17 Şubat 2011 Perşembe

Hadis-i Şeriflerde Nikâh (İSLAMDA NİKAH)

Hadis-i Şeriflerde Nikâh


"Evlilik külfetinin altından kalkabileceğine güvenenleriniz evlensin. Çünkü evlilik, gözü ve cinsel arzuları haramdan korur. Aksi halde korunmak için oruç tutsun."[62]  

“Kadın dört özelliği için nikâhlanır: Malı için, nesebi (soyu) için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul/mutlu ol.”[63]
  
"Kadınlarla güzellikleri dolayısıyla evlenmeyin; olabilir ki, güzellikleri onları kötülüğe sevkeder. Malları dolayısıyla da evlenmeyin; olabilir ki malları da onları size karşı isyâna sevkeder. Fakat onlarla dinleri dolayısıyla evlenin. Dindar olan siyahi bir câriye, diğerlerinden üstündür."[64]

"Nikâh, benim sünnetimdir. Sünnetimi yapmayan benden değildir. Evlenin, çocuk sahibi olun; ben kıyâmet gününde ümmetimin çokluğu ile iftihar edeceğim."[65]

"Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlilik yükümlülüklerine gücü yeterse evlensin. Çünkü evlilik gözü daha çok (harama bakmaktan) korur ve iffeti daha fazla muhâfaza eder. Kimin evlenmeğe gücü yetmezse, oruca devam etsin. Çünkü oruç onun için bir kalkandır."[66]

“Kadını olmayan erkek miskindir/fakirdir!” Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. Rasûlullah: “Evet, çokça malı olsa da!” buyurdu. Sözlerine devamla: “Kocası olmayan kadın da miskînedir, miskînedir/fakirdir” buyurdular. Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. Peygamberimiz: “Evet kadının çok malı olsa da!” buyurdu.[67]

"Üç kişiye yardım etmek, Allah'ın üzerine borçtur: Nâmuslu kalmak için evlenen, efendisine söz verdiği parayı ödemek isteyen mükâteb (anlaşmalı köle), Allah yolunda çarpışan gâzî."[68]

"Sizden birinizin evliliğinde sadaka sevabı vardır."[69]

“Bir mü’min erkek, bir mü’min kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.”[70]

"Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır." "Kadınlarınıza karşı hayırlı olmayı birbirinize tavsiye edin."[71]

"Kadınlarınız konusunda Allah'tan korkun. Çünkü siz onları Allah'tan emanet olarak aldınız."[72]

“Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olan (iyi davranan)dır.”[73]

"Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananızdır. Ben âileme en iyi olanınızım." [74]

"Mü'minlerin iman bakımından en kâmil/olgun olanı; ahlâkı güzel olan ve âilesine nâzik davranandır."[75]

 “Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir.”[76]

"... Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur."[77]

“En güzel dünya nimeti, insanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı: Zikreden dil, şükreden kalp ve insanın iman doğrultusunda (müslümanca) yaşamasına yardımcı olan kadındır.”[78]

"Bir velî ve iki adâletli şâhit olmadıkça nikâh olmaz."[79]

"Şâhitler bulunmadıkça nikâh olmaz."[80]

"Allah'a yemin olsun ki ben sizin Allah'tan en çok korkanınız ve O'ndan en fazla sakınanızım; fakat zaman zaman oruç tutar ve iftar ederim; namaz kılar ve uzanıp yatarak istirahatte bulunurum; kadınlarla da evlenirim. Benim sünnetimden yüz çeviren benden (benim ümmetimden) değildir."[81]

Üç kişi Allah Elçisinin eşlerine onun gece ibadetini sormuşlar; belki azımsayarak birincisi "Sürekli gece namazı kılmaya", ikincisi "sürekli oruç tutmaya", üçüncüsü de "kadınlardan sürekli ayrı kalmaya ve hiç evlenmemeye" karar verir. Bunu işiten Hz. Peygamber şöyle buyurur: "Bazı kimselere ne oluyor ki şöyle şöyle demişler. Fakat ben hem namaz kılıyorum, hem uyuyorum; oruç tutuyorum, tutmadığım da oluyor; kadınlarla da evleniyorum. Kim benim sünnetimi terkederse, o benden değildir." [82]

“Mümin, Allah korkusundan ve O'na itaatten sonra, iyi bir kadından yararlandığı kadar hiçbir şeyden yararlanmamıştır. Çünkü ona emretse sözünü dinler, yüzüne baksa kendisini sevindirir, üzerine yemin etse, yeminini doğru çıkarır, başka tarafa gitse, kendisinin bulunmadığı sırada namusunu ve malını korur.”[83]

“Dünya bir metâ’dır/geçimdir. Dünya metâının en hayırlısı sâliha bir kadındır.”[84]

“Kadın, beş vakit namazını kılar, bir aylık orucunu tutar, nâmusunu korur ve kocasına itaat ederse ona: ‘Hangi kapıdan dilersen oradan cennete gir’ denilir.” ([85])

Hz. Peygamber, Vedâ Hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Kadınlar hakkında Allah’tan korkunuz. Çünkü siz onları Allah’ın emâneti diye aldınız. Allah’ın sözü uyarınca ırzlarını kendinize helâl kıldınız. Onların, sizin yataklarınıza bir adamı almamaları ve iffetlerini korumaları, sizin onlar üzerindeki haklarınızdandır. Eğer böyle bir şey yaparlarsa hafifçe onları dövünüz. Sizin de onların geçimlerini ve giyimlerini sağlamanız, onların sizin üzerinizdeki haklarındandır.”[86]

“Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözümün bebeği kılınan namaz.”[87]    

“Bana, (dünyanızdan) koku ve kadın sevdirildi. Gözümün nûru ise namazda kılındı.”[88]

"Sizden birinizin evliliğinde sadaka sevabı vardır."[89]

“Sizden biri, hangi düşünceyle hanımını köle döver gibi dövmeye tevessül eder? Akşam olunca aynı yatakta beraber yatmayacaklar mı?”[90]

"Allah'a isyanı emreden kişiye itaat olunmaz."[91]

"Bâkire kızla, (evlendirilmezden önce) babası müşâvere etmelidir."[92]

"Dul kadın hakkında velinin yapabileceği bir iş yoktur."[93]

"Bâkire kız, kendisi hakkında velisinden daha fazla hak sahibidir."[94]

"Dul kadın kendisiyle istişâre edilmeden evlendirilmemeli, bâkire kız da izni alınmadan nikâhlanmamalıdır."[95]

“Herhangi bir kadın, velîsinin izni olmadan evlenirse, onun nikâhı bâtıldır, bâtıldır, bâtıldır."[96]

"Kadın kadını evlendiremez, kadın bizzat kendisini de evlendiremez."[97]

"Nikâh ancak velî ile olur."[98]

Ukbe b. Âmir (r.a)'den rivayete göre, Hz. Peygamber bir adama "Seni filanca kadınla evlendirmeme râzı mısın?" diye sordu. Adam "Evet" dedi. Kadına da "Seni filanca erkekle evlendirmeme râzı mısın?" diye sordu. Kadın da; "Evet" deyince, onları birbiri ile evlendirdi.[99]

"Rasûlullah (s.a.s.), kızın arzusu hilâfına, babası tarafından gerçekleştirilen bazı nikâhları, şikâyet üzerine, iptal etmiştir."[100]

"Çocuk büluğa erince babası onu evlendirsin; aksi halde çocuk günah işleyebilir, onun bu günahı babaya da ait olur."[101]
 
İmam Mâlik’e ulaştığına göre, Hz. Ali (r.a.): “Karı-kocanın arasının açılmasından endişelenirseniz, erkeğin âilesinden bir hakem ve kadının âilesinden bir hakem gönderin, bunlar düzeltmek isterlerse, Allah onların aralarını buldurur.”[102] âyetinde temas edilen iki hakem hakkında “karı-kocanın ayrılma veya birleşme kararları, bu iki hakemin vereceği hükme kalmıştır” diye beyanda bulunmuştur.[103]      
 
“Kadınlara hayırhah olun, onlara karşı hayır tavsiye ediyorum... Onlara hayırlı şekilde davranın.”[104]

“Kadınlara karşı hayır tavsiye ediyorum. Çünkü onlar sizin yanınızda avândır/esirler gibidir. Onlara iyi davranmaktan başka bir hakkınız yok, yeter ki onlar açık bir fâhişe/çirkinlik işlemesinler. Eğer işlerlerse yatakta yalnız bırakın ve şiddetli olmayacak şekilde dövün. Size itaat ederlerse haklarında aşırı gitmeye bahane aramayın. Bilesiniz ki, kadınlarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakkı var. Onlar üzerindeki hakkınız, yatağınızı istemediklerinize çiğnetmemeleridir. İstemediklerinizi evlerinize almamalarıdır. Bilesiniz ki, onların sizin üzerinizdeki hakları, onlara giyecek ve yiyeceklerinde iyi davranmanızdır.”[105]
 
Rasûlullah’a soruldu: “Ey Allah’ın Rasûlü!, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?” “Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen, evin içi hâriç onu terk etmemen.”[106]  
 
Peygamber Efendimiz, nikâhın mescidde ilân edilmesini istemiştir.[107] Merâsimlerin orada yapılmasını özellikle tavsiye etmiştir.
Kaynaklar
[62] Buhâri, Savm 10
[63] Buhârî, Nikâh 15; Müslim, Radâ 14, 53, Ebû Dâvud, Nikâh 2; Nesâî, Nikâh 13; İbn Mâce, Nikâh 6; Dârimî, Nikâh 4; Muvattâ, Nikâh 21; Ahmed bin Hanbel, II/428
[64] İbn Mâce, I/572
[65] İbn Mâce, Nikâh 1; Ahmed bin Hanbel, II/72
[66] Buhârî, Savm 10, Nikâh, 2, 3; Müslim, Nikâh, 1, 3; Ebû Dâvud, 1; Tirmizî, Nikâh, 1; Nesâî, Sıyâm, 43, Nikâh, 3; İbn Mâce, Nikâh, 1; Dârimî, Nikâh, 2; Ahmed bin Hanbel, I/378, 424, 425
[67] Kütüb-i Sitte, 15/515
[68] Tirmizî, Fedâilu'l-Cihad 20; Nesâî, Nikâh 5, Cihad 12; İbn Mâce, Itk 3; Ahmed bin Hanbel, II/251, 437
[69] Müslim, Zekât 52; Ebû Dâvud, Tatavvû' 12, Edeb, 160; Ahmed bin Hanbel, V/167, 168
[70] Müslim, Radâ’ 61, hadis no: 1469; Müsned II, 329
[71] Müslim, Radâ 62; Tirmizî, Radâ 11
[72] Ebû Dâvud, Menâsik 56; İbn Mâce, Menâsik 84
[73] Müslim, Birr 149
[74] Kütüb-i Sitte, c. 17, s. 214
[75] Nesâî, Işretu'n-Nisâ, 229; Tirmizî, İman hadis no: 2612
[76] İbn Mâce, Edeb 3; Ebû Dâvud, Edeb 6, Rikak 22, İ’tisâm 3; Müslim, Akdiye 11
[77] Buhârî, Cum'a 11; Müslim, İmâret 20
[78] Tirmizî, Birr 13
[79] Ebû Dâvud, Nikâh, 19; Dârimî, Nikâh, 11
[80] Buhârî, Şehâdât 8
[81] Buhârî, Nikâh, 1; Müslim, Sıyâm 74, 79
[82] Müslim, Nikâh, 5; Nesâî, Nikâh, 4; Dârimî, Nikâh, 3; Ahmed b. Hanbel, II/158, III/341, 359, V/409
[83] İbn Mâce, Nikâh, 5
[84] Müslim, Radâ 64, hadis no: 1467; Nesâî, Nikâh 15
[85] Ahmed bin Hanbel, I/191
[86] Müslim, Hac 147, 194; Tirmizî, Fiten 2, Tefsir 2
[87] Müslim, Talâk 31, 34
[88] Nesâî, İşretu’n-Nisâ 1
[89] Müslim, Zekât 52; Ebû Dâvud, Tatavvû' 12, Edeb, 160; Ahmed bin Hanbel, V/167, 168
[90] Buhârî, Tefsîr Şems 1, Enbiyâ 17, Nikâh 93, Edeb 43; Müslim, Cennet 49, hadis no: 2855; İbn Mâce, Nikâh 512; Tirmizî, Tefsîr 3340
[91] Buhari, Ahkâm 4; Müslim, Cihad 40
[92] Ebû Dâvud, Nikâh 24, 25
[93] Ebû Dâvud, Nikâh, 25; Ahmed bin Hanbel, I/334
[94] Ebû Dâvud” Nikâh, 25; Tirmizî, Nikâh, 18; İbn Mâce, Nikâh, 11; Dârimî, Nikâh,13
[95] Buhârî, İkrâh 3; Müslim, Nikâh 64
[96] Ebû Dâvud, Nikâh 19; Tirmizî, Nikâh 14; Dârimî, Nikâh 11; Ahmed bin Hanbel, VI/166
[97] İbn Mâce, Nikâh 15
[98] Buhârî, Nikâh 36; Ebû Dâvud, Nikâh 19; Tirmizî, Nikâh, 14
[99] Ebû Dâvud, Nikâh 31
[100] Buhârî, İkrâh 4
[101] İbn Kayyim el-Cevziyye, s. 159
[102] 4/Nisâ, 35
[103] Muvattâ, Talâk 72 -2, 584-
[104] Buhârî, Nikâh 79, Enbiyâ 1, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Radâ 65, hadis no: 1468; Tirmizî, Talâk 12
[105] Tirmizî, Tefsîr Tevbe, 3087
[106] Ebû Dâvud, Nikâh 42, hadis no: 2142-2144; İbn Mâce, Nikâh 3
[107] Tirmizî, Nikâh 6

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı