3 Ocak 2011 Pazartesi

RÜYA BİR VAHİYDİR,ENFAL SURESİ 43.AYETİN AÇIKLAMASI

RÜYA VAHİYDİR


Otuz Yedinci Ayet

اِذْ يُريكَهُمُ اللّهُ فى مَنَامِكَ قَليلًا وَلَوْ اَريكَهُمْ كَثيرًا لَفَشِلْتُمْ وَلَتَنَازَعْتُمْ فِى الْاَمْرِ وَلكِنَّ اللّهَ سَلَّمَ اِنَّهُ عَليمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

“Hatırla ki, Allah, uykunda sana onları az gösterdi. Eğer onları sana çok gösterseydi, çekinecek ve bu iş hakkında münakaşaya girişecektiniz. Fakat Allah (sizi bundan) kurtardı. Şüphesiz O, kalplerin özünü bilir.” [385]

اِذْ Hatırla ki يُريكَهُمُ onları gösterdi اللّهُ Allah فى مَنَامِكَ uykunda sana قَليلًا az وَلَوْ Eğer اَريكَهُمْ onları sana gösterseydi كَثيرًا çok لَفَشِلْتُمْ çekinecek وَ ve لَتَنَازَعْتُمْ münakaşaya girişecektiniz فِى الْاَمْرِ bu iş hakkında وَلكِنَّ Fakat اللّهَ Allah سَلَّمَ kurtardı اِنَّهُ Şüphesiz O, عَليمٌ bilir بِذَاتِ özünü الصُّدُورِ kalplerin

Ayetin Nüzulü ve Açıklaması
Mücahid der ki: Yüce Allah (Bedir savaşı esnasında) Resulüne rüyasında müşrikleri az göstermiş, Hz.Peygamber (a.s)'da ashabına bunu haber vermişti. Böylece onların güvenleri artmış oldu.[386] Bunun üzerine bu ayet nazil olmuştur.[387]

Bu olay, Hz. Peygamber (a.s) Medine'den savaş alanına doğru ilerlerken meydana gelmiştir. O zaman henüz kafir ordusunun ne kadar büyük olduğu bilinmiyordu. Hz. Peygamber (a.s) orduyu rüyasında gördü ve ordunun çok büyük olmadığı sonucuna vardı. Sonra rüyasını mü'minlere anlattı. Bu da onlara cesaret verdi ve korkusuzca düşmana doğru yürüdüler.

Yüce Allah'ın savaş planlarından biri, Peygamberimize rüyasında kâfirlerin güç ve ağırlık bakımından az olduklarını göstermekti. Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- rüyasını arkadaşlarına anlatıyor, onlar da buna seviniyor ve savaşmaya istekli oluyorlar. Daha sonra yüce Allah burada onları niçin peygamberine az gösterdiğini haber veriyor. Kuşkusuz yüce Allah, onları çok gösterse, Peygamberimizle birlikte bulunan azınlığın moralinin bozulacağını biliyordu. Çünkü herhangi bir hazırlık yapmadan ve savaşacaklarını tahmin etmeden Medine'den çıkmışlardı.

Bu rüya, gerçekte doğru bir rüyadır. Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- onları az görmüştür. Onlar sayı bakımından çokturlar ama birçok şeyden yoksundurlar ve savaşta bir ağırlıkları sözkonusu değildir. Kalpleri, geniş bir kavrama yeteneğinden, ortak bir imandan, böyle durumlarda büyük yararı olan ruh gıdasından yoksundur. Yüce Allah bu yanıltıcı dış görünüşün ötesindeki gerçek olguyu Peygamberine -salât ve selâm üzerine olsun- gösteriyor. Böylece mü'min kitlenin gönüllerine güven bahşediyor. Çünkü yüce Allah mü'minlerin gizli hallerini biliyor. Sayılarının az, hazırlıklarının yetersiz olduğunu, şayet düşmanlarının kalabalık olduğunu öğrenecek olurlarsa karşılaşmaktan çekinmek ve savaşmak ya da savaşmamak konusunda çekişmek gibi olayların başgöstereceğini biliyordu. İşte bu rüya, kalplerin özünü bilen yüce Allah'ın savaşa ilişkin planlarından biriydi.

İki ordu karşı karşıya geldiğinde Peygamberimizin rüyası, iki taraf üzerinde fiilen gerçekleşti. İşte bu da, savaşı ve savaştaki olayları ve ötesini sunarken, yüce Allah'ın onlara sözünü ettiği planın bir parçasıydı.[388]

Yüce Allah ile bir bağlantı olan rüya, Peygamberlerin hayatından bize miras kalmıştır. Bu mirasın devam etmesi için Yüce Allah sadedinde olduğumuz ayet ile aşağıdaki hadisi şerif ile bugün bizim kaybımız yitiğimiz olmuştur. Çünkü biz artık rüyalarımızda azizleri değil rezilleri görecek kadar İslamdan yetim kaldık.

Yüce Allah cümlemize yitiklerimize sahip çıkmayı ve onları tekrar ihya etmeyi nasip etsin.



Otuz Yedinci Hadis

قَالَ رَسُولُ للّهِ: الرُّؤْيَا مِنَ اللّهِ، وَالحُلْمُ مِنَ الشَّيْطَانِ؛ فَإذَا حَلَمَ أحَدُكُمُ الحُلْمَ يَكْرَهُهُ فَلْيَبْصُقْ عَنْ يَسَارِهِ وَلْيَسْتَعِذْ بِاللّهِ مِنْهُ فَلَنْ يَضُرَّهُ.

Allah Resulü (a.s) buyurdular ki: "Rüya Allah'tandır. Hulm (sıkıntılı rüya) şeytandandır. Öyle ise, sizden biri, hoşuna gitmeyen kötü bir rüya (hulm) görecek olursa sol tarafına tükürsün ve ondan Allah'a sığınsın. (Böyle yaparsa şeytan) kendisine asla zarar edemiyecektir."[389]

قَالَ buyurdu ki رَسُولُ Resulü (a.s) للّهِ Allah الرُّؤْيَا Rüya مِنَ اللّهِ Allah'tandır، وَالحُلْمُ Hulm مِنَ الشَّيْطَانِ şeytandandır؛ فَإذَا Öyle ise حَلَمَ kötü أحَدُكُمُ sizden biri الحُلْمَ bir rüya görecek olursa يَكْرَهُهُ hoşuna gitmeyen فَلْيَبْصُقْ tükürsün عَنْ يَسَارِهِ sol tarafına وَ ve لْيَسْتَعِذْ sığınsın بِاللّهِ Allah'a مِنْهُ ondan فَلَنْ يَضُرَّهُ kendisine asla zarar edemiyecektir

Hadisin Vürûdu ve Açıklaması
Vürûdu: Müslim’den,[390] Hz. Câbir (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir bedevî Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelip:"
- Rüyamda başımın kesildiğini, kendimin de onun peşine düştüğünü gördüm" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) adamı azarlayıp: "Sakın ha! Şeytanın, rüyanda seninle eğlenmesini kimseye anlatma!" dedi.[391]

Bazı rivayetler, "Salih rüya Allah'tandır" diye kayıtlı olarak geldiği halde burada sâlih, gayr-ı sâlih kaydı yapılmaksızın, rüyanın Allah'tan olduğu belirtilmiştir. İslâmî temel itikadımız esâsen budur. Yani her şeyin takdiri, yaratılması, hayır, şer Allah'tandır.

Hadis, Allah'a nisbet edilecek hayırlı rüyalara hulm denilmeyeceğini göstermektedir. Keza, şeytana nisbet edilenlere de rüya denilmeyecektir. Tabii ki bu, şer'î bir edeptir. Esas itibariyle ve lügat olarak uykuda görülenlerin hepsine rüya denir.

Hulm, Kur'ân-ı Kerim'de edğas diye zikri geçen karmakarışık, manasız rüyalardan başka bir şey değildir. Sadedinde olduğumuz hadis, görülen rüya karşısında mü'minin takınacağı edeb ve tavrı belirlemektedir: "Şeytânî, hoşlanmadığınız bir rüya gördüğünüz zaman sol tarafa tükürün, istiaze ederek şeytandan Allah'a sığının..." diyor. Yani euzubillahi mineşşeytânirracim denecek. Bir başka hadiste, böyle bir  rüya görenin "sol tarafına üç sefer nefes etmesi       şer ve ezasından Allah'a sığınması"    فلْيَتَنَفَّسْ عَنْ شِمَالِهِ ثَثَ مَرَّاتٍ   tavsiye edilmiştir.

Ebu Rezîn el-Ukeylî Lakît İbnu Amir İbni Sabire (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (a.s) buyurdular ki: "Mü'minin rüyası, nübüvvetin kırk cüzünden bir cüzdür. Bu rüya, anlatılmadığı müddetçe bir kuşun ayağında (takılı vaziyette) durur. Anlatılacak olursa hemen düşer."[392]

Rüyanın kuşun ayağında takılı olması, bir teşbihtir; bununla, rüyanın anlatılmadığı müddetçe kesinleşmediği ifade edilmektedir, tıpkı asılan, takılan bir şeyin havada durması, yerde istikrarını bulmaması gibi. Öyle ise, rüyanın istikrar bulup, kesinlik kazanması tâbir edilmesine bağlıdır. Tâbir edilince süratle düşüp istikrar kazanır. Kuşun kendisi bir yerde sâbit durmazsa, onun ayağına takılan şey hiç sâbit duramaz. Öyle ise rüya anlatılınca, hükmü, sahibinin üstüne hemen düşer.

Rüyadaki hakikatın tahakkuku, onun anlatılmasına, daha doğrusu tâbirine bağlı olunca, rüyanın rastgele kimselere anlatılmamasının ehemmiyeti daha iyi anlaşılmış olur. Bu sebeple Resûlullah, rüyanın tabiatı hakkında verdiği bilgiye uygun bir tavsiye ile hadisini tamamlamış olmaktadır: "Rüyayı lebib ve habib olana, yani akıllı dosta anlatın!"

 KAYNAKLAR
[385]  Enfal, 8/43.
[386]  Kurtubi, a,g,e. 8/61-62.
[387]  M.A.Sabuni, Muhtasar İbni Kesir, 2/866.
[388] S.Kutup,a,g,e. 7/28.
[389]  Buharî, Tıp 39, Bed'ü'l-Halk 11, Ta'bir 3, 4, 10,14, 46; Müslim, Rüya 5; Muvatta 1 Tirmizî, Rüya 4; Ebu Dâvud, Edeb 96.
[390]  Müslim, Rü'ya 12.
[391]  Suyuti, “Esbab-u Vürudi-l Hadis” S,193-194.
[392] Tirmizî, Rüya 6; Ebu Dâvud, Edeb 96.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı