Hz. İmrân bin Husayn şöyle anlatır:
Bir gün Peygamber efendimiz bana buyurdu ki:
“Yâ îmrân, sen de bilirsin ki, biz seni çok severiz. Kızım Fâtıma rahatsızmış. Eğer beraber gelirsen, onun ziyaretine ve hatırını sormaya gidelim.”
“Anam, babam, canım sana feda olsun yâ Rasûlallah, gidelim.”
Kalktım, beraberce Fâtımatüz Zehrâ'nin evine gittik. Peygamber efendimiz kapıyı çaldı ve, Esselâmü aleyküm yâ Ehle Beytî diye selâm vererek içeri girdiler. Fâtımatüz Zehra da cevap verdi:
“Ve aleyküm selâm, sevgili babam yâ Rasûlallah! Buyurunuz!”
“Kızım, yanımda İmrân bin Husayn da vardır. Onunla beraber geldik, başını ört!”
“Babacığım, seni hak Peygamber olarak gönderen Allahû Teâlâya yemin ederim ki, bu yün örtüden başka örtünecek bir şeyim yoktur.”
“Kızım, işte onunla örtün!”
“Ey Babacığım! Başımı örtsem vücudum, vücudumu örtsem başım açık kalır.”
“Bu örtüyü düz düzüne değil de, köşeleme, yâni uzunlamasına ört ki, vücudunun her tarafını kaplasın."
İmrân bin Flusayn diyor ki:
"Ben dışardan bu konuşmaları işittikçe, gözlerimden yaş, ciğerlerimden kan geliyordu. Hz. Fâtima'nın dünyaya hiç bağlanmamasına gıpta ediyordum. Nihayet Hz. Fâtıma sevgili Peygamberimizin tarifleri üzere güzelce başını bağlayıp örttükten sonra, içeri girmeme izin verdiler. İçeride Peygamber efendimizin arkasında oturdum."
Peygamberimiz, "Kızım, nasılsın, rahatsızlığın nasıl oldu?" diye hatırlarını sordular. O da dedi ki:
Babacığım, bu gece çok rahatsızdım. Sancıdan sabaha kadar uyuyamadım. Şimdi öyle bir hâldeyim ki, bir lokma ekmek yemeye bile takatim kalmadı. Açlıktan çok bitkinim.
Bu söz üzerine Allahû Teâla'nın habîbi, Resûl-i Ekrem efendimizin mübarek gözlerinden yaşlar boşandı. Buyurdular ki:
“Kızım, sakın hâlinden şikâyet etme! Allahû Teâlâ'ya yemin ederim ki, ben, yaratıkların en üstünü, Allahû Teâlâ'mn habîbi olduğum hâlde, üç gündür mideme bir lokma ekmek girmedi. Hâlbuki, Rabbimden istesem beni doyuncaya kadar yedirir. Fakat ümmetime ibret olması için geçici nzıklan, sonsuz rızıklar için feda ettim."
Rasûlüllah efendimiz, sonra mübarek elleriyle Hz. Fâtima'nın omuzlarını tutarak buyurdu ki:
“Müjdeler olsun ey kızım, sen Cennet kadınlarının hanım efendisisin!”
Allah Cümlemizi Şefaate uğrayanlardan eylesin..
Amiiin
Bir gün Peygamber efendimiz bana buyurdu ki:
“Yâ îmrân, sen de bilirsin ki, biz seni çok severiz. Kızım Fâtıma rahatsızmış. Eğer beraber gelirsen, onun ziyaretine ve hatırını sormaya gidelim.”
“Anam, babam, canım sana feda olsun yâ Rasûlallah, gidelim.”
Kalktım, beraberce Fâtımatüz Zehrâ'nin evine gittik. Peygamber efendimiz kapıyı çaldı ve, Esselâmü aleyküm yâ Ehle Beytî diye selâm vererek içeri girdiler. Fâtımatüz Zehra da cevap verdi:
“Ve aleyküm selâm, sevgili babam yâ Rasûlallah! Buyurunuz!”
“Kızım, yanımda İmrân bin Husayn da vardır. Onunla beraber geldik, başını ört!”
“Babacığım, seni hak Peygamber olarak gönderen Allahû Teâlâya yemin ederim ki, bu yün örtüden başka örtünecek bir şeyim yoktur.”
“Kızım, işte onunla örtün!”
“Ey Babacığım! Başımı örtsem vücudum, vücudumu örtsem başım açık kalır.”
“Bu örtüyü düz düzüne değil de, köşeleme, yâni uzunlamasına ört ki, vücudunun her tarafını kaplasın."
İmrân bin Flusayn diyor ki:
"Ben dışardan bu konuşmaları işittikçe, gözlerimden yaş, ciğerlerimden kan geliyordu. Hz. Fâtima'nın dünyaya hiç bağlanmamasına gıpta ediyordum. Nihayet Hz. Fâtıma sevgili Peygamberimizin tarifleri üzere güzelce başını bağlayıp örttükten sonra, içeri girmeme izin verdiler. İçeride Peygamber efendimizin arkasında oturdum."
Peygamberimiz, "Kızım, nasılsın, rahatsızlığın nasıl oldu?" diye hatırlarını sordular. O da dedi ki:
Babacığım, bu gece çok rahatsızdım. Sancıdan sabaha kadar uyuyamadım. Şimdi öyle bir hâldeyim ki, bir lokma ekmek yemeye bile takatim kalmadı. Açlıktan çok bitkinim.
Bu söz üzerine Allahû Teâla'nın habîbi, Resûl-i Ekrem efendimizin mübarek gözlerinden yaşlar boşandı. Buyurdular ki:
“Kızım, sakın hâlinden şikâyet etme! Allahû Teâlâ'ya yemin ederim ki, ben, yaratıkların en üstünü, Allahû Teâlâ'mn habîbi olduğum hâlde, üç gündür mideme bir lokma ekmek girmedi. Hâlbuki, Rabbimden istesem beni doyuncaya kadar yedirir. Fakat ümmetime ibret olması için geçici nzıklan, sonsuz rızıklar için feda ettim."
Rasûlüllah efendimiz, sonra mübarek elleriyle Hz. Fâtima'nın omuzlarını tutarak buyurdu ki:
“Müjdeler olsun ey kızım, sen Cennet kadınlarının hanım efendisisin!”
Allah Cümlemizi Şefaate uğrayanlardan eylesin..
Amiiin
arkadaşım köz yaşlarımı tutamıyorum (
YanıtlaSilbizdeki bu rahatlık bu cesaret nerden
ALLAH ım yardımcımız olsun
aklımızı nefsimize hakim eyle yaradanım
hayırlı cumalar sevgiler:)
Hayırlı cumalar Allah hayırlı dualarımızı kabul etsin inşaallah
YanıtlaSilamin ...bende aglıyorum .saol .selamun aleykum ve rahzmetlullahz ..
YanıtlaSil