15 Ağustos 2011 Pazartesi

Ankara Muharebesi (Savaşı), Yıldırım Bayezid'in esir düşmesi

Ankara Muharebesi (Savaşı) 
Timur Ankara civarındaki Çubuk ovasında ordugahını kurmuştu. Sağ cenahında oğlu Miran Şah, son cenahındaysa diğer oğlu Şahruh, merkezde çok düzenli seksen alay askerle oğlu Mirza Mehmed Sultan ve Pir Mehmed bulunuyordu. Yine merkezde iki alay süvari vardı ki, bunlar da zırhlıydılar. Ordunun ön tarafında otuz iki tane de fil bulunmaktaydı. Askerinin mevcudu hakkında bir milyon sekizyüz bindi deniliyorsa da, mübalağasız ikiyüzbin kişiyi aşmış olduğu kesindir. 

Yıldırım Bayezid'in yanında ise yüzyirmi bin kadar askerle Sırp kralı Lazar oğlu Stefan yirmi-bin askerle sol, Şehzade Süleyman Bey, beyleri Timur ordu­sunda bulunan Anadolu askeriyle birlikte bir hayli Tatar Türkmenleriyle sağ cenahlarda, Sultan Bayezid ise onbin Ye­niçeri ile merkezde, Şehzade Mehmed Çelebi de ordunun ge­ri tarafında ihtiyat olarak bulunuyordu.
Savaş H.804/M.1402 senesi zilhiccenin 19. günü, Tem­muz ayına rastlar. Timur tarafı "surun surun" Osmanlılar "Al­lah Allah" diyerek birbirlerine giriştiler. Tatarların ilk hücumu Osmanlıların karşı koyması ile def edildi. Bu savaşta Sırp as­kerinin ve Yeniçerilerle Rumeli'den gelen gerek piyade ge­rekse süvari askerinin tüfenkli oldukları muhakkaktır. Tatar askeri önce Sırplara saldırdıklarından güzelce bir ateş yediler. 
Hatta Timur: 
-Bu dervişler arslan gibi döğüşüyorlarmış! demiştir. 

Fakat Osmanlı askeri, sayıca Timur'un askerine nazaran daha azlık olduğu için, ayrıca Timur'a iltica etmiş bulunan Anadolu beylerinin, Osmanlı ordusunda bulunan es­ki askerlerini yanlarına gelmesi için teşvik ettiklrinde iltihak­lar vaki olunca, bu taraf çoğalırken, Osmanlı ordusu daha da eksilmişti. 
Sıcak ve susuzluk cana tak dedirtecek dereceye varmıştı. İlk önce büyük şehzade Süleyman Çelebi veziri-azam Ali Paşa ve Yeniçeri Ağası Hasan Ağa vs. Bursa'ya doğru firara başladığından, Stefan bunları çevirmeğe uğraşı­yormuş gibi yapmış ancak muvaffak olamamıştı. Onun ricatı böyle olmuştu. 
İhtiyat kuvvetini elinde bulunduran Mehmed Çelebi askerini alarak Amasya yoluna düşmüştü. Yıldırım Bayezid ise, yanında yalnız Yeniçeri ve kapıkulu askerinden başka hiçbir kuvvet kalmamıştı. Tarih diyor ki: 
"Sonunda ak­şam yaklaştı. Artık mukavemete imkan kalmadığı zat-ı şa­hane tarafından da görülmekteydi. Bindikleri atı mahmuzla-yıp ricata başladılar. Fakat Mahmud Han isimli bir Tatar ko­mutanı padişahı kovalamaya başladı. O esnada atının ayağı sürçen padişah düştü ve etrafını asker kuşattı. Sultan Baye­zid, Timurlenk'in huzuruna getirildiğinde Timur tahtından fır­layıp karşılamış ve kendi yanına oturtarak sohbete başlamış­tır. Hatta Yıldırım Bayezid'e:
-Bu günkü galibiyet sizde olsaydı benim başım tehlikede kalacağına şüphe yoktu. Böyle kanlı bir intikamı bizden asla beklemeyiniz. Biz affın, zaferin zekatı olduğu hükmüne inanı­rız ve riayet ederiz. Canınıza kastımız olmadıktan başka, mülkünüzde de kasdımız yoktur. Birkaç gün misafir olunuzda mülkünüzü yine size teslim eyleriz. Hiç elem çekmeyiniz di­yerek gayet kıymetli hilatlar giydirip, fevkalade saygı göster­miştir. Yıldırım Bayezid'le beraber Şehzade Musa Çelebi, Timurtaş Paşa ve oğlu Ali Bey, Menet ve Firuz Bey gibi ku­mandanlarda esirler arasındaydı. 
Yıldırım Bayezid sekiz ay süren esaretten sonra Akşehir'de vefat etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı