13 Mart 2015 Cuma

ÇIKIP GELSE RESULULLAH!




Bulent SelvıTartışma
- 17:37
#Hadis




DamLa NuRDaN originally shared:

ÇIKIP GELSE RESULULLAH!

Hangimiz sevinç çığlıkları atmayız?
"Kâinatın Efendisi tekrar dünyayı şereflendirdi” deseler mutluluk gözyaşlarımız çağlayan olup akar. Şüphesiz ki O’na hepimiz yüreklerimizi açarız. Mübarek elini öper öper, başımıza koyarız. O gül kokusu gitmesin diye, günlerce elimize ve alnımıza su değdirmeyiz. O’nu gören gözlerimiz başka bir şeye bakmak istemez.

Çıkıp gelse Resulullah!
Bugüne kadar yaptıklarımızı düşününce kızarır mı yüzümüz? Günah galerimiz önümüze serilse o mübarek aydınlık yüze bakmaya cesaret edebilir miyiz? Pişmanlıklarımız katmerleşip kararan ruhumuzu sıkmaz mı?

Kendimizi zamanın kokuşmuşluğuna, sözde modern hayatın akışına kaptırdığımız için Allah’ın Resulü ile aramızdaki muhabbet köprüsü yara almaz mı? Başka sığınacak yer olmadığı için utansak da, sıkılsak da o büyük insanın şefkat ve merhamet iklimine sığınırız. Tevbelerimiz umutsuzluk bulutlarını dağıtır. Arınmış ruhumuzla, ertelenen vuslatımız öne alınsa dünyanın en bahtiyar insanı sayarız kendimizi…

Çıkıp gelse Resulullah!
O’nu evimize götürmeye cesaret edebilir miyiz? Eba Eyyüb El-Ensari gibi hevesle evimize buyur edebilir miyiz İslâm güneşini? Yoksa tereddütlerimiz mi galebe çalar hissiyatımıza?

Belli ki önce evimizin içler acısı manzarası geçer gözlerimizin önünden… Evvela evimizin başköşesinde duran içi renkli, ruhu kara televizyonu nereye saklayacağımızı geçiririz aklımızdan. Bununla beraber, her gün aldığımız; boy boy resimler içeren, bir çuval dolusu yalan haberden ibaret kartel gazetelerini atacak çöp sepeti ararız. Fakat telaşımızdan elimizde kalır sözde renkli hayatlardan ve renkli fotoğraflardan ibaret gazeteler… Evin duvarlarının yaşadıklarımıza şahitlik yapacağını düşünüp kıpkırmızı kesiliriz orta yerde!

Çıkıp gelse Resulullah!
Yıllar evvel duvara astığımız, dövünüp de bir türlü açıp okuma fırsatı bulamadığımız Kur’an-ı Kerim’e baktıkça utancımız ve korkumuz birbirine karışır. O Kur’an ki Resulullah’ın bize bıraktığı en büyük rehber ve emanettir. Emanet böyle mi saklanır ha!

Çıkıp gelse Resulullah!
Çocuklarımızı O’nunla tanıştırmaya utanmayacak mıyız? O çocuklar ki çoğu Kur’an okumayı bilmez. Düzenli namaz kılma alışkanlıkları yoktur. Sabahın kerahet vakitlerini uykuda geçirirler. Her sabah güneş üzerlerine doğar. Hayatlarından bereket çekilmiştir. Örtünmeyi çağdışı ve lüzumsuz ayrıntı olarak görenler bile vardır aralarında. Bir çoğunun maneviyat göklerindeki yıldızları çoktan sönmüştür. İslam güneşini hayatlarından kapı dışarı etmişlerdir.

Çıkıp gelse Resulullah!
Söyleyin, telaştan eliniz ayağınız birbirine dolanmaz mı? O mübarek insan seccade istese sizden, bazılarımız hatırlar mı acaba, en son Kadir gecesinde kullanılan seccadenin yerini? Tespihler çoktan kaybolmuştur evin dağınıklığında. Duvarlarda boy boy asılan artist posterleri, bu evde kimlerin örnek alındığını, hangi hayatların izinde gidildiğini göstermeye kâfidir herhalde...

Çıkıp gelse Resulullah!
Kütüphanelerimizde yıllarca hiç açılmadan duran ve üstü bir parmak toz bağlamış tefsir, hadis, kelam, akaid ve fıkıh kitaplarını ona nasıl gösteririz? Sünnet deyince kof zihninde bıçaktan başka bir şey canlanmayan, kurtuluşu ecnebi memleketlerde arayan çocuğumuzu onunla tanıştırmaya yüzümüz tutar mı? Allah sevgisinden ve günah korkusundan ağlayıp yaş dökmeyen gözlerimizi nasıl olur da onun mübarek gözlerine değdirebiliriz? Her geçen gün heva ve heveslerimiz yüzünden kararan kalbimize onun sevgisini sığdırabilir miyiz?

Çıkıp gelse Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellem!
Bir günlük hayatımızı gözlese, Ümmetinin durumuna üzülmez mi? Onu üzen bizler, nasıl olur da şefaatini talep edebiliriz? Söyleyin dostlar, O’nu misafir etmeye kaçımız hazırız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder


Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı