1895 - Netice Fetvalarından: "Zeyd, karısını salih komşular arasında dilediği mahallede ev tutup oturtmaya muktedir olur" (H.Ec. 1/41)
Açıklama: Erkek üzerinde kadının haklarından biri de ona mesken temin etmesidir. Temin edeceği evin etrafında komşuları bulunması ve onların iyi kimseler olması gerekir. Bu şarta uygun ev temin edilince kadın gitmezlik yapamaz.
1896 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd'in nikahladığı Hind'i, mahremlerinden biri başka bir memlekete götürmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 1/38)
Açıklama: Nikahlanan bir kadın, kocasının emri altına girmiş olur. Artık erkek kardeş, amca gibi nikah düşmeyecek yakın bir kimsenin, kocasının müsaadesi olmadan, o kadını başka bir memlekete ziyaret veya gezmek gibi bir sebeple götürmeye salahiyeti yoktur.
1897 - Ali Efendi Fetvalarından: "Bir kadın ortağı ile beraber bir evde oturmaktan çekinmeye güçlü olur" (H.Ec. 1/45)
Açıklama: Birden fazla karısı bulunan erkek, iki hanımını ayrı ayrı evlerde oturtmak ve haklarını gözetmek durumundadır. İki hanımım aynı evde oturtmaya zorlayamaz.
1898 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, karısı Hind'i haftada bir defa anne ve babası ile görüşmekten men edemez, fakat her gün görüşmesine ve babasınm evinde gecelemesine engel olabilir" (H.Ec. 1/45)
Açıklama: Dinimiz, evli bir kadının aynı şehirde bulunan anne ve babasını haftada bir defa ziyaretini bir hak olarak tanımıştır. Kadın bunu arttırmak veya geceyi de babasının evinde geçirmek istese kocası engel olabilir.
1899 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd'in nikahlısı bulunan Hind'i, Amr adındaki bir erkek, "Evvelden beri nikahlımdır" diye dava etse, Hind huzura getirilip, her ikisi ile yüzleştirilmesi lazım gelir" (H.Ec. c. 1/46)
Açıklama: Açılan davalarda, delil kifayetsiz olursa hakim dava ile alakalı kimseleri huzurunda yüz yüze getirip tereddüdünü giderme ve vak'aya açıklık kazandırma yolunu tutabilir. Bu fetva yüzleştirmenin dinen meşru oluşunu hükme bağlamaktadır.
1900 - Behce Fetvalarından: "İki tane karısı bulunan adama, zevceleri arasında adaletle ve müsavi muamele ile hareket etmesi vacip olur" (H.Ec. 1/39)
1901 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, karısı Hind'i, anası Zeynep'in yanına bırakıp başka bir beldeye gittikten sonra Hind kendi anasının evine gitse, Zeynep "Benim yanıma gel" diye zorlayamaz" (H.Ec. 1/40)
Açıklama: Bu fetva, kayınvalidenin gelini üzerinde idari bir tasarruf kullanmaya ve kendi emrine riayete zorlamaya hakkı bulunmadığım açıkça göstermektedir.
1902 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, karısına, yemek pişir diye cebre gücü yetmez" (H.Ec. 1/50)
Açıklama: Bu fetva, kadına İslam dininin tanıdığı geniş hürriyeti ve aile içindeki mevkiini göstermektedir. Kadın, yaptığı ve yapacağı her hizmeti, bir fazilet borcu olarak yapar ve bu anlayış içinde yapmalıdır. İslam ona köle olarak bakan cahiliyet telakkilerine set çekmiş ve aile ocağında bir hizmetçi gibi değil, evin hanımı olarak yer ve değer vermiştir.Yaptığı her hizmetin karşılığında ecir vaadetmiş ve sevap kazanacağını müjdelemiştir. Yapamadığı, yapmaya muktedir olamadığı işler için erkeğin onu cebre ve zorla işi gördürmeye gücünün yetmeyeceğini haber vermiştir.
1903 - Abdürrahim Fetvalarından: "Karısının evinde evlenip gerdeğe giren ve mehr-i muaccelini veren Zeyd, hanımını o şehirde bulunan kendi evine götürmeye güçlü olur" (H.Ec. c. 1/50)
Açıklama: Bir erkeğin iç güveysi olarak hanımın evinde gerdeğe girmesi, hep orada kalacağı manasına gelmez. Erkek "aynı şehrin içinde olan eve götürmek" için mehr-i müaccelini vermek mükellefiyetindedir. Bu kayıt ve şartlara riayet edince, hanımını kendi evine nakledebilir.
Açıklama: Erkek üzerinde kadının haklarından biri de ona mesken temin etmesidir. Temin edeceği evin etrafında komşuları bulunması ve onların iyi kimseler olması gerekir. Bu şarta uygun ev temin edilince kadın gitmezlik yapamaz.
1896 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd'in nikahladığı Hind'i, mahremlerinden biri başka bir memlekete götürmeye güçlü olmaz" (H.Ec. 1/38)
Açıklama: Nikahlanan bir kadın, kocasının emri altına girmiş olur. Artık erkek kardeş, amca gibi nikah düşmeyecek yakın bir kimsenin, kocasının müsaadesi olmadan, o kadını başka bir memlekete ziyaret veya gezmek gibi bir sebeple götürmeye salahiyeti yoktur.
1897 - Ali Efendi Fetvalarından: "Bir kadın ortağı ile beraber bir evde oturmaktan çekinmeye güçlü olur" (H.Ec. 1/45)
Açıklama: Birden fazla karısı bulunan erkek, iki hanımını ayrı ayrı evlerde oturtmak ve haklarını gözetmek durumundadır. İki hanımım aynı evde oturtmaya zorlayamaz.
1898 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zeyd, karısı Hind'i haftada bir defa anne ve babası ile görüşmekten men edemez, fakat her gün görüşmesine ve babasınm evinde gecelemesine engel olabilir" (H.Ec. 1/45)
Açıklama: Dinimiz, evli bir kadının aynı şehirde bulunan anne ve babasını haftada bir defa ziyaretini bir hak olarak tanımıştır. Kadın bunu arttırmak veya geceyi de babasının evinde geçirmek istese kocası engel olabilir.
1899 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd'in nikahlısı bulunan Hind'i, Amr adındaki bir erkek, "Evvelden beri nikahlımdır" diye dava etse, Hind huzura getirilip, her ikisi ile yüzleştirilmesi lazım gelir" (H.Ec. c. 1/46)
Açıklama: Açılan davalarda, delil kifayetsiz olursa hakim dava ile alakalı kimseleri huzurunda yüz yüze getirip tereddüdünü giderme ve vak'aya açıklık kazandırma yolunu tutabilir. Bu fetva yüzleştirmenin dinen meşru oluşunu hükme bağlamaktadır.
1900 - Behce Fetvalarından: "İki tane karısı bulunan adama, zevceleri arasında adaletle ve müsavi muamele ile hareket etmesi vacip olur" (H.Ec. 1/39)
1901 - Feyziye Fetvalarından: "Zeyd, karısı Hind'i, anası Zeynep'in yanına bırakıp başka bir beldeye gittikten sonra Hind kendi anasının evine gitse, Zeynep "Benim yanıma gel" diye zorlayamaz" (H.Ec. 1/40)
Açıklama: Bu fetva, kayınvalidenin gelini üzerinde idari bir tasarruf kullanmaya ve kendi emrine riayete zorlamaya hakkı bulunmadığım açıkça göstermektedir.
1902 - Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd, karısına, yemek pişir diye cebre gücü yetmez" (H.Ec. 1/50)
Açıklama: Bu fetva, kadına İslam dininin tanıdığı geniş hürriyeti ve aile içindeki mevkiini göstermektedir. Kadın, yaptığı ve yapacağı her hizmeti, bir fazilet borcu olarak yapar ve bu anlayış içinde yapmalıdır. İslam ona köle olarak bakan cahiliyet telakkilerine set çekmiş ve aile ocağında bir hizmetçi gibi değil, evin hanımı olarak yer ve değer vermiştir.Yaptığı her hizmetin karşılığında ecir vaadetmiş ve sevap kazanacağını müjdelemiştir. Yapamadığı, yapmaya muktedir olamadığı işler için erkeğin onu cebre ve zorla işi gördürmeye gücünün yetmeyeceğini haber vermiştir.
1903 - Abdürrahim Fetvalarından: "Karısının evinde evlenip gerdeğe giren ve mehr-i muaccelini veren Zeyd, hanımını o şehirde bulunan kendi evine götürmeye güçlü olur" (H.Ec. c. 1/50)
Açıklama: Bir erkeğin iç güveysi olarak hanımın evinde gerdeğe girmesi, hep orada kalacağı manasına gelmez. Erkek "aynı şehrin içinde olan eve götürmek" için mehr-i müaccelini vermek mükellefiyetindedir. Bu kayıt ve şartlara riayet edince, hanımını kendi evine nakledebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder