22 Şubat 2011 Salı

Erdoğan: Libya'daki Türklerin hayatları Libya'ya emanet

Erdoğan: Libya'daki Türklerin hayatları Libya'ya emanet
Erdoğan, Libya'daki Türklerin hayatlarının kardeş Libya halkına emanet olduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 
-"Halkının taleplerine, arzularına kulak tıkayan, beklentilerine duyarsız kalan, kendi halkını düşmanı, kendi halkını tehdit gibi gören hiçbir yönetimin uzun süreli ayakta kalması mümkün değil." dedi.
Erdoğan, Libya'daki Türklerin hayatlarının kardeş Libya halkına emanet olduğunu söyledi. Erdoğan, AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, Libya'daki gelişmeleri değerlendirdi. Erdoğan, Libya otoriterlerinin, Libya halkının ülkelerindeki yabancıların can güvenliği hakkında azami ölçüde hassas olmaları gerektiğini belirterek, 
-"Demokratik taleplerini dile getirenlere karşı insaf dışı müdahale yapılması şiddet sarmalını büyütür. Burada hassas olmamak ülkenin bütünlüğü açısından tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Şiddetin daha büyüyerek, gelişerek, artarak Libya'nın geneline yayılması tehlikesi bizim endişemizdir. Libya bizim için dost olmasın ötesinde kardeş bir ülkedir. Kardeş ülkede halkların bu şekilde, kendi içinde kardeşin kardeşi öldürmesi kan dökmesi bizim en büyük ızdırabimizdir. Buna Batılı farklı bakabilir ama biz çok daha farklı bakıyoruz. Onun için de halkların demokratik ve özgürlükler noktasındaki taleplerini göz ardı etme yanlışına düşülmemesi gerekir. Libya yönetimin böyle bir yanlışın içinde olmaması gerekir. Bunu başından itibaren hep söyledik, söylüyoruz. Libya'daki kanı kendi vücudumuzdan akan bir kan olarak görüyoruz. İnsanların hayatını kaybetmesinden, yararlanmasından büyük üzüntü duyuyoruz. Libya'daki Türklerin hayatları ve halkları kardeş Libya halkına emanettir." diye konuştu.
Libya yönetiminin ve göstericilerin yabancılar konusunda hassas olmalarını isteyen Erdoğan, şunları söyledi: "Tunus'taki ve Mısır'daki olaylar konusunda bir rol yapmak, şov yapmak, buradan rant elde etmek için değil, tamamen insani kaygılarla tamamen ilkelerimizle hareket ettik. Tunus'ta ve Mısır'da bir yandan oradaki kardeşlerimizin güvenliği için kaygılanırken, o ülkelerin iç barışı, huzur için kaygılanırken, bir yandan da taleplere kulak verilmesini tavsiye ettik. Ne kimsenin iç işlerine karıştık, ne de bazı ülkelerin yaptığı gibi susmayı, tepkisiz kalmayı, günü kurtaran açıklamalar yapmayı tercih ettik. Bugün Libya için, Bahreyn için, Yemen, Fas, Ürdün, Cezayir, İran ve Irak için de aynı şeyi söylüyor ve buradaki olaylara aynı nazarla bakıyoruz. Bu ülkelerin hiçbirindeki olan olaylar diğerlerine benzemiyor. Bu ülkeleri ve olayları birbirinin tıpatıp aynısı gibi görüp, tamamen burada yanlış içinde dönerek, tahrik edici açıklamalar yapan ülkeler bilesiniz ki ön yargıları, ön kabulleriyle yaklaşıyorlar. Biz ülkelerin iç hesaplarıyla, siyasi mücadeleleriyle, etnik veya mezhepsel çekişmeleriyle ilgili değiliz. Biz insanla ilgiliyiz, canla, hayatla, haklarla ilgiliyiz."
Hayatların son bulmasına, hakların esirgenmesine, özgürlüklerin ortadan kaldırılmasına karşı olduklarını vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Bizim duyarlılığımız tamamen insani hassasiyetlerdendir. Biz orada ilkeli bir duruş sergiliyoruz; ülkelere, halklara, halkların dinine, mezhebine bakmadan evrensel değerleri paylaşıyoruz. Bu coğrafyadaki halkları kardeş olarak görüyoruz, kardeşlik hukukunun gereğini yerine getiriyoruz. Bir tek kişinin dahi burnu kanamasın. Devletler milletlerine, halklarına düşman, tehdit nazariyle bakmasınlar. Ertelenemez değişim rüzgârı, sağlıklı şekilde gerçekleşsin istiyoruz. Halkının taleplerine, arzularına kulak tıkayan, beklentilerine duyarsız kalan, kendi halkını düşmanı, kendi halkını tehdit gibi gören hiçbir yönetimin uzun süreli ayakta kalması mümkün değil. Halkına şiddet uygulayan, gayri insanı yöntemlerle talepleri bastırmak isteyen hiçbir yönetim istikrarı koruyamaz. Biz bölgede barış, istikrar, huzur istiyoruz. İnsanların hakların, özgürlüklerin, demokratik haklarının karşılanması gerektiğini söylüyoruz. İstikrar bastırmakla, sindirmekle, susturmakla değil, adaletle, hoşgörüyle ve refahla sağlanabilir. Bundan sonra hakkı, hukuku, evrensel değerleri de savunmaya devam edeceğiz."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı