17 Şubat 2011 Perşembe

İslamda Evliliğe Hazırlık, Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatında Çokça Karşılaşılan Yanlışlar

Evlenme Sürecinde ve Aile Hayatında Çokça Karşılaşılan Yanlışlar


“Allah ve Rasûlü bir işle ilgili hüküm verdiği (bir konuda kural koyduğu) zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme (ve keyiflerine göre yapma) hakkı yoktur. Kim Allah ve Rasûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.”[468] Müslümanların, bilinçli olarak Allah’a teslim olmaları, İslâm’ı ölçü kabul etmeleri gerektiği halde; “müslümanım” diyenlerin önemli bir bölümü şu veya bu gerekçe ile böyle davranmıyor. Bu konuda şeytanın ve hevâsının/arzularının güzel gösterdiği câhilî örf ve âdetlerin, ya da dünyevî basit çıkarların büyük rolü oluyor. Toplumda çokça görülen evlenme ve aile hayatındaki yanlışları, açıklamaya ihtiyaç duymadan başlıklar halinde sayalım:  

1- Evliliğe bakış, müslümanca olmuyor. İslâm’ın evlilikle ilgili değerlendirmeleri ile günümüz insanının evliliğe bakışı arasında büyük farklar oluyor. Bu konuda makas gittikçe açılıyor.

2- Evlenme yaşına gelen gençler, bu konuda ilmin kendilerine farz olduğu hal bilgisi olan nikâh ve talâkla, iman ve elfâz-ı küfürle, İslâm aile hukukuyla, ailevî haklar ve görevlerle ilgili doğru bilgiler edinmiyor. Bu konularda bilgisizlik veya yanlış bilgilenme sırıtıyor. Evlilik ve mahremiyetleriyle, aile hayatıyla ilgili piyasada çok sayıda kitap bulunduğu halde, evlilik öncesi bunlar okunup değerlendirilmiyor. Kızlar çeyize, erkekler evlilik masraflarına önem verdiği kadar olsun kendilerine farz olan ilme önem vermiyor.     

3- Dinimiz evlenme yaşına (ve olgunluğuna gelmiş) kız ve erkekleri evlendirmede acele etmeyi ısrarla tavsiye ettiği halde, bekârlar geç evleniyor, geç evlendiriliyor, hatta bazı gençler evlenmemeyi tercih ediyor.

4- Eş seçiminde İslâm’ın tavsiyelerine uyulmuyor. Eskiden ana-babaların tercihi ile evlenen insanlar, şimdi ise nefislerinin, beğenilerinin, duygularının özelliklerini belirlediği kimseleri tercih ediyor. Eski örf olan görücü usûlünün birçok mahzûru olduğu gibi; çağdaş tarz olan tanışarak, severek, flört yaparak eş seçmenin daha büyük sakıncaları sözkonusudur. Orta yol; görerek, İslâmî ölçüler içinde görüşüp makul şekilde ve aşırıya kaçmadan tanışıp ve mevcut problemleri, gelecekte ortaya çıkabilecek sorunları müslümanca çözüme bağlama gayretleriyle evlenmeye adım atmaktır. Eş seçiminde ilk önemli hususun, adayın muvahhid bir mü’min olması, dindar ve namuslu bir hayat sürmesi gereği göz ardı ediliyor.

5- İslâm’ın kesin şekilde yasakladığı bazı haramlar örf-âdet diye uygulanabiliyor. Başlık parası, süt parası gibi nice çirkin haramlar hâlâ bazı yörelerde farz gibi kabul ediliyor.

6- Özellikle kız tarafından kaynaklandığı şekilde, evlilik zorlaştırılıyor. Dünürcülere zorluk çıkarılıyor, dünyevî konularda çok ince eleyip sık dokumalar, gereksiz nazlanma ve zorlamalar olabiliyor. Evliliği zorlaştıranlar, kendi çocuklarının ve evlenemeyen gençlerin bu konudaki haramlarına da ortak olduklarını unutuyorlar.

7- Ayıp anlayışı, haram anlayışını bastırıyor. “Ele-güne karşı, el ne der, ne yapalım yakınları böyle istiyor, ben akrabalarımı ve arkadaşlarımı kıramam, çevre şartları, bizim örfümüz böyle, herkes böyle yapıyor, yoksa bizi ayıplayıp kınarlar, ben filanların yüzüne nasıl bakarım” gibi yanlış ve bâtıl gerekçelerle dünürcülükten başlayarak düğüne kadar törenlerde ve yer yer evlilik hayatı boyunca haramlar işleniyor, farzlar ihmal ediliyor.

8- Eş seçiminde her iki cins için aranması gereken önemli özellik olan ve evlilik hayatında da sürdürülmesi şart olan namus, sadece hanımlar için aranıyor. Hatta, giderek bayanlarda bile ahlâk ve namus anlayışındaki ölçüler eriyip kayboluyor. Erkeğin evine yeterince bağlı olmaması, gözünü haramdan sakınmaması, karşı cinse belli bir meyli yadırganmıyor, doğal karşılanıyor. 

9- Söz ve nişan aşamasından başlanarak, düğün ve eşya alımı konusunda devam eden israf ve gereksiz harcamalar yapılıyor. Kullanılmayacak veya o aileye göre lüks sayılabilecek eşyalar olmazsa olmaz kabul ediliyor, fazla takı isteniyor. Bir günde yapılıp bitecek olan nişan ve düğün törenlerinde büyük harcamalar yapılıyor.

10- Nişan, kına ve düğün törenleri haram eğlencelerle, gayrı meşrû tarzda yerine getiriliyor. Kadın-erkek aynı salonda eğlenceler, karşılıklı danslar, içkiler gibi haramlarla “Allah’ın emri” kabul edilen nikâh ve aile kurma, şeytanın emrine uygun şekilde yerine getiriliyor.      

11- Bazı yörelerde örf olarak hâlâ uygulanan, odada belirli zaman için başkasının da bulunması, aile yakınlarına bez göstermeler gibi nice çirkin gerdek âdetleri terk edilmiyor. Evlilik günü sağdıç ve yengelerin yanlış bilgi ve âdetlerle kötü hocalıkları gibi durumlar görülüyor.
  
12- Aile hayatında kadın köle, hizmetçi, mahkûm gibi görülüyor. Kocasının her isteğini yerine getirip onun hizmetçisi olması da yetmiyor, beraber kalıyorlarsa kocasının tüm akrabalarının da hizmetçisi olması bekleniyor. Hâlbuki nebevî tavsiye doğrultusunda hemen her Müslüman hanımın severek yaptığı ev işleriyle uğraşmaya bile evin hanımının zorlanamayacağını dinimiz belirlediği halde, hanımlara köle muâmelesi yapılıyor.

13- Erkek karısına arkadaşça muâmele etmesi, onu Allah’ın emâneti bilip can yoldaşı görmesi, kendisinin eksiklerini tamamlayan sevgilisi kabul etmesi gerektiği halde, erkek evde gardiyan, komutan, despot ve faşist bir diktatör rolü oynamaya çalışıyor. Erkeklerin çoğu hanımına kaba ve sert davranabiliyor. Bazı erkekler, Kur’an’da belirtilen özel durumlar hâricinde çok çirkin bir davranış olarak algılanması gereken dayağa başvurabiliyor, belki akşama beraber olacağı hanımını hem de basit sebeplerle dövebiliyor.    

14- Evlerde İslâm’ın emirleri tatbik edilmiyor. İslâm hakkıyla ve tüm kapsamıyla yaşanmıyor. Problemler İslâm’a göre çözülmek istenmiyor. Evlerde koca aynı zamanda hoca olamıyor, karı-koca evde cemaatle namaz kılma gereği duyup evi mescid haline getirmeye çalışmıyor. Evler, meal ve tefsiriyle birlikte okunması gereken Kur’an başta olmak üzere, kitap okunup karşılıklı değerlendirmeler yapılan yerler haline gelmiyor. Eğitim yuvasına, mektep ve okula benzemiyor. Evler erkekler için biraz otele, lokantaya, kahveye, gazinoya, sinemaya, stadyuma benziyor. Hanımlar için de tembelhane işlevi görüyor.

15- Evliliğin temel hikmeti neslin devamı olduğu halde, bazı evliler çocuk istemiyor. Bazıları (hayatî bir zarûret olmaksızın) kürtaj yaptırıp çocuk aldırarak bebek katili bile olabiliyor. Çoğu aileler iki-üçten fazla çocuk sahibi olmaktan kaçınıyor; Mecbûriyet olmaksızın doğum kontrol yöntemleri kullanıyor.

16- Çocuk terbiyesine önem verilmiyor. Örnek olmak, onları müslümanca terbiye etmek, kişilik sahibi, karakterli, ahlâklı şekilde yetiştirmek için gerekli çabayı anne de baba da göstermiyor. Onların maddi gıdalarına verilen önem zihnî ve kalbî gıdalarına gösterilmiyor.

17- Çocuklar ya aşırı özgür tarzda, ya da aşırı otorite ve baskı altında yetiştiriliyor. Bunun sonucu olarak büluğ yaşlarını aştıklarında da çocuklar ya kendilerine karıştırtmıyorlar veya baskının getirdiği psikolojik problemlerle karşılaşıyorlar.   

18- Özellikle ev işlerinde ve ortak meyveleri olan çocukları konusunda erkeğin karısıyla gereği kadar istişare edip ona danışması gerektiği halde, kararları erkek tek taraflı olarak kendisi vermeyi tercih ediyor. Kadına da ya istemeden de olsa itaat veya tartışma çıkarıp huzursuzluğa sebep olma gibi seçenekler kalıyor.

19- Hanımlar, istemedikleri halde kaynana ve kayınpederleriyle birlikte yaşamak zorunda bırakılıyor. Onlarla geçinme, onların gelinlerinin her şeyine karışmaları, emretme yetkisini kendilerinde görüp ondan hep hizmet beklemeleri gibi durumlarla karşılaşan kadınlar eziliyor.

20- Karşılıklı olarak iyiliği emir ve kötülükten sakındırma, hakkı ve sabrı tavsiye, ibâdetlere teşvik gibi görevler ihmal ediliyor. Sadece erkeğin değil, hanımın da usûlü dairesinde kocasına iyiliği emir ve kötülükten sakındırma yapmasının hem hakkı ve hem de görevi olduğu değerlendirilmiyor.

21- Hanımlar kocalarına karşı, ya itaatsizlik veya mutlak itaat şeklinde iki aşırılıktan birini tercih ediyorlar. Gayrı meşrû işlerde, ya da kocalarının istemediği iş ve ortamda çalışmak isteyenler veya çalışanlar oluyor. 
kaynak
Ahmed Kalkan (Müslüman Evliliği ve Aile Hayatı Kitabı)
[468] 33/Ahzâb, 36

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı