أُولَٰئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُا الضَّلَالَةَ بِالْهُدَىٰ فَمَا رَبِحَتْ تِجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ
16- İşte onlar doğruluğa karşılık sapıklığı satın aldılar. Böylece ticaretleri kâr getirmedi. Doğru yolu da bulamadılar.
İşte onlar, sapıklığı satın alıp hidayeti bıraktılar. İman ile inkârı değiştirdiler. Böylece ticaretleri kâr etmedi, zarar ettiler. Bunlar, doğru yolu bulan kimseler değillerdir. Sapıklığı hidayete tercihlerinde, imanla inkârı değiştirmelerinde akıllılık yapmadılar.
Âyet-i kerimede geçen ve "Doğruluğa karşı sapıklığı satın aldılar." diye tercüme edilen ifadsi müfessirler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştir.
Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes'ud ve diğer bir kısım sahabiler, bu ifadeyi "Sapıklığı alıp hidayeti bıraktılar" şeklinde izah etmişlerdir.
Katade ise "Sapıklığı hidayete tercih ettiler" şeklinde izah etmiş Mücahid de; "Önce iman edip sonra kâfir oldular." diye izah etmiştir.
Taberi diyor ki: "Âyet-i kerimeyi: "Sapıklığı hidayete tercih ettiler? şeklinde izah edenler, Arapların, "Satın alma" kelimesini "Tercih etme" mânâsına kullandıklarını dikkate alarak ve şu âyet-i kerimeyi de gözönünde bulundurarak âyeti bu şekilde izah etmişlerdir. Âyette Duyuruluyor ki: "Semud'a gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik. Fakat onlar, körlüğü hidayete tercih ettiler. Bunun üzerine onları, kazandıkları günahlar yüzünden o zelil edici azabın yıldırımı [56]
Taberi diyor ki: "Her ne kadar bu izah tarzı yorumlardan biri ise de ben bu izah tarzını tercih etmiyorum. Zira Allah teala, âyetin devamında "Ticaretleri kâr getirmedi" buyurmaktadır. Bu da âyette zikredilen "Satın alma'-kelimesinin, "Bir şeyi verip karşılığında bir şeyi alma "mânâsında kullanıldığını gösterir ki, "Bir şeyi diğerine tercih etme" şeklinde yorumlanmasına müsait değildir.
... Âyet-i kerimeyi, "Önce iman edip sonra inkâra düştüler" şeklinde yorumlamak ise kabule şayan bir yorum şekli değildir. Zira bu âyetten önce ve sonra zikredilen âyetlerden herhangi birinde, münafıkların, gerçekten iman ettiklerini gösteren hiçbir işaret yoktur.
İşte bütün bu nedenlerdir ki, Abdullah b. Abbas ve Abdullah b. Mes'uddan rivayet edilen "Sapıklığı alıp hidayeti bıraktılar" şeklindeki izah, tercihe şayandır. Zira her kâfir, imam verip yerine inkârı almış olur. Böylece sanki bir eşyayı verip diğer eşyayı satın almış gibi bir davranışta bulunur. Nitekim buna benzer bir ifade de şu âyet-i kerimede zikredilmiştir. "Yoksa siz de peygamberinize daha önce Musaya sorulduğu gibi sormak mı istiyorsunuz? Kim, îmanı inkâra değişirse şüphesiz doğru yoldan sapmıştır, [57]
Evet, münafıklar ve kâfirler, hidayetle sapıklığı değiştirmişlerdir. Böylece Allah (c.c)onları saptırmış, hidayet nurunu onlardan çekip almış ve onların hepsini küfrün karanlıkları içerisinde bırakmıştır.
Âyet-i kerimede, "Böylece ticaretleri kâr getirmedi" buyurulmaktadır. Çünkü kâfir ve münafıklar, körlüğü, şaşkınlığı, korkuyu ve ürkekliği basirete, istikamete ve güven içinde olmaya tercih ederek ,bu tür alış verişlerinde kâr etmeyip zarar etmişlerdir. Kendilerini âhirette şiddetli bir azaba sürüklemişlerdir.
Âyet-i kerimede, "Doğru yolu da bulamadılar" buyurulmaktadır. Yani, kâfirler, sapıklığı hidayete tercih ederek, imanı bırakıp inkârı alarak, müminliği reddedip münafık olarak akıllıca bir iş yapmamışlardır. [58]
[56] Fussilet suresi, 41/17
[57] Rak.ıra suresi, 2/108
[58] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 1/133-134.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder