23 Temmuz 2011 Cumartesi

BAKARA SURESİ 9.AYETİN TEFSİRİ MÜNAFIKLAR İLE İLGİLİ

9- onlar, Allahı ve iman edenleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar. Fakat bunun farkında değildirler.
Bunlar, inanmadıkları halde, öldürülmekten kurtulmak için. dilleriyle, kalblerindeki şüphe ve inkârın aksini söylerler. Ve bu sözleriyle Allahı ve mü­minleri kandınnaya çalışırlar. "İman ettik" derler. Oysa onlar, gerçekte başkasıni değil ancak kendilerini aldatmaktadırlar. Fakat bunun farkında değildirler.
Eğer denilecek olursaki: "Münafıklar, öldürülme ve esir edilme korku­suyla, inandıklarının aksine, müminlere karşı iman ettiklerini söylüyorlar böyle­ce kendilerini savunuyorlardı. Onların bu davranışlarına âyetin "Allahı ve mü­minleri aldatmaya çalışırlar." demesinin mânâsı nedir?" Buna cevaben denilir ki: "Araplar, kendisini savunmak için yalan söyleyip başkalarını kandırana da "Aldatan" derler. Burada münafıklar her ne kadar geçici dünyada müminleri al­datmaya girişmişi erse de aslında onlar, kendilerini aldatmışlardır. Zira bunlar, kendilerini çeşitli ümit ve emellerle savsaklarlar. Halbuki kendilerini elleriyle tehlikeye atar, zehir kâsesinden zehir içerler. Bizzat kendilerini Allanın azabına ve gazabına uğratırlar. Bu sebeple Allah teala onlar hakkında "Oysa sadece ken­dilerini aldatırlar." buyurmuştur.

Bu âyet-i kerimenin "Fakat bunun farkında değildirler." bölümü, "Allah teala ancak bilinçli bir şekilde kâfir olan, Allanın varlığını, birliğini ve Peygam­berlerinin ve kitaplarının hak olduğunu bildiği halde inkâr edenlere azap eder." diyenlerin görüşlerinin, Allah tarafından yalanlandığını gösterir. Zira, Allah tea­la bu âyet-i kerimede, münafıkları, Allahı ve Peygamberini aldattıklarım zannet­mekle vasıflandırmakta ve onların, Allah ve müminleri gerçekte aldatmadıkları­nın farkında olmadıklarını, bununla beraber cezalandırılacaklarını beyan etmek­tedir. Böylece inkarcıların kasıtlı olup olmadıklarının farketmediğini ortaya koymaktadır.

Taberi diyor ki: 
"Onlar, Allahı ve iman edenleri aldatmaya çalışırlar." ifa­desinde Yuhadiûne, fiili, müşareket (İşteşlik) ifade eden bir fiildir. Bu­na göre, aldatmaların karşılıklı olması icabeder, yani, münafıklar, Allahı ve iman edenleri aldatmaya kalkışırken Allah ve müminler de onları aldatmaya kalkışmış olacaklardır.
Bir kısım lügat âlimleri buna cevaben demişlerdir ki Müfâale ba­bından gelen fiiller Arapçada bazan "Müşareket" (İşteşlik)" ifade etmezler. 
Ni­tekim Katelehumullah[34] âyetinin mânâsı "Allah onlarla savaş­tı." şeklinde değil "Allah onları kahretsin" demektir. Bu âyet te bu kabildendir.

Taberi sözlerine devamla diyor ki: 
 "Ben bu lügat âlimlerinin izah tarzına katılmıyorum. Âyette zikredilen  Yuhaddiûne fiili müşareket ifade etmektedir. Zira, münafıklar, kalblerinde olanların tersini dilleriyle söyleyerek Allah tealayı aldatmaya kalkışırken, Allah teala da onları derhal cezalandırmayıp mühlet vererek aldatmış ve onlan hak yoldaymış gibi göstermiştir. Bu hu­susta şu âyet-i kerimede şöyle buyuruImaktadır. 
"Kâfirler, kendilerine mühlet vermemizin sakın kendileri için hayırlı olduğunu zannetmesinler. Biz onlara mühleti ancak günahlarını artırsınlar diye veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır[35]
Daha sonraki âyetlerin izahında da görüleceği gibi, Taberinin bu görüşü bir çok müfessir tarafından tasvip edilmemiş, "aldatma" sıfatı Allah tealaya iza­fe edilmemiştir.
Âyet-i kerimede zikredilen "Oysa sadece kendilerini aldatırlar." ifadesi gösteriyor ki, münafıklar aslında ne Allahı aldatabilmişlerdir ne de müminleri. Zira Allah, onların münafık olduklarını biliyor ve onlara mühlet veriyordu. On­lar Allah tealayı aldatmış olsalardı Allah tealanın, onları cezalandırmaması icabederdi. Münafıklar, aslında müminleri de aldatamamışlardır. Zira onlar, müminlere karşı iki yüzlü görünmeleriyle onlardan herhangi bir menfaat elde ede­memişlerdir. Sadece kendi ellerinde bulunan mal ve evlatlarım muhafaza ede­bilmişlerdir.
Âyet-i kerimenin "Fakat bunun farkında değildirler." ifadesinden maksat, "Allahı aldattıklarını zanneden münafıklar, Allahın bunlardan haberdar olduğu­nun ve bunları derhal eezalandırmayıp, kendilerine mühlet verdiğinin farkında değillerdir." demektir."

Bu hususta diğer âyetlerde de şöyle buyurulmaktadır: "Ey Muhammed, münafıklar sana geldikleri zaman "Biz, şehadet ederiz ki, sen mutlaka Allahın Resulüsün." derler. Allah da bilir ki elbette sen onun Peygamberisin. Ve Allah, şehadet eder ki, münafıklar muhakkak yalancıdırlar." "Onlar, yeminlerini kendi­lerine siper edindiler. İnsanları Allahın yolundan alıkoydular. Onların yaptıkları ne kötü bir şeydi[36]

Kaynaklar
[34] Tevhe suresi, 9/30
[35] Âİ-i İmran suresi, 3/178
[36] Mimafikûn suresi, 63/1,2
Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 1/121-123.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Boşanma Hakkında Detaylı Bilgiler