17 Ocak 2011 Pazartesi

AHMED ER RUFAİ'NİN SON SÖZLERİ ,TASAVVUF VE TARİKAT ANLAYIŞI





Ahmed er Rufai Hazretleri Hakk'a hicretinden önce;
-"Beni dilenci keşküli yerine koymayın, tekkemi bugün harem, öldükten sonra mezar etmeyin. Ben Hakk Teala'dan tek yaşamayı diledim. O beni toplum içinde yaşattı. Öldükten sonra belki muradıma erişirim. Toprak üstünde her ne varsa eninde sonunda toprak olacaktır."
 Bu sözüyle keramet buyurmuşlardır. Türbei saadetleri yanında kimse yoktur. Kırın ortasında tenha bir yerde Bağdad'ın güneyinde Vasıt yakınlarında bulunmaktadır.

Ahmed er Rufai Hazretleri'nin tasavvuf ve tarikat anlayışı, kitap ve sünnete tabi olan bir anlayıştır. Onun ifadeleri içersinde İslam dini, zahiri ve batini ile bir bütündür. Kalp cesedsiz olmaz, kalbiolmayan bir cesed ise çürür. Tasavvuf ilmi kalbin islahından ibarettir. Tarikat şeriat demektir. Hakikat şeriata muhalefet etmez. Tasavvuf söz konusu ettiği tarikat, şeriatin bizatihi içinde taşıdığı mana ve hikmetlerdir. Tasavvuf demek, yün hırka ve taç giymek değildir.

Tasavvuf; hüzün hırkası, sıdk tacı, tevekkül elbisesine bürünmektir. İnsanın kalbi haşyet, bedeni edep, nefsi..., benliği yokluk ve dili zikir örtüsü ile örtündüğü takdirde tasavvuf yolunda bulunmuştur.

Mükemmel Sofi her halde Hz.Peygamber (sav) tabi olan ve kulluk derecesini, en yüksek derecede benimseyen kimsedir. Kul ancak Allah'tan gayrı herşeyin kulluğundan kurtulduğu ve hürriyet makamına ulaştığı vakit, mükemmel bir kul olabilir.

Tasavvuf bir edeptir. Bu da Peygamber (sav)'in sünnetine tabi olmak ile kazanılır. Derviş olmak için cemiyet hayatından uzaklaşmak gerekmez.
Müridler, dünyevi meşguliyetlerini terk etmeksizin helal ve harama dikkat ederek gafletten uzak kalmak suretiyle, Hakk yolund ailerleyebilir. Bütün iş, kalbi temizlemek ve temiz tutmaktır. Kerametlere rağbet etme. Çünki veliler bundan kaçınmışlardır. Müritler için ne bir noksanlıktır, ne de Allah'ın kapısından ayrılma. Kalbini Resulullah'a yönelt, şeyhin ve mürşidin vasıtasıyla O'nun yüce kapısından yardım iste...

Karşılıksız, garazsız şeyhine hizmet et. Ona karşı son derece edepli ve terbiyeli ol. Gıyabında dahi onun şerefini koru. Kendini onun hizmetine ver, evinde hizmeti arttır. Huzurunda az konuş. Ona tazim ve vakarla bak. Ona sakın küçümseyici bakışlarla bakmayasın. Kardeşlerine öğüt ver. Kalplerini kazanmaya çalış. İnsanların arasını bul. İnsanları allah'a yöneltmeye bak. Sadakatla ve ihlasla dervişlerin yolundan gitmelerini sağla.

Kalbini zikirle kalıbınıda fikirle tamir edip güzelleştir. Gayen su üstünde yürümek, havada uçmak olmasın. Bunları balıklar ve kuşlar da yapıyor. Himmet kanatlarıyla sonsuzluklara uçabiliyor musun?  sen ona bak...

Ahmed er rufai Hazretleri, kendisinin tevazu, zül, inkisar yoluyla, matlubuna vasıl olduğunu, bunları tarikinde birer esas olarak tercih ve tespit ettiğini söylemektedir.Menkibeler içinde fevkalade tevazuunu gösteren örnekler vardır.

Bunlardan birinde kendisine iftira, hakaret ve küfür dolu sözler sarfeden bir şeyhe karşı,
-"Efendim, sizin hilminiz büyüktür, affınız geniştir. Ben neyim ki, ne kıymetim var ki bu kadar hiddete kapılıyorsunuz. Ben sadece hizmetkarlarınızın en miskiniyim, ayaklarınızın tozuyum." şeklinde yumuşak ve mütevazi bir söz ile mukabele etmesiüzerine Ahmed er Rüfai hazretleri'ni kızdıracak başka söz bulamayan şeyh  ;
-"Görüyorum ki siz nefsinizdensıyrılıp çıkmışsınız..Şimdi mülk sizindir, nimet sizindir ve sizin neslinize aittir. Beni de bağışlayın demiş ve müridleri arasına girmiştir. Bu nevi menkibeler ve eserlerindeki ifadeler onun şahsiyetini ve tarikat pirleri arasındaki hususiyetini gösteren çizgilerdir.

Şu noktada dikkat çekicidir ki birkaç keramet olayıistisna ondan bahseden menkibeler daima, Onun davranış ve ahlakını, insanlarla münasebette tevazü ve hoşgörüsü ve ağırbaşlılığını anlatmaktadır. Bu özelliği ile tasavvuf Güzel ahlaktır. tarifinin müşahhas bir örneği olarak görülmektedir.

Ahmed er Rufai müridlerini şöyle müjdeliyor:

-" Rabbim bana lütfu ve ihsanınla, gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, beşerin akıl ve hayaline gelmediği birçok nimetler ihsan etti. O'nun kerem elçisi Resulullah (sav) Efendimiz beni temin edip söz vermiştir ki, müridlerimi sevenlerimi, zürriyetimi sevenleri, yerinde kaim olanları ellerinden tutup kaldıracak ve kurtaracak. Bu hal kıyamete kadar böyle sürecek. İşte ruhen biat böyle hasıl oldu." Allah (cc) vediği sözden dönmez." Şu halde onun yolunda gidenlerin sahib oldukları büyük nimet ve müjdeyi bütün açıklığı ile ifade eder. 


  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı