270 - Soru: Minberde hutbe okurken veya hutbeyi okuduktan sonra ve cuma namazının farzını kılmadan önce hatibin abdesti bozulsa, cemaat arasında namaz kıldıracak kimse de bulunmasa, ne yapması gerekir?
Cevap: Hatibin hutbe okurken taharet üzere bulunması farz değil sünnettir. (Feteva-i Hindiyye c. l, s. 155) Bu itibarla hutbe irad ederken hatibin abdestinin bozulması hutbeyi ifsat etmez. Böyle bir halin vukuunda kısaca hutbeyi tamamlayıp, hutbe okunurken hazır bulunan cemaat arasından ehil bir kimseyi namaza geçirir. (Feteva-i Hindiye c. l, s. 156) Namaz kıldıracak kimse bulunmazsa abdest alıp gelir ve namazı kıldırır. Hutbe namaz değildir. Namazın bir parçası da değildir. Bu sebeple hutbe arasında abdestin bozulması hutbeyi bozmaz. Kerahetle eda edilmiş olur. (Nimetü'l-İslam: Kitabüssalat s. 539)
271 - Soru: Abdestli bir kimse, uyumamak şartı ile, uzansa veya yan gelip yatsa abdesti bozulur mu?
Cevap: Uyumazsa, sadece uzanması abdesti bozmaz.
272 - Soru: Televizyon seyretmek abdesti bozar mı? Abdestli iken kendi nikahlısını öpen bir kişinin abdesti bozulur mu?
Cevap: Abdestin bozulması, ancak vücuttan kan, sarı su, meni ve benzeri bir şey çıkmasıyla olur. Böyle bir yaşlık çıkmamış ise abdest bozulmaz. Fakat televizyondaki çirkin sahnelerin ve belden aşağıya hitap eden filmlerin göz zinasına sebep olması yüzünden abdest değil, ahlak bozulur.
273 - Soru: Abdestli iken iğne yaptıran bir adamın abdesti bozulur mu?
Cevap: İğne damardan yapılacak olursa enjektöre kan çıkınca bozulur. Zira kan, iğnenin girdiği deliğin ağzından dışarı çıkmış olmaktadır. Tekrar içeriye iadesi ise hükmü değiştirmez. Adale veya deri altına vurulduğu zaman hiç kan çıkmaz ise abdest bozulmaz.
274 - Soru: Abdestini almış bulunan bir kimse, daha sonra ağızdaki takma dişini çıkarıp tekrar yerine taksa abdesti bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz. Çünkü böyle bir davranış, abdesti bozan sebepler arasında yoktur. Takma dişleri ayağa giyilen mestle kıyaslamak yanlıştır.
275 - Soru: Tac tercümesinin c. l, s. 157'de, 211 ve 212. hadislerde anlayamadığımız bir hususu sormak istiyoruz. 211. hadiste "Deve eti abdesti bozar" diyor. Bu hususta ne dersiniz?
Cevap: Bu, İmam Ahmed b.Hanbel'in mezhebine göre olmaktadır. Hanefi mezhebinde deve eti yemek, abdesti bozan sebepler arasında sayılmış değildir. Ancak, mezhep ihtilafından kurtulmak için, deve eti yedikten sonra abdest almak müstehabtır. (Nuru'l-İzah, Aksam-ı Vudü bahsi)
276 - Soru: 212. hadiste, "Ateşte pişirilmiş bir şeyin yenilmesi abdesti bozar" deniliyor. Bir açıklama da yapılmamış. Bu hususta ne dersiniz?
Cevap: Ulemadan bazıları bu hadis-i şerife dayanarak, ateşte pişmiş bir şeyi yedikten sonra abdest alınmasına hükmetmişlerse de dört mezhebin imamları böyle bir ictihadda bulunmamışlardır. Bahsi geçen eserin 213 ve 214. hadisleri bunun aksini, yani Resul-i Ekrem(sav)'in pişmiş et yedikten sonra abdest almadığını ifade etmektedirler.
Ebu Davud'da (ra) Hz. Cabir'den (ra) naklen deniliyor ki: "Resulullah'tan (sav) sadır olan iki şeyden sonuncusu, ateşin (pişirerek) tağyir ettiği bir şeyi yedikten sonra abdesti terketmiş olmasıdır" buyurulmaktadır.
277 - Soru: Bir anne, abdestli iken evladını emzirse abdesti bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz. Zira süt, necis bir mayi olmadığı için onun çıkması abdesti bozan sebep değildir.
278 - Soru: Kumar kağıtlarını ele almak abdesti bozar mı?
Cevap: Abdesti bozmasa da ahlakı bozar.
279 - Soru: Vücudun bir tarafının çizilmesiyle veya bir yaranın başının kopması neticesinde çıkan beyaz su, mahallinden çıkıp başka bir mahalle tecavüz etse abdest bozulur mu? O beyaz suyun değdiği yeri yıkamak lazım gelir mi?
Cevap: Sahih görülen kavle göre, vücuttan çıkan beyaz su da kan hükmündedir. Bu sebeple, abdest bozulur. Kan hükmünde bulunduğuna göre, bulaştığı yeri de yıkamak gerekir. (Büyük İslam İlmihali'nin ikinci kitabinin 167. maddesinin 3. bölümünü dikkatle okumanızı tavsiye ederiz.)
280 - Soru: Abdestli olan kimsenin çekildiği zaman düşecek olduğu bir şeye dayanarak uyumasına Kuduri kitabında "abdesti bozulur" deniliyor. Nuru'l-İzah kitabında ise bozmayacağı belirtiliyor. Hangisiyle amel etmek gerekir?
Cevap: Bu farkı yakaladığınız için önce sizi tebrik etmeliyim. Daha sonra cevaba geçmek isterim:
Kuduri'nin ibaresi: "Bir şeye dayanarak uyumak, eğer dayandığı şey çekiliverdiği takdirde uyuyan kimse düşecek durumda ise abdest bozulur."
Nuru'l-İzah'ın ibaresi: "Avret mahalli yerde mekan tutmuş halde iken uyumak, uyuyan kimse, bir şeye dayanmış olsa ve dayandığı şeyin çekilip alınması takdirinde düşecek vaziyette bulunsa bile abdest yine bozulmaz."
Bahsi geçen iki kitabın beyanında izaha muhtaç taraf varsa da uyuşmazlık ve çelişme yoktur. Kuduri abdesti bozan sebepler arasına, bir şeye dayanarak uyumayı almış ve bu uyumanın abdesti bozacak dereceye gelmesini şart ve kayda bağlamıştır. Bu kaydı, "Dayandığı şey alınacak olsa düşer durumda olmak" ifadesi ile açıklamıştır.
Nuru'l-İzah ise: "Avret mahalli, yere yerleşmiş durumda iken uyumayı" abdesti bozmayan şeyler arasında mütalaa etmiştir. Avret mahalli yere dayalı olunca, hava kaçma ihtimali olmadığından, abdest bozulmaz. Dayandığı şeyin alındığı farzedildiğinde düşecek durumda olsa dahi yine abdest bozulmaz, demiştir. Meseleye iki ayrı noktadan bakan kitapların ibare ve ifadesi arasında, dikkatle bakıldığı zaman, tenakuz bulunmamaktadır.
281 - Soru: Uykunun abdesti bozan sebepler arasında yer almasının hikmetini açıklar mısınız?
Cevap: Uyku, haddizatında abdesti bozan bir şey değildir. Ancak uyuyan bir kimse, uyku halinde iken, asabına hakim olamaz. Bu sebeple, kontrol dışına çıkan asap gevşer ve dışarıya hava kaçması ihtimali olur. Bu ihtimal dikkate alınarak, makadı açıkta olarak uyuklayan kimsenin abdestinin bozulacağına; makadının üzerine oturarak uyuyan kimsenin abdestine zarar gelmeyeceğine hükmedilmiştir.
282 - Soru: Fıkıh kitaplarında, abdesti bozan sebeplerin arasında "ağlamak" geçmiyor. Acaba ağlamakla abdest bozulur mu?
Cevap: Ağlamak abdesti bozmaz. Ancak gözdeki bir hastalıktan dolayı yaranın akıntısı çıkıyor ise, o abdesti bozar.
283 - Soru: Vücudun herhangi bir yerinden biraz kan çıktı ve fakat çıktığı mahallin dışına taşmadı. Yerinde duran kanın üzerine bir sinek kondu ve uçtu. Bunun ile abdest bozulur mu?
Cevap: Kan, çıktığı yerin etrafına taşmadıkça abdest bozulmaz.
284 - Soru: Yaradan çıkıp da kuruyan kan veya sarı su, daha sonra düşse abdest bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz. Bu, aynı bir deri parçasının kan çıkmaksızın kopup düşmesi gibidir.
285 - Soru: Abdest mahalli olmayan bir uzvumuzdaki yaranın üzerinde sargı olsa, biz abdest aldıktan sonra sargıyı çıkarıp tedavide bulunsak ve fakat yara kapanmasa abdest bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz.
286 - Soru: Abdest alırken boğaza su kaçsa oruç bozulur mu? Bozulursa keffareti icap eder mi?
Cevap: Hata yolu ile olan bu oruç bozulmasında sadece kaza lazım gelir. (Büyük İslam İlmihali, Oruçla ilgili bölüm, madde: 104)
287 - Soru: Ekseriyetle ayak parmaklarının arasında görülen ve mayasıl diye isimlendirilen yaşlık ile abdest bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz.
288 - Soru: Namaz kıldırmakta bulunan bir imamın, elinde olmayan bir sebeple abdesti bozulmuş olsa ve fakat telaşından cemaat içinden birini yerine geçirmiş olmasa ona uymuş bulunan cemaat ne yapar?
Cevap: Cemaatin, içinden birini mihraba geçirmesi veya içlerinden birinin kendiliğinden mihraba geçivermesi ve namazın geri kalanını tamamlaması caizdir. Yalnız bu iş, abdesti bozulan imam camiden çıkmadan önce olacaktır. Şayet bu kimse imamın yerine geçmeden önce, imam camiden çıkmış olursa, abdesti bozulan birinci imamdan başkasının namazları fasid olur.
289 - Soru: Bir imamın, yerine başkasını geçirmesi, sadece abdestin bozulması sebebiyle mi olmaktadır, başkaca bir mazeretten dolayı da başkasını yerine istihlaf etmesi caiz olur mu?
Cevap: Abdest bozulmasından başka bir mazeret ile de olabilir. Şöyle ki, İmam müthiş bir korku veya bir arızadan dolayı farz olan miktar kadar okumadan önce tutulup kalsa, yerine başkasına geçirebilir. (Nimetü'l-İslam, Namazla ilgili bölüm, s. 261)
290 - Soru: Bir kimse namaz kılarken abdesti bozulsa ne yapması gerekir?
Cevap: Abdestin bozulmasında iki hal tasavvur olunur. Kasten abdest bozma, elinde olmayan bir sebeple abdestin bozulması. Kasti olan abdest bozmada abdest alıp namazı yeni baştan kılmaktan başka bir çare yoktur. Hata yolu ile abdestin bozulmasında, hiç konuşmadan girip en yakın sudan abdest alır ve abdestin bozulduğu yerden namazı tamamlamaya başlar. Abdest, rükü veya secdede bozulmuş ise onu yeniden yaparak namazını tamamlar. Namazın bu şekilde tamamlanmasını caiz gören sahabeler Hz. Aişe, İbni Abbas, Ebu Bekir, Ömer, Ali, İbni Ömer, İbni Mes'ud ve Selman-ı Farisi (r.a.e) hazeratıdır. Bu husustaki müsaadenin dayanağı, "Kim kusar veya burnu kanar, yahut mezi gelirse, konuşmadığı müddetçe gitsin de abdest alsın ve (bıraktığı yerden) bina etsin" Hadis-i Şerifidir.
291 - Soru: Namaz içinde abdesti bozulan bir kimsenin, gidip abdest aldıktan sonra namazını tamamlamasının caiz olmasında bazı şartlar var mıdır? Varsa onları açıklayınız?
Cevap: Bu hususta elbette bazı şartlar vardır. Onları şöyle sıralayabiliriz:
1 - Abdesti bozan sebep, hades-i semavi cinsinden olmalıdır. Yani namaz kılan kimsenin irade ve ihtiyarı olmadan abdesti bozulmuş olmalıdır, elinde olmaksızın burnunun kanaması gibi. Birinin vurması veya bir canlının ısırması sebebiyle kan çıkması, kasten abdest bozma gibidir. Çünkü fi'lin oluşmasında kulun ihtiyarı bulunması sebebiyle "semavi hades" vasfından çıkmış olur. Hatta birisi damda yürürken aşağıda namaz kılan kimsenin başına taş düşüp kanamış olsa yine hades-i semavi sayılmaz. Çünkü taşın düşmesi ihtiyari değil ise, onun düşmesine sebep olan yürümekte irade ve ihtiyar mevcuttur.
2- Namaz kılanın vücudunda meydana gelmiş olmalıdır. Böyle olmayıp da hariçten namaza engel olabilecek bir pislik, namaz kılan kimsenin üzerine isabet etse onu temizleyip de namaza devam edemez. Bu durumda o kimsenin namazı fasid olur.
3- Abdesti bozan sebep, guslü gerektiren bir şey olmamalıdır. Bundan şu kast olunmaktadır: Namaz kılan uyuklayıp da uykusunda ihtilam olsa veya bir şeye bakmanın yahut nahoş şeyler düşünmenin neticesinde kendisinden meni boşanmış olsa; gusül yapıp da namazın geri kalanını tamamlayamaz. Yeni baştan kılması gerekir.
4- Abdesti bozan sebep, çok nadir vukubulan cinsten olmamalıdır. Bayılma gibi nadiren vukubulan bir şey ile abdest bozulacak olsa, abdesti alıp üzerine tamamlamak caiz değildir.
5- Namaz kılan o kimse, abdest bozulduktan sonra, bir rükün eda etmiş olmamalıdır. Mesela, kıyamda Kur'an-ı Kerim okumakta iken abdesti bozulan kimse, okumayı kesmeyip, abdest yenilemeye giderken Kur'an okumaktan; abdestin bozulması rüküda veya secdede iken vaki olsa, rüknü eda kastı ile başını kaldırmaktan çekinmektir. Bu kimsenin rükü ve secdeden başını kaldırması abdestini tamamlamaya gitme kastı ile olacaktır. Bunları yapan kimse, namazın rüknünü abdestsiz olarak ifa edince, namazını ifsad etmiş oduğundan, abdestinin bozulduğu yerden devam ederek namazını tamamlayamaz. Abdestini aldıktan sonra, namazı baştan kılması gerekir. Böyle bir hal kıyamda iken vaki olunca okumayı hemen kesip rükü veya secdede vaki olunca hemen namazdan çıkıp abdestini yeniler, o rüküu veya secdeyi sonra iade eder.
6- Yürüme halinde iken bir rükün eda etmiş olmamalıdır. Şöyle ki: Abdestini tazeleyip gelirken, namazının rüknü olan kıraeti eda etmek, namazı tamamlamaya mani bulunmaktadır.
7- Abdesti bozulmuş olan bu kimse, namaza aykırı bir iş yapmamalıdır. Elinde olmayan bir sebeple abdesti bozulduğu zaman, kasten abdestini bozmak, yemek, içmek ve konuşmak gibi namaza zıt bir şeyi yapmaktan çekinmelidir. Bunlardan birini yapan kimse, abdestini alarak namazının üzerini tamamlayamaz. Avret mahallinin açılması da namazı tamamlamaya mani olan hallerdendir. Bu sebeple abdesti bozulan bir kadın, bu hükümden faydalanamayacak ve abdest aldıktan sonra namazını baştan kılacaktır. Çünkü kadının kolunu açması ile namazı bozulmuş olur.
8- Zaruri olmayan bir işi yapmış olmamalıdır. Mesela, abdesti bozulan bir kimse, abdestini yenilemek için kendine yakın yerdeki suyu bırakıp da iki saflık bir mesafeden daha uzak bir yere gitmek gibi lüzumsuz iş yapmaktan çekinmelidir. Yakında su olduğunu bildiği halde, bildirilen mesafedeki uzak bir yere gidip abdest almak, namazını tamamlamaya mani hallerdendir. Eğer yakındaki suyu unutur veya su kuyu içinde olmakla onu çıkarmak ve kullanmak zahmetli bir iş olduğu için uzağa gitmiş olursa, bu, namazını tamamlamaya mani sayılmamıştır. Çünkü başka su varken kuyudan su çekmek, namazın tamamlanmasına engel olan işlerden sayılmıştır.
9- Abdestin bozulmasından sonra, özürsüz bir gecikme yapmamak. Bir kimsenin elinde olmayan bir sebeple abdestinin bozulmasından sonra, herhangi bir özrü yok iken eğlenip de abdest almaktan gecikmemelidir. Böyle bir eğlenme, namazın bir cüz'ünü abdestsiz iken eda etmek demek olacağından, abdestini tamamladıktan sonra üzerine bina etmeye engel olur. "Özürsüz olarak" kayd-i ihtirazisi, abdesti bozan sebebin -mesela burun kanamasının- kesilmemesi veya fazla izdiham gibi bir özürden dolayı vaki olan gecikmeyi dışarda bırakmış olduğundan, bahsi geçen özürler veya benzeri bir sebeple gecikmek, abdestini aldıktan sonra namazın geri kalanını tamamlamaya engel olmaz.
10- Abdest bozulmasından sonra, namaz kılanın daha önce abdestinin bozulmuş olduğu ortaya çıkmamalıdır. Mesela, abdesti bozulan bu kimsenin ayağındaki mestin müddetinin dolmuş olduğu anlaşılmış olsa, abdestini alıp da namazının geri kalanını tamamlayamaz. Sahibi özür bulunan bir kimse için namaz vaktinin çıkması veya teyemmüm ile namaz kılmakta iken abdesti bozulmuş bulunan bu kimsenin su bulmuş olması da namazı tamamlamaya engel olan hallerdendir.
11 - Namaz kılan kimse, sahibi tertip ise üzerinde geçmiş bir namazın bulunduğunu hatırlamamalıdır. Böyle bir kimse, geçmiş kaza namazlarının olduğunu hatırlayacak olsa abdestini alıp namazının üzerine devam ederek tamamlama yoluna gidemez.
12- İmama uymuş bulunan bir kimse, elinde olmayan bir sebeple abdesti bozulunca, abdestini yenilediğinde, arada bir engel varsa, namaz kıldığı yere dönüp orada imama uyması gerekir. Eğer namaz kıldığı yere dönmeyerek, bulunduğu yerden iktidasına engel olan kadın saffı gibi bir mani bulunduğu halde imama uyarsa namazı fasid olur. Çünkü iktida kendisine vacip iken bunu sahih olmayan bir yerden yapmış olmaktadır. Kendisi muktedi olduğu için, münferiden eda etmesi de caiz olmaz. Şayet bu kimse, abdest alırken imam namazı bitirmiş ve selam verip namazdan çıkmış bulunursa, namaz kıldığı ilk yerine dönüş yapmaz. (Kendi başına namaz kılmakta bulunan bir kimse, abdestini aldıktan sonra bulunduğu yerde hemen namazını tamamlayıvermekle, namaz kıldığı yere dönmek arasında serbest bulunmaktadır)
13- İmam bulunan ve abdesti bozulan kimse, imamlığa ehliyeti bulunmayan bir şahsı imamlığa geçirmemelidir. Mesela, böyle bir kimse, çocuğu, kadını veya ümmi bir kimseyi kendi yerinde imamlık yapmak üzere mihraba geçirirse, hem imamın namazı hem de cemaatin namazı bozulmuş olur. Namazı yeni baştan kılmaları gerekir.
292 - Abdürrahim Fetvalarından: "Hanefi olan şahsa, abdestin bozulmamasında, diğer mezheplerin hükümleriyle amel etmek caiz olmaz" (H.Ec. 1/5)
Açıklama: Hanefi mezhebi mensubu bir mü'minin abdesti bozulduğu zaman, kendi mezhebinin hükümleriyle hareket etmesi gerekir. Mesela, vücudundan kan çıkan bir Hanefi, Şafii mezhebini taklit ederek, abdestinin devam ettiğine hükmedemez. Böyle bir davranış kendi mezhebine riayetsizlikten ve dini hükümleri ciddiye almamaktan ileri gelir.
293 - Abdürrahim Fetvalarından: "Müdmin-i hamrin terlemesi abdestini bozar" (H.Ec. 1/5)
Açıklama: Vücudumuz, muhtaç bulunduğu suyu, su veya sulu maddelerden alır. "Ayyaş" veya "akşamcı" diye ifade edilen içki müptelaları, vücutlarının bu ihtiyaçlarını şaraptan temin etmiş olmaktadırlar. Şarap pis ve murdar bir mayidir. Bu sebeple, ayyaşın vücudundan çıkan ter, kan ve idrar gibi abdesti bozan sebepler arasında yer almaktadır.
294 - Behce Fetvalarından: "İnce bir haldeki cerahat, elbise veya vücutta avuç içi kadar (bir yere yayılmış) olmazsa namaz (ın sıhhatin)e mani değildir" (H.Ec. 1/6)
Açıklama: Vücuttan çıkan cerahat, kalın bir durumda olmasa da necisdir. Bunun ince halde olanı, kendi sirayet ve yayılma istidadı ile, elbisenin veya vücudun üzerinden avuç içi kadar bir yeri kaplayacak olursa, namazın sıhhatine engel olur. Bundan az durumda bulunursa bu halde kılınacak namaz sahih olur.
Feyziye Fetvalarından: "Hatip, hutbeyi okuduktan sonra abdesti bozulsa, hutbe okunurken hazır bulunmayan (daha sonra gelmiş) bir kimseyi (cumanın farzını kıldırmak) üzere yerine geçirmesi caiz olmaz" (H.Ec. 1/13)
Cevap: Hatibin hutbe okurken taharet üzere bulunması farz değil sünnettir. (Feteva-i Hindiyye c. l, s. 155) Bu itibarla hutbe irad ederken hatibin abdestinin bozulması hutbeyi ifsat etmez. Böyle bir halin vukuunda kısaca hutbeyi tamamlayıp, hutbe okunurken hazır bulunan cemaat arasından ehil bir kimseyi namaza geçirir. (Feteva-i Hindiye c. l, s. 156) Namaz kıldıracak kimse bulunmazsa abdest alıp gelir ve namazı kıldırır. Hutbe namaz değildir. Namazın bir parçası da değildir. Bu sebeple hutbe arasında abdestin bozulması hutbeyi bozmaz. Kerahetle eda edilmiş olur. (Nimetü'l-İslam: Kitabüssalat s. 539)
271 - Soru: Abdestli bir kimse, uyumamak şartı ile, uzansa veya yan gelip yatsa abdesti bozulur mu?
Cevap: Uyumazsa, sadece uzanması abdesti bozmaz.
272 - Soru: Televizyon seyretmek abdesti bozar mı? Abdestli iken kendi nikahlısını öpen bir kişinin abdesti bozulur mu?
Cevap: Abdestin bozulması, ancak vücuttan kan, sarı su, meni ve benzeri bir şey çıkmasıyla olur. Böyle bir yaşlık çıkmamış ise abdest bozulmaz. Fakat televizyondaki çirkin sahnelerin ve belden aşağıya hitap eden filmlerin göz zinasına sebep olması yüzünden abdest değil, ahlak bozulur.
273 - Soru: Abdestli iken iğne yaptıran bir adamın abdesti bozulur mu?
Cevap: İğne damardan yapılacak olursa enjektöre kan çıkınca bozulur. Zira kan, iğnenin girdiği deliğin ağzından dışarı çıkmış olmaktadır. Tekrar içeriye iadesi ise hükmü değiştirmez. Adale veya deri altına vurulduğu zaman hiç kan çıkmaz ise abdest bozulmaz.
274 - Soru: Abdestini almış bulunan bir kimse, daha sonra ağızdaki takma dişini çıkarıp tekrar yerine taksa abdesti bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz. Çünkü böyle bir davranış, abdesti bozan sebepler arasında yoktur. Takma dişleri ayağa giyilen mestle kıyaslamak yanlıştır.
275 - Soru: Tac tercümesinin c. l, s. 157'de, 211 ve 212. hadislerde anlayamadığımız bir hususu sormak istiyoruz. 211. hadiste "Deve eti abdesti bozar" diyor. Bu hususta ne dersiniz?
Cevap: Bu, İmam Ahmed b.Hanbel'in mezhebine göre olmaktadır. Hanefi mezhebinde deve eti yemek, abdesti bozan sebepler arasında sayılmış değildir. Ancak, mezhep ihtilafından kurtulmak için, deve eti yedikten sonra abdest almak müstehabtır. (Nuru'l-İzah, Aksam-ı Vudü bahsi)
276 - Soru: 212. hadiste, "Ateşte pişirilmiş bir şeyin yenilmesi abdesti bozar" deniliyor. Bir açıklama da yapılmamış. Bu hususta ne dersiniz?
Cevap: Ulemadan bazıları bu hadis-i şerife dayanarak, ateşte pişmiş bir şeyi yedikten sonra abdest alınmasına hükmetmişlerse de dört mezhebin imamları böyle bir ictihadda bulunmamışlardır. Bahsi geçen eserin 213 ve 214. hadisleri bunun aksini, yani Resul-i Ekrem(sav)'in pişmiş et yedikten sonra abdest almadığını ifade etmektedirler.
Ebu Davud'da (ra) Hz. Cabir'den (ra) naklen deniliyor ki: "Resulullah'tan (sav) sadır olan iki şeyden sonuncusu, ateşin (pişirerek) tağyir ettiği bir şeyi yedikten sonra abdesti terketmiş olmasıdır" buyurulmaktadır.
277 - Soru: Bir anne, abdestli iken evladını emzirse abdesti bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz. Zira süt, necis bir mayi olmadığı için onun çıkması abdesti bozan sebep değildir.
278 - Soru: Kumar kağıtlarını ele almak abdesti bozar mı?
Cevap: Abdesti bozmasa da ahlakı bozar.
279 - Soru: Vücudun bir tarafının çizilmesiyle veya bir yaranın başının kopması neticesinde çıkan beyaz su, mahallinden çıkıp başka bir mahalle tecavüz etse abdest bozulur mu? O beyaz suyun değdiği yeri yıkamak lazım gelir mi?
Cevap: Sahih görülen kavle göre, vücuttan çıkan beyaz su da kan hükmündedir. Bu sebeple, abdest bozulur. Kan hükmünde bulunduğuna göre, bulaştığı yeri de yıkamak gerekir. (Büyük İslam İlmihali'nin ikinci kitabinin 167. maddesinin 3. bölümünü dikkatle okumanızı tavsiye ederiz.)
280 - Soru: Abdestli olan kimsenin çekildiği zaman düşecek olduğu bir şeye dayanarak uyumasına Kuduri kitabında "abdesti bozulur" deniliyor. Nuru'l-İzah kitabında ise bozmayacağı belirtiliyor. Hangisiyle amel etmek gerekir?
Cevap: Bu farkı yakaladığınız için önce sizi tebrik etmeliyim. Daha sonra cevaba geçmek isterim:
Kuduri'nin ibaresi: "Bir şeye dayanarak uyumak, eğer dayandığı şey çekiliverdiği takdirde uyuyan kimse düşecek durumda ise abdest bozulur."
Nuru'l-İzah'ın ibaresi: "Avret mahalli yerde mekan tutmuş halde iken uyumak, uyuyan kimse, bir şeye dayanmış olsa ve dayandığı şeyin çekilip alınması takdirinde düşecek vaziyette bulunsa bile abdest yine bozulmaz."
Bahsi geçen iki kitabın beyanında izaha muhtaç taraf varsa da uyuşmazlık ve çelişme yoktur. Kuduri abdesti bozan sebepler arasına, bir şeye dayanarak uyumayı almış ve bu uyumanın abdesti bozacak dereceye gelmesini şart ve kayda bağlamıştır. Bu kaydı, "Dayandığı şey alınacak olsa düşer durumda olmak" ifadesi ile açıklamıştır.
Nuru'l-İzah ise: "Avret mahalli, yere yerleşmiş durumda iken uyumayı" abdesti bozmayan şeyler arasında mütalaa etmiştir. Avret mahalli yere dayalı olunca, hava kaçma ihtimali olmadığından, abdest bozulmaz. Dayandığı şeyin alındığı farzedildiğinde düşecek durumda olsa dahi yine abdest bozulmaz, demiştir. Meseleye iki ayrı noktadan bakan kitapların ibare ve ifadesi arasında, dikkatle bakıldığı zaman, tenakuz bulunmamaktadır.
281 - Soru: Uykunun abdesti bozan sebepler arasında yer almasının hikmetini açıklar mısınız?
Cevap: Uyku, haddizatında abdesti bozan bir şey değildir. Ancak uyuyan bir kimse, uyku halinde iken, asabına hakim olamaz. Bu sebeple, kontrol dışına çıkan asap gevşer ve dışarıya hava kaçması ihtimali olur. Bu ihtimal dikkate alınarak, makadı açıkta olarak uyuklayan kimsenin abdestinin bozulacağına; makadının üzerine oturarak uyuyan kimsenin abdestine zarar gelmeyeceğine hükmedilmiştir.
282 - Soru: Fıkıh kitaplarında, abdesti bozan sebeplerin arasında "ağlamak" geçmiyor. Acaba ağlamakla abdest bozulur mu?
Cevap: Ağlamak abdesti bozmaz. Ancak gözdeki bir hastalıktan dolayı yaranın akıntısı çıkıyor ise, o abdesti bozar.
283 - Soru: Vücudun herhangi bir yerinden biraz kan çıktı ve fakat çıktığı mahallin dışına taşmadı. Yerinde duran kanın üzerine bir sinek kondu ve uçtu. Bunun ile abdest bozulur mu?
Cevap: Kan, çıktığı yerin etrafına taşmadıkça abdest bozulmaz.
284 - Soru: Yaradan çıkıp da kuruyan kan veya sarı su, daha sonra düşse abdest bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz. Bu, aynı bir deri parçasının kan çıkmaksızın kopup düşmesi gibidir.
285 - Soru: Abdest mahalli olmayan bir uzvumuzdaki yaranın üzerinde sargı olsa, biz abdest aldıktan sonra sargıyı çıkarıp tedavide bulunsak ve fakat yara kapanmasa abdest bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz.
286 - Soru: Abdest alırken boğaza su kaçsa oruç bozulur mu? Bozulursa keffareti icap eder mi?
Cevap: Hata yolu ile olan bu oruç bozulmasında sadece kaza lazım gelir. (Büyük İslam İlmihali, Oruçla ilgili bölüm, madde: 104)
287 - Soru: Ekseriyetle ayak parmaklarının arasında görülen ve mayasıl diye isimlendirilen yaşlık ile abdest bozulur mu?
Cevap: Bozulmaz.
288 - Soru: Namaz kıldırmakta bulunan bir imamın, elinde olmayan bir sebeple abdesti bozulmuş olsa ve fakat telaşından cemaat içinden birini yerine geçirmiş olmasa ona uymuş bulunan cemaat ne yapar?
Cevap: Cemaatin, içinden birini mihraba geçirmesi veya içlerinden birinin kendiliğinden mihraba geçivermesi ve namazın geri kalanını tamamlaması caizdir. Yalnız bu iş, abdesti bozulan imam camiden çıkmadan önce olacaktır. Şayet bu kimse imamın yerine geçmeden önce, imam camiden çıkmış olursa, abdesti bozulan birinci imamdan başkasının namazları fasid olur.
289 - Soru: Bir imamın, yerine başkasını geçirmesi, sadece abdestin bozulması sebebiyle mi olmaktadır, başkaca bir mazeretten dolayı da başkasını yerine istihlaf etmesi caiz olur mu?
Cevap: Abdest bozulmasından başka bir mazeret ile de olabilir. Şöyle ki, İmam müthiş bir korku veya bir arızadan dolayı farz olan miktar kadar okumadan önce tutulup kalsa, yerine başkasına geçirebilir. (Nimetü'l-İslam, Namazla ilgili bölüm, s. 261)
290 - Soru: Bir kimse namaz kılarken abdesti bozulsa ne yapması gerekir?
Cevap: Abdestin bozulmasında iki hal tasavvur olunur. Kasten abdest bozma, elinde olmayan bir sebeple abdestin bozulması. Kasti olan abdest bozmada abdest alıp namazı yeni baştan kılmaktan başka bir çare yoktur. Hata yolu ile abdestin bozulmasında, hiç konuşmadan girip en yakın sudan abdest alır ve abdestin bozulduğu yerden namazı tamamlamaya başlar. Abdest, rükü veya secdede bozulmuş ise onu yeniden yaparak namazını tamamlar. Namazın bu şekilde tamamlanmasını caiz gören sahabeler Hz. Aişe, İbni Abbas, Ebu Bekir, Ömer, Ali, İbni Ömer, İbni Mes'ud ve Selman-ı Farisi (r.a.e) hazeratıdır. Bu husustaki müsaadenin dayanağı, "Kim kusar veya burnu kanar, yahut mezi gelirse, konuşmadığı müddetçe gitsin de abdest alsın ve (bıraktığı yerden) bina etsin" Hadis-i Şerifidir.
291 - Soru: Namaz içinde abdesti bozulan bir kimsenin, gidip abdest aldıktan sonra namazını tamamlamasının caiz olmasında bazı şartlar var mıdır? Varsa onları açıklayınız?
Cevap: Bu hususta elbette bazı şartlar vardır. Onları şöyle sıralayabiliriz:
1 - Abdesti bozan sebep, hades-i semavi cinsinden olmalıdır. Yani namaz kılan kimsenin irade ve ihtiyarı olmadan abdesti bozulmuş olmalıdır, elinde olmaksızın burnunun kanaması gibi. Birinin vurması veya bir canlının ısırması sebebiyle kan çıkması, kasten abdest bozma gibidir. Çünkü fi'lin oluşmasında kulun ihtiyarı bulunması sebebiyle "semavi hades" vasfından çıkmış olur. Hatta birisi damda yürürken aşağıda namaz kılan kimsenin başına taş düşüp kanamış olsa yine hades-i semavi sayılmaz. Çünkü taşın düşmesi ihtiyari değil ise, onun düşmesine sebep olan yürümekte irade ve ihtiyar mevcuttur.
2- Namaz kılanın vücudunda meydana gelmiş olmalıdır. Böyle olmayıp da hariçten namaza engel olabilecek bir pislik, namaz kılan kimsenin üzerine isabet etse onu temizleyip de namaza devam edemez. Bu durumda o kimsenin namazı fasid olur.
3- Abdesti bozan sebep, guslü gerektiren bir şey olmamalıdır. Bundan şu kast olunmaktadır: Namaz kılan uyuklayıp da uykusunda ihtilam olsa veya bir şeye bakmanın yahut nahoş şeyler düşünmenin neticesinde kendisinden meni boşanmış olsa; gusül yapıp da namazın geri kalanını tamamlayamaz. Yeni baştan kılması gerekir.
4- Abdesti bozan sebep, çok nadir vukubulan cinsten olmamalıdır. Bayılma gibi nadiren vukubulan bir şey ile abdest bozulacak olsa, abdesti alıp üzerine tamamlamak caiz değildir.
5- Namaz kılan o kimse, abdest bozulduktan sonra, bir rükün eda etmiş olmamalıdır. Mesela, kıyamda Kur'an-ı Kerim okumakta iken abdesti bozulan kimse, okumayı kesmeyip, abdest yenilemeye giderken Kur'an okumaktan; abdestin bozulması rüküda veya secdede iken vaki olsa, rüknü eda kastı ile başını kaldırmaktan çekinmektir. Bu kimsenin rükü ve secdeden başını kaldırması abdestini tamamlamaya gitme kastı ile olacaktır. Bunları yapan kimse, namazın rüknünü abdestsiz olarak ifa edince, namazını ifsad etmiş oduğundan, abdestinin bozulduğu yerden devam ederek namazını tamamlayamaz. Abdestini aldıktan sonra, namazı baştan kılması gerekir. Böyle bir hal kıyamda iken vaki olunca okumayı hemen kesip rükü veya secdede vaki olunca hemen namazdan çıkıp abdestini yeniler, o rüküu veya secdeyi sonra iade eder.
6- Yürüme halinde iken bir rükün eda etmiş olmamalıdır. Şöyle ki: Abdestini tazeleyip gelirken, namazının rüknü olan kıraeti eda etmek, namazı tamamlamaya mani bulunmaktadır.
7- Abdesti bozulmuş olan bu kimse, namaza aykırı bir iş yapmamalıdır. Elinde olmayan bir sebeple abdesti bozulduğu zaman, kasten abdestini bozmak, yemek, içmek ve konuşmak gibi namaza zıt bir şeyi yapmaktan çekinmelidir. Bunlardan birini yapan kimse, abdestini alarak namazının üzerini tamamlayamaz. Avret mahallinin açılması da namazı tamamlamaya mani olan hallerdendir. Bu sebeple abdesti bozulan bir kadın, bu hükümden faydalanamayacak ve abdest aldıktan sonra namazını baştan kılacaktır. Çünkü kadının kolunu açması ile namazı bozulmuş olur.
8- Zaruri olmayan bir işi yapmış olmamalıdır. Mesela, abdesti bozulan bir kimse, abdestini yenilemek için kendine yakın yerdeki suyu bırakıp da iki saflık bir mesafeden daha uzak bir yere gitmek gibi lüzumsuz iş yapmaktan çekinmelidir. Yakında su olduğunu bildiği halde, bildirilen mesafedeki uzak bir yere gidip abdest almak, namazını tamamlamaya mani hallerdendir. Eğer yakındaki suyu unutur veya su kuyu içinde olmakla onu çıkarmak ve kullanmak zahmetli bir iş olduğu için uzağa gitmiş olursa, bu, namazını tamamlamaya mani sayılmamıştır. Çünkü başka su varken kuyudan su çekmek, namazın tamamlanmasına engel olan işlerden sayılmıştır.
9- Abdestin bozulmasından sonra, özürsüz bir gecikme yapmamak. Bir kimsenin elinde olmayan bir sebeple abdestinin bozulmasından sonra, herhangi bir özrü yok iken eğlenip de abdest almaktan gecikmemelidir. Böyle bir eğlenme, namazın bir cüz'ünü abdestsiz iken eda etmek demek olacağından, abdestini tamamladıktan sonra üzerine bina etmeye engel olur. "Özürsüz olarak" kayd-i ihtirazisi, abdesti bozan sebebin -mesela burun kanamasının- kesilmemesi veya fazla izdiham gibi bir özürden dolayı vaki olan gecikmeyi dışarda bırakmış olduğundan, bahsi geçen özürler veya benzeri bir sebeple gecikmek, abdestini aldıktan sonra namazın geri kalanını tamamlamaya engel olmaz.
10- Abdest bozulmasından sonra, namaz kılanın daha önce abdestinin bozulmuş olduğu ortaya çıkmamalıdır. Mesela, abdesti bozulan bu kimsenin ayağındaki mestin müddetinin dolmuş olduğu anlaşılmış olsa, abdestini alıp da namazının geri kalanını tamamlayamaz. Sahibi özür bulunan bir kimse için namaz vaktinin çıkması veya teyemmüm ile namaz kılmakta iken abdesti bozulmuş bulunan bu kimsenin su bulmuş olması da namazı tamamlamaya engel olan hallerdendir.
11 - Namaz kılan kimse, sahibi tertip ise üzerinde geçmiş bir namazın bulunduğunu hatırlamamalıdır. Böyle bir kimse, geçmiş kaza namazlarının olduğunu hatırlayacak olsa abdestini alıp namazının üzerine devam ederek tamamlama yoluna gidemez.
12- İmama uymuş bulunan bir kimse, elinde olmayan bir sebeple abdesti bozulunca, abdestini yenilediğinde, arada bir engel varsa, namaz kıldığı yere dönüp orada imama uyması gerekir. Eğer namaz kıldığı yere dönmeyerek, bulunduğu yerden iktidasına engel olan kadın saffı gibi bir mani bulunduğu halde imama uyarsa namazı fasid olur. Çünkü iktida kendisine vacip iken bunu sahih olmayan bir yerden yapmış olmaktadır. Kendisi muktedi olduğu için, münferiden eda etmesi de caiz olmaz. Şayet bu kimse, abdest alırken imam namazı bitirmiş ve selam verip namazdan çıkmış bulunursa, namaz kıldığı ilk yerine dönüş yapmaz. (Kendi başına namaz kılmakta bulunan bir kimse, abdestini aldıktan sonra bulunduğu yerde hemen namazını tamamlayıvermekle, namaz kıldığı yere dönmek arasında serbest bulunmaktadır)
13- İmam bulunan ve abdesti bozulan kimse, imamlığa ehliyeti bulunmayan bir şahsı imamlığa geçirmemelidir. Mesela, böyle bir kimse, çocuğu, kadını veya ümmi bir kimseyi kendi yerinde imamlık yapmak üzere mihraba geçirirse, hem imamın namazı hem de cemaatin namazı bozulmuş olur. Namazı yeni baştan kılmaları gerekir.
292 - Abdürrahim Fetvalarından: "Hanefi olan şahsa, abdestin bozulmamasında, diğer mezheplerin hükümleriyle amel etmek caiz olmaz" (H.Ec. 1/5)
Açıklama: Hanefi mezhebi mensubu bir mü'minin abdesti bozulduğu zaman, kendi mezhebinin hükümleriyle hareket etmesi gerekir. Mesela, vücudundan kan çıkan bir Hanefi, Şafii mezhebini taklit ederek, abdestinin devam ettiğine hükmedemez. Böyle bir davranış kendi mezhebine riayetsizlikten ve dini hükümleri ciddiye almamaktan ileri gelir.
293 - Abdürrahim Fetvalarından: "Müdmin-i hamrin terlemesi abdestini bozar" (H.Ec. 1/5)
Açıklama: Vücudumuz, muhtaç bulunduğu suyu, su veya sulu maddelerden alır. "Ayyaş" veya "akşamcı" diye ifade edilen içki müptelaları, vücutlarının bu ihtiyaçlarını şaraptan temin etmiş olmaktadırlar. Şarap pis ve murdar bir mayidir. Bu sebeple, ayyaşın vücudundan çıkan ter, kan ve idrar gibi abdesti bozan sebepler arasında yer almaktadır.
294 - Behce Fetvalarından: "İnce bir haldeki cerahat, elbise veya vücutta avuç içi kadar (bir yere yayılmış) olmazsa namaz (ın sıhhatin)e mani değildir" (H.Ec. 1/6)
Açıklama: Vücuttan çıkan cerahat, kalın bir durumda olmasa da necisdir. Bunun ince halde olanı, kendi sirayet ve yayılma istidadı ile, elbisenin veya vücudun üzerinden avuç içi kadar bir yeri kaplayacak olursa, namazın sıhhatine engel olur. Bundan az durumda bulunursa bu halde kılınacak namaz sahih olur.
Feyziye Fetvalarından: "Hatip, hutbeyi okuduktan sonra abdesti bozulsa, hutbe okunurken hazır bulunmayan (daha sonra gelmiş) bir kimseyi (cumanın farzını kıldırmak) üzere yerine geçirmesi caiz olmaz" (H.Ec. 1/13)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder