24 Ocak 2012 Salı

ALAK SURESİ TABERİ TEFSİRİ

ALAK SURESİ


Alak suresi, on dokuz âyettir ve Mekke'de nazil olmuştur.

Hz. Aişe (r.anh.), Abdullah b. Şeddad, İbn-i İshak, Ubeyd b. Umeyr, Ebu Reca, Atâ b.Yesar ve Mücahid, Kur'anın ilk inen âyetlerinin, bu surenin ilk beş âyeti olduğunu zikretmişlerdir.

Hz. Aişe (r.anh.) diyor ki:

-"Resulullaha gelen vahyin başlangıcı, uykuda gördüğü doğru çıkan sadık rüyalardır. Onun gördüğü her rüya, sabah aydınlığı gibi doğru çıkıyordu. Sonra ona, insanlardan ayrı durma sevdirildi. O, hira mağarasına giderdi. Orada sayılı gecelerde, ailesine dönmeden ibadet ederdi, oraya giderken yanına azık alırdı. Sonra da Hatice'ye döner tekrar gidip ibadet etmek için azık alırdı. Nihayet o, hira mağarasında iken ona hak geldi melek geldi ve:

-Oku dedi. Resulullah,

-Ben okuma bilmem, dedi.

Resulullah diyor ki: 
"Melek beni tuttu ve takatim kesiünceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve bana:

-Oku. dedi. Ben yine:

-Ben okuma bilmem, dedim Melek beni tekrar tuttu ve ikinci kez takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve:

- Oku dedi. Ben de    
-"Okuma bilmem" dedim.

Melek beni yine tuttu ve üçüncü defa takatim kesilinceye kadar sıktı sonra bıraktı ve.

Yaratan rabinin adıyla oku. O, insanı  bir kan pıhtısından yarattı. Oku,rabbın kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren en buyuk kerem sahibidir, dedi.

Hz. Aişe (r.anh.) diyor ki:
-"Resulullah bu âyetleri alıp korkudan titreye­rek geri döndü. Hatice'nin yanına vardı ve ona:
-"Beni örtün beni örtün" dedi. üstünü örttüler. Resulllah sakinleşip korkusu geçti ve Hatice'ye: 
-"Ey Hatice bana ne oluyor? Kendimden korktum.” dedi. 
Ve olanlan ona anlattı. Hatice: 
-Korkma sevin. Vallahi AIlah seni asla sahipsiz bırakmaz. Allaha yemin olsun akrabaya iyi davranır, sözü doğru söyler, , âcizlere yardım eder, yoksulla­ra kazanç, sağlarsın. Misafire ikram.eder, haktan gelen âfetlere karşı onlara yar­dım edersin dedi. Sonra Resulullahı alıp amcasının oğlu Varaka b. Nevfel'e götürdü. 'Varaka, çahiliye döneminde Hristiyan olmuş bir kimseydi. Arapça okur yazardı. İncilden Allahın dilediği kadar yazıyordu. Yaşlanmış ve gözlerini kaybetmişti. 
Hatice'ona:
-"Amca, kardeşinin oğlunu dinle." dedi. Varaka Resulullahâ:
-' Yeğenim ne gördü? dedi. Resulullah, Varakaya gördüğü şeyleri anlattı.
-'Varaka: -(sana gelen) Musa'ya indirilen melektir. Keşke ben o zamanda güçlü kuvvetli bir genç olsaydım. Keşke ben sağ kalsaydım." dedi. Varaka bun­dan sonra bir şey daha söyledi. (Başka bir rivayete göre Varaka: -"Keşke kavmin seni yurdundan çıkardığı zaman ben orada olsaydım." dedi.)
Resulullah:
-"Onlar beni yurdumdan mı çıkaracaklar? dedi. Varaka:
-"Evet, senin getirdiğin davayı herhangi kimse getirsin kavmi tarafından eziyet edilmiş olmasın. Senin günlerine sağ kalırsam sana  iyi.yardım edeceğim." dedi. Bundan sonra da çok geçmeden Varaka vefat etti. Bu arada vahiy bi süre kesildi. Resulullah (s.a.v) bundan .dolayı çok üzülmüştü. 
Bu hususta Cabir b. Abdullah diyor ki: 
-"Re­sulullah vahyin kesilmesini anlatırken şöyle dedi:
-"Ben bir gün yürürken gökten bir ses işittim. Gözlerimi kaldırıp yukan baktım. Bir de ne göreyim, Hirada ba­na gelen melek, gökle yer arasında kurulmuş bir kürsü üzerinde oturuyor. On­dan korktum. Dönüp geri geldim ve dedim ki:
-"Beni örtün, beni Örtün." Bunun üzerine beni sarıp sarmaladılar. Allah teala da:
"Ey sarınıp bürünen peygamber, kalk (insanları) uyar. Rabbini yücelt, elbiselerini temizle. Azaba götürecek şey­lerden sakın " âyetlerini indirdi. Sonra da artık vahiy peş peşe gelmeye devam etti.[1]

Taberi'nin rivayetine göre hadisin sonunda Resulullah, Alak suresinin ilk âyetlerinin, Müddessir suresinin ilk âyetlerinin ve Duha suresinin nazil olduğunu söylemiştir.[2]


Rahman ve Rahim olan Allanın adıyla.


1- Yaratan rabbinin adıyla oku

2- O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.

3-5- Oku, rabbîn kalemle öğreten, insana bilmediğini bildiren en bü­yük kerem sahibidir.

6-7- Hayır, gerçekten insan, kendisinin muhtaç olmayacağını zannet­tiği için azar.

8- Ey insan, dönüş mutlaka rabbinedir.

Ey Muhammed!, yaratan rabbini anarak oku ki, o, insanı kandan yarattı.. Ey Muhammed oku. Senin rabbin insana kalemle yazmayı Öğreten en büyük ik­ram sahibidir. O, insana, daha önce bilmediği yazı yazmayı öğretmiştir. Hayır, hayır, rabbi insanı en güzel şekilde yarattığı ve ona bilmediği şeyleri öğrettiği halde onun, rabbini inkar etmesi ona yaraşmaz. Şüphesiz ki insan, kendisini ihtiyaçsız hissedince haddi aşar, rabbine karşı gururlanır, onu inkara kalkışır. Ey Muhammed, şüphesiz ki insanın dönüşü rabbinedir. İnsan haddini aştığı zaman rabbinin can yakıcı azabını tadacaktır. Ve o azaptan kurtulamayacaktır.[3]


9-10- Namaz kıldığı vakit bir kulu engelleyeni gördün mü?

Bu âyetlerin ve bunlardan sonra gelen âyetlerin Ebu Cehil hakkında na­zil oldukları rivayet edilmektedir. Bu husus Abdullah b. Abbas ve Ebu Hureyre'den rivayet edilmektedir. Abdullah b. Abbas diyor ki:
-"Ebu Cehil dedi ki:
-"Yemin oisun ki eğer Muhammed'in Kabe'de namaz kıldığını görürsem ayağımı onun boynuna basacağım." Ebu Cehil'in bu sözü Resulullaha ulaştı. Resulullah:
-"Şayet o bunu yapacak olsaydı melekler onu yakalardı." buyurdu.[4]

Ebu Hureyre diyor ki:

-"Ebu Cehil şöyle demişti: "Muhammed yine aranızda yüzünü topraklara sürüyor mu (namaz kılıyor mu?)" -"Evet" dendi. Ebu Cehil:
-"Lat ve Uzza'ya (putlara) yemin olsun ki ben onun böyle yaptığını görürsem mutlaka ayağımı onun boynuna basacağım. Veya onun yüzünü topraklara süreceğim." dedi. Resulullahın yanına vardı. O, namaz kılıyordu. Boynuna basmaya kalktı. Bir de baktılar ki Ebu Cehil geri geri çekiliyor ve elleriyle de bir şeyleri kendisinden uzaklaştırmaya çalışıyor Ona:
-"Sana ne oldu?" diye soruldu. Ebu Cehil:
-"Be­nimle onun arasında ateşten bir çukur, bir uçurum ve bir de kanatlar var." dedi. Bunun üzerine Resulullah: -"Şayet o bana yaklaşacak olsaydı melekler onun vü­cudunu parça parça koparıp götüreceklerdi." buyurdu. İşte bunun üzerine Allah teala:
"Hayır, gerçekten insan, kendisinin muhtaç olmayacağını zannettiği için azar."
"Ey insan, dönüş mutlaka rabbinedir."
"Namaz kıldığı vakit bir kulu en­gelleyeni gördün mü?"
"Söyle bakalım, ya o engelnenen kul doğru yoldaysa ve­ya Allah'tan korkmayı emrediyorsa?
Söyle bakalım o engelleyen kul da yalanlı­yor ve yüz çeviriyorsa?"
"Namaz kılanı engelleyen kimse, Allanın her şeyi gör­düğünü bilmez mi?"
"Hayır hayır eğer o, bu davranışından vazgeçmez ise yemin olsun ki biz onu perçeminden, yalancı ve günahkar perçeminden tutup ce­henneme sürükleriz."
"O zaman taraftarlarını yardımına çağırsın." 
"Biz de Ze­banileri çağıracağız." 
"Ey Muhammed sakın ona uyma." âyetlerini indirdi.[5]

Abdullah b. Abbas diyor ki:
"Resulullah bir gün namaz kılıyordu. O sıra­da Ebu Cehil geldi ve ona:
-"Ben sana bunu yasaklamadım mı? Ben sana bunu yasaklamadım mı?" dedi. Bunun üzerine Resulullah namazdan döndü ve Ebu Cehil'i azarladı. Ebu Cehil de ona: "Sen çok iyi biliyorsun ki bu vadide benden daha çok taraftarı bulunan kimse yoktur." dedi. İşte bunun üzerine 
Allah teala: "O zaman taraftarlarını yardımına çağırsın. Biz de Zebanileri çağıracağız." âyetlerini indirdi.

Abdullah b. Abbas diyor ki:

-"Allaha yemin olsun ki şayet Ebu Cehil taraftarlarını çağıracak olsaydı Allahın Zebanileri onu yakalardı."[6]

Rivayet edildiği gibi Allah teala bu âyet-i kerimelerde Ebu Cehil'i ve benzerlerini uyarmış ve imana gelmedikleri takdirde, akıbetlerinin perişan ola­cağını bildirmiş ve buyurmuştur ki:
"Ey Muhammed, sen Kabede namaz kılar­ken, namaz kılmana engel olmak isteyen ebu Cehil'i gördün ya. Ne dersin? Sen namaz kılmanda haklı isen veya seni namaz kılmaktan alıkoyana, Allahın aza­bından korkmasını emrediyorsan, ne dersin? Eğer Ebu Cehil senin getirdiğin hakkı yalanlar ve ondan yüz çevirirse bilmez mi ki Allah onun bu yaptıklarını görür? Ebu Cehil, Allah'ın kendisini cezalandırmasından korkmaz mı? Hayır, hayır Ebu Cehil, ayağını Muhammed'in boynuna basamaz. Buna gücü de yet­mez. Şayet o, Muhammed'e karşı giriştiği düşmanca tutumundan vazgeçmeye­cek olursa yemin olsun ki biz onu, yalancı ve günahkar perçeminden mutlaka yakalayacağız. İşte o zaman, o aşiretini, kavmini ve bütün taraftarlarını yardımı­na çağırsın. Biz de Zebanileri çağıracağız. İşte o zaman Ebu Cehil ve benzerleri neyin ne olduğunu anlamış olacaklardır. Hayır, hayır, durum Ebu Cehil'in iddia ettiği gibi değildir. Ey Muhammed, sen namazı yasaklamasında ve diğer işlerin­de Ebu Cehil'e uyma. Rabbine secde et, ibadet ve itaatle ona yaklaş. Zira biz se­nin yanında oldukça Ebu Cehil sana hiçbir zarar veremeyecektir."[7]



11-13 Söyle bakalım, ya o engellenen kul doğru yoldaysa veya Allahtan korkmayı emrediyorsa? Söyle bakalım, o engelleyen kul da yalanlı­yor ve ya yüzçeviriyorsa?


Söyle bakalım, şayet, namaz kılması engellenen Muhammed, Rabbine na­maz kılarken doğru yol üzere ise veya kendisini namazdan engelleyene, Allahtan korkmasını ve azabından çekinmesini emrediyor ise, Muhammedin namaz kılmasına engel olmaya çalışan Ebu cehil de Muhammede gönderilen gerçeği yalanlıyor ve ona sırt çevirip onu tasdik etmiyorsa durum ne olacaktır?[8]

14- Namaz kılanı engelleyen kimse, Allahın, herseyi gördüğünü bil­mez mı?


Muhammedi, namaz kılarak Rabbine ibadet etmekten engelleyen Ebu cehil. Allah'ın kendisini gördüğünü bilmiyor mu? Onun kıskıvrak yakalamasından ve cezalandırmasından korkmaz mı?[9]



15-16- Hayır, hayır, eğer o bu davranışından vazgeçmez ise , yemin olsun ki biz onun perçeminden yalancı ve günühkâr perçeminden tutup ce­henneme sürükleriz.


Hayır, Ebu cehil, iddia ettiği gibi Muhammedi yakalayıp boynuna basamayacak ve buna gücü yetmeyecektir. Yemin olsun ki, eğer Ebu cehil, Muhammed'e karşı yaptığı bu tür davranışlarından vazgeçmezse biz, mutlaka onu perçe­minden yakalayacağız, zelil edeceğiz. Yüzünü karartacağız ve cehenneme sü­rükleyeceğiz. Böylece biz, yalancı bir insanın perçeminden ve günahkâr bir in­sanın perçeminden yakalamış olacağız ve ona haksızlık etmemiş olacağız.[10]

17- Ozaman, taraftarlarını yardımına çağırırsın.

Biz, Ebu cehili perçeminden yakaladığımız zaman, o da kendi adamlarını aşiret ve kavminden yardımcılarını yardımına çağırsın da kendisini kurtarmaya çalışsın.

Abdullah b. Abbas diyor ki: Resulullah makam-ı İbrahimin yanıda namaz kılarken yanından Ebu cehil geçmiş ve ona: Ey Muhammed, ben bunu sana ya­saklamadım mı? demiş ve onu tehdit etmiştir. Resullullah da ona sert bir mukabelede bulunmuş ve onu azarlamıştir. Ebu cehil de demiştir ki:
-"Ey Muhammed, beni ne ile tehdit ediyorsun? Dikkat et ben bu Mekke vadisinin taraftan en çok olan biriyim." Bunun üzerine Allah Teâlâ " Ozaman taraftarlarını yardıma ça­ğırsın." âyetini indirdi.[11]


18- Biz de zebanileri çağıracağız.


Biz de, cehennemde vazifelendirilen ve "Zebani" denen melekleri çağıra­cağız. O zaman Ebu cehil, neyin ne olduğunu görecektir.

Abdullah b. Ebil Hüzeyl diyor ki: Zebaniler ayaklan yerde iken başlan göğe değecek kadar büyük olan meleklerdir.

Peygamber efendimiz buyuruyor ki: "Şayet Ebu cehil, ayağı ile boynuma basmaya girişecek olsaydı Zebaniler onu açıkça yakalaycaklardı."[12]

19- Hayır, Ey Muhammed, sakın ona uyma. Secde et ve Allaha yak­laş

Durum namaz kılarak Rabb'ine ibadet eden Muhammed'i ibadetten engelle­meye çalışan Ebu cehilin iddia ettiği gibi değildir. Ey Muhammed, sakın sen, namazı bırakmanı sana emreden Ebu cehile itaat etme.. Rabbine secde et ve ona itaat ederek ona yaklaşmaya ve onun tarafından sevilmeye çalış. Çünkü Ebu cehil sana herhangi bir zarar veremez. Biz onun bir şey yapmasına engel oluruz.[13]


--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buharı, K. Tefsir el-Kur'an, Sure: 96, bab: 1

[2] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/167-169.

[3] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/170.

[4] Bkz. Müsned, C.l, S.248

[5] Müslim, K.el-Mıinafikîn, bab: 38, Hadis no: 2797 / Ahmod b. Ilanbel, Müsned, C.2, S.37O

[6] Tirmizi- K. Tefsir el-Kur'an, Sure: 96, bnh: 2, Hadis no: 3349/Ahmedb. Hanbel, Müsneıl, c.l. S.256, 329

[7] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/170-172.

[8] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/1733.

[9] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/173.

[10] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/174.

[11] Tirmizi K. Tefsir el- Kur'an, Sure 96 bab: 3349

Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/174.

[12] Bkz. Buhari, k. Tefsir el- Kur'an Sure 96 bab: 4

Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/174-175.

[13] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 9/175.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı