“De ki: Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin. Eğer sırtınızı dönerseniz bilin ki Peygamber kendi görevinden, siz de kendi yükümlülüğünüzden sorumlu olursunuz. Ama O’na itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Yoksa peygamberin görevi, açıkça tebliğ etmekten başka bir şey değildir. Allah, içinizden iman edip makbul ve güzel işler işleyenlere kesin olarak vaad buyurur ki: Daha önce müminleri dünyada hâkim kıldığı gibi kendilerini de hâkim kılacak, kendileri için beğenip seçtiği İslâm dinini tatbik etme gücü verecek ve yaşadıkları korkulu dönemin arkasından, kendilerini tam bir güvene erdirecektir. Çünkü onlar, yalnız Bana ibadet edip hiçbir şeyi Bana şerik yapmazlar. Artık bundan sonra kim küfrâna saparsa, işte onlar yoldan çıkıp Allah’a karşı gelmiş olurlar. Öyleyse ey müminler, siz namazı hakkıyla ifa etmeye devam edin, zekâtı verin, Peygambere itaat edin ki merhamete mazhar olasınız.” (Nur, 24/54-56)
“Allah’a ve Resûlüne itaat edin ki merhamete nail olasınız.” (Âl-i İmrân, 3/132)
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve hep doğru söz söyleyin ki Allah da işlerinizi ve hâllerinizi düzeltsin, günahlarınızı affetsin. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, pek büyük bir mutluluk ve başarıya nail olur.” (Ahzâb, 33/70–71)
“Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse işte onlar, Allah’ın nimetlerine mazhar ettiği nebîler, sıddîkler, şehitler, salih kişilerle beraber olacaklardır. Bunlar ne güzel arkadaşlar! Bu, Allah’tan bir lütuftur. Bu lütfa layık olanların kadrini Allah’ın bilmesi yeter de artar!” (Nisâ, 4/69-70)
“İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse Allah onu, içinden ırmaklar akan cennetlere ebedî kalmak üzere yerleştirir. İşte en büyük başarı da budur.” (Nisâ, 4/13)
“Ey Resûlüm, de ki: Ey insanlar, eğer Allah’ı seviyorsanız, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafûrdur, rahîmdir (çok affedicidir, engin merhamet ve ihsan sahibidir).” (Âl-i İmrân, 3/31)
“Hakikaten, Allah’ın Resûlünde sizler için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı bekleyenler ve Allah’ı çok zikredenler için en mükemmel bir numune vardır.” (Ahzâb, 33/21)
“De ki: Ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah tarafından gönderilen Peygamberim. O ki, göklerin ve yerin hâkimiyeti O’na aittir. O’ndan başka ilâh yoktur. Hayatı veren de, ölümü yaratan da O’dur. Öyleyse siz de Allah’a ve O’nun bütün kelimelerine iman eden o ümmî Nebî’ye, o Resûle inanın. O’na tâbi olun ki doğru yolu bulasınız.” (A’râf, 7/158)
Hz. Enes’ten rivayet edildiğine göre, Resûlullah (aleyhisselâm) buyurdular ki:
“Kim, benden sonra öldürülmüş olan bir sünnetimi ihya ederse beni seviyor demektir. Beni seven de, benimle beraberdir.”2
Diğer hadisi şeriflerde :
“Sünnetime sımsıkı tutunan cennete girer.”3
“Kim ümmetimin bozulduğu dönemde, benim sünnetime tâbi olursa yüz şehit sevabı alır.”4
“Kim sünnetimi ihya ederse, beni sevmiş olur, beni sevenle de cennette beraberiz.”5
“Ümmetin ihtilafa düştüğü dönemde, Hz. Peygamberin sünnetine tâbi olmak, avucu içinde bir kor tutanın durumu gibidir.”6
kaynaklar
2 Taberânî, Mu’cemu’s-Sagîr 2/100 (856)
3 Tirmizî, Sünen 5/46 (2678)
4 Münzirî, et-Tergîb ve’t-Terhîb 1/41 (65)
5 Taberânî, Mu’cemu’s-Sagîr 2/100 (856)
6 el-Hindî, Kenzu’l-Ummâl 1/328 (937)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder