HEY! SİSİ...Firavun'un son tohumu...




HEY! SİSİ...Firavun'un son tohumu...

“sorulur bir gün sorulur

elbet sorulur hesap sorulur”

Hey! Zulmün son zalimi.

Hey! Firavun’un son tohumu,

Hey! Nemrutun son kıvılcımı.

Hey! Cehaletin son kalesi, Ebu Cehil’in son sesi.

Hey! Mazluma gücü yeten.

Hey! Allah’tan (cc) korkmaz,

Hey! Kuldan utanmaz.

Hey! İblis’in vücut bulmuş hali.

Hey! Korkaklığın gölgesinde oturan soysuz.

Sanmayasın ki acımızı içimize gömeriz, sanmayasın ki bu yaptıklarını sineye çekeriz. Sanmayasın ki o mazlumların, o çocukların, o kadınların, onca şehidin kanı o meydanlarda kalır. Sanmayasın ki batılı ortakların seni elimizden kurtarabilir. Sanmayasın ki Siyonist soysuzlar sana kucak açabilir. Dünyanın içine girsen de seni oradan bulup çıkartacağız ve Seni dünyaya o Firavun dedelerinden daha ala ibretlik yapacağız.

Şimdi diyeceksin ki siz kimsiniz? Nereden sesleniyorsunuz?

Bak! Sana nerden sesleniyoruz biliyor musun?

Sana, Türkiye’den sesleniyoruz, hani o cihan İmparatorluğunun bakiyesi.

Sana, İstanbul’dan sesleniyoruz, hani o payitaht var ya payitaht.

Sana, “Suriçi”nden sesleniyoruz, hani o Fatih Sultan Mehmet Han’ın fethettiği.

Sana, Hilafetin, kutsal emanetlerin dizinin dibinden sesleniyoruz, hani o Mısır’dan gelen.

Sana, Ebu Eyüp El Ensari’nin (r.a) türbesinden sesleniyoruz, hani o Mihmandar-ı Nebevi, hani o seksen yaşında şehit.

Sana, Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesinden sesleniyoruz, hani Peygamber (s.a.v) dualısı.

Sana, Kanuni Sultan Süleyman Han’ın türbesinden sesleniyoruz, hani o “muhteşem” olan.

Sana, Abdülhamit Han’ın türbesinden sesleniyoruz, hani o “Cennet Mekân.” Hani o Filistin sevdalısı.

Sana, hani Sina Çöllerini aşıp gelmişti ya, Hâdim’ul-Harameyn’iş-Şerifeyn var ya, hani o büyük komutan Yavuz Sultan Selim Han, Dünya zalimleri onu çok iyi tanır; işte onun türbesinden sesleniyoruz.

Sana öyle bir yerden sesleniyoruz ki! Bu sesi zalimler de çok iyi tanır mazlumlar da.

Ve sana diyoruz ki! Kahpe.

Sen bizi ölü mü sandın “Biz bir ölür bin diriliriz.”

Bir gün, Cennet mekân Yavuz Sultan Selim Han gibi atlarımıza binip o Sina Çölü’nün yolunu tutacağız.

O zaman senin her zerrenden bu yaptıklarının hesabını soracağız. Soysuz…

Yakındır bekle!..

“Sorulur bir gün sorulur elbet sorulur hesap sorulur.”

Yorum Gönder

0 Yorumlar