4 Ağustos 2011 Perşembe

RAMAZANIN FAZİLETLERİ VE KADİR GECESİ

Allah-u Teâlâ Hazretleri cümlenizden râzı olsun... Bu güzel, hayırlı, feyizli ayın rahmetlerinden, nimetlerinden, Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin iyi kullarına sunduğu ikramlarından istifade etmeyi Mevlâ cümlenize nasib ve müyesser eylesin...
Aziz ve muhterem kardeşlerim!.. 
Selmân-ı Fârisî RA, biliyorsunuz Peygamber SAS'in çok sevdiği bir sahabi... 
(Selmâni minnâ ehlel beyti) "Selman bizdendir, ehl-i beytimizdendir." buyurmuş. Selman RA diyor ki:
(Hatabenâ rasûlüllah SAS fî ahiri yevmin min şa'bân) "Şa'banın son gününde Rasûlüllah SAS bir hutbe irad eyledi. Çıktı minbere, bizlere bir konuşma yaptı." diyor ve şöyle buyurduğunu naklediyor:
(Yâ eyyühen nâs) "Ey insanlar!.. (Kad ezalleküm şehrun azîmün) Size bir büyük, azametli, muazzam ayın gölgesi geldi, sizi gölgeledi, gölgesi üzerinize düştü." Çünkü şa'banın son günü, henüz daha ramazan girmemiş, onun için öyle buyurmuş. (mübârekün) "Mübarek bir ay... (şehrun fîhî leyletün hayrun min elfi şehrin) Öyle bir ay ki, içinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin olduğu ay..."
Bin aydan daha hayırlı gece, biliyorsunuz kadir gecesidir. O kadir gecesi ramazanın içine konulmuş ve biraz da saklanmıştır. Peygamber SAS:
"Ramazanın son on gününde arayın kadir gecesini!" buyurmuş, 
"Tek günlerde arayın!" buyurmuş ama, bütün bunlar biraz mübhem şeyler... Bazan ramazanın başlangıcında bir gün kayması olabiliyor. Onun için, Peygamber SAS Efendimiz ramazanın son gününde eve bile gitmez, camide ibadetle meşgul olurdu. Ramazanın o mübarek kadir gecesini yakalayıp istifade etmek için, bizim de tabii o sünnet-i seniyyeye uygun hareket etmemiz icab ediyor.
Aziz ve muhterem kardeşlerim!.. Peygamber SAS Allah'ın rasûlü, habîbi, en sevgili kulu, seyyidül evvelîne vel âhirîn, yâni bütün insanların, geçmişlerin ve geleceklerin en asâletlisi, en soylusu... Server-i enbiyâ, bütün peygamberlerin de mertebesi en yüksek olanı... 
Makàm-ı Mahmud'un sahibi... 
Her hali güzel, bütün ömrü güzel, her saniyesi güzel... Her huyu güzel, her sözü güzel, her hadisi güzel... 
Fakat Peygamber SAS Efendimiz, üçaylar geldiği zaman kendisini daha fazla bir ibadete verirdi. Daha da bir güzel ibadet alemine kendisini daldırırdı; zâten her anı ibadet olduğu halde... Tabii bu, bizim için bir önemli müşahededir, ibrettir bizler için...
Receb ayı geldiği zaman, Peygamber Efendimiz bütün diğer aylardan daha fazla oruç tutardı. Biliyorsunuz receb, ramazandan iki önceki ay... Regaib kandili var... Regaib kandili ile müslümanlar mübarek bir ayın geldiğini anlıyorlar, farketmiş oluyorlar. Allah'ın büyük ikramlarına mazhar olunuyor bu gecede... Receb ayının yirmiyedisinde mi'raca çıkmış Rasûlüllah SAS Efendimiz... Mirac gibi, başka hiç bir beşere hâl-i hayatında nasib olmamış olan Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin divanına kabul olmak, âşikâre Allah-u Teâlâ Hazretleri'ni görmek nimeti Rasûlüllah SAS'e receb ayında nasib olmuş.
Ondan sonra şa'ban ayında ibadetlerini devam ettirirdi Peygamber Efendimiz... Oruçlarını devam ettirirdi. Şa'banın ortasında da biliyorsunuz beraet gecesi var, berat kandili var... Onu da yaşadık geçtik ve ramazan ayına geldik. Peygamber SAS Efendimiz işte şa'ban ayının sonunda ramazan ayını anlatırken, Selman RA'ın bize rivayet ettiği hadis-i şerifi okuyorum:
İlkönce bu ayın mübarek bir ay olduğunu, çok muazzam, çok hürmetli, çok ulu bir ay olduğunu mübarek sözleriyle beyan ediyorlar. Bize ilk söyledikleri, içinde bin aydan daha önemli bir gecenin saklı olduğu aydır denmesi... Kadir gecesi ramazanın içinde saklı olduğu için, biz bütün geceleri kadir gecesi bilerek geçirmeliyiz.
Zâten büyüklerimizin bize nasihati nedir, halkımızın arasında atasözüdür: 
"Her geceni kadir, her karşılaştığın, gördüğün insanı Hızır bil!" demişler. Hani fakirdir, hırpânî kılıklıdır, yoksul görünüşlüdür, saçı sakalı birbirine karışmıştır diye karşındaki insanı hor görme; belki Hızır AS'dır. Geceni gàfil geçirme, belki kadir gecesidir. Her geceyi kadir gecesi gibi bilip ihyâ etmeyi tavsiye etmiş büyüklerimiz...

Şimdi Efendimiz'in ramazanı anlatırken ilk işaret ettiği nokta bu, kadir gecesi... O halde biz de kadir gecesini zihnimizde en önemli mesele olarak tutalım!.. Şimdiden niyet ediyoruz ki, "Allah nasib eder de ramazanın son aşr-i ahîrine, en son on gününe sıhhat afiyetle ulaşırsak, bak inşaallah ben de Peygamber SAS Efendimiz'in yaptığı gibi i'tikâfa çekileceğim. Camiye gideceğim, gecede camide yatacağım kalkacağım. İlmihal kitaplarını okurum, i'tikâfın âdâbını öğrenirim. Sünnet-i müekkededir. Bir beldede, bir köyde hiç kimse bu i'tikâfı yapmazsa, herkes sorumlu oluyor. Ben bunu bu ay yapacağım!" deyip, o kadir gecesini yakalamayı bir kere azmedelim, isteyelim!..
Çünkü, Allah-u Teâlâ Hazretleri'nin bir vaadi var... 
Allah-u Teâlâ Hazretleri kullara: "Ne isterseniz isteyin, istediğinizi vereceğim!" buyurmuş. Peygamber Efendimiz nakleylemiş: "Cenneti isteyene cenneti vereceğim!" buyuruyor. Binâen aleyh, istemek lâzım! İçinden, kuvvetli bir tarzda insanın istemesi, niyet etmesi lâzım!.. 

MAHMUD ES'AD COŞAN (RA)ın yazısından bir kesit aldım...Ramazanın ve kadir gecsinin ne kadar önemli bizim için....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı