Nikâh; Evlilik Sözleşmesi , İSLAMDA NİKAH

Nikâh; Evlilik Sözleşmesi

 
         “Nikâh” sözlükte, akit yani anlaşma yapmak demektir. Bundan amaç evlenmedir. İslâm'a  göre birbirleriyle  evlenmeleri yasak olmayan  erkekle kadının beraber hayat sürdürmek ve çocuk yetiştirmek için yaptıkları bir akittir/anlaşmadır.

         Nikâh, evlilikle beraber meşrû cinsel ilişkiyi de içerisine alan bir akittir, bir beraberliktir. Nikâhlanma, nikâh yapma, yani evlenme insan için fıtrî (yaratılışa uygun) bir faâliyettir. Tıpkı konuşma, yeme-içme, giyinme ve benzeri işler gibidir. İlk insan Hz. Âdem’den bugüne kadar insan nikâh  olayını tanımaktadır. Çünkü evlenme, hem kişinin maddî ve mânevî olarak korunması, ihtiyaçlarının karşılanması; hem de neslin devam etmesi için gereklidir.

         Kıyafetsiz bir insanlık olamayacağı gibi, nikâhtan soyutlanmış bir insanlık da düşünülemez.[16] 
Bazı modern toplumlardaki artan evlilik dışı ilişkilerin ve bu ilişkilerin normal sayılması insanlık ailesinde bir ârızadır, bir hastalıktır. Bu hastalığın geçici olduğunu ve tedâvi edilebileceğini ümit ediyoruz. Çünkü  nikâhsızlık temiz yaratılışa uymamaktadır.

         İslâm’a göre nikâh, kadın ve erkek arasında yapılan çok önemli ve hayatî bir anlaşmadır. Bu akitle beraber bir aile yuvası kurulur, eşler beraber yaşamaya başlar, eşlerde bulunan pek çok özellik kaynaşır, yeni nesiller  bu yolla meydana gelir. Ailedeki beraberlik, ne işyeri beraberliğine, ne okul arkadaşlığına, ne de asker arkadaşlığına benzer. İki karşı cins hayatlarını, sevgilerini, varlıklarını, eksik ve mükemmel yönlerini, sahip oldukları güzellikleri, ellerindeki imkânları, duygularını ve isteklerini paylaşırlar. Ortaklaşa bir aile yuvası kurar, beraberce hayat sürdürürler, hem de yeni nesiller yetiştirirler.
        
Nikâh, yalnızca neslin devamını sağlayan veya cinsel arzuları doyurup gideren bir olay değildir. Nikâh bunlarla beraber daha önemli işlevi olan toplumsal bir kurum oluşturmaktır. Nikâhta, insanlar için çok bereketli ve faydalı başka amaçlar da vardır. İnsan, yaratılışı gereği yalnız yaşayamaz. Zâten “insan” kelimesi de ünsiyet kuran, başkalarıyla beraber yaşayan anlamındadır. Her insanın ana-babaya, aile kurumuna, sevgiye, ilgiye, konuşmaya, alış-veriş yapmaya, hatta kimi zaman diğer insanlarla mücâdele etmeye ihtiyacı vardır. Kişi, bazı insanların yardımına muhtaç olduğu gibi, hayatını ve duygularını başkalarıyla bölüşmeye, hatta başkalarına yardım etme arzusuna bile ihtiyacı vardır. Bunun ilk örneğini ailede buluyoruz.

         İnsanların ön önemli özelliklerinden birisi de organize olmalarıdır. Yani bir arada yaşayıp toplum oluşturmalarıdır. Fertler aileleri, aileler kabileleri, kabileler/sülâleler kavimleri, kavimler de insanlık ailesini meydana getirir. Bu toplumların en küçük birimi ailedir. Kur’ân-ı Kerim’de insanların bir erkekle bir kadından yaratıldığı, sonra da kabileler ve kavimler haline getirildikleri açıklanmaktadır.[17]

         Allah (c.c.), evlenen eşler arasındaki sevgiyi ve birbirlerine olan merhameti “âyet” olarak nitelemektedir: “Kaynaşmanız (sükûnete ve tatmine ermeniz) için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp da aranızda sevgi ve merhamet kılması da O’nun âyetlerinden, (varlığı ve birliğinin) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için âyetler/ibretler vardır.”[18] 
Öyleyse evlilikte öncelikli amaç nesil yetiştirmedir, yalnızca cinsel doyum değildir. İnsanın rahat edebileceği, huzur duyabileceği bir ortama ihtiyacı vardır. Aile içerisinde bu huzur ve rahatlığı kişi eşinde bulabilir. Kur’an bunu “sükûnet” bulma diye tanımlıyor. Bu kelime hem huzuru, hem de bir yerde rahat edip kalmayı ifade etmektedir.

         Nikâh bu huzura kapı açmaktadır. Bu huzur, yalnızca gece rahatı veya diğer maddî ihtiyaçların karşılanması değildir. Bu aynı zamanda duyguların, arzuların, hedeflerin, sevgilerin ve yeteneklerin paylaşılmasından, karşılıklı merhamet ahlâkının işletilmesinden, başkası adına yapılan fedakârlıktan doğan bir huzurdur. İslâm evlenmeyi yüceltiyor, tavsiye ediyor, evliliğin şartlarını ortaya koyuyor ama bunu “nikâh” akdine bağlıyor. Yani evlilik mutlaka “ağır/kuvvetli bir akit olan”[19] 
nikâhla başlayabilir. Nikâh, evliliğe adım atmak ve bunu insanlara duyurmak; aynı zamanda evlilik sorumluluğunu yüklenmektir. Çünkü yapılan evlilik akdinde (anlaşmasında) evliliğe ait, aileye ilişkin görevleri yüklenme şartı vardır.

         İslâm, nikâh dışı bütün beraberlikleri gayrı meşrû saymakta ve haram demektedir. Evlilik dışı ilişkiler İslâm’a göre iffetsizlik ve hayâsızlıktır. Zinâ haram olduğu gibi, zinâya götüren sebepler de haramdır. Nikâh olmaksızın evlilik öncesi cinsel ilişkiler, dost hayatı (anlaşarak zinâ etmek); bir ihtiyacı karşılama değil, nefsin/hevânın arzusuna uyup suç işlemektir. Şüphesiz Allah’a ve O’nun koyduğu ölçülere inanan mü’minler, imanlı gençler bu noktada duyarlı olurlar.
Kaynaklar

[16] Bak.  2/Bakara, 187
[17] 49/Hucurât, 13
[18] 30/Rûm, 21
[19] 4/Nisâ, 21
Müslümanın Evliliği ve Aile Hayatı (Ahmed Kalkan)

Yorum Gönder

0 Yorumlar