25 Nisan 2011 Pazartesi

UMEYR İBNÜ VEHB


UMEYR İBNÜ VEHB

«Umeyr İbnu Vehb, şimdi bana çocuklarımdan daha sevimlidir» [1].

Umeyr İbnu Vehb el-Cümahî, Bedir savaşından kendini kurtararak ;, Mekke'ye dönmüş, fakat geride, oğlu Vehb'i müslümaniarın eiine bırakmıştı.

Umeyr, müslümanların; babasının suçu sebebiyle, çocuğunu he­saba çekmelerinden, kendisinin; Rasûiüllah'a ve ashabına yapmış ol­duğu eza, cefaya karşılık, ona işkence etmelerinden korkuyordu.

Bir kuşluk vakti Umeyr, Kabe'yi tavaf etmek ve putlarından uğur dilemek için Mescid'e gitti. Safvan İbnu Ümeyye'yi Hicr'de otururken gördü. Yanına gidip : :

«— Hayırlı sabahlar», dedi. Vafvan da ona :

«— Otur, biraz konuşalım. Vakit ancak lâfla öldürülür», dedi.

Umeyr, Safvan İbnu Ümeyye'nin yanına oturdu. İkisi, çeşitli konuları, başlarına gelen büyük felâketi konuşmaya, müslümaniarın eline düşen esirleri saymaya ve onların öldürülüp de Bedir'deki kuyunun de­rinliklerinde kaybolup giden Kureyş büyüklerini ah-vah ederek anma­ya başladılar,

Safvan İbnu Ümeyye, derin derin soluk alıp dedi ki :

«— İnan, bundan sonra yaşamaya değmez». Umeyr:

«— Gerçekten doğru söyledin», dedi. Biraz sustuktan sonra :

«—Yemin ederim ki, eğer ödenecek borçlarım olmasa ve benden sonra, perişan olmalarından korktuğum ailem bulunmasaydı, «Muham-med'in üzerine gider, öldürüp işini bitirir ve böylece onun kötülüğünü önlerdim», dedi. Sonra, alçak bir sesle sözüne şunu ekledi :

«— Yesrîb'e gidişim şüphe uyandırmaz. Çünkü oğlum Vehb on­ların elinde esirdir».

Safvan İbnu Ümeyye, Umeyr İbnu Vehb'in konuşmasını ganimet bilip, bu fırsatı kaçırmak istemedi. Dönüp şöyle dedi :

.— Umeyr! Bütün borcunu üzerime alıyorum. Ne kadar olursa ol­sun, ben öderim... Ailene gelince ben ve onlar sağ oldukları müddet­çe, onlara kendi ailem gibi bakarım...

Malım onların hepsine yeter. Onlara rahat bir geçim sağların Umeyr dedi ki :

«— Öyleyse bu konuştuklarımız aramızda kalsın, başka birine s| teme». Safvan :

«— Tamam, sen de söyleme».

Umeyr, içinde Muhammed (s.a.v.)'e karşı beslediği intikamla Ka­be'den çıkıp- niyet ettiği şeyi gerçekleştirmek için hazırlanmaya baş­ladı.

Bu yolculuktan herhangi birinin şüphelenebileceğim sanmıyordu. Çünkü Kureyş'ten bazıları da esirlerini kurtarmak için, Yesrib'e gidip geliyorlardı.

Umeyr İbnu Vehb, kılıcının bilenmesini ve üzerine zehir sürülı sini emretti. Biniti hazırlanıp getirildi ve bindi.

Kin ve kötülük dolu olarak Medine'ye doğru yola çıktı.

Umeyr Medine'ye vardı. Rasûlüllah't (s.a.v.) görmek maksadıyla Mescide gitti. Mescidin kapısına yakın bir yerde devesini çöktürüp, orada beklemeye başladı.

Ömer İbnu'l-Hattab ve bazı sahabîler tam o anda Mescidin kapısına yakın bir yerde oturmuşlar, şu konuları konuşuyorlardı :

Bedir ve ondan sonraki Kureyş'li öiü ve esirler...

Muhacir ve ensâr'ın gösterdiği kahramanlıklar...

Allah'ın kendilerine ikram ettiği zafer ve düşmanlarına verdiği ye

Böylece, Hz. Ömer, Umeyr İbnu Vehb'in devesinden inip, kılıcını kuşanmış olarak Mescide doğru gittiğini ve ürkek ürkek yürüdüğünü, gördü. Dedi ki :

«— Bu köpek, Allah'ın düşmanı Umeyr İbnu Vehb'dir... Vallahi oj sadece kötülük için gelmiştir. Daha önce, Mekke'de müşrikleri bize kışkırtmıştı ve Bedir'den az önce onların casusu idi». Arkadaşlarına da:

«— Gidin, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) yanında durun. Dikkatli olun daj, bu pis hilekâr, ona bir hainlik etmesin», dedi. Kendisi de, Rasûlüllafi (s.a.v.)'ın yanına gidip !

„— Ey Allah'ın Rasûlü! (s.a.v.) Allah'ın düşmanı Umeyr İbnu Vehb kıhcınr kuşanarak gelmiş. Ben onun sadece kötülük için geldiğini tah­min ediyorum». Rasûlüliah (s.a.v.) :

,<_ Onu benim yanıma getir», dedi. Hz Ömer, Umeyr İbnu Vehb'in yanına gitti. Yakasından tuttu ve kılıcının bağını boynuna geçirip, Ra­sûlüllah'ın (s.a.v.) yanına götürdü. Peygamber (s.a.v.), onu bu halde görünce, dedi ki

«— Onu serbest bırak. Ömer! Serbest bırak». Sonra da :

«—Sen geride dur», dedi. Ömer geri çekildi. Hz. Peygamber (s.a.vİ) Umeyr İbnu Vehb'e yönelip :

«_Yak!aş ya Umeyr!» dedi. Umeyr yaklaştı ve Rasûlüilah'a (s.a.v.) :

«— Hayırlı sabahlar!» dedi. (Câhiiiyye devrinde böyle selâmlaşır-lardı). Rasûlüllah (s.a.v.) :

«— Allah bize. senin selâmından daha hayırlısını ikram etti. Ey Umeyr! Allah bize «es-Selâm»ı ikram etti. Bu Cennettekilerin selâmı­dır», dedi. Umeyr şöyle dedi :

«— Sen bizim selâmımıza yabancı değilsin. Bunu yeni çıkardm». Rasûlüllah (s.a.v.) :

«— Umeyr! Buraya niçin geldin?» dedi. Umeyr:

«— Elinizdeki şu esiri kurtarırım ümidiyle geldim. Bana bu konu­da iyi davranınız», dedi. Rasûlüllah sordu :

«— Boynundaki şu kılıç ne oluyor». O da cevap verdi :

«— Allah kılıçların belâsını versin. Onlar bize Bedir'de bir j§yda verdi mi?» Rasûlüllah (s.a.v.) :

«— Doğru söyle, niçin geldin Umeyr?» dedi. Umeyr: «— Sadece bunun için geldim», dedi. Rasûlüllah (s.a.v.):

«~ Hayır, sen Safvan İbnu Ümeyye ile Hicr'de oturup, Kureyş bü­yüklerinden Bedir'deki kuyuya atılanları konuştunuz ve sen dedin ki :

«— Borcum ve ailem olmasaydı Muhammed'i öldürmek için gider­dim...» Safvan İbnu Ümeyye, beni öldürmen karşılığında, senin borcu­nu ödemeyi ve aileni geçindirmeyi üzerine aldı... Fakat Allah, aramıza girdi ve engel oldu».

Umeyr bir an afalladı. Arkasından şöyle dedi :

«— Şehadet ederim ki; sen Allah'ın elçisisin». Yine sözüne de­vam etti:

«— Ey Allah'ın Rasûlü! Biz, senin semâdan getirmiş olduğun ha­berleri ve-sana inen vahyi yalanlıyorduk. Fakat bu hadiseyi Safvan îbnu Ümeyye'yle benden başka hiç kimse bilmiyordu... Vallahi, kesin ola­rak inandım ki, sana bu haberi ancak Allah getirmiştir... Müslüman olmam için, beni sana gönderen Allah'a hamdolsun... Sonra şehadet getirdi :

«— Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Ra­sûlüllah». Ve müslüman olmuştu.

Rasûlüllah (s.a.v.) ashabına :

«—Kardeşinize dinini ve Kur'ân'ı öğretin. Esirini de salıverin», dedi.

Müslümanlar, Umeyr İbnu Vehb'in İslâm'a girişine çok sevindiler. Hatta Ömer İbnu'l-Hattab şöyle demiştir:

«— Umeyr İbnu Vehb, Rasûlüilah'a (s.a.v.) ilk geldiğinde, domuz bana ondan daha sevimli idi. Bugün ise, o oğullarımdan daha sevimlidir

Umeyr, İslâm'dan öğrendikleriyle içini temizleyip, kalbini Kur'ân nuruyla doldurmakta ve hayatının en güzel, en verimli günlerini yaşa­maktayken. Mekke'yi ve Mekke'dekileri unutmuştu.

Safvan İbnu Ümeyye kendini hayâllerle avutuyordu. Kureyş'in toplantı yerlerine uğrayıp şöyle diyordu :

.— Yakında duyacağınız ve size Bedir olayını unutturacak olan büyük habere şimdiden sevinin».

Safvan İbnu Ümeyye'nin Umeyr'i beklemesi uzun sürünce, merakı artmaya başladı. O, yolcu kafilelerinden Umeyr'i soruyor, fakat hiçbi­risinden derdine derman olacak bir cevap alamıyordu... ve birisi ona gelip :

«— Umeyr müslüman olmuş...» dedi.

Duyduğu haber, onu yıldırım gibi çarptı. Çünkü o, yeryüzi kes müslüman olsa, Umeyr İbnu Vehb'in müslüman olacağın miyordu.

Fmeyr İbnu Vehb ise, dînini iyice öğrendikten ve biraz Kur'an-i Kerîm ezberledikten sonra, Peygamber (s.a.v.)'e gelip :

«— Ey Allah'ın Rasûlü! [s.a.v.J dedi. «Ben şimdiye kadar hep, Allah'ın nurunu söndürmek için çalıştım. Müslümanlara ağır işkenceler ettim. Şimdi Kureyş'i; Allah'a ve Rasûlü'ne davet etmek için Mek­ke'ye gitmeme izin verir misin? Eğer benim davetimi kabul eder­lerse ne âlâ. Şayet kabul etmeyip, yüz çevirirlerse, daha önce Rasû-lüllah'm fs.a.v.) ashabına ettiğim gibi, dinleri yüzünden onlara da ezi­yet ederim".

Rasûlüllah (s.a.vj, ona izin verdi Mekke'ye gitti ve Safvan İbnu Ümeyye'nin evine varıp dedi ki :

«— Safvan! Sen Mekke'nin efendilerindensin. Sen Kureyş'in aklı başında olan kişilerindensin. Bu taşlara tapmanın ve onlara kurban kesmenin dîn olduğunu mu zannediyorsun? Mantıken bu, doğru mudur? Ben ise; Allah'tan başka tanrı olmadığına ve Muhammed'in (s.a.v.) onun elçisi olduğuna şehadet ediyorum».

Bugünden sonra Umeyr, Mekke'de Allah'a davet etmeye başladı.

Onun vasıtasıyla birçok kişi müslüman olmuştur.

Allah, Umeyr İbnu Vehb'e bol bol sevap versin. Kabrini nûr etsin.[2]

KAYNAKLAR

[1] Ömer İbnu'l-Hattab

[2] Umeyr İbn Vehb hakkında geniş bilgi için aşağıdaki eserlere bbfcmız.

1- Hayatu's-Sahabe (Dördüncü elitteki fihristlere bakınız),

2- İbn Hişam, es-Sîre, es-Saka'nm tahkiki [fihristlere bakınız).

3- Ei-İsabe, Tercüme : 6060.

4- İbn Sa'd'm Tabakatı, İV/146.

Dr. Abdurrahman Re’fet el-Bâşâ, Sahabe Hayatından Tablolar, Uysal Kitabevi: 1/30-35.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı