25 Eylül 2011 Pazar

Borçlanma ve Şahidlik Hakkında Sahih-i Buhari

 

Borçlanma ve Şahidlik Hakkında Sahih-i Buhari 


1- "Beyyine Datâcıya Âiddir" Hakkında Gelen Nasslar Bâbı


Çünkü bu konuda Yüce Allah'ın şu kavli vardır [2]:
"Ey îmân edenler, ta'yîn edilmiş bir vakte kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın. Aranızda bir yazıcı da doğrulukla onu yazsın. Kâtib, Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın.
Üzerinde hakk olan borçlu da yazdırsın (borcunu ikrar etsin). 

Rabb'ı olan Allah'tan korksun, ondan hiçbirşeyi eksik bırakmasın. Eğer üstünde hakk bulunan borçlu bir beyinsiz veya bir zaîf olur yâhud da bizzat yazdırmaya gücü yetmezse, velîsi dosdoğru yazdırsın. 

Erkeklerinizden iki de şâhid yapın. Eğer iki erkek şâhid bulunmazsa o hâlde râzî (ve doğruluğuna emîn) olacağınız şâhidlerden bir erkekle iki kadın yeter. Bu suretle kadınlardan biri unutursa öbürünün hatırlatması (kolay olur). 

Şâhidler (şehâdeti yerine getirmeye) çağırıldıkları vakit kaçınmasın. 

Az olsun, çok olsun; onu vadesiyle beraber yazmaktan üşenmeyin. 

Bu, Allah yanında adalete daha uygun, şâhidlik için daha sağlam, şübheye düşmemenize daha yakındır.

Meğer ki aranızda (elden ele) devredeceğiniz ve peşin yaptığınız bir ticâret olsun.

O zaman bunu yazmamanızda size bir vebal yoktur. 

Alışveriş ettiğiniz vakit de şâhid tutun. Yazana da, şâhidlik edene de asla zarar verilmesin.
Bunu yaparsanız o kendinize dokunacak bir fısk olur.

Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi hakkiyle bilendir" (el-Bakara: 282).

"Ey îmân edenler, adaleti titizlikle ayakta tutan- (hâkim)lar ve Allah için şâhidlik eden (insan)lar olun.
(O hükmünüz veya şâhidliğiniz) velev ki kendinizin veya ana-babalarınızın veya yakın hısımların aleyhinde olsun.
İsterse onlar zengin veya fakır butunsun. Çünkü Allah ikisine de sizden daha yakındır. Artık siz haktan dönerek hevânıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker veya yüz çevirirseniz, şübhe yok ki, Allah ne yaparsanız "'                hakkıyle haberdârdır" (en-Nisâ: ı35) [3].

Kaynak

[3] el-Bakara: 282. âyeti, Kur'ân'ın tam bir sahîfesİnİ dolduran en uzun âyettir; bu "Mudâyene (= Borçlaşma) âyeti" denilmekle meşhurdur. Bu âyet borçlaşma sırasında bir adalet kâtibi, yânî noter huzurunda tesbît edilmesi gerek bütün hu­kukî esasları toplayıp Öğretmektedir.
Bu âyetin başlığa delîlliği şöyledir: Beyyinesiz da'vâhnın sözüne i'tibâr olun-saydı kitabete, imlâya, şâhid tutmaya luzûm görülmezdi. Madem ki bu beyyi-neîere luzûm ve ihtiyâç olduğu bu borçlaşma âyetiyle öğretilmiştir, o hâlde da'-vâcıya beyyine getirmesi gerekir.
en-Nisâ: 135. âyetinin başlığa delîlliği de şöyle belirtilmiştir: Allah bu âyetle mü'minlere nefislerine âid olsa bile doğruluktan ayrılma-yıp, hakk ve hakikati i'tirâf etmelerini emrediyor. Bu hâlde müddeinin iddiası karşısında -ister tasdîk, İster tekzîb etsin- da'vâhnın sözü mu'teber oluyor. Şa­yet da'vâlı, da'vâcının sözünü yalanlarsa, beyyine getirmek müddeiye, yânî da' vâcıya yönelir.. (Aynî).
Buhârî, bu başlık altında bu âyetlerle yetinip, başka bir hadîs getirmedi,
esasen başlık bir hadîs metnidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı