Gaybdan Gelen Haberler


Muhammed İbn Ka'b el-Kurazî şunu anlattı:

Ömer Ibnu'l-Hattab, mescidde otururken, birisi onun yanından mescidin gerisine gitti. Bir adam:

- Müminlerin emiri! Geçeni tanıyor musun? dedi. Ömer:

- Kim o? dedi. (O adam şöyle dedi:)

- (Bu), Sevad îbn Kârib'tir. Şeref ve mevkisi olan Yemenli birisidir. Peygamberin ortaya çıkışını haber vermek üzere kendisine cin gelen kimsedir. Ömer:

- Onu bana getir, dedi. Onu çağırdı ve: Sen Sevad îbn Kârib misin? dedi.

- Evet diye cevap verdi. Ömer:

- Sen, cinin sana, Rasûlüllah'm ortaya çıkacağı haberini getirdiği kimse misin? dedi. Sevad:

- Evet, dedi. Ömer:

- Sen, hâlâ kahin misin? dedi. Sevad çok kızdı ve:

- Müminlerin emiri! Müslüman olduğumdan beri hiç kimse beni kahin olarak görmedi, dedi. Ömer:

- Subhanellah! Vallahi, bizim daha önce şirk üzerinde olmamız se­nin daha Önce kahin olmandan daha büyüktür. Sen bana cinin Peygamber'in (s.a.v.) zuhur edeceği haberini getirip getirmediğini söyle, dedi. Sevad:

- Müminlerin emîri! Cin bana o haberi getirdi. Bir gece uyurken, ansızın birisi bana gelip ayağıyla vurdu ve şöyle dedi:

Kalk! Sevad îbn Kârib! Düşün ve anla! Eğer düşünüyorsan! Luey îbn Galib'in soyundan Allah'a ve ona ibadet etmeğe davet eden bir pey­gamber gönderilmiştir. Sonra şu şiiri söylemeğe başladı:

Cinlerin haber araştırmalarına ve develere palan vurmalarına şaştım.
Onlar doğruyu aramak üzere hızlı Mekke'ye giderler. 

Cinlerin iyileri kötüleri gibi değildir.
Sen Haşim (oğullarının) iyisine git gözlerinle başına kadar yük­sel.


Onun söylediklerine aldırmayıp:
Bırak da uyuyayım. Akşama ka­dar uykusuz bir halde dolaştım.

ikinci gün ve üçüncü gün yine geldi ve  şiiri söyledi.

Kalbime İslâmm sevgisi düştü ve onu arzu ettim. Sabah olunca yolculuk için hazırlık yaptım ve Mekke'ye gitmek üzere yola düştüm.

Daha yoldayken, bana Peygamber'in (s.a.v.) Medine'ye hicret ettiği haber verildi.

Medine'ye geldim. Peygamber'in nerede olduğunu sordum. Bana, mescidde olduğunu söylediler. Mescide vardım. Devemi bağladım. Rasûlüllah'ın (s.a.v.) etrafının cemaatla sarılmış olduğunu gördüm ve: Sen, benim söyleyeceklerimi dinler misin? ey Allah'ın elçisi! dedim. Ebu Bekr'e:

- "Onu yaklaştır, yaklaştır" dedi. Tam önüne gelip:

- Konuşmamı dinle, ya Rasûlellah! dedim. O:

- Gel. Sana cin gelme meselesini bana da anlat, dedi. Ben de şu şiiri söyledim:

- Bana, biraz yatıp uyuduktan sonra bir cin geldi. Başımdan geçenleri anlatırken yalan söylemiyordum.

Üç gece, hep o konuşup durdu. Sana Luey İbn Galib (soyundan) bir elçi geldi.
Paçaları sıvayıp hemen işe giriştim. Güçlü deve, beni çöllerde do­laştırdı.
Allah'tan başka Rab olmadığına ve senin her gaib hakkında güve­nilen birisi olduğuna şehadet ederim.
Yine senin gönderilenler arasında Allah'a yakın vasıta olduğuna şehadet ederim. Ey en kerîmlerin ve en iyilerin oğlu!
Ey en hayırlı Peygamber! Sana geleni bize emret. Gelenler saçların beyazlığından bahsetse bile. Sevad İbn Karib'e senden başka, fayda ve­recek şefaatçinin bulunmadığı günde bana şefaatçi ol.

Rasûlüllah (s.a.v.) ve ashabı benim müslüman oluşuma çok sevin­diler. Onların sevinçleri yüzlerinden okunuyordu.

Ömer atlayıp yanıma geldi ve:

-  Ben senden bunu dinlemek istiyordum. (Senin cinin, bugün de gelecek mi?) dedi. O:

- Kur'an okuduğumdan beri hiç gelmedi, Cin'in yerine Allah'ın ki­tabı ne iyi bedeldir, dedi.


Kaynak
Ashabın Dilinden Rasulullah'ın Hayatı

Yorum Gönder

1 Yorumlar