8 Nisan 2012 Pazar

Hz. Peygamber’in Vefatı ve Hz. Ebubekir’in Hutbesi

Hz. Peygamber’in Vefatı ve Hz. Ebubekir’in Hutbesi
      

- Hz. Ebubekir devesinin sırtında Sunuh’dan geldi, mescidin kapısında indi. Üzüntülü olarak Resûlullah’ın hanesine yöneldi. Kızı Aişe’nin evine girmek için izin istedi. İçeri girdiğinde Hz. Peygamber vefat etmişti ve yatağının üzerindeydi. Kadınlar onun etrafında bulunuyorlardı. Yüzünü kapatmışlardı. Hz. Ebubekir, Hz. Peygamber’in yüzünü açtı, dizüstü çöktükten sonra peygamberin yüzünü öptü ve ağladı. Ve

“İbn Hattab’ın söylediği bir şey değildir. Hayatımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Hz. Peygamber vefat etmiştir. Ey Allah’ın Resûlü! Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun. Sen diriyken de, ölüyken de ne güzelsin!” dedikten sonra Hz. Peygamber’in yüzünü örttü ve süratle mescide geldi. Halkın omuzlarından atlayarak minberin yanına geldi. Onun geldiğini görünce, Hz. Ömer oturdu ve yüzünü ona çevirdi. Hz. Ebubekir minberin tam önünde durdu ve halka,

“Oturunuz ve dinleyiniz” dedi. Böylece bildiği şekilde hamd u senalar etti, şahadet getirdi ve

“Hz. Peygamber sizin aranızda ve henüz sağ iken Allah Teâlâ ona ölümünü haber vermişti. Bu ölümdür. Allah’tan başka hiç kimse kalmaz. Allah Teâlâ: “Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçti” (Al-i İmran: 3/144) buyurmuştur” dedi. Hz. Ömer,

“Kur’an’da bu ayet var mıdır? Allah’a yemin ederim ben bu ayetin bugünden önce indiğini bilmiyordum” dedi. Ebubekir,

“Allah peygamberine, “Kesinlikle sen de öleceksin, onlar da ölecek” (Zumer: 39/30) dedi. Yine, “Onun zatı hariç her şey fanidir. Hüküm ancak onundur, dönüş ancak O’nadır” buyurdu. Yine; “Yeryüzünde olan herkes fanidir. Onun celal ve ikram sahibi yüzü (Zatı) baki kalır” (Rahman: 55/26) buyurdu. Ve yine; “Her nefis ölümü tadıcıdır, Siz ancak kıyamet gününde ecirlerinizi tam alırsınız” (Al-i İmran: 3/185) buyuruyor” dedi ve devamla;

“Allah Muhammed’e ömür verdi. Allah dinini ikame edinceye kadar onu bıraktı. O, Allah’ın emrini ortaya çıkardı. Allah’tan gelen risaleti (Peygamberliği) tebliğ etti. Allah yolunda cihad etti. Sonra bunun üzerinde Allah onun canını aldı ve aynı yol üzerinde sizi bıraktı. Ancak uyarı ve şifadan (Kur’an’dan) sonra helâk olan helâk olur. Kim ki Allah’ı rab tanıyor ve O’na ibadet ediyorsa, Allah diridir, ölmemiştir. Kim ki Muhammed’e tapıyor ve onu ilah tanıyorsa, onun ilahı ölmüştür. Ey insanlar! Allah’tan korkunuz, dininize sımsıkı sarılınız. Rabbinize tevekkül ediniz. Çünkü Allah’ın dini ortadadır. Allah’ın kelimesi tamdır, eksiksizdir. Allah kendisine (Dinine) yardım edene yardım eder ve dinini aziz kılar. Allah’ın kitabı aramızdadır. O, nurdur, şifadır. Allah onunla Muhammed’i hidayet etmiştir. Orada Allah’ın helâli ve haramı vardır. Allah’a yemin ederim ki Allah’ın mahluklarından bizim aleyhimizde birleşenlerin hiç birinden perva etmem. Allah’ın kılıçları kınlardan çekilmiştir. Biz daha o kılıçları bırakmamışız. Kesinlikle biz, bize muhalefet edenlerle cihad edeceğiz. Tıpkı Resûlullah ile beraber cihad ettiğimiz gibi. Hiç kimse kendi nefsinden başkasına saldırmış sayılmaz” dedi. Sonra Hz. Ebubekir beraberinde muhacirler olduğu halde Hz. Peygamber’in hanesine yöneldi.[1]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Bidaye, V/243 (Beyhaki’den)

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 2/62-63.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı