Rasulullah'ın vasfı Tevrat'ta vardır. Abdullah ibn Selam, îbn Abbas, Ka'b, Ebu Hureyre'nin dilinden Resulullah (sav) ve Ümmeti'nin Özellikleri

14) Ata ibn Yesar şöyle demiştir: Abdullah ibn Amr ibn el-As'la (r.a.) karşılaştım ve ona:
- Bana Rasulullah'm (s.a.v.) Tevrat'taki vasfını söyle dedim. O:
- Evet, vallahi Rasulullah Kur'an'daki bazı vasfıyle Tevrat'ta tavsif edilmiştir ki, bu kesinlikle olacaktır. Şöyleki: 
"Ey peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik." [21] Ümmiler içinde koruyucu olarak gönderdik. Sen, elbette benim kulum ve peygamberimsin. Sana ben mütevekkil adını verdim. Bu peygamber, kötü huylu, katı kalpli, çarşılarda bağırıp çağıran birisi değildir. O kö­tülüğe kötülükle karşılık vermez, aksine affederek ve bağışlayarak kar­şılık verir.
Allah (şirke) sapan (Arap) kavmini, bu peygamberin irşadıyle la i-lahe illallah diyerek tevhit kıblesine doğrultmadıkça onun ruhunu al­mayacaktır. Allah, kör gözleri, sağır kulakları, kapalı gönülleri bu kelimenin büyüleyici etkisiyle açacaktır. [22]

15) Abdullah ibn Selam; Rasulullah'ın vasfı Tevrat'ta vardır.
"Biz seni şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik." [23] Ümmi­ler içinde koruyucu olarak gönderdik. O, kötü huylu, katı kalpli, çarşı­larda bağırıp çağıran birisi değildir. O kötülüğe kötülükle karşılık vermez, aksine affederek ve bağışlayarak karşılık verir. Ben sapan kavmi bu peygamber vasıtasıyla la ilahe illallah diyerek doğrultmadık­ça, sağır kulakları, kapalı gönülleri ve kör gözleri açmadıkça onun ru­hunu almam, demiştir.

16) îbn Abbas'tan rivayet edilmiştir. Kab'a sordum:
- Rasulullah'ı (s.a.v.) Tevrat'ta nasıl buluyorsun? Ka'bda şöyle ce­vap verdi:
- Onu, Muhammed Allah'ın Rasulü'dür şeklinde buluyoruz. Mekke doğumludur. Hicret yeri Tabe'dir. Şam'a hakim olacak. Ahlaksız değil­dir. Çarşılarda bağırıp çağıran birisi değildir. Kötülüğe kötülükle karşı­lık vermez. Aksine affederek karşılık verir.
Ka'b şöyle de demiştir: 
-Şunların yazılı olduğunu görüyoruz. Muhammed, Allah'ın elçisidir. O, kötü huylu, katı kalpli ve çarşılarda ba­ğırıp çağıran birisi, değildir. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez. Aksine aff ederek ve bağışlayarak karşılık verir. Onun ümmeti çok hamdeden kimselerdir. Her yüksek yerde Allah'a tekbir getirirler ve her mevkide O'na hamdederler. Bellerine izar denilen kıyafeti (peştemal v.s.) tutarlar. Kol ve bacaklarını yıkayarak abdest alırlar. Ezanlarının sesleri gok boşluğunda duyulur. Savaşta saf oldukları gibi namazda saf olurlar. Ezanlarımn sesleri, geceleyin, gök boşluğunda arı uğultusu gibi ses çıka­rır. Onun doğum yeri Mekke, hicret yeri de Tabe (Medine) dir.

17) Ka'b şöyle demiştir: 
İlk yansında şunlar vardır: Allah'ın elçisi olan Muhammed, benim seçkin kulumdur. O, kötü huylu, katı kalpli ve çarşılarda bağırıp çağıran birisi değildir. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez  fakat  affeder ve bağışlar.  Doğum  yeri  Mekke,  hicret  yeri Tabe'dir. Şam'a hakim olacaktır.
ikinci yarısında da şunlar vardır: Muhammed Allah'ın Rasulüdür. Onun Ümmeti çok hamdeden kimselerdir. İyi ve kötü günde Allah'a hamdederler. Her mevkide Allah'a hamdederler. Her yüksek yerde ona tekbir getirirler. Onlar güneşi gözetlerler. Vakti gelince, nerede olursa olsun, namaz kılarlar. Bellerine izar (peştemal, eteklik) bağlarlar, kol ve bacaklarını yıkayarak abdest alırlar, geceleyin gökteki sesleri an sesi gibidir, [24]
18) Ebu Hureyre şöyle rivayet etmiştir: 
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: 
-Musa, Tevrat inince okudu ve içinde bu ümmet hakkında zik­redilenleri gördü. Bunun üzerine o:
- Rabbim! Ben levhalarda, sonuncu olan ama öne geçen ve kendi­lerine şefaat edilen bir ümmet görüyorum. Onu benim ümmetim yap, dedi. Allah Teala:
- O, Ahmed'in ümmetidir, buyurdu. Musa:
- Rabbim! Levhalarda, dua eden ve duaları kabul edilen bir ümmet görüyorum. Onu benim ümmetim yap, dedi. Allah Teala:
- O, Ahmed'in ümmetidir, dedi. Musa:
- Rabbim! Ben levhalarda, kitapları  göğüslerinde olan    ve    onu açıktan okuyan bir ümmet görüyorum, onları benim ümmetim yap dedi. Allah Teala:
- O, Ahmed'in ümmetidir, dedi. Musa:
- Rabbim! Levhalarda sadakayı karınlarına koyan (sadaka yiyen) ve sadakadan dolayı kendilerine sevap verilen bir ümmet görüyorum, onları benim ümmetim yap, dedi. Allah Teala:
- O, Ahmed'in ümmetidir, cevabını verdi. Musa:
- Rabbim! Levhalarda birisi bir kötülüğe niyet eder yapmazsa, üzerine günah yazılmayan, eğer o kötülüğü yaparsa üzerine bir kötülük yazılan bir ümmet görüyorum, onları benim ümmetim yap, dedi. Allah Teala:
- O, Ahmed'in ümmetidir, dedi. Musa:
- Rabbim! Levhalarda, kendilerine ilk ve son ilmin verildiği ve sa­pıklığın boynuzu Mesih Deccal'ı öldüren bir ümmeti görüyorum, o üm­meti benim ümmetim yap, dedi. Allah Teala:
- O, Ahmed'in ümmetidir, dedi. Musa:
- Rabbim! Beni Ahmed'in ümmetinden yap ki bana o sırada iki özellik verilsin, dedi. Allah Teala:
-  Musa! Sana risaletlerimi vermekle ve seninle konuşmakla, seni diğer insanlara tercih ettim. Sana verdiklerimi al ve şükredenl erden ol, buyurdu. Bunun üzerine Musa:
- Rabbim! Tamam razı oldum, dedi." (25)

Kaynaklar
[21] Ahzab Suresi, 45.
[22] Buharı bu hadisi Sahihinde 48. surenin tefsiri, kitabu'l-buyu, 50. babta rivayet etmiştir. Yine İmam Ahmed, Musned, 11/174, 448; VI/236, 246 da rivayet etmiştir. Tırmizİ de 'bu hadisin bir kısmı nı, Sünen, kitabu'l-birr, 69. babta rivayet etmiştir. Darımi, Sünen, mukad­dime 2. babta, Bey haki, Delailu'n-Nubuvve, I/375 de rivayet etmiştir.
[23] Feth Suresi, 8.
[24] Bu haber, İbn Sa'd'in Tabakat'ında birçok tarikten nakledilmiştir. 1/360; Beyhakî, Delaiiu'n-Nubuvve, 1/376
[25] Bu hadisi Ebu Nuaym, Delailu'n-Nübuvve'de rivayet edip şöyle dedi: "Bu hadis, Süheyl'in garib hadislerinden biridir. Bu vecihten hariç, hadisi merfru olarak rivayet eden hiç kimseyi bilmiyorum. Er-Rubi İbnu'n-Nu'man bu hadisi ve Süheyl'in diğer hadislerini rivayet eden tek kişidir. O, zayıftır."
Bu hadisi Suyuti de Ed-Dürru'l-Mensur'da rivayet etmiştir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar