26 Temmuz 2011 Salı

Kışla-Mektebi, Osmanlılar Hristiyan tebanın haklan husu­sunda nasıl davranırlardı?

 Kışla-Mektebi Osmanlılar Hristiyan tebanın haklan husu­sunda nasıl davranırlardı? Ya hükümetlerini yerinde bıraka­rak yani ipka ederek, vergiye bağlardı. Yahud haraca keser­lerdi. Haraca kesilenler, Öşür ve gümrük vergileri verdikten başka, savaşta alınan esirler, Yeniçeri yetiştirmeye kifayet et­mezse
Bunlardan devşirme alırlardı. Sultan Murad zamanında devşirmelere "Acemi Oğlanları" denilmiştir. Bunlar Orhan Gazi zamanında olduğu gibi hemen Yeniçeri içerisine veril­mez ayrıca talim ve terbiye edilirlerdi. Hatta Edirne'nin zap­tından sonra, büyük büyük kışlalar yaptırılarak, buralara yer­leştirilmişlerdir. Bu kışlalar o zamanlar için askeri bir mektep sayılırdı. Çünkü acemi oğlanları oralarda; yedi sene istihdam olunarak, askerlik ilmi öğrenirler ve bu mesleğin zorluklarına karşı eğitilirlerdi. Kendilerine bir askere lazım olan maharet, beceri, ahlak öğretilirdi. Vakti geldiğinde ocaklara çıktıklarından artık iyi bir asker olmuş sayılırlardı. Yeniçerilerin, dünya­nın her tarafına yayılmış ünleri, namları, zafer ve nusrata erişleri bu mekteblerde verilen eğitimlerin neticesinde mü­kemmel bir asker olarak yetişmiş olmalarından dolayıydı.
Acemi oğlanları, Yeniçeri, Sipahi, Silahdar ve "Bölük-ü Er­baa" tabir olunan Ülufeciyan yemin ve Yesar (maaşlı sağ ve sol) Gureba-i Yemin ve Yesar (garib yiğit sağ ve sol bölükle­ri), Azablar, (bekâr askerler) bölüklerine kayd olunurlardı. ülufeciyan demek vazifeleri belli olan asker demektir. O za­manın usulünce ikiye aylıp, bir kısmı ordunun sağ bir kısmı ise sol tarafında bulunurdu.
Gureba ise, memleketleri başşehre pek uzak olan garibler idi. Garibler; beyler sınıfı olup, sipahi ve silahdarlar ise akıncılık, çapulculuk, karakol hizmetlerinde ve düşman karşısın­da piyadelerin muhafazasıyla hücum işlerinde kullanılan sü­varilerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı