Bir gün mescide vardığımda Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in mescidden çıkmakta olduğunu gördüm.
Kendisini tâkip ederek arkasından yürümeye başladım.
Onun benden haberi yoktu.
Sonra hurmalığa girdi, kıbleye yöneldi ve secdeye kapandı.
Ben arkasındaydım.
Secdede uzun süre kaldı, o kadar ki, vefat ettiğini zannederek yürümeye başladım.
Yanına geldim, eğilip yüzüne baktım.
Başını kaldırdı:
“Ne var Ey Abdurrahmân?” buyurdu.
Dedim ki:
“Yâ Resûlullah! Siz secdeyi çok uzâtınca, vefat ettiğiniz korkusuyla bakmaya geldim!”
Buyurdu ki:
“Sen benim hurmalığa girdiğimi gördüğün sırada, Cebrâil (as)'la karşılaştım.
Bana şöyle dedi:
“Sana müjdeler olsun! Allah şöyle buyurdu:
“Kim seni selâmlarsa, Ben de onu selâmlarım.
Kim sana salât (duâ) ederse, Ben de ona salât (ikram) ederim.
(Kim sana selâm ve salât ederse, Ben de ona selâm ve salât ederim.)”
(Ahmed b. Hanbel, I, 191)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder