981 - Abdürrahim Fetvalarından: "Hatip, hutbe okurken Hulefa-i Raşidin'in isimlerini andığı sırada "Alettahkıyk" demese hutbesi fasid olmaz." (H. Ec. 1/15)
Açıklama: Hatip, hutbe irad ederken, dört büyük halifenin isimlerini anacağı sırada "Alettahkik Resulullah'ın halifesi" mânâsına gelen ibareyi okumaktadır. Bunu okumadığı zaman hutbe fasid olmaz. Çünkü, hutbenin fasid olması için bir rüknün veya vacibin terk edilmesi gerekir. Hutbenin rüknü, Allah'ı (c.c.) zikir ifade eden uzun veya kısa bir şeyin okunmasıdır. Hutbenin vacipleri ise, hatibin temiz olması, abdestli bulunması, avret mahallinin örtülmüş olması ve hutbeyi uyakta irad etmesidir.
982 - Ali Efendi Fetvalarından: "Vekil tayin etmeye salâhiyetli bulunan bir hatibin huzurunda, vekâlet verilmiş bulunan kimsenin hutbe okuması ve imamlık yapması caiz olur" (H. Ec. 1/11)
983 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Cuma namazı için okunacak hutbenin, zevalden sonra ve erkek cemaaatin huzurunda irad edilmiş olması şarttır." (H.Ec. c.1/10)
Açıklama: Vakit girmezden önce okunacak hutbi ile şart yerine gelmediği gibi, vakit girdikten sonra sadece kadın veya çocuklardan ibaret bir cemaatin huzurunda irad edilmesiyle de hutbe şartı yerine getirilmiş olmaz. Hutbe iradı sırasında, hiç olmazsa, mükellef bir erkek hazır olmalıdır. Velev ki bu kimse misafir olsun.
984 - Ali Efendi Fetvalarından: "Hatip, okuduğu hutbenin mânâsını bilmese hatipliğe layık olmaz" (H.Ec. 1/11)
Açıklama: Hatibin, okuduğu hutbedeki ayet ve hadislerin mânâsını bilmesi ve ifade ettiği hükümlerin mahiyetine vakıf olması, irşad hizmetini kemaliyle ifa etmeye yardımcı olur. Bu vasıfları haiz olmayanın hatipliğe liyakatinin olmadığı anlaşılmış olur.
985 - Soru: Hatip hutbe okurken cemaatin etrafa bakınmasında bir mahzur var mı?
Cevap: Bunda kerahet vardır. Hatip cemaatin kendisini dinlemeye dikkat göstermesi nisbetinde hitabet vazifesini hulus ve heyecanla ifa eder. Cemaatin ihlası ve dikkati hatibi de etkiler.
986 - Soru: Hutbenin Arapçasını okurken, sıra Besmele-i Şerife'ye gelince, "Kaalellahü teala fi kitabihi'l-kerim" demenin doğru olmadığını söylüyorlar, siz ne dersiniz?
Cevap: İfade sahibi fıkhi bir hakikatı dilegetirmiş olmaktadır. Bu husus, Büyük Hutbe adlı kitabımızın baş tarafındaki açıklamada, kaynağı da gösterilmek suretiyle ifade edilmiş bulunmaktadır. Daha fazla bilgi almak isterseniz o bahsi gözden geçirmenizi tavsiye ederim.
987 - Soru: Hatip minbere çıktıktan sonra, okunan ezan sırasında, cemaatin müezzinin okuduğu ezan lâfızlarına icabette bulunmasında bir mahzur var mı?
Cevap: Hatip minberde iken memnu olan konuşmadan ezana icabet ve tesbih gibi uhrevi kelâmlar hariç ise de, bunların cevazı hutbeye başlamazdan önceki zamana mahsustur. Hutbeye başladıktan sonra kelâmın her çeşidi haram olur.
Namazda haram olan her şey, hutbe sırasında da haramdır. İyilikleri emir ve kötülüklerden men etme nev'inden bile olsa konuşma ve hatta selâm alıp verme caiz olmaz. O sırada cemaatin emrolundukları şey, sükuneti muhafaza edip hutbeyi dinlemektir.
988 - Hatip, hutbe irad ettiği sırada Peygamber Efendimiz (sav)'in ismini anacak olsa cemaat Salavat-ı Şerife okuyacak mı?
Cevap: Bunu diliyle okuyarak değil, içinden geçirmek suretiyle yerine getirir. Yani Salât-ü Selâmı kalbinin diliyle ifa eder.
Açıklama: Hatip, hutbe irad ederken, dört büyük halifenin isimlerini anacağı sırada "Alettahkik Resulullah'ın halifesi" mânâsına gelen ibareyi okumaktadır. Bunu okumadığı zaman hutbe fasid olmaz. Çünkü, hutbenin fasid olması için bir rüknün veya vacibin terk edilmesi gerekir. Hutbenin rüknü, Allah'ı (c.c.) zikir ifade eden uzun veya kısa bir şeyin okunmasıdır. Hutbenin vacipleri ise, hatibin temiz olması, abdestli bulunması, avret mahallinin örtülmüş olması ve hutbeyi uyakta irad etmesidir.
982 - Ali Efendi Fetvalarından: "Vekil tayin etmeye salâhiyetli bulunan bir hatibin huzurunda, vekâlet verilmiş bulunan kimsenin hutbe okuması ve imamlık yapması caiz olur" (H. Ec. 1/11)
983 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Cuma namazı için okunacak hutbenin, zevalden sonra ve erkek cemaaatin huzurunda irad edilmiş olması şarttır." (H.Ec. c.1/10)
Açıklama: Vakit girmezden önce okunacak hutbi ile şart yerine gelmediği gibi, vakit girdikten sonra sadece kadın veya çocuklardan ibaret bir cemaatin huzurunda irad edilmesiyle de hutbe şartı yerine getirilmiş olmaz. Hutbe iradı sırasında, hiç olmazsa, mükellef bir erkek hazır olmalıdır. Velev ki bu kimse misafir olsun.
984 - Ali Efendi Fetvalarından: "Hatip, okuduğu hutbenin mânâsını bilmese hatipliğe layık olmaz" (H.Ec. 1/11)
Açıklama: Hatibin, okuduğu hutbedeki ayet ve hadislerin mânâsını bilmesi ve ifade ettiği hükümlerin mahiyetine vakıf olması, irşad hizmetini kemaliyle ifa etmeye yardımcı olur. Bu vasıfları haiz olmayanın hatipliğe liyakatinin olmadığı anlaşılmış olur.
985 - Soru: Hatip hutbe okurken cemaatin etrafa bakınmasında bir mahzur var mı?
Cevap: Bunda kerahet vardır. Hatip cemaatin kendisini dinlemeye dikkat göstermesi nisbetinde hitabet vazifesini hulus ve heyecanla ifa eder. Cemaatin ihlası ve dikkati hatibi de etkiler.
986 - Soru: Hutbenin Arapçasını okurken, sıra Besmele-i Şerife'ye gelince, "Kaalellahü teala fi kitabihi'l-kerim" demenin doğru olmadığını söylüyorlar, siz ne dersiniz?
Cevap: İfade sahibi fıkhi bir hakikatı dilegetirmiş olmaktadır. Bu husus, Büyük Hutbe adlı kitabımızın baş tarafındaki açıklamada, kaynağı da gösterilmek suretiyle ifade edilmiş bulunmaktadır. Daha fazla bilgi almak isterseniz o bahsi gözden geçirmenizi tavsiye ederim.
987 - Soru: Hatip minbere çıktıktan sonra, okunan ezan sırasında, cemaatin müezzinin okuduğu ezan lâfızlarına icabette bulunmasında bir mahzur var mı?
Cevap: Hatip minberde iken memnu olan konuşmadan ezana icabet ve tesbih gibi uhrevi kelâmlar hariç ise de, bunların cevazı hutbeye başlamazdan önceki zamana mahsustur. Hutbeye başladıktan sonra kelâmın her çeşidi haram olur.
Namazda haram olan her şey, hutbe sırasında da haramdır. İyilikleri emir ve kötülüklerden men etme nev'inden bile olsa konuşma ve hatta selâm alıp verme caiz olmaz. O sırada cemaatin emrolundukları şey, sükuneti muhafaza edip hutbeyi dinlemektir.
988 - Hatip, hutbe irad ettiği sırada Peygamber Efendimiz (sav)'in ismini anacak olsa cemaat Salavat-ı Şerife okuyacak mı?
Cevap: Bunu diliyle okuyarak değil, içinden geçirmek suretiyle yerine getirir. Yani Salât-ü Selâmı kalbinin diliyle ifa eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder