. Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.”


وَقَالَ ارْكَبُواْ فِيهَا بِسْمِ اللّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا إِنَّ رَبِّي لَغَفُورٌ رَّحِيمٌ
Ve kâlerkebû fîhâ bismillâhi mecrâhâ ve mursâhâ, inne rabbî le gafûrun rahîm(rahîmun).

ve kâle irkebû: ve dedi binin
fî-hâ: onun içine
bismillâhi (bi ismi allâhi): Allah'ın adıyla
mecrâ-hâ: onun gidişi, akışı, yüzmesi
ve mursâ-hâ: ve onun demir atması (durması)
inne: muhakkak ki, şüphesiz
rabbî: benim Rabbim
le gafûrun: mutlaka mağfiret edendir (günahları sevaba çeviren)
rahîmun: rahîmdir (rahmet nuru gönderen)





Neml / 30. “Mektup Süleyman’dandır, rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla (başlamakta) dır.”

إِنَّهُ مِن سُلَيْمَانَ وَإِنَّهُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
İnnehu min suleymâne ve innehu bismillâhir rahmânir rahîm(rahîmi).

inne-hu: muhakkak o
min suleymâne: Süleyman'dan
ve inne-hu: ve muhakkak o
bismillâhi (bi ismi allâhi): Allah'ın adıyla
er rahmâni: rahman olan
er rahîmi:

Maide / 4. Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır. Allah’ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah’ın adını anın (besmele çekin). Allah’tan korkun. Allah’ın hesabı pek çabuktur.


يَسْأَلُونَكَ مَاذَا أُحِلَّ لَهُمْ قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَمَا عَلَّمْتُم مِّنَ الْجَوَارِحِ مُكَلِّبِينَ تُعَلِّمُونَهُنَّ مِمَّا عَلَّمَكُمُ اللّهُ فَكُلُواْ مِمَّا أَمْسَكْنَ عَلَيْكُمْ وَاذْكُرُواْ اسْمَ اللّهِ عَلَيْهِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ
Yes’elûneke mâ zâ uhılle lehum kul uhılle lekumut tayyibâtu ve mâ allemtum minel cevârihi mukellibîne tuallimûnehunne mimmâ allemekumullâhu fe kulû mimmâ emsekne aleykum vezkurûsmellâhi aleyhi vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe serîul hısâb(hısâbi).

yes'elûne-ke: sana soruyorlar
mâ zâ uhılle lehum: onlara, (kendilerine) nelerin helal kılındığı
kul: de, söyle
uhılle lekum(u): sizin için, size helal kılındı
et tayyibâtu: temiz olanlar, helal olanlar
ve mâ allemtum: ve öğrettiğiniz şey
min el cevârihı: av avlamak için yetiştirilen yırtıcı hayvanlardan
mukellibîne: "avcı hayvan" (avcı köpek) yetiştirenler
tuallimûnehunne: onlara öğrettiniz (yetiştirdiniz)
mimmâ (min mâ) alleme-kum(u): size öğrettiği şeyden
Allâhu: Allah (c.c.)
fe kulû: o halde, artık yiyin
mimmâ (min mâ) emsekne: tutuğu şeylerden
aleykum: size, sizin için
ve uzkurû: ve zikredin, anın
isme Allâhi: Allah'ın (c.c.) ismini
aleyhi: onun üzerine
ve ittekû allâhe: ve Allah'a (c.c.) karşı takva sahibi olun
inne Allâhe: muhakkak ki Allah (c.c.)
serî'u el hısâbi: hesabı çabuk gören


En’am / 118-119. Allah’ın âyetlerine inanıyorsanız, üzerine O’nun adı anılarak kesilenlerden yeyin. Üzerine Allah’ın adı anılıp kesilenden yememenize sebep ne? Oysa Allah, çaresiz yemek zorunda kaldığınız dışında, haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır. Doğrusu bir çokları bilgisizce kendi kötü arzularına uyarak saptırıyorlar. Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları çok iyi bilir.
Enam 118.ayeti
فَكُلُواْ مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ إِن كُنتُمْ بِآيَاتِهِ مُؤْمِنِينَ
Fe kulû mimmâ zukiresmullâhi aleyhi in kuntum bi âyâtihî mu’minîn(mu’minîne).

fe kulû: o zaman yeyin
mimmâ (min mâ): o şeylerden
zukire ismu allâhi: Allah'ın ismi anılan
aleyhi: onun üzerine
in kuntum: eğer .... siz iseniz
bi âyâti-hî: onun âyetlerine
mu'minîne: îmân eden kimseler (mü'min olan)

119.ayeti


وَمَا لَكُمْ أَلاَّ تَأْكُلُواْ مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ وَقَدْ فَصَّلَ لَكُم مَّا حَرَّمَ عَلَيْكُمْ إِلاَّ مَا اضْطُرِرْتُمْ إِلَيْهِ وَإِنَّ كَثِيرًا لَّيُضِلُّونَ بِأَهْوَائِهِم بِغَيْرِ عِلْمٍ إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِالْمُعْتَدِينَ
Ve mâ lekum ellâ te’kulû mimmâ zukiresmullâhi aleyhi ve kad fassale lekum mâ harreme aleykum illâ madturirtum ileyh(ileyhi), ve inne kesîren le yudıllûne bi ehvâihim bi gayri ilm(ilmin), inne rabbeke huve a’lemu bil mu’tedîn(mu’tedîne).

ve mâ lekum: ve size ne oluyor
ellâ te'kulû (en lâ te'kulû): yememeniz, yemiyorsunuz
mimmâ (min mâ): o şeylerden
zukire ismu allâhi: Allah'ın ismi anılan
aleyhi: onun üzerine
ve kad fassale: ve ayrı ayrı açıklamıştı
lekum: size
mâ harreme: haram kıldığı şey(ler)
aleykum: size
illâ: hariç
madturirtum (ma idturirtum): darda kaldığınız, mecbur kaldığınız şey(ler)
ileyhi: ona
ve inne: ve muhakkak
kesîren: çok
le yudıllûne: gerçekten dalâlette bırakıyorlar
bi ehvâi-him: kendi hevesleri ile
bi gayri ilmin: bir ilim olmaksızın
inne: muhakkak
rabbe-ke: senin Rabbin
huve: o
a'lemu: en iyi bilir
bi el mu'tedîne: haddi aşanları



HADİS-İ ŞERİF

* Hazreti Aişe radıyallahu anha anlatıyor: 

“Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Sizden kim bir şey yerse “Bismillah (Allah’ın adıyla)” desin. Bidayette söylemeyi unutmuşsa, sonunda şöyle söylesin: “Bismillahi fi evvelihu ve âhirihu (başında da sonunda da Bismillah).”


* İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) demiştir ki: 
“(Hayvanı keserken) besmele çekmeyi bir kimse unutmuşsa bunun bir mahzuru yoktur. Ancak kasden terketmiş ise, kesilen yenilmez.”


* Hazreti Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “
Resülullah (aleyhissalâtü vesselâm)’a soruldu: “Halk bize et getiriyor, kesilirken besmele çekilip çekilmediğini bilmiyoruz, ne yapalım?” “Siz besmele çekin, yiyin!” cevabını verdi.”


* İbnu Abbas (radıyallâhu anhüm ) anlatıyor:
 “Resülullah (âleyhissâlâtu vesselâm) buyurdular ki: “Suyu deve gibi bir solukta içmeyin. İki-üç solukta (dinlene dinlene) için. Su içerken besmele çekin. Bitirince de Allâh’a hamdedin.”


* Yine Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: “
Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Abdesti olmayanın namazı da yoktur. Üzerine besmele çekmeyenin abdesti yoktur.”


* Ümmeyye İbnu Mahşiyy radıyallahu anh anlatıyor: 
“Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm otururken bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeğini yemiş, geriye tek lokması kalmıştı. Onu ağzına kaldırırken:”Bismillahi evvelehu ve ahirehu” dedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm güldü ve: “Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah’ın ismini zikretti, karnındakileri hep kustu!” buyurdu.”


* Bilal İbnu Rabâh radıyallahu anh anlatıyor:
 “Resülullah aleyhissalâtu vesselâm bana, Müzdelife vakfesinin sabahında: “Ey Bilâl! Halkı sustur -veya Halkı dinlet!” buyurdular. Sonra halka şu hitabede bulundular:
”Allah Teâla hazretleri, şüphesiz, şu Müzdelife’nizde, sizlere iyilik ve ihsanda bulunarak, günahkârlarınızı, hayır sahipleriniz hatırına bağışladı. İyilerinize dilediğini verdi. Öyleyse Allah’ın adıyla (buradan Mina’ya) hareket edin!”


* Safvan İbnu Assâl radıyallahu anh anlatıyor:
 “Resulullah aleyhissalâtu vesselâm beni seriyyede savaşa gönderdi. (Yola çıkarken) şu talimatı verdiler: 
“Allah’ın adıyla, Allah yolunda yürüyün. Allah’ı inkâr edenlerle savaşın. İşkence yapmayın, (ahidde bulunduğunuz taktirde) ahdinizi bozmayın, çocukları öldürmeyin.”


OĞLU BESMELE ÖĞRENİNCE

İsa Peygamber bir mezarlığın yanından geçerken ağla­maya başladı. Yanındakiler sordular:
— Ey Allah’ın Peygamberi, neden ağlıyorsun?
— Neden olacak, şu mezarlıktaki bir ölünün ruhlar âleminde çektiği azaba ağlıyorum.
— Neden azap çekiyor?
— Herhalde dünyada iken bir kısım günahlar işlemiş, Allah’ın emirlerine uymamış.
Hazret-i İsa, oradan uzaklaşarak, varacağı köye varıp vaaz ve nasihatlannı yaptıktan sonra, tekrar aynı yoldan köyüne döndü. Yine aynı mezarlığın yanına gelince arka­daşları İsa Peygamber’in ağlayacağını sandılar. Halbuki ağlamıyor, gülüyordu. Sordular:
— Ey Allah’ın Nebîsi, bu defa neden tebessüm edip, seviniyorsun?
— Geçen defaki adama yapılan azab kalkmış, güllük gülistanlık bir yerde zevk ü sefa içinde eğleniyor ondan.
— Neden azabı kalkmış acaba?
— Neden olacak, adamın dünyada bir çocuğu var. Şu sıralarda bir hocaya gidiyor, ondan din dersleri alıyor. Çocuk besmeleyi ezberledi. Rabbimiz de buyurdu ki:
“— Senin oğlun dünyada Benim ismimi ezberledi. Bes­meleyi öğrendi. Her zaman “Bismillah” demeye başladı.
Ben, böyle bir çocuğun babasına azap etmem. Haydi çocuğunun dindarlığı hürmetine seni affediyorum.”
Böylece çocuğu besmeleyi öğrendiği andan itibaren babasından azap kalktı.


BESMELENİN FAZİLETİ 



Saliha bir kadının, münafık ve cahil bir kocası vardı. Bu kadın ” Bismillahirrahmanirrahim ” diye besmele çekmeden, hiçbir işine başlamazdı. Kocası,onun bu haline kızar, kadıncağıza yapmadığı eziyeti bırakmazdı. O saliha kadın ise, kocasının eza ve cefalarına sabreder ve onun doğru yola gelmesi için Allah’a dua ederdi. 


Bir gün, kadının kocası iyice öfkelenmişti.. Karısına yapacağı eziyet ve kötülük için bir bahane arıyor ve kendi kendine :
”Suna bir oyun çevirenimde görsün ; bakalım onu rezil olmaktan kim kurtaracak ? ” diye söylenip duruyordu. Başkalarına açıkça söyleyemediği inkarcılığı, artık bütün çirkinliğiyle, içinde dolup taşmıştı.
Hanımını çağırdı, ona bir kese altın vererek :
– Bunu iyi sakla !!! diye tembih etti. Kadında kocasının emri üzerine hemen gitti, besmeleyi çekerek keseyi iyice sakladı. Bu arada kocası da onu gizlice takip ediyordu. Sonra karısının haberi olmadan keseyi, karisinin sakladığı yerden aldı. İçindeki altınları boşaltarak, keseyi derin bir kuyuya attı. 
Aradan çok geçmeden karısını çağırdı ve:
– Sana verdiğim bir kese altını hemen getir. dedi.
Kadın koştu ; keseyi sakladığı yere,
” Bismillahirrahmanirrahim ” diyerek elini uzattı.
Tam o anda, Allahu Tealinin emriyle, kese kadının sakladığı yerde içindeki altınlarla beraber aynen duruyordu. Islanan keseden suları damlıyordu. Kadın kesenin neden ıslak olduğunu anlayamadı ve keseyi kocasına getirdi. Adam içi altınla dolu keseyi görünce çok şaşırdı ve karısının söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu anladı.
Sonra karısına ;
– Sana çok zulmettim, çok canını yaktım, beni affet. diye yalvarmaya başladı. Allah’a tevbe ve istiğfar etti. İbadetlerine bağlı bir insan oldu. O günden sonra dua ve yakarışlarında hep şöyle derdi ;
– Ya Rabbi ! Bana dünyam ve ahiretim için hayırlı, Saliha bir kadını es olarak verdiğin için, sana hakkiyle şükretmekten acizdim, beni affet Allah’ım…
O saliha kadın ise ;
– Ya Rabbi ! Sana şükürler olsun ki, duamı kabul edip kocamı Salihlerden eyledin, diye dua ediyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı