Ankara Muharebesi (Savaşı)
Timur Ankara civarındaki Çubuk ovasında ordugahını kurmuştu. Sağ cenahında oğlu Miran Şah, son cenahındaysa diğer oğlu Şahruh, merkezde çok düzenli seksen alay askerle oğlu Mirza Mehmed Sultan ve Pir Mehmed bulunuyordu. Yine merkezde iki alay süvari vardı ki, bunlar da zırhlıydılar. Ordunun ön tarafında otuz iki tane de fil bulunmaktaydı. Askerinin mevcudu hakkında bir milyon sekizyüz bindi deniliyorsa da, mübalağasız ikiyüzbin kişiyi aşmış olduğu kesindir.
Yıldırım Bayezid'in yanında ise yüzyirmi bin kadar askerle Sırp kralı Lazar oğlu Stefan yirmi-bin askerle sol, Şehzade Süleyman Bey, beyleri Timur ordusunda bulunan Anadolu askeriyle birlikte bir hayli Tatar Türkmenleriyle sağ cenahlarda, Sultan Bayezid ise onbin Yeniçeri ile merkezde, Şehzade Mehmed Çelebi de ordunun geri tarafında ihtiyat olarak bulunuyordu.
Savaş H.804/M.1402 senesi zilhiccenin 19. günü, Temmuz ayına rastlar. Timur tarafı "surun surun" Osmanlılar "Allah Allah" diyerek birbirlerine giriştiler. Tatarların ilk hücumu Osmanlıların karşı koyması ile def edildi. Bu savaşta Sırp askerinin ve Yeniçerilerle Rumeli'den gelen gerek piyade gerekse süvari askerinin tüfenkli oldukları muhakkaktır. Tatar askeri önce Sırplara saldırdıklarından güzelce bir ateş yediler.
Hatta Timur:
-Bu dervişler arslan gibi döğüşüyorlarmış! demiştir.
Fakat Osmanlı askeri, sayıca Timur'un askerine nazaran daha azlık olduğu için, ayrıca Timur'a iltica etmiş bulunan Anadolu beylerinin, Osmanlı ordusunda bulunan eski askerlerini yanlarına gelmesi için teşvik ettiklrinde iltihaklar vaki olunca, bu taraf çoğalırken, Osmanlı ordusu daha da eksilmişti.
Sıcak ve susuzluk cana tak dedirtecek dereceye varmıştı. İlk önce büyük şehzade Süleyman Çelebi veziri-azam Ali Paşa ve Yeniçeri Ağası Hasan Ağa vs. Bursa'ya doğru firara başladığından, Stefan bunları çevirmeğe uğraşıyormuş gibi yapmış ancak muvaffak olamamıştı. Onun ricatı böyle olmuştu.
İhtiyat kuvvetini elinde bulunduran Mehmed Çelebi askerini alarak Amasya yoluna düşmüştü. Yıldırım Bayezid ise, yanında yalnız Yeniçeri ve kapıkulu askerinden başka hiçbir kuvvet kalmamıştı. Tarih diyor ki:
"Sonunda akşam yaklaştı. Artık mukavemete imkan kalmadığı zat-ı şahane tarafından da görülmekteydi. Bindikleri atı mahmuzla-yıp ricata başladılar. Fakat Mahmud Han isimli bir Tatar komutanı padişahı kovalamaya başladı. O esnada atının ayağı sürçen padişah düştü ve etrafını asker kuşattı. Sultan Bayezid, Timurlenk'in huzuruna getirildiğinde Timur tahtından fırlayıp karşılamış ve kendi yanına oturtarak sohbete başlamıştır. Hatta Yıldırım Bayezid'e:
-Bu günkü galibiyet sizde olsaydı benim başım tehlikede kalacağına şüphe yoktu. Böyle kanlı bir intikamı bizden asla beklemeyiniz. Biz affın, zaferin zekatı olduğu hükmüne inanırız ve riayet ederiz. Canınıza kastımız olmadıktan başka, mülkünüzde de kasdımız yoktur. Birkaç gün misafir olunuzda mülkünüzü yine size teslim eyleriz. Hiç elem çekmeyiniz diyerek gayet kıymetli hilatlar giydirip, fevkalade saygı göstermiştir. Yıldırım Bayezid'le beraber Şehzade Musa Çelebi, Timurtaş Paşa ve oğlu Ali Bey, Menet ve Firuz Bey gibi kumandanlarda esirler arasındaydı.
Yıldırım Bayezid sekiz ay süren esaretten sonra Akşehir'de vefat etmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder