Ebu Erîke şöyle anlatmaktadır:
-Hz. Ali’nin peşinde sabah namazını kıldım. Hz. Ali sağ tarafına selam verdiğinde epey durdu. Sanki Hz. Ali’nin üzerinde bir musibet vardı. Bu duruş güneş mescidin duvarına vuruncaya kadar devam etti. Güneş bir mızrak kadar yükseldi. Hz. Ali iki rekâtı kıldıktan sonra elini evirdi, çevirdi ve şöyle buyurdu:
-Allah’a yemin ederim ki, Rasûlullah’ın ashabını gördüm fakat ben bugün onlara benzer bir şey görmüyorum. Onlar benzi uçmuş, tozlu-topraklı, gözlerinin arasında keçinin dizi gibi kararmış noktalar bulunduğu halde sabahlarlardı. Bütün gece Allah’a secde ve kıyam ederler, Allah’ın kitabını okurlar ve alınları ile ayakları arasında uyuklar, istirahat ederlerdi. Sabah olup Allah’ı zikrettiklerinde de rüzgârlı günde sallanan ağaç dalları gibi sallanırlardı. Gözleri yaşarır, elbiselerini ıslatacak kadar ağlarlardı. Allah’a yemin ederim ki bu topluluk ise (arkasındakileri kastediyor) gaflet içerisinde gecelemişler, sonra da uyumuşlardır”.
Bu sözlerden sonra Allah’ın düşmanı, fasık ve bağî olan Abdurrahman b. Mülcem kendisini şehid edinceye kadar Hz. Ali’nin yüzünün güldüğünü kimse görmedi
Bu sözlerden sonra Allah’ın düşmanı, fasık ve bağî olan Abdurrahman b. Mülcem kendisini şehid edinceye kadar Hz. Ali’nin yüzünün güldüğünü kimse görmedi
kaynak
Bidaye, (İbn Ebi Dünya), 8/6; Ebu Nuaym, Hilye, 1/76; Kenz’ül-Ummal, (el-Askeri, Dineveri, İbn Asakir), 8/219
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder