“Her türlü noksanlıktan uzak, hatadan, gafletten berî, eksiklikten uzak, pek temiz.”
“O, öyle Allah'tır ki kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur.” Noksanı mûcib her şeyden pâk ve münezzehtir. Gayet mukaddes ve her türlü kusurdan uzaktır. Her vasfında mükemmel, hiçbir tasvire sığmaz, hiçbir leke kabul etmez, yaratılmışlardan hiç birine benzemez. Tek ve eşsizdir.
Yaratılmışlar her zaman bir şeye muhtaçtırlar. Bir halleri diğer hallerini tutmaz. Sıcaktan, soğuktan, kardan, tipiden, rüzgârdan, fırtınadan, yağmurdan, selden, ateşten, dumandan etkilenirler. Dert, tasa, gam, keder, sevinç, hüzün hep insanlar ve canlılar içindir. Fakat âlemlerin rabbi bütün bu noksanlıklardan pâk ve münezzehtir.
Bir insan bütün cihanlara hükmetse, emrinde dünyanın en kuvvetli ve güçlü orduları olsa, bütün halk hizmetine koşsa, onun yine bir yerde mutlaka noksanı olur. Çünkü mahlûktur, mahlûk Hâlık gibi olamaz.
İşte cihanı yaratan Allah (Azze ve Celle), eşi ve benzeri bulunmayan bir varlıktır. Suretten, zamandan, mekândan, terkipten, dertten, kederden, ızdıraptan, sevinçten, lezzetten ve bunlar gibi diğer bütün mahlûkatın şânından olan herhangi bir hal ve sıfattan, bir şeye benzemekten çok uzaktır. O'nun Zât-ı Akdesini düşünmek, hayâl etmek olmaz. Çünkü hayâlimiz de, düşünmemiz de birer mahlûktur. O'nun eserlerine bakmak kâfi...
Bir damla sudan fidan boylu delikanlıyı yaratan O olduğu gibi, karıncayı yaratan da O'dur. O'nun için güneşi yaratmakla bir küçük sineği yaratmak arasında fark yoktur. O sadece “Ol!” der ve murâd ettiği şey hemen vücûd buluverir.
Bu mübarek isim, her türlü ayıptan, kirden, pastan, lekeden, eksiklikten son derece temiz manasınadır. Ve ulûhiyyete mahsus sıfatlardan “Muhalefetün li'1-havâdis” sıfatı alâkalıdır.
Evet, “El-Kuddûs” ism-i şerifinin yegâne sahibi, Allahü Teâlâ'dır. Çünkü mutlak kemâl O'na mahsustur. Çünkü O'nun zâtında, sıfatında, ef’alinde, ahkâmında, esmasında hiçbir eksiklik ve noksanlık yoktur.
O pek yüce, pek mukaddestir. Zâtında veya herhangi bir sıfatında mahlûkundan birine benzemekten veya mahlukatından biri O'na benzemekten uzaktır.
Evet:
Yer, gök, güneş, ay, yıldız. Herşey Hak ile kâim,
Bütün mahlûk yok olur; O Bakidir, O dâim!
O'nun mübarek ve güzel isimleri bize rahmet kapılarını açmaktadır. Bu isimlerle O'nu zikrettiğimizde, bizim hesabımıza cennette gül fidanları büyümektedir. Cennet de O'nun mülkü, cihan da O'nun mülkü. Yerlerde göklerde ne varsa herşey O'na râm olmuştur. O'nun zâtı kadîmdir, bakîdir, ezelîdir. Kim O'nun mülkünde O'na eş-ortak koşarsa yüzüstü cehennemi boylar. Dünya hükümdarlariyle O'nun sultanlığı karıştırılmamalıdır. Dünyalara sığmayan nice cihangirler gelmiştir ki, şimdi hepsi toprak olmuştur. Yüce Allah'ın saltanatının ise sonu yoktur.
İşte El-Melik ism-i şerifinin peşinden El-Kuddûs ism-i şerifinin nazara verilmesi, Cenâb-ı Hakk'ın bütün varlığa hâkim bir saltanat sahibi bulunduğunu bildirmektedir.
Öyle bir saltanat, öyle bir sultan ki, zerrece eksiklik ve noksanlık ve leke kabul etmez. Pâk ve müberrâ!.. [54]
kaynak
[54] Mustafa Necati Bursalı, Esma-i Hüsna Şerhi, Erhan Yayınları: 84-86.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder