4 Eylül 2011 Pazar

Rahmetin dışını bilmiyoruz...

Bir zamanlar genç bir muhasebeci iken...Bir yahudi asıllı Mali müşavir beni de aldı iş görüşmesine gittik..


Giderken arabada şöyle bir konuşma geçti aramızda daha doğrusu o konuşuyordu ben dinliyordum...Ve şok olmuştum adamın anlattıkları ve zihniyetinden dolayı..

- Ya ben size şaşıyorum ne kadar kolay müslüman olmak (alaylı bir tavır ile) la ilahe illallah Muhammed Rasulullah diyen hoop müslüman oluyor..Ama bizde öyle  mi ? Ana rahmi yahudi olması lazım yoksa asla yahudi olamaz...
Ben arabada arka koltukta zaten 20 yaşlarında henüz tesettüre girmemiş dünyadan, dinden haberi olmayan biriyim...ürkmem ondan..
benim gibi alakasız biriyle bile konuşacak kadar önemli bir şeydi bu onlar için...
Geçmişime dönüp bir baktığımda Allah Teala beni ne güzel terbiye etmiş...
Bazı şeyleri şimdi daha iyi anlıyorum...
Bizim farkında olmadığımız nice nimetlerin içindeyiz de balığın suyun dışında bir dünya varmış hikayesi gibi...
Rahmetin dışını bilmiyoruz her şeyi kuşatmış... 
Dua en büyük silah, 
ihlas en büyük yakınlık, 
tevbe herkese açık,
şefaat en büyük umudumuz...

bunlar bizdeyken sahip çıkabilen iki cihan anahtarlarını yakalamış demektir....
O müşavirin beni götürdüğü fabrika da ben üç ay kadar çalışabildim ve muhasebeci kız evlenip gidecekmiş ben onun yerine kalacaktım...


Bircan bahsettiğim muhasebeci bayan arkadaş...
Ona hayret ederdim...


Patronu ve kızı yahudi, mali müşavir yahudi, onlarda kendilerine göre dindardılar ve işyerimizde duvarda kara kalem soyut bir resim bir ağlayan yahudi annenin kucağında ölmüş asker oğlunun resmi...
Onların içinde sonradan tesettüre girmiş tepeden tırnağa siyah giyinirdi ve namazını kaçırmazdı. Dini konuları gayet kendinden emin savunurdu....


Ama işini çok iyi yaptığı için onu işten çıkaramazlardı, göya beni onun yerine aldılar ki o evlenip gidecek çalışmayacaktı...
Ben ondan önce çıktım oradan ama içime şu yer etmişti..

Bir insan şartlar ne olursa olsun inancını yaşayabilir! Allah ona fırsat verir... Her zaman tevbeyi kabul eder ve hiç günah işlememiş gibi yeni geçtiği tarafı savunabiliyor...Müthiş bir duygu bu hissedebilene tabii...


Tesettüre girmeden şöyle derdim
-Eğer dönüş yaparsam tam dönüş yaparım...İlmiyle, ibadetiyle, testtürüyle bir tel saçımı dahi göstermem. İslam neyi emrediyorsa onu azimetle yaparım...
 Benim dönüş yapmama vesile olan  ve beni en çok etkileyen hadisi şerifte şu olmuştu..
"Sen Allah'a bir adım yaklaşırsan o sana on adım yaklaşır, sen ona on adım yaklaşırsan o sana koşar..."
Dünyaları bana vermişlerdi....Bir anda Rabbime sahip olmuştum kimseye O'nu vermeyecektim...Kitaplar okumaya başladım ve tevbeler yapmaya...
Allah tevbesiz bırakmasın bizi...
Ya Rab geç buldum çabuk kaybettim diyenlerden değil! 
Seni daim ananlardan eyle!..
Unutturma o ilk dönüş (tevbe) aşkı vardı ya daha ziyede aşklar ver...
Kalplerimizden, gönlümüzden gözlerimize tükenmeyen aşkının gözyaşlarını ver çağlayanların gibi piripak tertemiz olsun...
Senden gayrısıyla kandırma bizi..
sevgin ile mest eyle 
sarhoş ettiğin  dostların varya 
onlardan eyle
Ya Rab Bırakma Tut secde eden alnımızı  gafil bırakma..
cennetine al bizi....
İnsana ümit aşılayan bir hadisi şerif : Hz.Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: 

-"İnsanoğlunun herbiri hatakârdır. Ancak hatakârların en hayırlısı tevbekâr olanlarıdır." (Kütüb-i sitte 4/504)
Bu hadisin gayesi, kişiyi  kibirden, ücubdan koruyup kulluğa, tevbeye sevketmektir, tevbenin önemini ifade etmektir ve de insanın fıtraten hata yapmaya olan meyil ve zaafına dikkat çekmektir.
Çok şükür recep, şaban, ramazandı derken Allah bizleri affetmeye vesile kılacak mübarek günler, mekanlar ve zamanlar vermiş...ve bizden O'na yönelmemizi istemiş....
Ve O'na yöneldi isek kazandık.....
Ya yönelemeyenler vah onlar vah....
Allah'ım Sana yönelenlerden eyle İstikamet üzere sana gelenlerden eyle... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı