| ||
Kurs öğreticisi Mennure Aydın başkanlığında yapılan ziyarette 2008 yılında faaliyete geçen Özel Büşra Bakım Merkezi hakkında yetkililerden bilgi alan ziyaretçiler, hasta odalarını gezerek hastalarla sohbet etti. Rehabilitasyon merkezinde bakılan hastalardan Serpil Özyamaç, ziyaretçilere kendi yazdığı şiirlerini okurken öğrenciler duygulu anlar yaşadı. Çeşitli ikramların takdim edildiği bakım merkezinde hastalarla çabucak kaynaşan öğrenciler, onlarla unutulmaz birkaç saat yaşadı. |
31 Ocak 2011 Pazartesi
Kur’an kursu öğrencileri yaşlıları ziyaret etti
29 Ocak 2011 Cumartesi
BAKARA SURESİ 7.AYET-İ KERİME
خَتَمَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَعَلَىٰ سَمْعِهِمْ ۖ وَعَلَىٰ أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Diyanet İşleri Meali(Yeni) | Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.
|
BAKARA SURESİ 6.AYET-İ KERİME
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet İşleri Meali(Yeni) | Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar.[10] * Burada kastedilen, dünyada kâfir olarak yaşayıp sonunda Ahirete de kâfir olarak intikal edeceği, Allah tarafından bilinen inkârcılardır. |
Yusuf Ali (English) | As to those who reject Faith(30), it is the same to them whether thou warn them or do not warn them; they will not believe. * Yusuf Ali (English) Meali 6. Ayet Açıklaması 30 Kafara, kufr, Kafir, and derivative forms of the word, imply a deliberate rejection of Faith as opposed to a mistaken idea of Allah or faith, which is not inconsistent with an earnest desire to see the truth. Where there is such desire, the Grace and Mercy of Allah gives guidance. But that guidance is not efficacious when it is deliberately rejected, and the possibility of rejection follows from the grant of free will. The consequence of the rejection is that the spiritual faculties become dead or impervious to better influences, See also n. 93, n. 3557, and n. 3644. |
BAKARA SURESİ 5.AYET-İ KERİME
أُولَٰئِكَ عَلَىٰ هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Diyanet İşleri Meali(Yeni) | İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.
|
28 Ocak 2011 Cuma
Cumamız Mübarek Olsun
Nice hayırlı cumalara..
İlet bizi Allah'ım
Aşk ile kulluk eden..
Secdende mirac eden..
Gözyaşlarıyla gönülden..
Diller yetmez,tüm zerresiyle isteyen..
Gecelerde tenhalarda muhabbetullahınla...
Şad olan kullarından eyle...
CENNETİNE HESAPSIZ GİRENLERDEN EYLE....
Saygılarımla bu da benden hediye..
Sitemi ziyaret edenlere..
27 Ocak 2011 Perşembe
BAKARA SURESİ 4.AYET
Diyanet İşleri Meali(Yeni) | Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar.
Yusuf Ali (English) Meali 4. Ayet Açıklaması 28 Righteousness comes from a secure faith, from sincere devotion to Allah, and from unselfish service to humankind. |
BAKARA SURESİ 3.AYET
الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ
Diyanet İşleri Meali(Yeni) | Onlar gaybe[9] inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. *
|
BAKARA SURESİ 2.AYET
ذَٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ ۛ فِيهِ ۛ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ
Diyanet İşleri Meali(Yeni) | Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.
|
Moskova havalimanı bombacısının fotoğrafı yayınlandı
Moskova havalimanı bombacısının fotoğrafı yayınlandı
İntihar bombacısının Nogay Tugayları olarak bilinen örgütün üyesi olduğu belirtiliyor.
Rusya'nın başkenti Moskova'da bulunan Domodedovo havalimanına 24 Ocak'ta gerçekleşen ve 35 kişinin ölümüne neden olan saldırı ile ilgili ilginç ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı.
Olayla ilgili açıklamada bulunan soruşturma kaynakları, intihar eylemcisinin kendini infilak ettirmeden önce dış hatlara gelen yolcuları karşılama alanında 15 dakika dolaştığını belirledi.
Nogay Tugayları olarak bilinen örgütün üyesi olduğu belirtilen intihar eylemcisi Vitali Yureviç Rozdobudko, 17 05 1978 doğumlu.
Ancak saldırganın yanında başka eylemcilerin olabileceği konusundaki tartışmalar henüz netleşmiş değil. Güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen polis kaynaklarına göre saldırgan, sürekli olarak sol elini cebinde tutuyor ve birilerini beklediği anlaşılıyor.
Patlayıcı düzeneğin eylemcinin üzerinde olduğunu kaydeden uzmanlar, yerde bir çantanın patlaması durumunda zeminde çukurun oluşması gerektiğine dikkat çekiyor.
Olayda yaralanan 180 kişiden halen 123'ünün hastanede tedavileri sürüyor. 35 olarak açıklanan ölü sayısında ise herhangi bir değişiklik olmadı.
Olayla ilgili açıklamada bulunan soruşturma kaynakları, intihar eylemcisinin kendini infilak ettirmeden önce dış hatlara gelen yolcuları karşılama alanında 15 dakika dolaştığını belirledi.
Örgüt üyesi
Rusya'nın Kuzey Kafkasya bölgesi Stavropol'dan geldiği iddia edilen saldırganın fotoğrafı da yayınlandı.Nogay Tugayları olarak bilinen örgütün üyesi olduğu belirtilen intihar eylemcisi Vitali Yureviç Rozdobudko, 17 05 1978 doğumlu.
Ancak saldırganın yanında başka eylemcilerin olabileceği konusundaki tartışmalar henüz netleşmiş değil. Güvenlik kamerası görüntülerini inceleyen polis kaynaklarına göre saldırgan, sürekli olarak sol elini cebinde tutuyor ve birilerini beklediği anlaşılıyor.
Hepiniz öleceksiniz diye bağırdı
Kaynak açıklamasında, "Olay yerinde meydana gelen patlamada yaşamını yitiren bir kadının da terör eylemcisi olup olmadığı üzerinde çalışmalar sürüyor" bilgisini verdi. Görgü tanıklarının verdiği bilgilere göre de saldırgan, kendini patlatmadan önce yüksek sesle adını ve yaşını söyledi, ardından da "hepiniz öleceksiniz" diye bağırdı.Patlayıcı düzeneğin eylemcinin üzerinde olduğunu kaydeden uzmanlar, yerde bir çantanın patlaması durumunda zeminde çukurun oluşması gerektiğine dikkat çekiyor.
Olayda yaralanan 180 kişiden halen 123'ünün hastanede tedavileri sürüyor. 35 olarak açıklanan ölü sayısında ise herhangi bir değişiklik olmadı.
Atatürk'ün en büyük hatası , Serdar Turgut'a göre Atatürk'ün en büyük hatası..
Atatürk'ün en büyük hatası
Serdar Turgut'a göre Atatürk'ün en büyük hatası..
Habertürk yazarı Serdar Turgut bugünkü köşesinde, 'Atatürk'ün yaptığı en büyük hata'yı kaleme aldı. İşte Turgut'a göre sadece CHP'nin düzeltebileceği o hata..
Turgut, Tekke, Zaviyeler ve Türbelerin Kapatılması Kanununun CHP tarafından iptal edilmesini istedi.
"... bu fırsatı bana CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu verdi. Kılıçdaroğlu, Denizli'de bir konuşmasında, "Tarikatlara laf etmeyin. İnanca laf edilmez" dedi.
Bu lafın içerdiği tarihi önemi çok az gazeteci fark etti. Bu kişilerden biri olan Taha Akyol, dün Milliyet'teki yazısında "tarikattı iç düşmanla eşitleyen geleneğin partisi olan CHP'de bu yeni tavrın ifade edilmesinin önemine dikkat çekti.
Ben de bu açılımın çok önemli olduğunu düşünüyorum ve hatta bir adım ileriye götürmek istiyorum meseleyi."
"Bence 1925 tarihli Tekke, Zaviyeler ve Türbelerin Kapatılmasına İlişkin Kanun bir an önce iptal edilmeli, bunların tekrar serbestçe açılmasına izin verilmelidir.
Üstelik ben, bu önerinin CHP tarafından üstlenilip getirilmesinin doğru ve çok şık olacağını da düşünüyorum.
O kanunun çıkarılması, Atatürk'ün yaptığı en büyük hatalardan biridir."
Turgut, Tekke, Zaviyeler ve Türbelerin Kapatılması Kanununun CHP tarafından iptal edilmesini istedi.
BU FIRSATI BANA KILIÇDAROĞLU VERDİ
"Atatürk'ün yasasını CHP iptal ettirmeli" başlıklı yazısının olası etkilerinin kendisi de farkında olan Serdar Turgut, "birçoğunuza ters gelmesi ihtimali büyük olan bir önermede bulunacağım." dedi ve şöyle devam etti:"... bu fırsatı bana CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu verdi. Kılıçdaroğlu, Denizli'de bir konuşmasında, "Tarikatlara laf etmeyin. İnanca laf edilmez" dedi.
Bu lafın içerdiği tarihi önemi çok az gazeteci fark etti. Bu kişilerden biri olan Taha Akyol, dün Milliyet'teki yazısında "tarikattı iç düşmanla eşitleyen geleneğin partisi olan CHP'de bu yeni tavrın ifade edilmesinin önemine dikkat çekti.
Ben de bu açılımın çok önemli olduğunu düşünüyorum ve hatta bir adım ileriye götürmek istiyorum meseleyi."
1925'DEKİ O KANUN ATATÜRK'ÜN HATASI
Serdar Turgut, yazısının devamında teklifini şöyle açıkladı:"Bence 1925 tarihli Tekke, Zaviyeler ve Türbelerin Kapatılmasına İlişkin Kanun bir an önce iptal edilmeli, bunların tekrar serbestçe açılmasına izin verilmelidir.
Üstelik ben, bu önerinin CHP tarafından üstlenilip getirilmesinin doğru ve çok şık olacağını da düşünüyorum.
O kanunun çıkarılması, Atatürk'ün yaptığı en büyük hatalardan biridir."
DOMUZ ETİ VE SAĞLIĞA ZARARLARI
DOMUZ ETİ VE SAĞLIĞA ZARARLARI
O, size ölüyü (leşi)- kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim kaçınılmaz olarak muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 173)
Domuz eti yenmesinin sağlığa zararlı pek çok yönü bulunmaktadır. Bu zararlar geçmiş dönemlerde olduğu gibi, alınan her türlü tedbire rağmen günümüzde de söz konusudur. Herşeyden evvel domuz, her ne kadar çiftliklerde, bakımlı ortamlarda yetiştirilirse yetiştirilsin, kendi pisliğini yiyen bir hayvandır. Gerek pislikle beslenmesi gerekse biyolojik yapısı nedeniyle domuzun bünyesi diğer hayvanlara oranla çok fazla miktarlarda antikor üretir. Yine domuzun vücudunda diğer hayvanlara ve insana oranla çok yüksek dozda büyüme hormonu üretilir. Doğal olarak bu yüksek dozdaki antikorlar ve büyüme hormonu, dolaşım yoluyla domuzun kas dokusuna da geçerek birikir. Bunun yanı sıra domuz eti çok yüksek oranlarda kolesterol ve lipid içerir. Bunların sonucunda tüm bu aşırı düzeydeki antikorlar, hormonlar, kolesterol ve lipidlerle yüklü olan domuz etinin insan sağlığı açısından önemli bir tehdit olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Bugün domuz etinin yoğun olarak tüketildiği ABD, Almanya gibi ülkelerin nüfuslarının önemli bir bölümünü oluşturan normalin çok ötesinde şişman kimselerin varlığı, artık alışılmış bir durum olmuştur. Domuz etine dayalı bir beslenme sonucunda, aşırı büyüme hormonuna maruz kalan insan bünyesi, önce çok fazla kilo toplamakta, sonra da vücut deformasyona -şekil bozukluklarına- uğramaktadır.
Bunların dışında, domuz etindeki sağlığa zararlı maddelerden biri de “trişin” parazitidir. İnsan vücuduna girdiğinde doğrudan kalp kaslarına yerleşerek ölümcül tehlike oluşturan trişin parazitine domuz etinde sıklıkla rastlanmaktadır. Günümüz teknolojisiyle trişinli domuzları teknik olarak tespit etmek mümkünse de önceki asırlarda böyle bir yöntem bilinmiyordu. Bu nedenle, domuz eti yiyen herkes için trişin parazitini kapma ve ölümle karşı karşıya kalma riski vardı.
Görüldüğü gibi tüm bu sebepler, Rabbimiz'in domuz etini yasaklanmasının hikmetlerinden bir kısmıdır. Ayrıca Rabbimiz'in bu emri, her koşulda sağlığa zararlı etkilerini sürdüren, denetimsiz üretiminde ise ölümcül bile olabilen domuz etinin yenmesine karşı tam bir korumadır.
20. yüzyıla kadar domuz etinin insan sağlığını doğrudan tehdit eden zararları olduğundan haberdar olmak mümkün değildi. Bugünkü tıbbi cihazlarla, biyolojik testlerle somut biçimde ortaya konmuş bu zarara karşı, daha kimsenin mikrop, bakteri, trişin, hormon, antikor gibi kavramlardan haberi olmadığı 14. yüzyılda indirilen Kuran'da kesin önlem alınması da, Kuran'ın üstün ilim sahibi Rabbimiz'in vahyi olduğunu gösteren mucizelerdendir. Bugün de domuz üretiminde alınan her türlü önlem ve denetime rağmen, domuz etinin fizyolojik olarak insan vücuduna uygun bir besin türü olmadığı, insan sağlığına kesin zararı olan bir et çeşidi olduğu gerçeği değişmemiştir.
DEĞERLİ BİR BESİN KAYNAĞI:BALIK
DEĞERLİ BİR BESİN KAYNAĞI:BALIK
Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı... (Maide Suresi, 96)
Kalp hastalıklarına yakalanan ve bu nedenle hayatını kaybeden kişilerin yaş ortalamalarının gün geçtikçe düşmesi, kalp sağlığına gösterilen önemi büyük ölçüde artırmıştır. Tıpta, kalp hastalıklarının tedavisi konusunda pek çok yeni gelişmeler kaydedilse de, uzmanların asıl tavsiye ettiği, bu hastalığa yakalanmadan önce alınacak önlemlerin titizlikle uygulanmasıdır. Uzmanlar kalbin sağlıklı işleyişinde ve hastalıkların önlenmesinde önemli bir besini tavsiye etmektedirler: Balık
Balığın önemli bir besin olmasının nedeni; hem insan vücudu için gerekli maddeleri sağlaması, hem de bedeni çeşitli hastalık risklerinden mümkün olduğunca uzak tutacak içeriğe sahip olmasıdır. Örneğin içerdiği Omega-3 asidi ile vücut sağlığı için adeta bir kalkan görevi gören balığın, düzenli olarak tüketildiğinde kalp hastalıkları riskini azalttığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği ortaya çıkmıştır.
Bilimsel olarak faydaları yeni kanıtlanan balığın, değerli bir besin kaynağı olduğu günümüzden yaklaşık olarak 1400 yıl önce indirilen Kuran'da da bildirilmektedir. Yüce Allah, Kuran'da deniz ürünlerini, "Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz..." (Nahl Suresi,14), "Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı..." (Maide Suresi, 96) ayetleriyle haber vermektedir. Ayrıca Kehf Suresi'nde de, balığa özel olarak dikkat çekilmektedir. Bu surede Hz. Musa ve genç yardımcısının uzun bir yolculuğa çıktıkları ve yanlarına da yiyecek olarak balık aldıkları bildirilmektedir:
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu. (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk." (Genç-yardımcısı) Dedi ki: "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum..." (Kehf Suresi, 61-63)
Kehf Suresi'nde uzun bir yolculuk sırasında, yorulduktan sonra yiyecek olarak özellikle balığın seçilmiş olması dikkat çekicidir. Dolayısıyla bu kıssadaki hikmetlerden biri olarak, balığın faydalarına, besleyici yönüne işaret ediliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Nitekim balığın besin olarak özelliklerini araştırdığımızda çarpıcı bilgilerle karşılaşırız. Rabbimiz'in bizlere büyük bir nimeti olan balıklar özellikle protein, D vitamini ve eser elementler (vücutta çok az miktarda bulunan, fakat vücut için çok önemli bazı elementler) açısından mükemmel besin kaynaklarıdır. İçerdikleri fosfor, sülfür, vanadyum gibi mineraller sayesinde ise büyümeyi ve dokuların iyileşmesini sağlarlar. Sağlıklı diş etleri ve diş yapısı oluşmasına yardımcı olur, cilt rengini güzelleştirir, saçların daha sağlıklı olmasını sağlar, bakteriyel enfeksiyonlarla mücadeleye katkıda bulunurlar. Ayrıca kandaki kolesterol oranını düzenleyici etkileriyle, kalp krizlerinin önlenmesinde önemli bir rol oynamaktadırlar. Nişasta ve yağların parçalanarak vücutta kullanılmasına yardım ederler. Böylece daha enerjik ve daha kuvvetli olunmasını sağlarlar. Öte yandan zihinsel faaliyetlerin düzenli çalışmasında etkilidirler. İçerdikleri D vitamininin ve diğer minerallerin yeterli miktarlarda alınmaması durumunda ise, raşitizm (kemik zayıflığı), diş eti hastalıkları, guatr, hipertiroit gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
Bunların dışında günümüz tıbbı, balığın içerdiği Omega-3 yağ asitlerinin sağlık açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu keşfetmiştir. Hatta bu yağlar zaruri yağ asitleri (EFA: essential fatty asit) olarak belirlenmiştir.
Balık Yağındaki Omega-3'ün Faydaları
Balık yağında sağlığımız için özellikle çok önemli olan 2 farklı doymamış yağ asidi türü bulunmaktadır: EPA (eicosapentaenoic asit) ve DHA (docosahexaenoic asit). EPA ve DHA çoklu doymamış yağlar olarak bilinmektedirler ve önemli omega-3 yağ asitlerini içermektedirler. İnsan vücudu omega-3 ve omega-6 yağ asitlerini üretemez dolayısıyla dışarıdan besinlerle alınmaları gerekir.
Balık yağının -omega-3 yağ asitlerini içermesi nedeniyle- insan sağlığına faydaları hakkında çok fazla delil bulunmaktadır. Omega-3 yağ asitleri, bitkisel yağlarda da bulunmasına karşın, insan sağlığını korumada çok daha az etkilidirler. Buna karşın deniz planktonları omega-3 yağ asidini EPA ve DHA'ya dönüştürmede çok etkilidirler. Balıklar bu planktonları yediklerinde EPA ve DHA açısından zengin hale gelirler. Bu nedenle balık, vücut için son derece önem taşıyan bu yağ asitleri açısından en zengin besinlerden biridir. (http://www.ventris.org.uk/health_supplements_biocare_s-e52760.htm)
Balıktaki Yağ Asitlerinin Hayati Faydaları
Balıktaki yağ asitlerinin başlıca özelliği ise vücudun enerji üretimine katkıda bulunmasıdır. Bu yağ asitleri, vücutta oksijene bağlanarak, elektron transferini gerçekleştirmekte ve vücuttaki birtakım kimyasal işlemler için enerji sağlamaktadırlar. Bu nedenle balık yağı açısından zengin bir beslenmenin yorgunluğu giderdiğine, kavrama gücünü ve hareket kabiliyetini artırdığına dair deliller de bulunmaktadır. Omega-3, kişinin enerji seviyesini olduğu kadar konsantrasyon yeteneğini de arttırmaktadır. Balığın "zeka besini" olarak ifade edilmesinin bilimsel bir temeli vardır çünkü, beyindeki yağın ana bileşimi omega-3 yağ asitleri içeren DHA'dır. (http://www.homeschoolmath.net/other_topics/fats-intelligence.php)
Kalp ve Damar Sağlığında Balığın Önemi
Balıkta bulunan omega-3 yağ asidi kandaki kolesterolü, trigliseridi ve kan basıncını düşürerek, kalp sağlığını koruyucu etkisi ile bilinmektedir. Trigliserit bir çeşit yağdır ve içerdiği zengin yağ ve düşük protein bakımından LDL'ye (kötü kolesterole) benzer. Yükselmiş trigliserit seviyesi, özellikle yüksek kolestrol durumunda kalp hastalığı riskini artırır. Ayrıca balık yağları, bir kalp krizinden sonraki anormal kalp ritmlerinin, hayatı tehdit eden risklerini de azaltmaktadır.
Amerikan Tıp Birliği tarafından yapılan bir araştırmada, haftada 5 porsiyon balık yiyen kadınlarda kalp krizi geçirme oranlarının 1/3 oranında azaldığı görülmüştür. Bunun, balık yağında bulunan omega-3 yağ asitlerinin, kanın daha az pıhtılaşmasına neden olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Kanın damarlarımızdaki normal hızı saatte 60 km'dir ve kanın yeterli derecede akışkan olması, yoğunluğunun, miktarının, hızının normal seviyede olması hayati derecede önem taşır. Kanımız için en büyük tehlike -kanama gibi gerekli durumlar haricinde- pıhtılaşarak akıcılığının azalmasıdır. Balık yağları kandaki trombositlerin (vücutta kanama olduğunda kanı yoğunlaştıran kan plakçıkları) birbirlerine yapışmalarını engelleyerek kanın pıhtılaşmasını azaltmada da etkili görünmektedir. Aksinde kanın yoğunlaşması damarların daralmasına sebep olur. Bu durum da başta kalp, beyin, gözler ve böbrekler olmak üzere vücuttaki pek çok organın kanla yeterli miktarda beslenememesine, ağır çalışmalarına ve zamanla fonksiyonlarını yitirmelerine sebep olur. Örneğin atardamar pıhtılaşma yüzünden tamamen tıkandığında, damarın bulunduğu yere bağlı olarak, kalp krizi, felç veya başka hastalıklar meydana gelebilmektedir.
Omega-3 yağ asitleri alyuvarlar içindeki oksijen taşıyan hemoglobin molekülünün üretiminde ve hücre zarından geçen besinlerin kontrolünde de önemli rol oynamakta ve vücut için zararlı yağların zararını engellemektedir. Araştırmalar balıktaki omega-3 yağ asitlerinin kalp krizi riskini azalttığını ortaya koymaktadır. (http://news.bbc.co.uk/1/hi/health/3837329.stm; BBC News, "'Fish' test for heart attack risk", 26 Haziran 2004)
Yeni Doğan Bebeklerin Gelişimi İçin Önemi
Omega-3 yağ asitleri insan beyni ve retinasının önemli bir bileşeni olmalarından ötürü, özellikle yeni doğan bebeklerin ihtiyaçlarıyla bağlantılı olarak, geçtiğimiz on yılda önemli araştırmalara konu olmuştur. Omega-3'ün bebeğin anne rahmindeki gelişimi ve yeni doğmuş bebeğin gelişimindeki önemini kanıtlayan çok fazla delil bulunmaktadır. Omega-3 özellikle hamilelik dönemi boyunca ve bebeklik döneminin başlarında, beyin ve sinirlerin uygun şekilde gelişimi için çok önemlidir. Anne sütü de doğal ve mükemmel bir Omega-3 deposu olduğundan, bilim adamları anne sütünün önemini özellikle vurgulamaktadırlar.(http://news.bbc.co.uk/1/hi/health/3835657.stm; BBC News, "Mother's fish diet boost to baby", 24 Haziran 2004.)
Eklem Sağlığına Faydası:
Romatizmal artrit hastalığında (romatizmaya bağlı eklem enflamasyonu) en önemli risk, eklemlerde meydana gelen aşınmanın, geriye dönüşü olmayan bir tahribata yol açmasıdır. Omega-3 yağ asidi bakımından zengin bir beslenmenin, artrit oluşumuna engel olduğu, şişmiş ve hassas eklemlerdeki rahatsızlıkların da hafiflediği kanıtlanmıştır. http://www.umm.edu/altmed/ConsSupplements/Omega3FattyAcidscs.html?cfA3F3B2C5=
bmVuNjE4Mzpnb29keWVhcl9lbWVhX2ludGVybmV0Ok9S3oVvl46l1fxb71Iaai4= )
bmVuNjE4Mzpnb29keWVhcl9lbWVhX2ludGVybmV0Ok9S3oVvl46l1fxb71Iaai4= )
Beyin ve Sinir Sisteminin Sağlıklı Çalışması Açısından Faydaları
Omega-3 yağ asidinin beyin ve sinir sisteminin sağlıklı şekilde çalışmasındaki etkileri yapılan pek çok araştırmada ortaya konmuştur. Ayrıca balık yağı takviyelerinin depresyon ve şizofreni belirtilerini hafifletebildiği, Alzheimer hastalığını (bellek kaybına sebep olan, günlük yaşam aktivitelerini engelleyen bir beyin hastalığı) önlediği gösterilmiştir. Örneğin depresyon geçiren ve 12 hafta boyunca 1 gram omega-3 yağ asidi alan kişilerde, belirtilerin -endişe, hüzün ve uyku problemleri gibi- azaldığı belgelenmiştir.
Enfeksiyonel Rahatsızlıklara Faydası, Bağışıklık Sistemini Güçlendirmesi
Omega-3 yağ asitleri aynı zamanda, anti-enflamatuar (enflamasyon -şişme, kızarıklık ve ağrı durumunu- önleyici) olarak görev yaparlar. (http://www.omega-3info.com/arthritis.htm) Bu nedenle;
*Romatizmal artrit (romatizmaya bağlı eklem enflamasyonu),
*Osteoartrit (zamanla eklemlerin işlevlerini bozan bir hastalık),
*Ülseretif kolit (bağırsak enfeksiyonuna bağlı yaralar) ve
*Lupus (ciltte yara oluşmasına sebep olan deri hastalığı) hastalarının hepsinde kullanılabilir.
Ayrıca miyelini (sinir hücrelerini kaplayan zar) koruma özelliği vardır. Bu nedenle;
*Glokom (göz içi basıncın artmasıyla körlüğe sebep olan hastalık),
*Multipl skeleroz (beyin ve omurilikte doku sertleşmesi sonucu oluşan ölümcül hastalık),
*Osteoporoz (kemik dokusunda yapısal zayıflamaya sebep olan hastalık) ve
*Şeker hastalarının tedavisinde kullanılır.
Tüm bunların yanı sıra;
*Migren hastalarında,
*Aneroksiyada (ölümcül olabilen yeme bozukluğu),
*Yanık tedavisinde
*Cilt sağlığı ile ilgili problemlerin tedavisine de yardımcı olduğu belirtilmektedir.
Yüksek oranda omega-3 yağ asidine sahip balıkla beslenen Grönland eskimoları ve Japonlar gibi toplulukların daha az kalp, damar hastalıklarına, astım ve sedef hastalığı gibi hastalıklara yakalandıklarını gösteren çok kapsamlı veriler bulunmaktadır. Balık, bu nedenle tedavi edici bir besin olarak da tavsiye edilmektedir. Omega-3 yağ asitleri kalp sağlığı için, kanıtlanmış faydalarıyla, günümüzde beslenme uzmanlarının başlıca tavsiye ettikleri maddelerden biridir.
Genel hatlarıyla yer verdiğimiz balığın faydalarına her geçen gün yenileri eklenmektedir. Üstelik balığın yararlarını ortaya çıkarmak, pek çok bilim adamının, üstün teknolojik imkanlarla donanmış araştırma merkezlerinin kullanılmasıyla mümkün olabilmiştir. Böylesine değerli bir besin kaynağına Kuran'da işaret edilmesi ve Kehf Suresi'nde özellikle yorgunluk giderici bir besin olarak bildirilmiş olması da elbette son derece hikmetlidir. Balıktan sağlanan tüm faydalar Rabbimiz'in bizlere verdiği büyük bir nimettir. Tüm besinlerde olduğu gibi balıklardaki üstün yapıyı da bizler için yaratan Alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
KAYNAKLAR
129. Bilim ve Teknik Dergisi, Eylül 1998, s. 86.130. B. J. Holub, "Fish oils and cardiovascular disease", CMAJ, 1989, c. 141, no. 1063; W.E. Connor, "The importance of n-3 fatty acids in health and disease", Am J. Clin. Nutr., 2000, c. 71, (1 Suppl):171S-5S; P. Angerer, C. von Schacky, "n-3 Polyunsaturated fatty acids and the cardiovascular system", Curr. Opin. Lipidol, 2000, c. 11, no. 1, ss. 57-63.
131. Archives of General Psychiatry, Ekim 2002, c. 59, ss. 913-919.
Hurma cennet nimetlerindendir..
KURAN'DA DİKKAT ÇEKİLEN HURMA VE FAYDALARI
Hurma, Kuran'da pek çok ayette bahsi geçen, cennet nimetleri arasında "eşsiz-hurma" (Rahman Suresi, 68) ifadesiyle nitelendirilen bir meyvedir. Allah'ın Kuran'da bildirdiği bu meyve incelendiğinde, pek çok önemli özelliği olduğu ortaya çıkmaktadır. Bilinen en eski bitki çeşitlerinden biri olan hurma, günümüzde lezzetinin yanı sıra besleyici özelliği nedeniyle de tercih edilen bir besindir. Her geçen gün keşfedilen faydaları hurmayı, hem gıda hem de ilaç olarak kullanılan bir besin haline getirmiştir. Hurmanın sahip olduğu bu özelliklere Meryem Suresi'nde dikkat çekilmiştir.
Derken doğum sancısı onu bir hurma dalına sürükledi. Dedi ki: "Keşke bundan önce ölseydim de, hafızalardan silinip unutuluverseydim." Altından (bir ses) ona seslendi: "Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır." Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin." Artık, ye, iç, gözün aydın olsun... (Meryem Suresi, 23-26)
Allah'ın, Hz. Meryem'e "hurma yemesini" bildirmesinin pek çok hikmeti vardır. Allah'ın Hz. Meryem'in doğumunu kolaylaştırmak için sunduğu nimetlerden biri olan hurmanın, özellikle hamile ve doğum yapan kadınlar için önemi ve faydaları, bugün bilimsel olarak da bilinmektedir. Hurma, içerdiği %60-65 oran ile en çok şeker içeren meyvelerden biridir. Doktorlar, hamile kadınlara doğum yaptıkları gün meyve şekeri içeren yiyecekler verilmesi gerektiğini belirtmektedirler. Bunun amacı, annenin zayıf düşen vücuduna enerji ve canlılık kazandırmak, aynı zamanda da yeni doğan bebeğe gerekli olan sütün oluşabilmesi için, süt hormonlarını harekete geçirmek ve anne sütünü çoğaltmaktır.
Ayrıca doğum sırasında meydana gelen kan kaybı, vücut şekerinin düşmesine sebep olur. Hurma vücuda tekrar şeker girişinin sağlanması açısından önemlidir ve tansiyon düşmesini de engeller. Kalori değerinin çok yüksek olması sebebiyle hastalıktan güçsüz düşmüş ya da yorgun olan kimseler için özellikle çok faydalıdır.
Bu bilgiler, Allah'ın Hz. Meryem'e, hem kendisine enerji ve canlılık verecek hem de bebeğin tek gıdası olan sütün meydana gelmesini sağlayacak "hurma"dan yemesini bildirmesindeki hikmetleri ortaya koymaktadır. Örneğin hurma, insan vücudunun sağlıklı ve zinde kalabilmesi için hayati önem taşıyan 10'dan fazla element içermektedir. Bu nedenle günümüzde bilim adamları, insanın sadece hurma ve suyla yıllarca yaşayabileceğini belirtmektedirler.(115)
Bu konuda tanınmış uzmanlardan biri olan V. H. W. Dowson ise, bir hurma ve bir bardak sütün bir insanın günlük besin ihtiyacını karşılamaya yeteceğini söylemektedir.(116)
Hurmada bulunan oksitosin maddesi de, modern tıpta doğumu kolaylaştırıcı bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Oksitosin, doğumu kolaylaştırıcı etkisi nedeniyle pek çok kaynakta "rapid birth" yani "hızlı doğum" ifadesiyle tanımlanmaktadır. Doğum sonrasında ise anne sütünü artırıcı etkisiyle bilinmektedir.(117) Oksitosin esas olarak beyinde salgılanan, doğum sancılarını başlatan bir hormondur. Doğum öncesi vücudun tüm hazırlıkları bu hormon sayesinde başlar. Hormonun etkisi, ana rahmini oluşturan kaslarda ve anne sütünün salgılanmasını sağlayan kas yapısındaki hücrelerde görülür. Doğum esnasında ana rahminin etkili olarak kasılması doğumun gerçekleşebilmesi için son derece önemlidir. Oksitosin de, rahmi oluşturan kasların çok güçlü bir şekilde kasılmasını sağlar. Ayrıca oksitosin, yeni doğmuş olan bebeğin beslenmesi için anne sütünün salgılanmasını başlatır. Hurmanın tek başına bu özelliği -oksitosin içermesi- bile Kuran'ın Allah'ın vahyi olduğunun önemli bir delilidir. Hurmanın tıbbi olarak faydalarının tespit edilmesi ancak yakın tarihlerde mümkün olmuştur. Halbuki Kuran'da yaklaşık 1400 sene evvel Allah'ın Hz. Meryem'e hamilelik döneminde hurma ile beslenmesini vahyettiği bildirilmektedir.
Ayrıca hurmada insan vücuduna bol miktarda hareket ve ısı enerjisi kazandıran, vücutta parçalanıp kullanılması kolay olan bir şeker türü bulunmaktadır. Üstelik bu şeker kan şekerini hızla yükselten glikoz değil, meyve şekeri fruktozdur. Özellikle şeker hastalarında kan şekerinin hızla yükselmesi, pek çok organı olumsuz olarak etkiler, ancak en çok hasar gören organ ve sistemler göz, böbrekler, kalp-damar sistemi ve sinir sistemidir. Gözde görme kaybına kadar varan rahatsızlıklar, kalp krizi, böbrek yetmezliği gibi pek çok ciddi hastalığın en önemli nedenlerinden biri, kan şekeri yüksekliğidir.
Hurma içerik olarak çok çeşitli vitamin ve minerale sahiptir. Lif, yağ ve proteinler açısından da çok zengindir. Hurmada sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, kükürt, fosfor ve klor da bulunmaktadır. Hurma ayrıca A vitamini, betakaroten, B1, B2, B3 ve B6 vitaminlerini de içerir. Hurmada bulunan vitamin ve minerallerin, normal insan vücudunda ve hamilelik zamanlarındaki faydalarından bazılarını ise şöyle sıralayabiliriz:
*Hurmanın besleyici oranının gücü, içerdiği uygun mineral dengesinden kaynaklanmaktadır. Hurmada, hamilelikte kadınların alması gereken bir B vitamini olan folik asit de bulunmaktadır. Folik asit (B9), vücutta yeni kan hücresi yapımında, vücudun yapı taşı olan amino asitlerin yapımında ve hücrelerin yenilenmesinde önemli görevler üstlenen bir vitamindir. Bu yüzden hamilelikte folik asit ihtiyacı belirgin şekilde artar ve günlük ihtiyaç iki katına çıkar. Folik asit seviyesi yetersiz olduğunda yapısal olarak normalden büyük, ancak işlevleri düşük alyuvar hücreleri meydana gelir ve kansızlık belirtileri ortaya çıkar. Özellikle hücre bölünmesinde ve hücrenin genetik yapısının oluşmasında önemli rol oynayan folik asit, hamilelik sırasında gereksinimi iki katına çıkan tek maddedir. Hurma da, folik asit açısından çok zengin bir besin türüdür.
*Öte yandan hamilelikte meydana gelen uzun süreli bulantı ve fiziksel tepkimeler nedeniyle potasyum eksikliği açığa çıkar ve bu durumda da potasyum takviyesi yapılması gerekir. Hurmada bol miktarda bulunan potasyum bu açıdan büyük önem taşıdığı gibi, vücuttaki su dengesinin korunmasında da son derece etkilidir. Ayrıca potasyum, beyne oksijen gitmesine de yardımcı olarak berrak düşünebilmeyi sağlar. Bununla beraber vücut sıvıları için uygun alkalik özelliği sağlar. Zehirli vücut atıklarını dışarı atması için böbrekleri uyarır. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardım eder ve sağlıklı deri oluşumunu sağlar.(118)
*Hurmanın içerdiği demir, kırmızı kan hücrelerinde bulunan hemoglobin sentezini kontrol eder ve bu da hamilelikte kansızlığın engellenmesini ve bebeğin gelişimi için hayati önem taşıyan kandaki alyuvarlar dengesinin uygun hale gelmesini sağlar. Bilindiği gibi alyuvarlar kanda oksijen ve karbondioksiti taşıyarak hücrelerin canlılığını sürdürmesinde rol oynarlar. Çok fazla demir içermesi sebebiyle, bir insan günde 15 tane hurma yiyerek vücudunun demir ihtiyacını karşılayabilir ve demir eksikliğinden kaynaklanan rahatsızlıklardan korunmuş olur.
*Hurmada bulunan kalsiyum ve fosfat ise, iskelet oluşumu ve vücudun kemik yapısının dengelenmesi için çok önemli elementlerdir. Hurma, içerdiği bol fosfor ve kalsiyum ile kemik zayıflığına karşı bünyeyi korur ve bu hastalıkların azaltılmasına yardım eder.
*Bilim adamları hurmanın stres ve gerginliği giderici etkisine de dikkat çekmektedirler. Berkeley Üniversitesi uzmanlarının yaptığı araştırmalar, sinirleri güçlendiren B6 vitamininin ve kasların çalışmasında önemli rol oynayan magnezyum mineralinin hurmada yüksek miktarda bulunduğunu ortaya koymuştur. Hurma ayrıca içerdiği magnezyum ile, böbrekler için de son derece önemlidir. Bir insan günde 2-3 tane hurma yiyerek vücudunun magnezyum ihtiyacını karşılayabilir.(119)
*İçerdiği B1 vitamini ile sinir sisteminin sağlıklı olmasını kolaylaştırır. Vücuttaki karbonhidratların enerjiye çevrilmesine, protein ve yağların vücudun diğer ihtiyaçları için kullanılmasına yardımcı olur. B2 vitaminiyle de, vücudun enerji sağlaması ve hücrelerin yenilenmesi için protein, karbonhidrat ve yağların yakılmasına yardımcı olur.
*Hamilelikte A vitaminine olan ihtiyaç da artar. Hurma, içindeki A vitamini sayesinde, görme gücünü ve vücut direncini artırır, kemik ve dişlerin güçlenmesini sağlar. Hurma, betakaroten açısından da son derece zengindir.(120)
Betakarotenin hücrelere saldıran molekülleri kontrol altına alarak, kanseri önleyici özelliği vardır.
*Ayrıca diğer meyveler genellikle protein açısından yetersizdir, ancak hurma protein de içermektedir.(121)
Bu özelliği sayesinde vücudun hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı korunmasını sağlar, hücreleri yeniler ve vücut sıvısını dengeler. Örneğin et de faydalı bir gıdadır ancak özellikle böyle bir dönemde taze bir meyve olan hurma kadar fayda vermeyebilir. Hatta böyle bir dönemde etin fazla tüketilmesi vücutta zehirlenmeye neden olabilir. Hazmı kolay olan, hafif sebze, meyve türü yiyeceklerin tercihi daha uygun bir seçimdir.
Hurma ile ilgili tüm bu bilgiler, Allah'ın sonsuz ilmini ve insanlara olan rahmetini ortaya koymaktadır. Görüldüğü gibi modern tıbbın ancak günümüzde tespit edebildiği hurmanın -özellikle de hamilelik dönemindeki- faydalarına Kuran'da 14 asır önce işaret edilmiştir.
KAYNAKLAR
115. http://www.geocities.com/SoHo/Easel/3809/hurma.htm
116. http://www.sgp-dates.com/date.htm
117. http://198.65.147.194/English/Science/2000/7/article5.shtml; http://www.people.virginia.edu/~rjh9u/oxytocin.html; http://eilat.sci.brooklyn.cuny.edu/newnyc/DRUGS/OXYTOCIN.HTM#supplied
118. The Independent Newspaper, 9 Temmuz 1995.
119. http://www.sgp-dates.com/date.htm
120. http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agriculture&b=date_palm
121. http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agriculture&b=date_palm
116. http://www.sgp-dates.com/date.htm
117. http://198.65.147.194/English/Science/2000/7/article5.shtml; http://www.people.virginia.edu/~rjh9u/oxytocin.html; http://eilat.sci.brooklyn.cuny.edu/newnyc/DRUGS/OXYTOCIN.HTM#supplied
118. The Independent Newspaper, 9 Temmuz 1995.
119. http://www.sgp-dates.com/date.htm
120. http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agriculture&b=date_palm
121. http://www.telmedpak.com/agricultures.asp?a=agriculture&b=date_palm
Kur'an daki şifa kaynağı Zeytin
ŞİFA KAYNAĞI BİR BİTKİ: ZEYTİN
Kuran'da dikkat çekilen besinlerden biri de zeytindir. Son yıllarda yapılan araştırmalar, zeytinin yalnızca lezzetli bir besin değil, bunun yanında önemli bir sağlık kaynağı olduğunu da ortaya koymuştur. Zeytinin yanı sıra zeytinin yağı da önemli bir besin kaynağıdır. Kuran'da zeytin ağacının yağına ise şu ayetle dikkat çekilmiştir:
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir. (Nur Suresi, 35)
Yukarıdaki ayette "mubareketin zeytunetin" ifadesiyle zeytin, "bereketli, kutlu, uğurlu, sayısız yarar sağlayan" anlamlarına gelen mübarek sıfatıyla nitelendirilmiştir. "Zeytuha" ifadesiyle bildirilen zeytinyağı, diğer katı yağların aksine, tüm uzmanlar tarafından başta kalp ve damar sağlığı için olmak üzere en çok tavsiye edilen yağ çeşidi olarak bilinmektedir. Zeytinyağının sağlık açısından faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
Kalp ve Damar Sağlığına Faydalı Olması
Zeytin ve zeytinyağı içinde bulunan yağ asitlerinin çoğu tekli doymamış yağdır. Tekli doymamış yağlar kolesterol içermezler. Bundan dolayı zeytinyağı kandaki kolesterol oranını yükseltmemekte, tam tersine kontrol altında tutmaktadır. Zeytinyağı ayrıca vücut için zaruri olan (EFA: essential fatty asit) omega-6 yağ asidi (linoleik asit) içermektedir. Bu özelliğiyle sağlık örgütleri, (Dünya Sağlık Örgütü/WHO) damar sertliği, şeker hastalığı oranlarının yüksek olduğu toplumlarda kullanılan yağların içindeki yağ asidinin en az %30'unun omega-6 yağ asidi (linoleik asit) olmasını önermektedirler ki, bu da zeytinin değerini büyük ölçüde artırmaktadır.
Bu konuda yapılan çalışmalar, 1 hafta boyunca her gün 25 mililitre -yaklaşık 2 yemek kaşığı- doğal zeytinyağı tüketen insanların daha az LDL (kötü kolesterol) ve daha yüksek antioksidan seviyeleri gösterdiklerini ortaya çıkarmıştır. Antioksidanlar, "serbest radikaller" denilen vücudumuzdaki zararlı maddeleri etkisiz hale getirmeleri ve hücrenin tahrip edilmesini engellemeleri bakımından son derece önemli maddelerdir. Ayrıca zeytinyağı kullanımının kolesterol seviyelerini düşürdüğü ve kalp hastalıklarını önlediği pek çok araştırma ile de tasdik edilmiştir.
Zeytinyağı, kanda dolaşan LDL adlı zararlı kolesterol düzeyini düşürdüğü, aynı zamanda HDL adlı faydalı kolesterol düzeyini ise yükselttiği için kalp ve damar hastalarına ilaç olarak tavsiye edilmektedir. Yüksek oranda kalp ve damar hastalıkları vakalarına rastlanan ülkelerde çoğunlukla yüksek kolesterol düzeyine sahip doymuş yağlar tüketilmektedir.
Bunun yanı sıra zeytinyağı, vücutta bulunan omega-6 yağ asidinin omega-3 yağ asidine oranını da bozmamaktadır. Omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin vücuda belli bir oranda alınması çok önemlidir. Çünkü bu oranlardaki dengesizlik durumunda kalple, bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklar ve kanser de dahil olmak üzere birçok hastalığın ilerlemesi söz konusu olmaktadır. Tüm bu sebeplerden dolayı pek çok insan zeytinyağı ile sağlık bulmaktadır. Amerikan Kalp Topluluğu, kalp hastalığı riskini azaltmak için yüksek tekli doymamış yağ diyetlerinin, %30 düşük yağlı diyete bir alternatif olabileceğini ileri sürmektedir.
Kanser Önleyici Olması
The Archives of Internal Medicine'de yayınlanan bir çalışma, yüksek oranda tekli doymamış yağ tüketen kadınların göğüs kanserine yakalanma riskinin daha az olduğunu göstermiştir. New York'ta Buffalo Üniversitesi araştırmacılarının yürüttüğü ayrı bir çalışmada ise, zeytinyağı gibi bitkisel yağlarda bulunan bir yağ olan B-sitosterol'ün, prostat kanseri hücrelerinin oluşumunu engellemede yardımcı olabildiği belirtilmiştir. Araştırmacılar B-sitosterol'ün, hücrelerin bölünmemesi emrini veren hücre içi haberleşme sistemini güçlendirdiği, böylece hücre büyümesi kontrolsüz hale gelmeden kanserin engellenebileceği sonucuna varmışlardır.
Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar tarafından yürütülen son araştırmada da, zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koruyucu özelliğe sahip olduğu bulunmuştur. Doktorlar zeytinyağının, bağırsak kanserlerinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini keşfetmişlerdir. Oxford araştırmacıları aynı zamanda zeytinyağının safra asiti miktarını azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adlı enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre artışına ve kansere karşı koruyucu olduğunu keşfetmişlerdir.
Artriti (eklem enflamasyonunu) Önlemesi
Araştırmacıların raporlarına göre bol miktarda zeytinyağı ve pişmiş sebze yiyen insanların eklemlerdeki şişme, kızarıklık ve ağrıya (kronik enflamasyona) sebep olan romatizmal artrit geçirme riskleri azalabilmektedir.
Kemik Gelişimine Yardımcı Olması
Zeytinyağının içerdiği E, A, D, ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişimine yardımcı olması, kalsiyumu sabitleyerek kemikleri güçlendirmesi bakımından oldukça önemlidir. Aynı zamanda yaşlılara da özellikle tavsiye edilmektedir, çünkü sindirimi kolaydır ve minerallerle vitaminlerin vücutta kullanılmasına yardımcı olur. Ayrıca kemik mineralizasyonunu (minerallerin kemiklerde çökmesi) harekete geçirerek kalsiyum kaybını engeller. Kemikler organizmanın mineral yapılarının deposunu oluşturur ve kemiklerde mineral birikimi olmadığı takdirde kemik yumuşaması gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkar. Bu bakımdan zeytinyağının, iskelet yapısı üzerinde çok olumlu katkısı vardır.
Yaşlanmayı Önlemesi
Zeytinyağının içerdiği vitaminler, hücre yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar. Besinler bedenimizde enerjiye çevrilirken oksidan denilen bazı maddeler ortaya çıkar. Zeytinyağı, içerdiği çok sayıdaki antioksidan maddeyle zararlı maddelerin tahribatını önler, hücrelerimizi yeniler, doku ve organlarımızın yaşlanmasını geciktirir. Zeytinyağı aynı zamanda vücudumuzda hücreleri tahrip eden, yaşlandıran "serbest radikal"leri baskılayan E vitamini açısından da zengindir.
Çocukların Gelişimine Katkısı
Zeytin ve zeytinyağı, içinde bulunan linoleik asitten (omega-6 yağ asidi) ötürü yeni doğmuş bebekler, gelişim çağındaki çocuklar için son derece faydalı bir besindir. Linoleik asitin eksikliği, bebekteki gelişimin yavaşlamasına ve birtakım deri rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına neden olur. (Diane H. Morris, PhD., RD., A Health and Nutrition Primer, "Importance of Omega-3 Fatty Acids for Adults and Infants", ss. 28-34)
Zeytinyağı, vücudumuzdaki zararlı maddelerin tahribatını önleyen antioksidan elementleri ve insan için büyük önem taşıyan yağ asitleri içerir. Bunlar da hormonlara destek olur ve hücre zarının oluşumuna yardımcı olurlar.
Zeytinyağı, insan sütündeki yağ asidi oranına benzer, dengeli bir çoklu doymamış bileşime sahiptir. İnsan vücudu tarafından elde edilemeyen, aynı zamanda vücut için vazgeçilmez önemi olan bu temel yağlı asitleri açısından, zeytinyağı yeterli bir kaynaktır. Bu faktörler zeytinyağını, yeni doğmuş bebekler için oldukça faydalı kılmaktadır.
Doğum öncesi ve sonrasında bebek beyninin ve sinir sisteminin doğal gelişimine katkıda bulunmasından dolayı uzmanlarca, annelere önerilen tek yağ, yine zeytinyağıdır. Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit içermekle beraber yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliği kazanır. (http://www.mercola.com/2000/oct/22/infant_formula.htm)
Tansiyon Düşürücü Etkisi:
Archives of Internal Medicine dergisinin 27 Mart 2000 tarihli sayısında yayınlanan bir çalışma, zeytinyağının yüksek tansiyona olumlu etkisini bir kez daha vurgulamaktadır. Ayrıca zeytin ağacının yaprağı ile tansiyon düşürücü ilaçlar yapılmaktadır.
İster sıcak, ister soğuk olarak tüketilsin, zeytinyağı mide asitini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur. Bunun yanı sıra safra salgısını harekete geçirerek, en mükemmel hale gelmesini sağlar. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır. Ayrıca içindeki klor sayesinde de karaciğerin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan kurtulmasını kolaylaştırır. Bunların yanı sıra beyin atardamarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır.
Zeytinyağı, tüm bu özellikleri dolayısıyla son yıllarda uzmanların oldukça dikkatini çekmektedir. Uzmanların yorumlarından bir kısmı şöyledir:
Sağlık ve beslenme konusunda önde gelen otoritelerden biri, CNN'in ödüllü muhabiri, The Food Pharmacy (Besin Eczanesi) ve Food-Your Miracle Medicine (Yiyecekler-Mucizevi İlaçlarınız) kitaplarının yazarı ve aynı zamanda uluslararası bir köşe yazarı olan Jean Carper:
Yeni İtalyan araştırması zeytinyağının, LDL kolesterolünün atardamarları tıkama özelliği de dahil olmak üzere bazı hastalık süreçleriyle savaşan... antioksidanlar içerdiğini bulmuştur.
Diyetisyen ve beslenme uzmanı Pat Baird:
Zeytinyağının çok yönlülüğü... onun beden sağlığına olan faydası hakkında daha öğreneceğimiz çok şey var.
Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu Epidemiyoloji Bölümü başkanı Dr. Dimitrios Trichopoulos:
Amerikalı kadınlar doymuş yağların yerine daha fazla zeytinyağı tüketmiş olsalardı göğüs kanseri riskinde %50 kadar azalma gerçekleşebilirdi.
... Zeytinyağı bazı habis tümör türlerine karşı koruyucu bir etkiye sahiptir: prostat, göğüs, kolon, pullu hücre ve yemek borusu tümörleri.
Miami Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden D. Peck:
Zeytinyağının farelerdeki bağışıklık sistemini güçlendirdiği ortaya çıkarılmıştır...
Milano Eczacılık Fakültesi'nden Bruno Berra:
... natürel sızma zeytinyağının küçük polar bileşenleri LDL'nin oksidasyona olan direncini belirgin şekilde artırır.
II. Federico Üniversitesi Dahiliye ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden A. A. Rivellese ve G. Riccardi, M. Mancini:
Zeytinyağı insülin direncini engeller ve kandaki glikozun daha iyi kontrolünü sağlar.
Napoli Üniversitesi Tıp ve Kimya Fakültesi'nden Patrizia Galletti:
Zeytinyağı polifenollerinin besin olarak alımı, reaktif oksijen metabolitlerle ilgili olan hastalıkların riskini azaltabilir -mide ve bağırsakla ilgili bazı hastalıklar ve damarların tıkanması gibi. Zeytinyağı hidroksitirosolu insan eritrositlerini oksidatif tehlikeye karşı korur.
Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu'ndan Frank Sacks:
Zeytinyağı açısından zengin bir diyet, aşırı şişmanlığı kontrol altına almada ve tedavi etmede düşük yağlı bir diyetten daha etkilidir. Ayrıca daha uzun süreli kilo kaybına neden olur ve kiloyu korumak daha kolaydır...
Görüldüğü gibi bugün birçok bilim adamı zeytinyağını esas alan beslenme modelinin en ideal şekil olduğunu düşünmektedir. Bu özelliklerinden dolayı günlük beslenme programında her öğünde bulunması gereken en temel besinler, zeytin ve zeytinyağı olarak belirtilmektedir. Allah'ın pek çok ayette dikkat çektiği zeytin bitkisinin faydaları, tıp bilgisinin artmasıyla paralel olarak keşfedilmiştir.
Sizin için gökten su indiren O'dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, 10-11)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)